Fetva Konuları
ORUÇ
KAZA, KEFFÂRET, FİDYE, ISKÂTI SAVM
531. Fidye nedir, hangi durumlarda gerekir?
Fidye, bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak için ödenen bedel
demektir. Dinî bir terim olarak ise, oruç ibadetinin eda edilememesi sebebiyle
veya hac ibadetinin edası sırasında işlenen birtakım kusurların giderilmesi için
ödenen maddi bedeli ifade eder.
Kur’anı Kerim’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye
öder.” (Bakara, 2/184) buyrulmaktadır. Buna göre ihtiyarlık ve şifa ümidi
olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra bu oruçları kaza
etme imkânı bulamazsa, her gününe karşılık bir fidye öder (Serahsî, elMebsût,
III, 100; İbn Kudâme, elMuğnî, IV, 395397).
Öte yandan Şâfiîlere göre Ramazan ayının kaza borcu herhangi bir mazeret
olmaksızın yerine getirilmeden, öteki Ramazan gelecek olursa, kaza borcuna
ilaveten bir de fidye ödeme yükümlülüğü ortaya çıkar (Nevevî, elMecmû’, VI, 364;
Şirbînî, Muğni’lmuhtâc, I, 645).
Şâfiî mezhebinde fidye ödeme yükümlüğünün ortaya çıktığı bir diğer mesele de
gebe ve emzikli kadınlarla ilgilidir. Emzirme ve hamilelik sebebiyle çocuğunun
sağlığı hakkında endişe duyan annelerin, oruç tutamadıkları günleri hem kaza
etmeleri hem de fidye vermeleri gerekir. Fakat çocuk hakkında değil de kendileri
hakkında endişe ederlerse o zaman sadece kaza gerekir (Nevevî, elMecmû’, VI,
267).
Hac ve umre ile ilgili görevler yerine getirilirken meydana gelen bazı
eksiklikler için uygulanması gereken maddi yaptırım da fidye kapsamına girer
(Bakara, 2/196).
Bir fidye, bir kişiyi bir gün doyuracak yiyecek miktarı veya bunun ücretidir. Bu
da “sadakai fıtır” ile aynı miktarı ifade eder. Bu, fidyenin asgari ölçüsüdür.
İmkânı olanların daha fazla vermesi daha iyidir (Bakara, 2/184; Merğînânî,
elHidâye, II, 270).
|