YÖNETİMLE İLGİLİ HÜKÜMLER
Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "İnsanlar (Arap kabileleri) şu iş
(Emirlik) hususunda Kureyş'e tabidir. Arapların müminleri, Kureyş'in
müminlerine; müşrikleri de Kureyş'in müşriklerine tabidir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3389
Abdullah b. Ömer'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Yeryüzünde iki kişi de kalsa bu iş
(Emirlik) Kureyş'ten ayrılmaz."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3392
Cabir b. Semure (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
Babam ile beraber Peygamber'in (a.s.) huzuruna girdim ve onun şöyle buyurduğunu
işittim: "Kendilerinden on iki tane halife çıkmadıkça bu iş son bulmayacaktır."
Sonra söylediklerini işitememiştim. Bu yüzden babama: Hz. Peygamber ne
söylemişti? diye sordum. Babam: "Bunların hepsi Kureyş'tendir, buyurdu" dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3393
İbn Ömer (r.a.) şöyle anlatıyor:
Babam yaralandığı zaman yanına gittim. Etrafında toplananlar kendisini överek,
"Allah seni hayırla mükâfatlandırsın" dediler. Babam Ömer "Hem ümitli, hem
endişeliyim" dedi. Yanındakiler: "Yerine birini halef tayin et" dediler. Ömer
"Sizin yapmanız gereken işleri hayattayken yaptığım gibi ölüyken de ben mi
üstleneyim? Bu hilafetten olan payımın ne az ne çok ihtiyaç miktarı kadar
olmasını, arzu etmişimdir. Yerime bir halef tayin edersem bu mümkündür, çünkü
benden üstün olan Ebu Bekr böyle yapmıştır. Eğer halef tayin etmezsem, benden
üstünlüğü şüphesiz olan Allah Resulü de halef tayin etmemiştir" dedi. Abdullah
Babam, Hz. Peygamber'i zikrettiği zaman onun da bir halef tayin etmeyeceğini
anladım, dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3399
Ebu Musa Eşarî (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Bir defasında amca oğullarımdan iki kişi ile birlikte Peygamberimizin huzuruna
girdim. Bu iki kişiden birisi: "Ey Allah Resulü! Yüce Allah'ın sana verdiği
yerlerin birinin idaresini bana ver" dedi. Öbürü de buna benzer bir talepte
bulundu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.): "Vallahi biz bu işe ne onu açıkça
talep eden birini tayin ederiz, ne de ona tamah edeni" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3402
İbn Ömer'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Haberiniz olsun ki hepiniz çobansınız
ve her biriniz idaresi altındakilerden sorumludur: İnsanların yöneticisi olan
kimse çobandır ve eli altındakilerden sorumludur. Erkek, ev halkının çobanıdır
ve eli altındakilerden sorumludur. Kadın, evi ve çocuklarının çobanıdır ve
ailesinden sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malının çobanıdır ve ondan
sorumludur. Haberiniz olsun, her biriniz birer çobandır ve elinin
altındakilerden sorumludur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3408
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatır:
Bir gün Allah Resulü (a.s.) aramızda ayağa kalkarak devlet malına hıyanetten
bahsetti. Bunun günahının çok ağır olduğunu anlattı. Sonra şöyle buyurdu: "Sakın
hiçbirinizi Kıyamet gününde boynunda böğüren bir deve ile gelerek bana: "Ey
Allah'ın Resulü! Bana yardım et" derken bulup da ona: "Senin için hiç bir şey
yapamam. Sana bunu haber vermiştim" demeyeyim. Sakın hiçbirinizi Kıyamet gününde
boynunda kişneyen bir at ile gelerek bana: "Ey Allah'ın Resulü! Bana yardım et"
derken bulup da ona: "Senin için hiç bir şey yapamam. Sana bunu haber vermiştim"
demeyeyim. Sakın hiçbirinizi Kıyamet gününde boynunda meleyen bir koyun ile
gelerek bana: "Ey Allah'ın Resulü! Bana yardım et" derken bulup da ona: "Senin
için hiç bir şey yapamam. Sana bunu haber vermiştim" demeyeyim. Sakın
hiçbirinizi Kıyamet gününde boynunda çığlık atan bir kimse ile gelerek bana: "Ey
Allah'ın Resulü! Bana yardım et" derken bulup da ona: "Senin için hiç bir şey
yapamam. Sana bunu haber vermiştim" demeyeyim. Sakın hiçbirinizi Kıyamet gününde
boynunda dalgalanan bir elbise ile gelerek bana: "Ey Allah'ın Resulü! Bana
yardım et" derken bulup da ona: "Senin için hiç bir şey yapamam. Sana bunu haber
vermiştim" demeyeyim. Sakın hiçbirinizi Kıyamet gününde boynunda altın ve gümüş
ile gelerek bana: "Ey Allah'ın Resulü! Bana yardım et" derken bulup da ona:
"Senin için hiç bir şey yapamam. Sana bunu haber vermiştim" demeyeyim."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3412
Ebu Humeyd Saidi'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamberimiz, Esd kabilesinden İbn Lutbiye denilen bir kimseyi memur
olarak, Ravi Amr ve İbn Ebu Ömer'e göre ise zekât memuru olarak
görevlendirmişti. Bu kişi görevden dönüp Medine'ye geldiği zaman: "Şu sizin
zekât malınız, bu da bana verilen hediye mal" dedi. Hz. Peygamber, hemen minber
üzerinde kalkıp ve Allah'a hamd ettikten sonra şöyle buyurdu: "Zekât toplamaya
gönderdiğim şu memura ne oluyor! Gelmiş: Şu sizin malınız, bu da bana hediye
verilenler, diyebiliyor. Bu adam babasının yahut annesinin evinde otursaydı
kendisine bir hediye verilir miydi, verilmez miydi, görürdü. Muhammed'in nefsi
elinde olan Allah'a yemin ederim ki, bir kimse kamu malı olan bir şeyi haksız
yere ele geçirirse Kıyamet gününde o malı boynunda taşıyarak getirir. Çaldığı
hayvan deve ise, boynunda böğüre böğüre; sığır ise avaz avaz böğürerek; koyun
ise acı acı meleyerek gelir." Bundan sonra Hz. Peygamber iki elini koltuk altı
beyazlığı görünene kadar kaldırdı. Sonra da iki defa: "Allahım! Tebliğ ettim
mi?" dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3413
İbn Abbas'ın (r.a.) anlattığına göre:
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e ve sizden olan idarecilere de
itaat edin.ayeti Peygamberimizin bir birliğin kumandanı olarak gönderdiği
Abdullah b. Huzafe b. Kays ile ilgili olarak nazil olmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3416
Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim bana itaat ederse o Allah'a
itaat etmiştir. Her kim de bana isyan ederse, Allah'a isyan etmiştir. Kim de
Emîre (idareciye) itaat ederse o, bana itaat etmiştir. Her kim Emîre isyan
ederse, bana isyan etmiştir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3417
İbn Ömer'in (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Müslüman bir kimsenin, hoşlandığı ve
hoşlanmadığı hususlarda (amirlerini) dinlemesi ve itaat eylemesi gereklidir.
Allah'a isyan içeren bir işin yapılmasının emrolunması hâli müstesnadir. Böyle
bir durumda ise itaat söz konusu değildir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3423
Ali'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) bir seriye gönderdi ve onlara bir kimseyi kumandan tayin
etti. Kumandan: bir ateş yaktı ve beraberindekilere "ateşe giriniz" diye
emretti. İnsanların bazıları ateşe girmek istediler. Diğerleri ise: Biz zaten
ateşten kaçtık dediler. Bu husus Resulüllah'a anlatılınca Resulülllah ateşe
girmek isteyenlere seslenerek: "Eğer bu ateşe girseydiniz Kıyamet gününe kadar
onun içinde kalacaktınız." Diğerlerine de güzel söz söyledi ve "Allah'a isyan
edildiği yerde itaat olmaz, itaat sadece iyi işlerde olur" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3424
Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Devlet başkanı, milleti için bir
kalkandır. Onun ardında (kumandası altında) harp edilir. Onun sayesinde
(düşmandan) korunulur. Eğer o halkına Yüce Allah'a takvayı emreder ve adaletle
hareket ederse, bu emir ve adaleti sebebiyle ecir kazanır. Eğer takva ve
adaletle yönetmezse bundan dolayı günaha girer."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3428
Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "İsrail oğullarını Peygamberler idare
ederdi. Bir Peygamber öldüğünde, onun yerine bir başka Peygamber geçerdi.
Şüphesiz ki benden sonra Peygamber gelmeyecektir. Ancak halifeler gelecek ve
sayıları çok olacaktır." Sahabe: "Halifeler birden çok olursa ne yapalım?" diye
sordular. Hz. Peygamber: "Ettiğiniz biate sırasıyla bağlı kalınız ve onlara
haklarını veriniz. Onlar da kendilerine tabi olanların haklarından
sorumludurlar" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3429
Abdullah b. Mesûd (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
Resulüllah (a.s.): "Benden sonra bir takım kayırmalar ve hoşlanmayacağınız işler
meydana gelecek" buyurdu. Sahabeler: "Ey Allah'ın Resulü! Bu işlere erişenler
nasıl hareket etmeliler?" dedi. Peygamberimiz, "Üzerinize düşen görevi yerine
getirir, haklarınızı da Allah'tan istersiniz" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3430
Useyd b. Hudayr'ın (r.a.) anlattığına göre:
Ensar'dan birisi Hz. Peygamber (a.s.) ile başbaşa olduğu bir sırada: "Falanca
gibi bana da bir memuriyet (tahsildarlık ya da valilik) vermez misin?" dedi. Hz.
Peygamber: "Benden sonra bir takım kayırmalara rastlayacaksınız. Ancak sizler
Kevser Havuzu başında bana kavuşuncaya kadar sabrediniz" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3432
Huzeyfe b.Yemân (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
İnsanlar Hz. Peygamber'e (a.s.) iyi şeylerden soruyorlar, ben ise başıma gelir
endişesiyle ona kötü şeyler hakkında soruyordum. Bu endişe ile bir kere: "Ey
Allah'ın Resulü! Biz koyu bir cehalet ve kötülük içinde idik. Sonra Allah bize
şu hayrı (İslâm dinini) getirdi. Artık bu hayır ve saadetten sonra gelecek bir
şer ve fitne var mıdır?" diye sordum. Hz. Peygamber: "Evet vardır" buyurdu. Ben:
"O şerden sonra bir hayır gelecek mi?" dedim. Hz. Peygamber: "Evet, ama bunun
içinde bir fesat ve bulanıklık bulunacak" dedi. Ben: "O hayrın bulanıklığı
nedir?" dedim. Hz. Peygamber: "O devrin amirlerinden bir zümre, benim
sünnetimden başka yollar tutacaklar ve ümmeti başka yollara götürecekler. Bazı
hareketlerini tasvip edecek, bazılarını ise yadırgayacaksın" buyurdu. Ben: "Bu
bulanık dönemden sonra yine şer ve fesat devri gelecek mi?" dedim. Hz.
Peygamber: "Evet gelecek. O devirde bir takım kişiler halkı Cehennem kapılarına
çağıracak. Onların davetine icabet edeni Cehenneme sürükleyecek" buyurdu. Ben:
"Ey Allah'ın Resulü!, Bu davetçiler zümresini bize tanıt," dedim. Hz. Peygamber:
"Peki tanıtayım: Onlar bizden bir zümredir ve bizim dilimizle konuşurlar"
buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! O uğursuz devire yetişirsem nasıl
davranayım?" dedim. Hz. Peygamber: "Müslümanların cemaatından ve onların başında
bulunanlardan ayrılmaz, onlara itaat edersin" buyurdu. Ben: "Onların birlik ve
beraberliği ve başlarında bir reis olmazsa?" dedim. Hz. Peygamber: "O takdirde
bu fırkaların hepsinden uzak dur. Bu ayrılman bir ağaç kökünü ısırmak gibi
(meşakkatli) olsa bile. Artık ölüm gelinceye kadar böyle kal!" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3434
İbn Abbas'ın (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Emîrinin yaptığı bir şeyi kötü bulan,
sabretsin hemen baş kaldırmasın. Çünkü kim İslâm camiasından bir karış ayrılarak
ölürse, bu cahiliye ölümüdür."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3438
Cabir b. Abdullah (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hudeybiye gününde bin dört yüz kişi idik. Ağacın altında Peygamberimize, bir
elini Hz. Ömer tutmakta iken biat ettik. Bu ağaç büyük bir diken ağacı idi. Hz.
Peygamber'e biatimiz ölmek üzerine değil, kaçmamak üzerineydi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3449
Hazn b. Museyyeb (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Babam Museyyeb, ağaç yanında Hz. Peygamber (a.s.) ile biat eden sahabelerden
biri idi. Biz (ertesi sene) hacı kafilesi olarak yola çıktık. (Hudeybiye
mevkiine geldiğimiz zaman) bu ağacın bulunduğu yeri bulamadık. Eğer o ağacı
görmüşseniz, daha iyi anlarsınız.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3459
Seleme b. Ekva'nın (r.a.) azatlısı Yezit b. Ebu Ubeyd şöyle anlatır:
Ben Seleme'ye Hudeybiye gününde Hz. Peygamber'e (a.s.) ne üzerine biat ederek
ahitleştiniz? diye sordum. Seleme: "Ölmek üzere" diye cevap verdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3462
Abdullah b. Zeyd'in (r.a.) rivayetinde Abbad b. Temim şöyle anlatır:
Birisi Abdullah b. Zeyd'e gelerek: "Şu İbn Hanzala insanlardan biat alarak
ahitleşiyor" dedi. İbn Zeyd ise: "Ne üzerine biat alıyor?" diye sordu. O kişi:
"Ölüm üzerine" dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Zeyd: "Ben, Hz. Peygamber'den
(a.s.) sonra kimseye ölmek üzere biat etmem!" diye cevap verdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3463
Seleme b. Ekva'nın (r.a.) rivayetinde Yezid b. Ebu Ubeyd şöyle anlatır:
Seleme b. Ekva, (Medine'de) Haccac'ın yanına gitmiş ve Haccac ona: "Ey Ekva
oğlu! Sen iki ayağının ökçesine basarak gerisin geri döndün ve çöl Arabı mı
(bedevi) oldun?" demiş, Seleme ise: "Hayır (geri dönmedim), fakat Peygamberimiz
çölde oturmama izin verdi" karşılığını vermiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3464
Mucaşi' b. Mesûd (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Ben, Peygamber'e (a.s.) geldim, hicret etmek üzere kendisine biat edecektim.
Bunun üzerine: "Artık hicret etme dönemi geçmiştir. Fakat İslâm'a girmek, cihat
etmek ve iyilik yapmak üzere biat edebilirsin" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3465
İbn Abbas'ın (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) Mekke'nin fethi günü şöyle buyurmuştur: " (Fetihden sonra,
artık Mekke'den Medine'ye) hicret sona ermiştir. Bundan sonra yalnız cihat için
ve cihat niyetiyle (vatandan) çıkılabilir. Bu yüzden cihada çağrıldığınızda
hemen koşunuz."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3467
Aişe (r.ah.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber'e (a.s.) hicret hakkında soruldu. Bunun üzerine: "Fetihden sonra
artık (Mekke'den Medine'ye) hicret dönemi sona ermiştir. Bundan sonra Mekke'den
cihada ve cihada niyetle çıkılabilir. Bu yüzden cihada çağrıldığınızda hemen
koşunuz" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3468
Ebu Saîd Hudrî (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Bir bedevi, Hz. Peygamber'e hicret edeyim mi? diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.):
"Vah sana! Hicret çok çetin bir iştir. Senin develerin var mı?" buyurdu. Bedevi:
"Evet" dedi. Hz. Peygamber: "Onların zekâtlarını veriyor musun?" diye sordu.
Bedevi: "Evet veriyorum" dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz: "Öyle ise sen uzak
beldelerde çalışabilirsin. Çünkü Allah emeğinden hiç bir şeyi zayi etmez"
buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3469
Hz. Aişe (r.ah.) şöyle anlatır:
Mümin kadınlar, Hz. Peygamber'in (a.s.) yanına hicret ettikleri zaman Yüce
Allah'ın şu kavli ile imtihana çekilerek biat ederlerdi: Ey Peygamber! Mümin
kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek
hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman.Hz. Aişe devamla: Mümin kadınlardan
bu şartları kabullenen herkes artık Peygamber'e biat ederek sorumluluk altına
girmiş olurdu. Hz. Peygamber, kadınlar bu şartları kendi dilleri ile ikrar
ettikleri zaman onlara hitaben: "Artık gidiniz, biatinizi kabul ettim!" buyurdu.
Allah'a yemin ederim ki Hz. Peygamber'in eli hiçbir kadının eline dokunmamış
onlardan sözlü biat almıştır. Hz. Aişe daha sora: Allah'a yemin olsun ki, Hz.
Peygamber kadınlardan Allah'ın emrettiğinin dışında bir şartla asla biat almadı.
Ve onun avucu da hiçbir kadının avucuna dokunmadı. Hz. Peygamber kadınlardan
biat aldığı zaman onlara hitaben: "Biatinizi kabul ettim" buyururdu, dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3470
Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle anlatır:
Biz Hz. Peygamber'e (a.s.) emirlerini dinlemek ve itaat etmek üzere biat ederdik
de o bize: "Gücünün yettiği kadar" buyururdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3472
İbn Ömer (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Uhud günü Hz. Peygamber (a.s.) beni savaşla ilgili olarak teftiş etti. O zaman
on dört yaşında olduğum için bana izin vermedi. Sonra Hendek günü beni gözden
geçirdi. O zaman da on beş yaşında idim. Bu defa bana -savaşa girmeğe- izin
verdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3473
Abdullah b. Ömer'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) Mushaf ile düşman toprağına sefer edilmesini yasaklamıştır.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3474
Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) idmana çekilmiş atlarla Hafya'dan Seniyyetul-Veda'ya kadar,
idman yaptırılmamış atlarla da Seniyye'den Beni Zurayk Mescidine kadar koşu
yarışı yaptı. Abdullah b. Ömer de yarış edenler arasında idi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3477
İbn Ömer'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Atların alınlarına dökülen yelelerinde
Kıyamet gününe kadar hayır vardır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3478
Urve Barikî'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Atlar, alınlarına dökülen yelelerinde
Kıyamet gününe kadar hayır bağlı olan hayvanlardır. Bu hayır, (Ahirette) ecir ve
(dünyada) ganimettir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3480
Enes b. Malik'in (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Atın alnında bereket vardır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3482
Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, Kendi yolunda (cihada)
evinden sırf Allah yolunda cihat için, sırf ona iman ettiğinden dolayı ve
Peygamberini tasdik ettiğinden dolayı çıkan kimseyi Cennete koymayı ya da nail
olduğu sevap ve ganimetle içinden çıkmış olduğu evine sağ salim geri döndürmeyi
teminat vermiştir. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin ediyorum ki Allah
yolunda açılan her bir yara Kıyamet gününde yeni açıldığı andaki şekli üzere
gelecek; rengi kan rengi fakat kokusu misk kokusu olacaktır. Muhammed'in nefsi
elinde olan Allah'a yeminle söylüyorum, müslümanlara zorluk vermeyecek olsa
Allah yolunda gaza eden hiçbir seriyeden asla geri kalmazdım. Fakat onların
hepsini bineklere yükleyecek varlığa ne ben ne de onlar sahipler! Bu yüzden
cihattan geri kalmaları onlara ağır geliyor. Muhammed'in nefsi elinde olan
Allah'a yemin ediyorum ki Allah yolunda gaza ederek öldürülmeyi, sonra yine gaza
edip öldürülmeyi, sonra tekrar gaza edip öldürülmeyi ne kadar arzu ederdim!"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3484
Enes b. Malik'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Ölüp de Allah katında bir hayra malik
olan hiçbir nefsi ne takrar dünyaya dönmesi, ne de dünya ve dünyadaki her şeyin
kendisinin olması sevindirebilir, yalnız şehit müstesnadır. Çünkü o, şehit
olmanın faziletini gördüğü için tekrar dönmeği (yani dirilmeği) ve dünyada
yeniden şehit olmayı temenni eder."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3488
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber'e (a.s.): "Hangi ibadet Yüce Allah yolunda yapılan cihada denk
olabilir?" diye soruldu. Hz. Peygamber: "Ona gücünüz yetmez" buyurdu. Bu soru
iki ya da üç defa tekrar edildi. Hz. Peygamber bu suallerin hepsinde: "Ona
gücünüz yetmez" cevabını veriyordu. Üçüncü defasında: "Allah yolunda savaşan
mucahidin benzeri oruç tutan, namaz kılan ve Allah yolunda cihat eden mucahit
evine dönünceye kadar orucundan ve namazından hiç gevşemeyerek Allah'ın
ayetlerine uyan kimsedir" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3490
Enes b. Malik'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda (cihat için) yapılan bir
sabah veya akşam seferi, dünyadan ve bütün dünya varlıklarından daha
hayırlıdır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3492
Sehi b. Sa'd Saîdî'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kulun Allah yolunda yürüyeceği bir
sabah yürüyüşü dünyadan ve dünyadaki her şeyden hayırlıdır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3493
Ebu Eyyûb'un (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Sabah veya akşam herhangi bir zamanda
Allah yolunda yürüyüş, üzerine güneş doğup batan her şeyden daha hayırlıdır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3495
Ebu Saîd Hudrî (r.a) şöyle anlatmaktadır:
Bir kimse Peygamberimize gelip: "İnsanların en faziletlisi hangisidir?" diye
sordu. Hz. Peygamber: "Malı ile, canı ile Allah yolunda cihat eden kimsedir"
buyurdu. O kişi: "Sonra kimdir?" dedi. Hz. Peygamber: "Kuytu bir yerde Rabbine
ibadet eden ve insanları kendi şerrinden rahat bırakan kimsedir" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3501
Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Biri diğerini öldürüp sonra Cennete
giren iki kimseyi Allah rızası ile karşılar" buyurdu. Sahabeler: "Bu nasıl olur?
Ey Allah'ın Resulü!" dediler. "İlki, Yüce Allah yolunda cihat ederken şehit
olur. Sonra Allah onu öldürene tevbe ve hidayet nasip eder de müslüman olur.
Sonunda O da Yüce Allah yolunda cenk eder ve neticede şehit düşer" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3504
Zeyd b. Halit Cühenî'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda gaza edecek bir askeri
(techizatını temin ederek) hazırlayan kimse de cihat etmiş olur. Yine cihada
gidenin ailesiyle en iyi şekilde ilgilenme hususunda onun yerini alan kişi de
cihat etmiş olur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3511
Berâe (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
"Müminlerden (özür sahibi olanlar dışında) (evlerinde) oturanlar ileAllah
yolunda malları ve canları ile savaşanlar bir olamaz."Bu ayet nazil olduğu zaman
Hz. Peygamber Zeyd'e emir verdi, o da bu ayeti yazacağı bir kürek kemiği
getirdi. Bu sırada İbn Ümmü Mektum körlüğünü Peygamber'e arzetti. Bunun üzerine:
Müminlerden özürsüz olarak oturanlar mücahitlerle eşit olamaz...kaydı nazil
oldu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3516
Cabir (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
"Bir kimse (Süveyd'in hadisinde: bir kimse Uhud gününde): Ey Allah'ın Resulü!
(Cihat ederken) öldürülürsem nerede olacağım?" diye sordu. Hz. Peygamber:
"Cennette olacaksın" buyurdu. Bu cevap üzerine o kişi elinde bulunan hurmaları
yere attı ve ölünceye kadar (düşmanla) savaştı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3518
Berâe (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Ensar kabilesinin Nebit oğullarından bir kimse Hz. Peygamber'in (a.s.) huzuruna
geldi ve: "Ben şahadet ediyorum ki Allah'tan başka ilah yoktur ve sen muhakkak
onun kulu ve elçisisin" dedi. Sonra ileri atıldı ve şehit düşünceye kadar
savaşmaya davam etti. Peygamberimiz, şehit düşen bu kimse hakkında: "Şu kişi, az
iş yaptı fakat çok ecre nail oldu" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3519
Enes b. Malik (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
İsmini almış olduğum amcam (Enes b. Nadr), Bedr'de Hz. Peygamber (a.s.) ile
beraber bulunamamıştı. Bu durum kendisine çok ağır geldiğinden: "Ben
Resulüllah'ın katıldığı ilk savaşta bulunamamıştım. Eğer Allah bana bundan sonra
Hz. Peygamber'in yanında şehit olma yeri daha gösterirse Allah benim ne
yapacağımı biliyor" demiş. Ve daha fazlasını söylemekten çekinmişti. Nihayet
Uhud gününde Hz. Peygamber ile beraber hazır bulundu. Bir ara Sa'd b. Muaz
kıbleye yöneldi. Enes b. Nadr ona hitaben: "Ey Ebu Amr! nereye? Ah şu güzelim
cennet kokusuna! Onu Uhud'da hissediyorum" dedi ve arkasından müşriklerle
savaşmaya başladı, nihayet şehit düştü. Enes b. Nadr'ın cesedinde kılıç darbesi,
mızrak dürtmesi ve ok saplanması olmak üzere seksenden fazla yara bulundu. Kız
kardeşi olan halam, Rubey bt. Nadr "Kardeşimi ancak parmaklarından tanıyabildim"
demiştir. Ve şu ayet (bu gibiler hakkında) indi: Müminler içinde Allah'a
verdikleri sözde duran nice erler var! İşte onlardan kimi sözünü yerine getirip
o yolda canını vermiştir, kimi de bunu beklemektedir. Onlar hiçbir surette
sözlerini değiştirmediler.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3523
Ebu Musa Eşarî (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Bedevi bir kimse Hz. Peygamber'e geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bir kısım insan
ganimet için, bir kısım ise halk arasında anılmak için, bir kısım insan da ne
kadar yiğit olduğu görülsün diye savaşıyor. Acaba Allah yolunda cihat eden
kimdir?" diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.): "Kim Allah'ın iradesi en yüksek olsun
diye cihat ederse ancak onun cihadı Allah yolundadır" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3524
Ömer b.Hattab'ın (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Amellerin karşılığı ancak niyete
göredir. Bir kimsenin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur. Kimin
hicreti Allah'a ve Rasulüne yönelmiş ise, onun hicreti Allah'a ve Resulünedir.
Kim de bir dünyalığa erişmek veya bir kadınla evlenmek için hicret etmişse, onun
hicreti de Allah'ın ve Resulünün rızasına değil hicretine sebep olan şeyedir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3530
Enes b. Malik (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) Milhan kızı Ümmü Haram'ın ziyaretine gelirdi de o da
kendisine yemek ikram ederdi. O sırada Ümmü Haram, Ubade b. Samit'in nikâhında
idi. Yine bir gün Hz. Peygamber Ümmü Haram'ın yanına girdi. Sonra Ümmü Haram
oturdu ve Hz. Peygamber'in başını tarayıp temizledi. Ardından Hz. Peygamber bir
müddet uyudu. Sonra gülümseyerek uyandı. Ümmü Haram dedi ki; ben: Ey Allah'ın
Resulü! Seni ne güldürüyor?, diye sordum. O da: "Ümmetimden bazı insanlar deniz
üstünde hükümdarların tahtlarına kuruldukları gibi (yahut tahtlarına kurulmuş
hükümdarlar gibi) binerek Allah yolunda deniz harbine gider halde gösterildi de
ona gülüyorum" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü! Beni de o deniz gazilerinden
kılması için Allah'a dua ediniz diye rica ettim. Hz. Peygamber benim için dua
etti. Sonra Resulüllah başını yastığa koyarak bir müddet daha uyudu. Sonra yine
gülümseyerek uyandı. Yine ben: Ey Allah'ın Resulü! Seni ne güldürüyor? diye
sordum. Hz. Peygamber bu defa da önce dediği gibi: "Bana ümmetimden bir kısım
mücahitlerin Allah yolunda gazaya gitmeleri gösterildi" dedi. Ümmü Haram der ki,
ben: Ey Allah'ın Resulü! Seni ne güldürüyor? Beni o gazilerden kılması için
Allah'a dua ediver dedim. Hz. Peygamber: "Hayır, sen birincilerdensin" buyurdu.
Enes b. Malik der ki: Ümmü Haram bt. Milhan, Muaviye b. Ebu Süfyan'ın (Şam
valiliği) zamanında ve onun kumandasında (cihada açılan bir) gemiye binmiş fakat
denizden çıktığı sırada, bindirildiği hayvandan düşerek şehit olmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3535
Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Vaktiyle biri yolda giderken yol
üstünde bir diken dalı buldu. Onu alıp yoldan dışarıya attı. Yüce Allah da onun
bu amelini hüsnü kabul buyurup günahlarını bağışladı." Sonra Resulüllah şöyle
buyurdu: "Şehitler beş kısımdır: Vebadan, ishalden ve suda boğulmaktan ölenlerle
yıkık altında kalan ve bir de Yüce Allah yolunda şehit olan yani öldürülen."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3538
Enes b. Malik'in (r.a.) rivayet ettiğine göre:
"Hz. Peygamber (a.s.) veba (taun) hastalığından ölen her müslüman şehit sayılır"
buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3540
Muğire'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden bir grup her tarihte hakka
açıkça sahip çıkmaya devam edecekler. Allah'ın emri (Kıyamet) gelinceye kadar bu
böyle devam edecektir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3545
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
Malik'e Peygamberimiz: "Sefer bir tür azaptır. Seferdeki kişinin uyumasını,
yemesini, içmesini engeller. Bu yüzden yolcu olanınız seferdeki işini bitirince
biran önce ailesinin yanına dönsün" buyurduğu sana nakledildi mi? diye sordum.
Malik: "Evet" dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3554
Enes b. Malik (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) (seferden dönüşünde) evine geceleleyin girmezdi. Onların
yanına ya sabah ya da akşam vaktinde gelirdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3555
|