Fetva Konuları
DUA, TÖVBE, ZİKİR ve
KUR’AN
DUA
772. Yapılan bir ibadetin sevabı, hayatta olan veya ölmüş bir kimseye
bağışlanabilir mi?
Yapılan ibadetin veya hayrın sevabının başkasına bağışlanmasının caiz olup
olmadığı tartışmalıdır. Kimi âlimlere göre, kişi, okuduğu Kur’anı Kerim’in,
kıldığı namazın ve işlediği bir hayrın sevabını başkasına bağışlayabilir. İster
sağ ister ölmüş olsun, kendisine sevap bağışlanan kimsenin, bundan yararlanacağı
umulur. Başkası tarafından bağışlanan sevapla, bir kimsenin bizzat yapması
gereken ibadet borçları ödenmiş olmaz ise de, bunlar iyilik ve sevaplarının
çoğalmasına ve derecesinin yükselmesine vesile olabilir.
Annesi ve babası öldükten sonra, onlara bir iyilik yapıp yapamayacağını ve ne
gibi iyilikler yapabileceğini soran kişiye Hz. Peygamber (s.a.s.), “Evet, onlara
dua etmek, rahmet dilemek, onlar için istiğfar etmek, vasiyetlerini yerine
getirmek, dostlarına hürmet edip ikramda bulunmak, akrabaları ile ilgilenip
onlara karşı üzerine düşeni yapmaktır. ” (Ebû Dâvûd, Edeb, 130; İbni Mâce, Edeb,
2) şeklinde cevap vermiştir. Annesinin aniden öldüğünü, şayet konuşabilseydi
sadaka verilmesini vasiyet edeceğini zannettiğini, onun adına sadaka verirse
sevabının kendisine ulaşıp ulaşmayacağını soran sahabîye de, “Evet, ulaşır. Onun
namına sadaka ver.” (Buhârî, Vasâyâ, 19; Müslim, Zekât, 51) buyurmuşlardır.
Bu ve benzeri rivayetlere dayanan âlimlere göre, sevabı ölen kimsenin ruhuna
bağışlanmak üzere her türlü ibadet yapılabileceği gibi, çeşitli vesilelerle dua
da edilebilir. Fakat unutulmamalıdır ki sorumluluk ferdîdir ve herkes öncelikle
kendi ameliyle hesaba çekilecektir (İsrâ, 17/13; Müddessir,74/38).
Yapılan ibadet ve hayırların sevabının bağışlanması, hayır duada bulunulması
için kabir başında bulunmak şart değildir. Ancak imkânı olanların zaman zaman
kabir ziyaretinde bulunarak hem ölümü hatırlaması hem de orada dua etmesi daha
uygundur. Zira Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Cennetü’lbakî’ye gidip orada dua ettiği
bilinmektedir (Müslim, Cenâiz, 102).
|