KURBAN
Cundub b. Sufyan (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Kurban bayramı günü Hz. Peygamber (a.s.) ile beraber hazır bulundum. Namazı
kıldı, namazı bitirip de selam verince, namaz bitmeden önce kesilmiş olan bazı
kurban etleri ile karşılaştı. Bunun üzerine: "Kim namazdan önce kurbanını
kestiyse onun yerine bir kurban daha kessin. Kim kesmemiş ise besmele ile
kessin" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3621
Berâe (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Dayım Ebu Bürde kurbanını namazdan evvel kesti. Bunun üzerine Hz. Peygamber
(a.s.): "Senin bu koyunun yalnız et içindir" buyurdu. Ebu Burde: "Ey Allah'ın
Resulü! Bende bir keçi oğlağı var" dedi. Hz. Peygamber: "Onu kurban et. Fakat
senden başkasına yaramaz" buyurdu. Sonra da şunları ilâve etti: "Her kim
namazdan evvel keserse ancak kendi nefsi için kesmiş olur. Her kim namazdan
sonra keserse kurbanı tamam olmuş ve müslümanların sünnetine uymuş olur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3624
Enes (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) kurbanın birinci günü: "Her kim namazdan evvel kurbanını
kesmiş ise iade etsin" buyurdu. Bunun üzerine birisi kalkıp: "Ey Allah'ın
Resulü! Bu, et yeme arzu edilen bir gündür" dedi de komşularının ihtiyacından
bahsetti. Bunun üzerine Hz. Peygamber kendisini tasdik eder gibi oldu. O kişi:
"Bende bir oğlak vardır ki bence et için kesilen iki koyundan daha iyidir. Onu
(kurban olarak) keseyim mi?" diye sordu. Hz. Peygamber da ona müsaade etti. Ben
onun aldığı bu müsaadenin başkasına ulaşıp ulaşmadığını bilmiyorum. Hz.
Peygamber iki koç kesti. Ardından insanlar küçük bir koyun sürüsüne doğru gidip
sürüyü aralarında taksim ettiler yahut parçalara ayırdılar.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3630
Ukbe b. Âmir'in (r.a.) haber verdiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.), ona sahabelere vekaleten taksim etmek üzere bir koyun
sürüsü vermişti. (Ukbe de bunları taksim ettikten sonra) geriye bir oğlak
kalmıştı. Ukbe bunu Hz. Peygamber'e söylediğinde: "Onu da sen (Ravi Kuteybe
arkadaşlarına dağıtmak üzere) kurban et" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3633
Enes (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) aklı karalı alaca ve boynuzlu iki koç kurban etti ve
bunları kendi eliyle kesti. Keserken de ayağını onların yanlarına basıp besmele
çekti ve tekbir getirdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3635
Rafi' b. Hadîc (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Ben: Ey Allah'ın Resulü! Yarın düşmanla karşılaşacağız. Halbuki yanımızda bıçak
yok! diye sordum. "Hayvanın kendi kendine ölmemesi için acele davran. Kesim bol
kan akıtan bir şeyle yapılır ve üzerine Allah'ın adı anılırsa onu ye. Yalnız
dişle tırnak müstesna. Bunun sebebini anlatayım: Diş bir kemiktir (kesmez),
tırnak ise Habeş halkının bıçağıdır" buyurdu. Rafi' dedi ki: Biz bol deve ve
koyun ganimetine nail olduk. Bu sırada develerden birisi kaçmıştı. Derken
mücahitlerden bir kimse onu ok atıp vurdu da bu suretle hayvanı durdurdu. Bunun
üzerine Hz. Peygamber (a.s.): "Bu hayvanlar vahşi hayvanlar gibi kaçıyorlar.
Bunlardan herhangi biri kaçarsa işte böyle muamele ediniz" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3638
Ebu Ubeyd (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
Bayramda Ali b. Ebu Talip ile beraber bulundum. Ali hutbeden önce namazı
kıldırdı ve hutbede: "Hz. Peygamber (a.s.) kurbanlarımızın etlerini (bekleterek)
üç geceden sonra yemeyi bize yasakladı" dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3639
İbn Ömer'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kimse kurbanının etini (bekleterek) üç
günden sonra yemesin."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3641
Hz. Aişe'nin (r.ah.) rivayetinde
Abdullah b. Vakıd şöyle anlatır: Hz. Peygamber (a.s.) kurbanların etlerini üç
günden sonraya (bırakıp) yemeyi yasaklamıştır. Abdullah b. Ebu Bekr de: Bu
hususu Amre'ye andım o da bana Abdullah b. Vakıd doğru söylemiştir. Ben Hz.
Aişe'yi şöyle derken duydum: Resulüllah zamanında bedeviden birçok kişi Kurban
bayramına yakın Medine'ye doğru yavaş yavaş yürüyüp geldiler. Bunu gören
Resulüllah "kurban etlerini üç gün tutabilirsiniz sonra kalanı dağıtınız"
buyurdu. Bu yılı takip eden yılda sahabeler "ey Allah'ın Resulü birtakım
insanlar kurbanlarından kaplar dolusu erzak ediniyorlar, kurban etlerinden yağ
eritip biriktiriyorlar" dediler. Resulüllah: "İyi de bunu bana niçin
söylüyorsunuz?" buyurdu. Sahabeler geçen sene kurban etlerinin üç günden sonra
yenilmesini yasaklamıştın da ondan soruyoruz dediler. Resulüllah: "Ben o zaman
ancak kütleler halinde yavaş yavaş akın edip gelen fakir bedeviden dolayı
yasaklamıştım, şimdi kurban etlerinizi yeyiniz, birikiriniz ve tasadduk ediniz"
buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3643
Cabir (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
Hz. Peygamber (a.s.), kurbanların etlerini (bekleterek) üç gün geçtikten sonra
yemeyi yasakladı. Bir zaman sonra ise: "Kurban etlerinizi yiyiniz, (kavurup)
azık yapınız ve biriktiriniz" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3644
Seleme b. Ekva'nın (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kim kurban keserse bayramın üçüncü
gecesinden sonra evinde kurban etinden bir şey bulunduğu halde sabahlamasın"
buyurdu. Ertesi seneye girdiğimiz zaman sahabeler: "Ey Allah'ın Resulü! Kurban
etlerini geçen sene yaptığımız gibi mi yapacağız (yani dağıtacak mıyız)?" diye
sordular. Hz. Peygamber: "Hayır (bu yıl yiyin, yedirin, azık da edinin) çünkü
geçen sene halk arasında geçim zorluğu vardı. Bu sebeple kurban etlerinin halk
arasında dağıtılmasını arzu ettim" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3648
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
Hz. Peygamber (a.s.): "İslâm'da fera ve atira yoktur" buyurdu. Ravi İbn Rafi'
kendi rivayetinde: Fera, hayvanın ilk doğurduğu yavrularıdır. (Cahiliyede
müşrikler bu ilk yavruları putlarına) kurban ederlerdi, izahını ilâve etmiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3652
|