İslâm'ın ilk asırlarında genellikle
şehirlerin kenar kısımlarında toplu namazlar için musallâlar hazırlanır ve
bayram, cuma namazları gibi toplu namazlar bu günkü gibi muhtelif camilerde
değil, sadece namazgâh denilen bu musallâlarda kılınır, böylece bütün şehir
halkının haftada bir defa bir araya gelmesi sağlanırdı. Nitekim Ebu Said El-Hudrî
(r.a)'ın ifadesine göre: "Rasulullah (s.a.s), Ramazan ve Kurban
bayramlarında musallâya çıkar ve ilk başladığı şey namaz olurdu. Namazdan
sonra ayağa kalkarak sahabeye vaaz eder, onlara gerekli tavsiyelerde
bulunur, gerekli emirleri verir, gaza için göndereceği varsa onları gönderir
ve daha sonra musalladan evine geri dönerdi" (Buhârî İdeyn, 6).
Nafi' b. Ömer de
der ki: "Rasulullah (s.a.s), bayram gününün sabahında musallâya gider ve
beraberinde mızrağı da götürülürdü. Musallaya varınca mızrağı, kendisinin
önünde dikilir ve ona doğru namaz kılardı. Rasulullah'ın o zamanki musallâsı
bir düzlükten ibaretti ve önünde mihrap gibi herhangi bir şey yoktu" (İbn
Mace, İkamet, 164).
İslâm hukukçuları bu hadisi şerifleri nazarı itibara alarak yağmur ve kar
gibi bir özür olmadıkça bayram, cuma ve cenaze gibi toplu namazların şehir
dışında bir musallâda kılınmasının sünnet olduğunu ve musallâda bayram
namazı kılmanın camide kılmaktan daha faziletli olduğunu söylemişlerdir.
Hanefi fukahası hep bu görüştedirler. Zira Rasulullah (s.a.s), bayram
namazlarını hep Medine camiinin dışındaki musallâda kıldırmıştır.
Peygamber Efendimizin
musallâsı, Medineli Münevverede, Mescid-i Nebevînin kapısından güney batı
istikametine doğru 500 m uzaklığında bir yerde idi. Bu gün Mescidü'l-Gamâme
denilen cami Peygamber Efendimizin musallâsında yapılmıştır. Medine ahalisi
de Hicretin dokuzuncu yüzyılına kadar bayram namazlarını orada kılarlardı.
Peygamberimizin musallâsı olan
Mescidü'l-Gamâme, Hicretin ikinci yüzyılında cami haline getirilmiştir.
Hicretin dokuzuncu yüzyılına kadar bu cami musallâ olarak kullanılıyordu.
Ancak, Mescid-i Nebevi genişletilince artık musallâya ihtiyaç kalmayıp cuma
ve bayram namazları da burada kılınmaya başlandı.
Peygamberimiz (s.a.s)'in musallâsında
inşa edilen Mescidü'l Gamame, Hicretin sekizinci yüzyılında Kılavun'un oğlu
Sultan San tarafından tamir edildi. Dokuzuncu yüzyılda Mimar Emir Berdek
tarafından, onüçüncü yüzyılda Osmanlı Sultanı Abdülmecid Han tarafından ve
XIX. yüzyılda II. Abdülhamid Han tarafından yine tamirat gördü ve nihayet
Hicri-1353 yılında, Suud hükümeti tarafından Osmanlı mimarisi üzerine
tamiratı yapıldı (Abdül Kuddus el-Ensari, Asarü'l-Medine el-Münevvere, 118)