Fetva Konuları
NAMAZLA İLGİLİ DİĞER KONULAR
387. İş yerinde namaz kılmasına müsaade edilmeyen kimse namazını îmâ ile
kılabilir mi?
Kur’anı Kerim’de, “Allah herkesi ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef tutar ”
(Bakara, 2/286) buyrulmaktadır. Bu âyete dayanılarak “Tâat, tâkata göredir.” (Merğînânî,
elHidâye, ıı, 83) şeklinde temel bir ilke ortaya konmuştur. Asıl olan, namazın
şartlarının ve rükûnlarının eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesidir. Baş ile
işaret edilerek (îmâ ile) namaz kılınması, ancak normal şekilde namaz kılmanın
mümkün olmadığı hâllerde caizdir. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Eğer yere secde
edebiliyorsan et. Yere secde edemiyorsan başın ile îmâ et. Secde için îmâ
yaparken, başını rükû için eğdiğinden daha aşağı eğ.” (Ebû Ya‘lâ, elMüsned, ili,
345346) buyurmuştur. Namazların îmâ ile kılınması, ancak hastalık durumunda
başvurulması gereken bir yol olarak ele alınmış ve fıkıh kitaplarında “hastanın
namazı” konusu içerisinde incelenmiştir (Serahsî, elMebsût, i, 212).
İş yerinde namaz kılınmasına müsaade edilmemesi ise kişinin namaz kılma
kudretini değil, kudreti olduğu hâlde fiilen namaz kılma imkânını ortadan
kaldırmaktadır. Sağlığı yerinde olduğu hâlde fiilen namaz kılma imkânı
bulamamak, îmâ ile namaz kılmayı caiz kılan durumlar arasında yer almamaktadır.
Bu sebeple namaz kılmasına izin verilmediği bir ortamda bulunan kimse namazını
îmâ ile kılamaz.
Böyle bir ortamda çalışan kimse, öncelikle ibadetlerini rahatça yerine
getirebileceği başka bir iş araması uygun olur. Böyle bir iş bulamaz da mevcut
işinden ayrıldığı takdirde kendisi ya da bakmakla yükümlü olduğu kimselerin
maişetini karşılayamama durumu ile karşı karşıya kalırsa, mümkünse namazlarını
usulüne göre cem ederek kılar. Yani, öğle ile ikindiyi, ya ikindiyi öne alarak
öğle vaktinde ya da öğleyi geciktirerek ikindi vaktinde; akşam ile yatsıyı da
yatsı vaktine geciktirerek veya yatsıyı akşam vaktine alarak (cem
ederek/birleştirerek) kılabilirler. Fakat bunun istisnai bir hüküm olduğu
hatırdan çıkarılmamalıdır. Eğer bu da mümkün değilse ilk fırsatta kılmak üzere
kazaya bırakabilir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) de savaş nedeniyle kılamadığı
namazını daha sonra kaza etmiştir (Buhârî, Cihad, 98).
|