MÜNAFIKLARIN SIFATLARI VE
HÜKÜMLERİ
Zeyd b. Erkam (r.a.) şöyle anlatır:
Biz Allah Resulüyle birlikte bir sefere çıktık. Bu seferde halka bir kıtlık
isabet etti. Bunun üzerine Abdullah b. Ubey arkadaşlarına: Allah Resulü'nün
yanında bulunan kimseleri beslemeyin ki etrafından dağılıp gitsinler dedi.Ravi
Züheyr: Bu "havlehu" kelimesini mecrur okuyanın kıraatıdır dedi. Ubey devamla:
Eğer Medine'ye dönersek andolsun kuvvetli olan, en hakir olanı muhakkak oradan
çıkaracaktırdedi. Ben hemen Peygamber'e geldim ve bu sözleri kendisine haber
verdim. Peygamber, Abdullah b. Ubey'e adam gönderip bunu kendisinden sordu. Ubey,
bunu söylemediğine var kuvvetiyle yemin etti ve: Zeyd, Allah Resulüne yalan
söylemiş dedi. Onların söyledikleri şeyden gönlüme şiddetli bir hüzün düştü.
Nihayet Allah beni tasdik ederek: Münafıklar sana geldiği zaman...suresini
indirdi. Sonra Peygamber onları kendileri için istiğfar etmeğe davet etti de
onlar başlarını çevirdiler. Bir de şu ayet indi: Onlar dayanmış keresteler
gibidirler.Zeyd: Onlar en güzel adamlardı dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4976
Cabir'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.), Abdullah b. Ubey'in kabrine geldi. Onu kabrinden dışarı
çıkardı. İki dizi üzerine koydu. Onun üzerine tükürüğünden üfledi ve ona
gömleğini giydirdikten sonra "Allah en iyi bilir" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4977
Abdullah b. Mesûd (r.a.) şöyle anlatır:
Kâbe'nin yanında üç kişi toplandılar. Bunların ikisi Kureyş'li, biri Sakif'li
yahut da ikisi Sakif'li, biri Kureyş'li idi. Kalplerinin anlayışı az,
karınlarının yağı çoktu. Bunlardan biri: Allah'ın bizim konuştuklarımızı
işittiğini zannediyor musunuz? dedi. Diğeri: Eğer açıktan söylersek işitir,
gizli söylersek işitmez dedi. Öteki ise: Eğer açıktan söylediğimiz zaman
işitirse gizli söylediğimiz zaman da işitir dedi. İşte bunun üzerine Aziz ve
Celil Allah: Siz, ne kulaklarınız, ne gözleriniz, ne de derilerinizin aleyhinize
şahidlik etmesinden sakınmıyordunuz...ayetini indirmiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4979
Zeyd b. Sabit'ten (r.a.) rivayet edildiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) Uhud harbine çıktı. Bu sırada yanında bulunanlardan bir
takım insanlar geriye döndüler. Peygamber'in sahabeleri de bunlar hakkında iki
grup oldular. Bir kısmı: Onları öldürelim dedi. Bir kısmı da: Hayır öldürmeyelim
dedi. Bunun üzerine: Size ne oldu da münafıklar hakkında iki fırka oldunuz?ayeti
indi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4980
Ebu Saîd Hudrî'nin (r.a.) bildirdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) zamanında münafıklardan bir takım kimseler, Peygamber gazaya
çıktığı vakit arkaya kalırlardı ve Allah Resulü'nün arkasında kalıp (evlerinde)
oturduklarına sevinirlerdi. Peygamber geldiği zaman da ona bir takım özürler
beyan edip yemin ederler ve yapmadıkları bir şeyle övülmelerini arzu ederlerdi.
Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: Yaptıklarına sevinen, yapmadıkları ile de
övülmelerini isteyenleri zannetme. Evet, bunları sakın azabtan kurtulacak
zannetme!
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4981
İbn Abbas'ın (r.a.) rivayetinde Humeyd b.Abdurrahman b. Avf şöyle anlatıyor:
Mervan (r.a.), kapıcısına: Ey Rafi'! İbn Abbas'a git ve ona: Eğer biz
müslümanlardan, yaptığına sevinen ve yapmadığı bir işle övülmek isteyen herkes
azap olunacak ise, hepimiz azap olunacağız (demektir)? diye sor dedi. İbn Abbas
bu suale: Bu ayetten size ne? Bu ayet ancak Kitap Ehli hakkında nazil olmuştur,
diye cevap verdi. Sonra: Hani Allah kendilerine Kitap verilenlerden, onu
insanlara açıklayacaklarına ve gizlemeyeceklerine dair söz almıştı.ayetini
okudu. Yine İbn Abbas Yaptıklarına sevinen, yapmadıklarıyla da övülmelerini arzu
edenleri zannetme."(Âl-i İmrân, 188) ayetini okudu. İbn Abbas bundan sonra şöyle
dedi: Peygamber (a.s.) bir kere onlara bir şey sordu. Onlar da sualin cevabını
ondan sakladılar da başkasını haber verdiler. Müteâkiben Peygamber'in
kendilerinden sormuş olduğu şeyi sanki ona haber vermişler göstererek dışarı
çıktılar ve kendisinden bundan dolayı övülmelerini istediler. Sorduğu şeyi
gizlemiş olmaktan da sevindiler.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4982
Enes b. Malik (r.a.):
Bizden, Neccar oğullarından bir kimse vardı. Bu zat, Bakara ve Ali İmran
surelerini okumuştu. Allah Resulü'ne de katiplik yapıyordu. Derken bu adam kaçıp
gitti ve Kitap Ehline katıldı. Onlar kendisini yüksek makamlara çıkardılar ve:
Şu adam Muhammed'e katiplik yapıyordu diyerek kendisini pek beğendiler. Aradan
çok zaman geçmeden Allah onun boynunu helak etti. Onun için bir mezar kazdılar
ve onu gömdüler. Fakat sabah olunca yer onu dış yüzüne atmıştı. Sonra döndüler
ve onun için yine bir çukur kazdılar ve onu tekrar gömdüler. Arz tekrar onu
yeryüzüne attı. Sonra döndüler, bir çukur daha kazdılar ve yine gömdüler. Fakat
yer onu yine dış yüzüne atmıştı. Bunun üzerine artık onu atıldığı vaziyette
bıraktılar.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4987
|