Ramazan Ayina Girerken
Gönderen Kadir Hatipoglu - Mart 06 2024 01:00:00

                                    Vaaz Resimleri: w.jpg

Hoş geldin ey Şehr-i Ramazan, Hoş geldin Kur’an ayı. Hoş geldin mağfiret ayı. Hoş geldin bereket ayı. Hoş geldin fakirlerin umudu. Hoş geldin En Güzele Peygamberliğin geldiği ay. Hoş geldin gözümüzün nuru, gönlümüzün süruru. Hoş geldin bedenimize şifa olan oruç ayı. Hoş geldin ruhumuza esenlikler veren kutlu ay. Kardeşlerim! Mübarek ve faziletli bir ayın, Kur’an ve oruç ayının rahmet gölgesi üzerimize düşmüş bulunuyor.

Bizleri bu aya kavuşturan Allah’a hamdolsun.

Bu ay, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran, en doğru yola ileten ilâhî kelâm Kur'an-ı Kerim’in indirildiği bir aydır. O Kur’an ki, insanlığa şifa, tarihe, şifa, medeniyetlere şifa, zaman ve mekana şifadır. O Kur’an ki, müslümanın hayat nurudur.

Evet,  Kainatın yegane halikı, Kitapların en mübareğini zamanların en mübareğinde, insanların en mübareğine indirmeye başlamıştır. Bu ay, yardım, bağış, rahmet ve ihsan ayıdır. Bu ay, bir yıllık maddi ve manevi kirlerden temizleneceğimiz, insanî duyguların coştuğu, tevbe edip hakka yönelme şuurunun geliştiği maddî ve mânevî bir terbiye ayıdır.

Bu ay, sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın pekiştiği, sevgi, saygı ve kardeşlik duygularının daha da geliştiği, “onbir ayın sultanı” olan bir aydır.

Bu ay, orucu, sahuru, iftarı, teravihi, dolan camileri, dinlenen vaaz ve mukabeleleri ile bereket ayıdır. Bu ay, Kur’an ayıdır, Oruç ayıdır.Bu ayın adı Allah lisanı ile Ramazan’dır. Bizleri Ramazan’a ulaştıran Yüce Mevla’ya hamdolsun.   
                             “Müjde mü'minler size ihsân-ı rahmandır gelen

                               Şânına ta'zim için bu mâh-ı gufrandır gelen

                               Ondadır feyz-i hidâyet ondadır afv ü kerem

                               Kadrini bil mevsîm-i inzâl-ı Kur'an'dır gelen

Iyd-ı ekber her günü kadr-i mübârek her gece

Ehl-i imâna ne mutlu lutf-ı sübhandır gelen

Zulmet ü kasvetten âzâd etmeye sâimleri

Nûr-ı İslâm nûr-ı îmân nûr-ı irfandır gelen

                                      Hâne-i kalbi temizle hoşça istikbâl için

                                      Ni'meti mebzûl bir mihmân-ı zî-şandır gelen

                                      El-hazer senden şikâyet etmesin yarın aman

                                      Rûz-ı mahşer şâfi-i ashâb-ı isyandır gelen

Rahmet ü gufran hedâyâsıyla cennet bahşeder

Derde derman vasl-ı cânan ıtk-ı nîrândır gelen

Mâsivâdan sâim ol Remzî dilersen vasl-ı Hak

Râh-ı aşkı kullara ta'lîm-i Yezdan'dır gelen “

                                                                          Ahmed Hamdi Akyürek

Ramazan kameri aylardan dokuzuncusunun ismi. Müslümanların oruç tutmakla mükellef oldukları, dinimizce yüce ve kutsal kabul edilen ay.

Ramazan, arapça bir kelimedir. Bu mübarek aya Ramazan isminin verilmesindeki hikmet şöyle belirtilmiştir:

-Yaz sonunda, güz mevsiminin evvelinde yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına "ramdâ" kelimesinden alınmıştır. Bu yağmurun yeryüzünü temizlediği gibi, Ramazan ay'ı da müminleri günah kirlerinden temizler.

- Güneşin şiddetli hararetinden taşların yanıp kızması anlamına olan "ramad" kelimesinden alınmıştır. Böyle kızgın yerde yürüyenin ayakları yanar, zahmet ve meşakkat çeker. Bunun gibi oruç tutan kimse de açlık ve susuzluğun hararetine katlanır, meşakkat çeker, içi yanar. Kızgın yer orada yürüyenlerin ayaklarını yaktığı gibi, Ramazan da müminlerin günahlarını yakar, yok eder.

Ramazan’a "on bir ayın sultanı" denilmiştir. Bu ayın özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

1- Kur'an-ı Kerim'de ismi açık olarak geçen tek ay Ramazan ayıdır.

2- Kur'an-ı Kerim bu ay içerisinde indirilmiştir. Yüce Rabbimiz;

Ramazan ay'ı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren, hidayeti ve hakkı batıldan ayırmayı açıklayan Kur'an, bu ayda indirildi"[1] buyurmuştur.

 3- Kur'an-ı Kerim'de, "bin aydan daha hayırlı" olduğu belirtilen Kadir gecesi bu ay içerisindedir.

4- Dinimizin beş temelinden biri olan oruç ibadeti bu ayda üzerimize farz kılınmıştır.

Kur'an-ı Kerim'de;

"Sizden kim bu aya yetişirse oruç tutsun”[2] buyurulur.

Ramazan ayı girince şartlarını taşıyan kimselere oruç farz olur.

5- Fıtır sadakası vermek bu aya mahsus bir ibadettir.

6- Teravih namazı da bu aya mahsus ibadetlerimizdendir. Ebû Hüreyre (r.a)'dan şöyle rivayet edilmiştir:

"Rasulullah (s.a.s)'in Ramazan hakkında şöyle buyurduğunu işittim:

Kim inanarak ve sevabını umarak Allah rızası için teravih namazı kılarsa geçmiş günahları bağışlanır" [3]

7- İtikafa girmek: Ramazan ay'ının son on gününde itikafa girmek sünnettir.

Hz. Peygamber (s.a.s) Ramazan'ın son on gününde daha çok ibadet ve taatta bulunurdu. Hz. Âişe validemizden şöyle rivayet edilmiştir:

"Rasulullah (s.a.s) Ramazan ayının son on günü girince elini eteğini toplar, geceyi ihya eder ve ev halkını uyandırırdı".[4] Yine Hz. Âişe (r.a.) dan şöyle rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber (s.a.s) Ramazan'ın son on gününde vefatına kadar itikafa girdi. İrtihalinden sonra da zevceleri itikafa devam ettiler".[5]

8- Ramazan ayında Kur'an-ı Kerim'i okumak, hayır ve hasenatta bulunmak: İbn Abbas (r.a.) dan şöyle rivayet edilmiştir:

"Rasulullah (s.a.s) insanların en cömerdi idi. Onun bu cömertliği Ramazan ayı girip de kendisiyle Cebrail (a.s.) karşılaştığı zaman daha da artardı. Cebrail (a.s.) Ramazan ay'ı çıkıncaya kadar her gece Rasulullah (s.a.s) ile buluşup, Rasulullah (s.a.s) Kur'an'ı arzeder (okur) du. Rasulullah (s.a.s) Cebrail (a.s) ile buluştuğunda insanlara rahmet getiren rüzgardan daha cömert, daha faydalı olurdu" [6]

Hadis-i şeriften Ramazan ayında Kur'an-ı Kerim'i hatmetmenin sünnet olduğu anlaşıldığı gibi, gücü yetenlerin çokça sadaka vermeleri, hayır ve hasenatta bulunmalarının da sevap olduğu anlaşılmaktadır. Enes (r.a)'dan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s)'e; "Hangi sadaka daha faziletlidir?" diye sorulunca, "Ramazan ayında verilen sadaka" buyurmuştur.[7]

Ramazan ay'ı dinimizce en faziletli ve mukaddes bir aydır. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.s)'den bir takım hadis-i şerifler rivayet edilmiştir:

Ebû Hureyre (r.a)'dan Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

"Ramazan ayı girince göklerin kapısı (başka bir rivayette Cennetin kapıları) açılır, Cehennemin kapıları kapanır, şeytanlar zincire vurulur" [8]

Cabir b. Abdullah Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

"Ümmetime Ramazan ayında beş şey verilmiştir ki bunlar benden önceki hiç bir peygambere verilmemiştir":

1- Ramazan ayının ilk gecesi olunca Allah Teala ümmetime (rahmet bakışıyla) bakar. Allah her kime (rahmet bakışıyla) bakarsa ona ebedi olarak azab etmez.

2- Akşamladıklarında ağızlarının kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.

3- Melekler her gün ve gece onlara istiğfar ederler,'Allah'tan bağışlanmalarını dilerler.

4- Allah Teala Cennetine emredip; "Kullarım için hazırlanıp süslen. Onların dünya meşakkatlerinden kurtulup, benim yurduma ve ihsanıma istirahat için gelmeleri yaklaştı" buyurur.

5- Gecenin sonu olunca, Allah hepsini bağışlar. Orada bulunanlardan biri; "O gece Kadir gecesi midir?" deyince: "Hayır, çalışanları görmüyor musun? Onlar çalışıp işlerini bitirince kendilerine ücretleri tam olarak ödenir" buyurdu.[9]

Ubade b. es-Samit (r.a)'dan: Rasulullah (s.a.s) Ramazan ayının yeni girdiği bir gün şöyle buyurdu:

"Size bereket ayı Ramazan geldi. Bu ayda Allah sizi kuşatıp rahmetini indirir. Günahları bağışlayıp, duaları kabul eder. Allah bu ayda sizin hayır hususunda yarışmanıza bakar ve sizinle meleklerine karşı iftihar eder. Allah'a hayır ameller takdim ediniz. Şaki, günahkar, bu ayda Allah’ın rahmetinden mahrum olan kimsedir".[10]

İbn Hüzeyme'nin naklettiğine göre Selman (r.a) şöyle anlatmıştır; Rasulullah (s.a.s) bir Şaban ayının son gününde bize şöyle hitab etti:

"Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ay'ın gölgesi üzerinize bastı. O ayda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. Allah o ayda oruç tutmayı farz kıldı. Geceleyin ibadet yapmayı (teravih) kılmayı nafile kıldı.

O ayda bir hayır işleyen kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur.

O ayda bir farz işleyen ise diğer aylarda yetmiş farz işleyen gibidir.

O, sabır ay'ıdır, sabrın karşılığı ise Cennettir.

O, yardımlaşma ay'ıdır. O ayda müminin rızkı bollaştırılır.

O ayda kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden kurtulmasına sebep olur. Aynı zamanda oruçlunun sevabı kadar sevap verilir. Oruçlunun sevabından da birşey noksanlaşmaz. "

Ashab; "Ya Rasulullah! Hepimiz oruçluyu iftar ettirecek bir şey bulamıyoruz" deyince Rasulullah (s.a.s):

Allah bu sevabı oruçluyu kuru bir hurma ile veya bir yudum su ile ya da bir yudum süt karışığı ile iftar ettirene de verir.

O öyle bir aydır ki; evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu da Cehennem ateşinden kurtuluştur.

O ayda köle ve hizmetçilerinin yükünü hafifleten kimseyi Allah bağışlar ve Cehennem ateşinden kurtarır".[11]

Ramazan ayında sevaplar katlanır da katlanır. Öbür aylarda zaten bire on verilen mükafat bu ayda daha da artar.

Yaratan Yarattığı kullar için çok merhametlidir. Merhametinin tecellisini hadis-I şerfte şöyle öğreniyoruz. Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor.  

إِنَّ الله كتَبَ الْحسناتِ والسَّيِّئاتِ ثُمَّ بَيَّنَ ذلك : فمَنْ همَّ بِحَسَنةٍ فَلمْ يعْمَلْهَا كتبَهَا اللَّهُ عِنْدَهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى عِنْدَهُ حسنةً كامِلةً وَإِنْ همَّ بِهَا فَعَمِلَهَا كَتَبَهَا اللَّهُ عَشْر حَسَنَاتٍ إِلَى سَبْعِمَائِةِ ضِعْفٍ إِلَى أَضْعَافٍ كثيرةٍ ، وَإِنْ هَمَّ بِسيِّئَةِ فَلَمْ يَعْمَلْهَا كَتَبَهَا اللَّهُ عِنْدَهُ حَسَنَةً كامِلَةً ، وَإِنْ هَمَّ بِها فعَمِلهَا كَتَبَهَا اللَّهُ سَيِّئَةً وَاحِدَةً

 “Allah Teâlâ iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı: Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Cenâb-ı Hak bunu yapılmış mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar. Kim bir kötülük yapmak ister de vazgeçerse, Cenâb-ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet insan bir kötülük yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o fenalığı sadece bir günah olarak yazar.”[12]

Kur’an-ı Kerimde ise bu hususla ilgili şöyle buyrulmaktadır.

مَن جَاء بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ أَمْثَالِهَا وَمَن جَاء بِالسَّيِّئَةِ فَلاَ يُجْزَى إِلاَّ مِثْلَهَا وَهُمْ لاَ يُظْلَمُونَ 

Kim (Allah huzuruna) iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır. Kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar. [13]

Ramazan’da iyilikler elbette daha fazla karşılık bulacaktır. Çünkü bu ay Allah’ın rahmet ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı aydır.

Hadîs-i şerîfde buyurulur: “Eğer insanlar, Ramazan-ı Şerîf’in ne olduğunu lâyıkıyla bilselerdi, senenin tamamının Ramazan olmasını arzu ederlerdi.”

Ramazan Ayına Hazırlanmak

Büyük ecir ve sevaplarla dolu olan ramazan ayına girerken, bu ayı ihya etmek için manen hazırlıklı olmak lazımdır. Kendimizi bu ayın sevap ve mükafatına hazırlıklı ve lâyık bir hale getirmeye çalışmalıyız. Bunun için:

Ramazan ayına girerken maddî ve manevî kirlerden temizlenmeli, işlediğimiz günahları terk ederek Cenab-ı Hakk'a tövbe ve istiğfar etmeliyiz. Mesela; beş vakit namazı düzenli olarak kılmıyorsak, bir daha terk etmemek üzere devamlı kılmalıyız.

Başkalarına haksızlık etmişsek, onlardan helâllik dilemeliyiz. Kul hakkıyla Allah'ın huzuruna çıkmak büyük bir tehlikedir. Haksızlık ve kötülük yapanların mutlaka tevbe ederek, helâllik alması gerekir. Yoksa Allah'a yaklaşamaz ve onun rızasına eremezler.

Ramazan ayına girerken; Dinimiz İslâm'ın haram kıldığı kin, hased, dedikodu, yalan, bühtan, iftira, gıybet, nefret gibi kötü huylardan vazgeçmeliyiz. Dünya ve ahiretimiz için faydası olmayan her türlü davranışlardan uzak olmalıyız.

Ramazan ayına girerken, kalbimizi Allah'a tam teslim etmeliyiz. Niyetlerimizi düzeltmeliyiz. Kıyamet Günü'nde, insanlar niyetleri üzerine hasrolunurlar, Allah'ın huzuruna niyetlerine göre çıkarılırlar. Çünkü ameller niyetlere göredir.

Ramazan ayı nasıl geçirilmelidir?

Ramazan ayının gündüzlerini oruçla, gecelerini de namaz, zikir, dua, tevbe ve istiğfarla geçirmeliyiz. Gecenin bir kısmında uyumalı, bir kısmında da ibadet etmeliyiz. Ayrıca, Kur'an-ı Kerim'i çok okumalıyız. Okuduklarımızı anlamaya çalışmalıyız. Anladıklarımızı da hayatımızda yaşamaya gayret göstermeliyiz.

Ramazan ayı daha çok ibadet ve taatın yapıldığı bir aydır, adeta ibadet mevsimidir. Bu ayda yapmamız gereken şeyleri şöyle sıralamak mümkündür:

a- Herşeyden önce Ramazan ayında üzerimize farz olan orucu eksiksiz ve adabına uygun olarak tutmalıyız.

b- Yine Ramazan'a mahsus bir ibadet olan Teravih Namazını kılmalıyız. Teravih namazı sünnet-i müekkededir.

c- Mümkünse her zaman, hiç değilse Ramazan ayında beş vakit namazı camide cemaatle kılmaya çalışmalıyız. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.s.): "Cemaatle kılınan namazın sevabı tek başına kılınan namazın sevabından yirmi yedi derece daha faziletlidir."[14] buyurmuştur.

d- Kur'an-ı Kerim'i okumayı biliyorsak ay boyunca hatmetmeye çalışmalıyız. Vaktimiz varsa cami ve benzeri yerlerde okunan mukabeleleri dinlemeliyiz. Ramazan ayı bir bakıma Kur'an ayıdır. Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi Kur'an-ı Kerim bu ay içerisinde inmeye başlamıştır.

e- Allah'ı çok zikretmeliyiz, dua etmeliyiz ve Peygamber Efendimize çokça salavât getirmeliyiz. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: "Ramazanda Allah'ı zikreden bağışlanır ve Allah'tan isteyenin isteği geri çevrilmez."[15] buyurmuştur.

f- Mümkünse çok hayır ve hasenât yapmalıyız, çok sadaka vermeliyiz. Peygamber Efendimiz insanların en cömertli olup bu cömertliği Ramazan'da daha da çoğalırdı.

g- Ramazan'da daha fazla ibadet etmeliyiz, daha fazla taatta bulunmalıyız. Peygamber Efendimiz öyle yapardı. Nitekim Hz. Aişe validemiz demiştir ki: "Resûlüllah (s.a.s.) Ramazan da diğer zamanlardan daha fazla ibadet etmeye çalışırdı."

- Allah'ı daha fazla anmak/zikretmek/düşünmek

- Namazları daha bir huşu içinde kılmak

- Sabah namazlarını bundan böyle kaçırmamak

- Gece namazlarına başlamak

- Sabah namazlarından sonra uyumamak

- Kuran'ı mealinden hatmetmek

- Kuranı düzenli okumak

- Düzenli bir şekilde kitap okuma alışkanlığı kazanmak

- İnsanlara karşı daha güzel ahlaklı olmak

-Planlı yaşamak, boş zamanları dolu dolu geçirmek, zamanı planlama sorununu çözmek ya da bu konuda bir adım atmak

- Kendine ve aileye zaman ayırmak

- Ayet ezberlemek

- Nefsi zaaflarımız üzerinde düşünmek bunları yenmenin yollarını bulmak

- Anne babaya, akrabaya, komşuya daha güzel muamele etmek

- İnsanlara karşı daha sabırlı ve tahammüllü olmak, küçük şeylere öfkelenmemek ve ila ahir bu ve benzeri hedeflere ulaşılmaya çalışılabilir.

Değerli Mü’minler!

Ramazan ayı, Allah’ın kullarına lütfettiği çok mübarek bir aydır. Manevi güzelliklerle dolu olan Ramazan ayı müminler için bir rahmet ve mağfiret mevsimidir. Bu kıymetli zaman dilimini ibadet ve iyiliklerle değerlendiren mümin ebedi mutluluğun kapısını açar.

Ramazan Allah’ın rızasını kazanma kuşağıdır. Ramazanın her öğesi böyle bir kazancı sağlayıcı niteliktedir. Oruçlar, beş vakit namazlar, teravihler, dualar, zikir ve tespihler, iftarlar, sahurlar, fitreler, sadakalar hepsi de birer sevap makinesi gibi işlerler. Uygulayıcılarını ebedi nimet ve mutluluklara eriştirirler.

Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:

إِذَا دَخَلَ شَهْرُ رَمَضَانَ فُتِّحَتْ أَبْوَابُ السَّمَاءِ ، وَغُلِّقَتْ أَبْوَابُ جَهَنَّمَ ، وَسُلْسِلَتِ الشَّيَاطِينُ 

 “Ramazan Ayı gelince, cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulurlar[16].

Bu hadis-i şerif gösteriyor ki; Ramazan ayında iyi işler yapıp kötülüklerden sakınan mümine cennetin kapıları açılır cehennemin kapıları kapanır. Oruç sayesinde nefsine hakim olup şeytana uymadığı için de, şeytanın eli kolu bağlanmış ve etkisiz hale gelmiş olur.

Buna benzer bir rivayette de: “Ramazanın ilk gecesi gelince şeytan ve cinlerin azgınları bağlanır. Cehennem kapıları kapanır ve hiç biri açılmaz. Cennet kapıları açılır ve hiçbiri de kapanmaz. Bir münâdi şöyle çağırır:

Ey hayrı isteyen! Kolları sıva! Hayra koş!

Ey şerri isteyen! Vazgeç ondan. (Bu ayda) Allah'ın ateşten azad ettikleri vardır. Bu da her gece olur.” [17]

Mümin niyetlenip bereketli bir Ramazan yaşamaya kararlı olmalıdır. Niyetini de her zaman “Allah‘a hasretmelidir. O zaman  hesapsız sevap kazanır. Niyetle azlar çok, çoklar sonsuz olur. O halde Ramazanda niyetlerimizi sağlam tutmalıyız ki adetlerimiz bile ibadetlere dönüşsün.

Hz Peygamber,

وَمَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ …”

 “Niyet ederek ve ecrini Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahları affolunur[18] müjdesini vermektedir. Bu müjde ancak niyet ile gerçekleşir.

Hz. Peygamber, bir hadisinde de "Ramazan ayına erişip de günahlarından arınmadan Ramazanı terk eden insana yazıklar olsun" buyurmuştur. Bir başka rivayette "yazıklar olsun" ifadesini, Cebrail (as) kullanmış, Hz. Peygamber de buna amin demiştir. İslâm Peygamberinin özelliklerinden bir tanesi de çok istisnai bir-iki olay dışında hayatında hiç beddua etmemesi, hiç kimseye lanet okumamasıdır. Burada ise bir sitem vardır. Bir insan, Ramazana eriştiği halde arınmadan Ramazan'ı terk ederse ona yazıklar olsun. Çünkü bu, arınmaya direnmektir.

Bu ramazanda imanımızın tadına varmanın, mümin olmamızın vermiş olduğu hazzı yaşamamızın yolu Rabbimizin emirlerine itaat etmekte ve Sevgili Peygamberimizin sünnet-i seniyesini hayatımıza aktarmakla gerçekleşecektir.

Öyleyse, her türlü hayrı, rahmeti, bereketi ve daha nice güzellikleri bünyesinde barındıran Ramazan ayını gereği gibi değerlendirelim. Oruçlarımızı Allah’ın emrine uygun olarak her türlü haram ve kötü davranışlardan sakınarak, bütün uzuvlarımızla tutalım. Tuttuğumuz oruca zarar verici her türlü olumsuz söz, fiil ve davranışlardan uzak duralım. Bu ayı fırsat bilip kendimizi gelecek yıllara ve âhiret hayatına manen hazırlayalım. Belki bir sene sonraki Ramazan ayına yetişilemeyebiliriz. Bunun idraki içinde olalım.

Bilal GÜNDÜZ

Vaiz

 



[1] (el-Bakara, 2/185)

[2] (el-Bakara, 2/185)

[3] (Buhârî, Teravih, I).

[4] (Buhari, Kadr, V)

[5] (Buhari, İtikaf I)

[6] (Buhari, Savm, 7).

[7] (Tirmizi, Zekat, 28).

[8] (Buhari, Savm, V).

[9] (Beyhaki'den naklen et-Tergîb, II, 92).

[10] (et-Tergîb, II, 99).

[11] (et-Tergîb, II, 94-95)

[12] ( Riyazü’s-Salihin, Hadis No:12)

[13] (En’am, 6/160)

[14] (Buhârî, Bed'ü'l-ezân, 30. )

[15] (et- Tergîb (terceme), II, 447. )

[16] Buhari, Savm, 5, II,227.

[17] (Tirmizî, et-Tac, c. 2, s. 47)

[18] Buhari, Savm, 6, II, 228.



islam ve Hayat,Güncel Vaaz ve Hutbeler