MÜSABAKA.. 2
Müsabaka'nın
Tarifi 2
Müsabaka'mn
Çeşitleri 2
Müsabaka
Çeşitlerinden Haram ve Caiz Olanlar 2
Müsabaka'nın
Şartlan. 2
Yarış
İçin Ortaya Para/Mal
Konmasının Müsabaka'ya Et kişi 3
Kendisiyle
Müsabaka Yapılması Caiz Olan
Şeyler 3
Lugatta müsabaka,
başkasını geride bırakmak anlamına gelir. Buradaki müsabaka'dan maksat, iki
veya daha fazla kişinin at ve deve gibi hücuma ve geri çekilmeye elverişli olan
hayvanlarla koşu (yarış) yapmalarıdır. Ancak hayvanların aynı cinsten olması
şarttır.
Sebak kelimesi ise
müsabaka için ayrılan malın adıdır. Müsabaka'nm
Hükmü ve Meşruiyetinin
Delili
Müsabaka, Hz.
Peygamber'den miras kalan bir sünnettir ve meşru bir iştir. Meşruiyetinin ve
müstehab olduğunun delili şu ayet-i kerimedir:
Onlara karşı gücünüz
yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlardan hazırlayın.
Onunla Allah'ın ve kendinizin düşmanlarını ve onlardan başka sizin
bilmediğiniz ama Allah'ın bildiği kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne
harcarsanız o size ödenir. Hiç de zulme uğramazsınız. (Enfal/60)
Şu hadîs-i şerif de
müsabaka'nın meşru ve müstehab olduğuna delâlet etmektedir. İbn Ömer şöyle
rivayet ediyor: 'Rasûlullah (s.a) idmana çekilip zayıflatılmış atlar arasında
Hayfa'da başlayıp Seniyyetu'l-Veda'da sona ermek üzere bir, idmana çekilip
zayıflatılmamış atlar arasında da Seniyye'den tâ Benû Zurayk mescidine kadar
diğer bir yarış tertip etti'.
Ancak bu hüküm,
hayvanları cihada hazırlamak için yapılan müsabakalar için geçerlidir; yani
hayvanları cihada hazırlamak için müsabaka yapmak müstehabdır. Fakat
gururlanmak, iftihar etmek için müsabaka yapmak haramdır; zira hüküm, şartlara
göredir. Müsabaka, hayvanları cihada hazırlamak veya gururlanmak için
yapılmıyorsa, mubah olur. Çünkü bu, vücuda faydalı olan bir spordur.
Müsabaka'nın birçok
çeşidi vardır, bunların bazıları meşru, bazıları da haramdır. Şimdi müsabaka
çeşitlerini sayarak meşru ve haram olanlarını beyan etmek istiyoruz.
I. Bu şekildeki müsabakaya iki veya daha fazla
kişi iştirak eder. Müsabakayı kazanana, idareci veya başka biri tarafından bir
mükâfaat verilir. Meselâ idareci veya başka biri, müsabaka yapanlara 'Sizden kim müsabakayı kazanırsa ona şu kadar
mal vereceğim' der.
II. Bu şekildeki müsabakada, müsabakaya
katılanlardan biri diğerine 'Eğer beni müsabakada yenersen sana şu kadar mal
vereceğim' diye va'dde bulunur. Fakat arkadaşı buna karşılık hiçbir va'dde
bulunmaz; yani müsabıklardan biri diğerine 'Beni yarışta geçersen sana şu kadar
mal vereceğim, fakat ben seni geçersem sen bana hiçbir şey vermeyeceksin1 der.
III. Bu şekildeki müsabakada, müsabıklardan her
ikisi de yarışı kazanana muayyen bir mal vermeyi kabul eder; yani müsabıklardan hangisi yenilirse,
diğerine belli bir mal vermek üzere müsabaka yaparlar.
IV. Bu şekildeki müsabakada, üçüncü şekildeki
müsabaka gibidir. Ancak burada atı, birinci ve ikinci yarışçının atına denk
olan üçüncü bir yapsa daha müsabakaya katılır. Bu üçüncü yarışçı onları geçerse, ikisinin de ortaya koyduğu
malı alır, fakat onlar üçüncü yarışçıyı geçerlerse, ondan hiçbirşey almazlar.
Eğer birinci ve ikinci yarışçı, müsabakayı aynı anda bitirip berabere kalır,
üçüncü yarışçı da onlardan geride kalırsa, hiçbiri birşey almaz; zira ortaya
mal koyan birinci ve ikinci yanşcı berabere kalmıştır. Üçüncü yarışçı da geri
kalması halinde herhangibir şey vereceğini va'detmemiştir. Eğer üçüncü yarışçı, birinci ve ikinci yarışçıdan biriyle berabere
kalır, diğeri de onlardan geride kalırsa, üçüncü yanşcı (muhallil) ile
birinciliği paylaşan yarışçı hiçbir mal vermez. Geride kalan yarışçının ortaya
koyduğu malı, muhallil (üçüncü yarışçı) ile diğer yarışçı paylaşırlar.
Bu müsabaka çeşitleri
incelendiğinde bunlardan üçüncü şeklin haram olduğu, kumara benzediği
anlaşılır. Birinci, ikinci ve dördüncü şekildeki müsabakaların ise meşru
olduğu anlaşılır.
Dördüncü şekildeki
müsabakaya, muhallil denilen üçüncü bir yarışmacının katılması ve yarışmayı
kaybetse bile hiçbirşey vermemesi, bu müsabakayı haram olmaktan çıkarmaktadır. Bu
bakımdan muhallil denilen üçüncü
bir yarışçının müsabakaya katılıp kaybetse bile hiçbir şey vermemesi, dördüncü
şekildeki müsabakayı, üçüncü şekildeki müsabakadan ayırmıştır.
Müsabaka'nın -hangi
şekli olursa olsun- muayyen birtakım şartları vardır. Bunlar kısaca şöyle
sıralayabiliriz:
1. Müsabıklar (yarışan kişiler), yarışın nerede
başlayıp nerede sona ereceğini bilmelidirler.
2. Müsabaka'ya (yarışa) katılacak atlar veya
develer belli olmalıdır.
Yarışa katılacak atlar
veya develer belirlendikten sonra, onların değiştirilmesi caiz değildir; yani
yarışmacılardan biri atını veya devesini değiştirirse müsabaka fasid olur.
3. Yarışa
katılacak atlar denk olmalıdır.
Yani yarışa katılacak
atların kazanma ve kaybetme ihtimali olmalıdır. Eğer atlar içinde kesinlikle
yarışı kazanamayacak bir at varsa veya
kesinlikle kazanacak bir at varsa, müsabaka caiz olmaz.
4. Yarışa katılan yarışçılar, kazananlara ne
kadar mükâfat verileceğini bilmelidirler.
Yarışçılar; birinci
gelene, ikinci gelene, üçüncü gelene ne kadar mükafat verileceğini, verilecek
mükâfatın cinsini bilmelidirler. Eğer yarışçılardan biri kazananlara ne kadar
mükafat verileceğini, verilecek mükafatın cinsini bilmezse, müsabaka sahih
olmaz.
5. Kazanan yarışçılara verilecek olan mükafat
(para veya mal) ya -rışcılar tarafından ortaya konulmamalıdır.
Kazanan yarışçılara
verilecek olan para veya malı, devlet veya zenginlerden biri vermelidir.
Yarışçılardan birinin, kazanan yarışçıya verilmek üzere ortaya bir mal koyması,
kaybeden yarışçılardan-hiçbir şey alınmaması şartıyla caizdir. Eğer her
yarışçı, belli bir mal veya para koyar, yarışı kaybeden yarışçılar koydukları
parayı da kaybederlerse, bu müsabaka sahih olmaz. Bu müsabakanın caiz
olabilmesi için muhallil denilen ve yarış için mal koymayan, hiçbir durumda
kaybetmeyecek olan bir yarışçı daha olması gerekir.
Yukarıdaki
izahlarımızdan, yarışma için ortaya para/mal konmasının müsabaka'nın meşruiyetine mâni
olmayacağı, müsabaka'yı fasid etmeyeceği açıkça anlaşılmıştır. Hatta
halkın cesaretlenmesi için bu teşvik bile edilmiştir. Eğer yarışçıların tümü
ortaya belli bir para veya mal koyarlarsa, yarışı kaybedenler koydukları parayı
veya malı da kaybederlerse, işte o zaman yarışma için ortaya konulan para veya
mal, şer'an müsabaka'yı ifsad eder. Bu şekilde ortaya konan para veya malın
müsabakayı ifsad etmesinin sebebi, bunun bir tür kumar olması, biniciliği
teşvik etmekten çıkmasıdır. Kumar ise Allah Teâlâ tarafından şu ayet-i kerime
ile açıkça yasaklanmıştır:
Ey iman edenler! İçki,
kumar, (ibadet ve saygı duruşu için) dikilen taş (ve benzeri şeylerden yapılan
put)lar ve kısmet okları ancak pistirler
ve şeytan'ın (süslü gösterdiği) işlerdendir. Bunlardan sakının. Umulur ki felah
bulursunuz. (Mâide/90)
Müsabaka, savaşa
elverişli olan, hücum edebilen, geri dönebilen at, katır, deve gibi her
hayvanla yapılabilir. Bunlara elverişli olmayan öküz, inek, kuş, vb.
hayvanlarla müsabaka yapılması caiz olmaz. Bunun delili şu hadîs-i şeriftir:
Yarış için mükâfat,
ancak nasî (temren, ok, kargı gibi şeylerin ucundaki sivri demir) veya huff
(deve tabanı) veya hâfir (toynaklı) lardadır.
İslâm'ın ilk
zamanlarında kullanılan savaş aletleri bunlardı. Buna binaen zaman ve mekâna
göre savaşta kullanılan diğer silahlarla da müsabaka yapılabilir.