UMRE
Umre, ziyaret manasına
gelen "i'timar" kelimesinden alınmıştır. Burada ziyaretten maksat; Kabe'yi
ziyaret etmek, Safa ve Merve arasında say etmek, traş olmak veya saçları
kısaltmaktır.
Alimler umre'nin meşru olduğuna icma etmişlerdir.
İbn Abbas'dan rivayet olunduğuna göre; Nebi aleyhisselam "Ramazan'da umre
yapmanın sevabı, nafile hacc sevabına denktir." buyurmuştur. (Ahmed ve İbn
Mace)
Ebu Hanife (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Nebi aleyhisselam şöyle
buyurmuştu: "Yapılan bir umre diğer bir umreye kadar aradaki günahlara
kefarettir. Hacc-ı mebrur'un mükafatı cennetten başkası değildir."
(Buhari, Müslim ve Ahmed) "Hac'dan sonra arkasından umreyi yapın," hadisi de
umrenin meşruluğuna delildir.
Umrenin Tekrarı
Nafi demiştir ki: "Abdullah bin Ömer, İbn Zübeyr zamanında, her sene iki
defa olmak üzere senelerce umre yapmıştır."
Kasım şöyle demiştir: "Aişe (r.a.) senede üç kere umre yapmıştır." Kasım'a
"Böyle yaptığı için Aişe (r.a.)'yı hiç ayıplayan oldu mu?" diye sorulunca; "Sübhanallah,
o müminlerin annesidir, kim onu ayıplayabilir?" diye cevap verdi.
İlim ehlinin çoğu bu görüşe varmışlardır.
İmam Malik ise, senede birden fazla umre yapmayı mekruh saymıştır.
Umrenin Hacdan Önce ve Hacc Aylarında Yapılmasının Caiz Olduğu
Umre yapanın, hacc aylarında hacc yapmadan umre yapması caizdir.
Ömer (r.a.), Şevval ayında umre yapmış ve hacc yapmadan Medine'ye dönmüştür.
Tavus şöyle demiştir: "Cahiliyyet Arapları, hacc aylarında umre yapmayı en
büyük günah sayarlar ve şöyle derlerdi: "Safer (onların safer diye
adlandırdıkları Muharrem ayı) geçince, develerin çölde yürümekten meydana
gelen yaraları iyileşince, yürüyüş izleri kaybolunca, umre yapmak isteyene
umre helal olur." İslam dini, insanlara hacc aylarında umre yapmayı
emredince, umrenin hacc aylarında yapılabileceği kıyamete kadar gerçekleşmiş
oldu."
Rasulullah (s.a.v.)'in Yaptığı Umrelerin Sayısı
İbn Abbas'dan rivayet olunduğuna göre; Nebi aleyhisselam dört defa umre
yapmıştır: Birincisi Hudeybiye umresi, ikincisi kaza umresi, üçüncüsü
Ci'rane'den, dördüncüsü de veda haccıyla birlikte yaptığı umrelerdir.
Umrenin Hükmü
Hanefiler ve İmam Malik, umrenin sünnet olduğu görüşündedirler. Çünkü
Cabir'in rivayet ettiği hadiste, Nebi aleyhisselam'a "Umre vacib midir?"
diye sorulunca Nebi aleyhisselam: "Hayır, vacib değildir. Fakat umre
yapmanız efdaldir." buyurdu. (Ahmed ve Tirmizi)
Şafiiler ile İmam Ahmed'e göre; umre farzdır. Çünkü Allahu Teala "Allah için
hacc ve umreyi tamamlayın." (Bakara: 196) buyurmuştur. "Bu ayette umre hacc
üzerine atf edilmiştir. Hacc farz olunca umre de hacc gibi farzdır,"
demişlerdir.
Ancak birinci görüş tercihe şayandır.
Fethu'l Alam kitabında, yazarı; Bu konuda gelen hadisler hüccet olabilecek
nitelikte değildir." demiştir.
Tirmizi'nin Şafi'iden naklettiğine göre ise; Şafii; "Umrenin nafile olduğuna
dair sabit olmuş bir rivayet yoktur," demiştir.
Umrenin Vakti
Alimlerin çoğu, umrenin vaktinin bütün senenin günleri olduğu ve senenin
herhangi bir gününde eda edilebileceği görüşüne varmışlardır.
Ebu Hanife ise; yılın beş gününde umre yapmanın mekruh olduğunu söylemiş ve
bu günlerin, arafe, kurban bayramı ve üç teşrik günleri olduğunu
belirtmiştir.
Ebu Yusuf'un görüşü ise; arafe günü ve arafeyi takip eden üç günde umrenin
mekruh olduğudur. Alimler hacc aylarında umrenin caiz olduğunda ittifak
etmişlerdir.
Buhari, İkrime b. Halid'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Abdullah bin
Ömer (r.a.)'a hacdan evvel umre yapmayı sordum, cevaben dedi ki; "Hacdan
evvel umre yapmakta bir beis yoktur. Zira Nebi aleyhisselam hacdan evvel
umre yapmıştır."
Cabir (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Aişe (r.a.) hayız olduktan sonra,
Kabe'yi tavaf etmek dışında bütün hacc vazifelerini yaptı. Hayızdan
temizlenince de Kabe'yi tavaf etti ve şöyle dedi: "Ya Rasulullah, siz hacc
ve umre yapmaya gidiyorsunuz. Ben ise hacc yapıyorum." Bunun üzerine
Rasulullah (s.a.v.) Abdurrahman bin Ebibekir'e Aişe'yi, Tenim'e çıkarmasını
emretti. Böylece Aişe (r.a.) Zilhicce ayında hacdan sonra umreye niyetlendi.
Daha önce geçtiği gibi, umrenin en faziletli vakti Ramazan'dır.
Umrenin Mikatı
Umre yapmak isteyen, daha önce geçen hacc mikatlarının ya dışında bulunur
veya içinde bulunur. Eğer dışında ise, ihramsız olarak hacc mikatlarını
geçmesi helal olmaz. Çünkü Buhari'inin rivayet ettiğine göre Zeyd bin Cübeyr,
Abdullah bin Ömer'e gelerek, "Umre yapmam için nereden ihrama girmem
gerekir?" diye sormuş, Abdullah bin Ömer'de; "Rasulullah, Necd ehli için
Karn'ı, Medine ahalisi için Zülhuleyfe'yi, Şam ahalisi için ise Cuhfe'yi
mikat olarak tayin etti," demiştir.
Şayet mikatlardan beri tarafta bulunuyorsa Harem'de bile olsa, umreye girmek
için mikat yeri Hil'dir. Çünkü bu konuda daha önce Buhari'nin rivayet ettiği
hadis geçmiştir. Bu hadiste; "Aişe (r.a.) Tenim'e çıktı ve oradan ihrama
girdi," denmekte olup aynı zamanda bu Rasulullah'tan bir emirdir.