SEFER NAMAZI 2
Kasr ve Cem.. 2
Sefer Namazı
Nasıl Kılınır?. 2
• Kasr 2
Cem.. 3
Cem
Edilen (Birleştirilen) Namazlar 3
Cem-i Takdim'in Şartları 3
Cem-i Tehir'in Şartları 4
Kasr ve Cem'in
Mubah Olduğu Seferin Şartlan. 4
Yağmurlu
Zamanlarda Namazları Cem Etmek. 4
Kasr ve Cem
Kasr, dört rekâtlı farz namazları iki rekât kılmaktır. Cem
ise öğle ile ikindiyi öğle veya ikindi vaktinde kılmak, akşam ile yatsıyı da
akşam veya yatsı vaktinde kılmaktır.
Bir Mukaddime
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
O size dinde hiçbir
güçlük kılmadı. (Hac/78)
Yani Allah Teâlâ sizi zorluk ve meşakkate sokacak bir hükmü meşru
kılmamıştır. Müslüman ne zaman bir darlığa düşerse Allah orada bir genişlik
yapar ki dinin hükümleri makbul ve yerine getirilebilir olsun. Sefer, azabın
bir parçasıdır. İnsan seferde istikrarını kaybeder, istirahat edecek sebepleri
bulamaz.
Hangi vasıta ile ve ne
için sefer yapılırsa yapılsın Allah Teâlâ dinin
hükümlerinin bazılarını yolcu üzerinden kaldırmıştır. O hükümlerden biri de
namazdır. Şimdi namazın nasıl tahfif
edildiğini, şartlarının neler olduğunu ve bundan nasıl istifade edileceğini görelim.
Allah Teâlâ yolcuya iki ruhsat vermiştir:
1.
Rekâtların sayısını azaltmak ki buna kasr denir.
2. İki
namazı birleştirerek kılmak ki buna da cem denir.
• Kasr
Kasr öğle, ikindi ve yatsı gibi dört rekâtlı namazları iki
rekât olarak kılmaktır. İlerde bunu delilleriyle göreceğiz. Kasr'ın
meşru olduğunun delili şu ayettir:
Yeryüzünde sefere
çıktığınız zaman eğer kâfirlerin size zarar vereceğinden korkarsanız, namazı
kısaltmanızda üzerinize bir günah yoktur.
(Nisa/101)
Ya'lâ b. Umeyye şöyle diyor:
"Ömer b. Hattab'a,
Allah Teâlâ 'Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman eğer
kâfirlerin size zarar vermelerinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda
üzerinize bir günah yoktur' (Nisa/101) buyurdu. Şimdi ise insanlar emniyet
içindedir (fakat biz hâlâ seferde namazı kısaltıyoruz!)' dedim. Ömer şöyle
dedi: 'Bu senin şaştığın şeye vaktiyle ben de şaşmıştım da Hz.
Peygamber'e bunu sormuştum. Hz. Peygamber 'Bu, Allah Teâlâ'nın
size verdiği bir sadakadır. Bu bakımdan
Allah'ın sadakasını kabul ediniz' buyurdu' dedi".
Bu hadîs, seferde
namazı kısaltmanın sadece korku zamanlarına mahsus olmadığına delâlet eder. Kasr'ın sahih olması için şu şartların bulunması gerekir:
a. Seferde namaz kişinin zimmetine bağlı
olmalıdır.
Kişi bu namazı seferde
kılmalıdır. Seferdeyken kazaya kalan dört re-kâtlı bir namaz, sefer esnasında
iki rekât olarak kılınabilir. Sefere çıkmadan önce vakti giren bir namaz
seferde kısaltılamaz. Çünkü bu namaz farz olduğu zaman kişi seferde değildi.
Seferdeyken vakti giren, fakat seferde kılınmayan namaz da kısaltılamaz. Çünkü
kılacağı zaman kişi seferi değildir. Kasr ancak
seferî olan kişi için sözkonusudur.
b. Kişinin seferî sayılması için çıktığı şehrin
surlarını geçmesi gerekir.
Eğer sur yoksa mamur
olan yerleri geçmesi gerekir. Çünkü surların
içindeyken veya mamur yerdeyken seferî sayılmaz. Tıpkı dönüşte surlara
geldiğinde seferîliğin bittiği gibi, seferîlik ancak surları geçtikten sonra başlar. Sefer esnasında sadece farz
namazlar kısaltılabilir. Bunların dışındaki namazlar kısaltılamaz.
Enes b. Mâlik şöyle diyor: 'Hz.
Peygamber öğle namazını Medine'de dört rekât olarak kıldırdı. İkindi namazını
ise Zü'1-Huleyfe'de iki rekât olarak kıldırdı'.
c. Kişi, giriş ve çıkış günleri hariç gittiği
yerde dört gün kalmaya niyet etmiş olmamalıdır.
Eğer gittiği yerde
dört gün kalmaya niyet ederse, orası onun için memleketi gibi olur. Bu durumda
namazlarını kısaltamaz. Ancak oraya giderken yolculuk esnasında namazlarını
kısaltabilir. Eğer dört günden az kalmaya niyet eder de misafirliği dört günü
geçerse, yapacağı işin ne kadar uzayacağını da bilemezse birinci durumda
memleketinin mamur yerlerine dönünceye kadar namazlarını kısaltabilir. İkinci
durumda ise -giriş ve çıkış günleri hariç- namazlarını onsekiz
gün kısaltabilir.
İmran b. Husayn şöyle rivayet
ediyor: 'Ben Hz. Peygamberle birlikte gazaya çıktım
ve Mekke'nin fethinde de kendisiyle beraber oldum. Mekke'de onsekiz
gece kaldı. (Farz namazları) hep ikişer rekât kılıyordu'
Hz. Peygamber, Mekke'de Fetih yılı -Hevazin
savaşı nedeniyle- bu kadar kalmış ve namazlarını kısaltmıştır. Çünkü ne zamana
kadar kalacağını bilmiyordu.
d. Seferî
olan, mukim olana uymamalıdır.
Eğer seferî, mukim'e
uyarsa namazı kısaltması caiz olmaz, namazı tam kılması farz'dır. Mukim, seferî
olana uyarsa, seferî olanın namazı kısaltmasında bir mahzur yoktur. Fakat iki
rekât kılıp selâm verdiğinde, mukim olarak kendisine uyanlara 'Namazlarınızı
tamamlayın, ben seferiyim' demesi sünnet'tir.
Bunun delili ise şu
rivayettir: İbn Abbas'a
'Seferi olan neden tek başına kıldığı zaman iki rekât, mukim olana uyduğu zaman
dört rekât kılıyor?' diye sorulduğunda, İbn Abbas 'sünnet böyledir' demiştir.
İmran b. Husayn'ın rivayet ettiği
daha önce naklettiğimiz hadîste şu ibare de vardır: 'Ey Mekke halkı! Siz dört
(rekât) kılın, biz seferiyiz'.
Namazları cem etmenin
(birleştirmenin) ne demek olduğunu daha önce zikretmiştik.
İbn Abbas şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber seferde olduğu zaman öğle ile ikindiyi, akşam
ile de yatsıyı birleştirerek kılardı'.
Yine İbn Abbas şöyle diyor: 'Hz. Peygamber Tebuk gazvesinde
öğle ile ikindiyi, akşam ile de yatsıyı birleştirdi'. Said
b. Cübeyr der ki: "İbn
Abbas'a 'Hz.
Peygamber'i böyle yapmaya sevkeden
nedir?' dedim. 'Ümmetini zorluğa
sokmamayı istedi' dedi".
Namazlar iki şekilde
cem edilir:
1. Cem-i takdim
Sonra gelen namazı
önceki namazla birleştirip kılmaktır.
2. Cem-i tehir
Önceki namazı sonraki
namaz vaktine tehir edip onunla birleştirerek kılmaktır.
Muaz b. Cebel" şöyle rivayet ediyor: 'Hz. Peygamber Tebuk
seferin-deyken yola çıkmadan önce güneş batıya kayarsa öğle ile ikindiyi bir
arada kılardı. Eğer güneş, yola çıktıktan sonra batıya kayarsa ikindi namazı
için bineğinden inene kadar öğleyi tehir eder (ikisini bir kılardı). Akşam da
aynı şekilde yapardı. Eğer yola çıkmadan güneş batarsa akşam ile yatsıyı bir
arada kılardı. Eğer güneş batmadan önce yola çıkarsa, yatsı namazını kılmak
için inene kadar akşamı tehir eder, sonra ikisini birleştirerek kılardı'.
Daha önce geçen
ibarelerden öğle ile ikindinin, akşam ile da yatsının birleştirilebileceği
anlaşılmıştır. Sabah namazını, önceki veya sonraki bir namazla birleştirmek
-ister cem-i takdim, ister cem-i tehir şeklinde olsun- caiz değildir. Akşam ile
ikindi namazını da cem etmek caiz değildir. Cem-i takdim ve cem-i tehir
yapmanın birtakım şartları vardır. Şimdi bu şartları görelim.
1. Aralarında tertib
olmalıdır.
Önce öğle veya akşam
namazına başlanmalı; önce vaktin namazı, sonra diğer namaz kılınmalıdır.
2. Birinci namaz bitmeden önce ikinci namazı
birinci ile beraber kılmaya niyet etmelidir.
Fakat sünnet, tahrim tekbiriyle beraber niyet etmektir.
3. İki namazı ara vermeden peşpeşe
kılmalıdır.
Birinci namaz biter
bitmez ikinci namaza başlamalıdır. Birinci namaz ile ikinci namaz arasında
zikir, nafile namaz veya başka birşey yapmamalıdır.
Eğer aralarında örfen uzun sayılan birşey yaparsa veya birşeyle
meşgul olmadığı halde ikinci namazı tehir ederse aralarındaki cem fasid olur. Bu durumda ikinci namazı asıl vaktine tehir
etmek farz olur. Çünkü Hz. Peygamber'de böyle
yapmıştır.
İbn Ömer şöyle diyor: 'Hz.
Peygamber eğer acele yola devam ediyorsa akşamı tehir eder, üç rekât kılar ve
selâm verirdi. Az bir zaman sonra yatsı için kamet getirilir, iki rekât kılar
sonra selâm verirdi'.
4. Sefer
ikindi namazı kılınıncaya kadar devam etmelidir.
Kişinin ikindi
namazının vaktinin ortasında memleketine varmasında bir beis yoktur.
1. Birinci
namazı asıl vaktine tehir etmeye niyet etmelidir.
Kişi öğle namazının
vakti çıktığı halde ikindi namazıyla beraber kılacağına niyet etmemişse öğle
namazı kazaya kalmış sayılır ve tehir ettiği için de günahkâr olur.
2. İki namaz
bitinceye kadar seferin devam etmesi şarttır.
Kişi namaz bitmeden mukim
olursa, sonraki namaz kaza olur. Cem-i tehir'de iki namaz arasında tertib şart değildir.
Burada muvalat (peşpeşe kılmak)
sünnettir. Ancak cem'in sıhhati için şart değildir. Bu durumda öğle ikindiye
tehir edildiğinde, kişi isterse önce öğleyi, isterse ikindiyi kılabilir.
Namazın hangisi önce kılınırsa diğerini onun peşinden kılmak şart değildir.
Akşam namazı da yatsıya tehir edildiğinde, kişi isterse önce akşamı, isterse
yatsıyı kılabilir.
Kasr ve Cem'in Mubah Olduğu Seferin
Şartlan
a. Sefer
uzun olmalıdır.
Gidilecek yer 81 km.
veya daha fazla olmalıdır. 81 km'den az olan sefer, şer'an sefer sayılmaz.
İbn Ömer ve İbn Abbas 4 bürûd'luk bir mesafeye
gittikleri zaman namazlarını kısaltır, oruçlarını bozarlardı.
4 bürûd,
16 fersahtır. Bu da yaklaşık olarak 81 kilometredir. İbn
Abbas ve İbn Ömer böyle birşeyi kendiliklerinden yapmayacaklarından muhakkak Hz. Peygamber'den böyle gördükleri veya böyle duydukları
için bu şekilde davranmışlardır.
b. Sefer belirli bir yere yapılmalıdır.
Nereye gittiği belirsiz
olup rastgele dolaşan kişi seferî sayılmaz. Çünkü
onun belli bir yönü yoktur. Komutana tâbi olan asker de seferî sayılmaz. Çünkü
o da nereye götürüldüğünü bilmez. Ancak seferin yönü ve mesafesi önceden
söylenirse, sefer de uzun olursa kişi namazlarım kısaltabilir. Çünkü uzun sefer
kesin olarak tahakkuk etmiştir.
c. Seferin amacı masiyet
olmamalıdır.
Eğer masiyet için sefer yapılırsa seferî olunmaz; içki ticareti
yapmak, faiz almak, yol kesmek gibi şeyler için yolculuğa çıkan kimse
seferîliğin hükümlerinden faydalanmaz. Çünkü namazı kısaltmak ruhsattır. Ruhsat
da sadece emanet için meşru kılınmıştır. Bu nedenle de günah olan şeylerde
ruhsat olmaz; günah için sefere çıkan kişi namazları ne cem edebilir, ne de
kısaltabilir.
Yağmurlu zamanlarda
cem-i takdim yaparak ikindi namazını öğle vaktine, yatsı namazını da akşam
vaktine getirip birleştirerek kılmak caizdir.
İbn Abbas şöyle rivayet ediyor:
'Hz. Peygamber, korku ve yolculuk olmadığı halde
(Medine'de) öğle ile ikindiyi, akşam ile de yatsıyı cem ederek kılardı'.
Müslim'in diğer bir
rivayetinde İbn Abbas şöyle
demiştir: 'Hz. Peygamber'in namazları cem etmesinin
sebebi, ümmetinden hiç kimseyi zorluğa sokmamayı murad
ettiğindendir'.
İkinci namazın
vaktinde kılmak üzere cem-i tehir yapılmaz. Çünkü yağmur çoğu kez ikinci
namazın vaktinde kesilir. Bu durumda namaz, özür olmaksızın vaktinin dışına
çıkarılmış olur.
Cem-i tehir yapmanın
şartları şunlardır:
a. Namaz cemaatle kılınmalı ve örfen uzak sayılan bir mescide yağmur nedeniyle gitmekte
zorluk bulunmalıdır.
b. Yağmur,
iki namazın başlangıcında yağmaya başlayıp birinci namazın selâmı verilinceye
kadar devam etmelidir.