Fetva Konuları
NAMAZ
130. Namaz kılmamanın mazereti olabilir mi?
Bilindiği gibi namaz, dinimizin ifasını emrettiği ibadetlerin en önemlisidir.
Kelimei şehâdetten sonra, İslam binasının üzerine kurulduğu beş esastan
birincisidir. Akıllı ve ergenlik çağına ulaşan her müslümanın namaz kılması
farzdır. Terk edilmesi ve geciktirmeyi caiz kılan meşru bir mazeret
bulunmaksızın vaktinde eda edilmeyip kazaya bırakılması, günahtır. Namaz,
uyuyakalmak, unutmak ve baş ile de olsa îma ile kılamayacak kadar hasta olmak
gibi meşru bir mazeret bulunmadıkça kazaya bırakılamaz. Hz. Peygamber (s.a.s.),
“Biriniz uyuyakalır veya unutur da bir namazı vaktinde kılamaz ise, uyandığı
veya hatırladığı vakit kılsın.” (Buhârî, Mevâkît, 37; Müslim, Mesâcid, 314316)
buyurmuştur.
Meşguliyeti çok olmak, aile fertlerinin geçimini sağlamak için yapılan çalışma
ve yolculuk gibi durumlar namazın ertelenmesi için özür sayılmaz. Kur’anı
Kerim’de şöyle buyurulur: “Öyle adamlar vardır ki, onları ne bir ticaret, ne bir
alışveriş, Allah’ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekât vermekten
alıkoyabilir. Onlar, dehşetinden kalplerin ve gözlerin ters döneceği günden
korkarlar.” (Nûr, 24/37)
İşverenin veya iş yerinde sorumluluk alan kimsenin, namaz kılmak isteyen
memurlarına ve işçilerine, Cuma namazını ve beş vakit namazı kılabilme imkânını
sağlaması gerekir. Ancak çalışanın da işini aksatmaması ve iş disiplininin
korunması açısından işverenin veya amirlerin iznini alması uygun olur. İzin
verilmemesine rağmen kılınan namaz geçerlidir. Namaz kılma imkânı bulunmayan bir
yerde çalışan kimsenin bu imkânı bulabileceği bir iş araması uygun olur.
Eğer çalışanlar aramalarına rağmen başka bir imkân bulamazlar ise; öğle ile
ikindiyi, ya ikindiyi öne alarak öğle vaktinde ya da öğleyi geciktirerek ikindi
vaktinde; akşam ile yatsıyı da yatsı vaktine geciktirerek veya yatsıyı akşam
vaktine alarak (cem ederek/birleştirerek) kılabilirler. Fakat bunun bir zaruret
hükmü olduğunu hatırdan çıkarmazlar.
|