HASTALIK, TEDAVİ, BELA, ZİYARET...
262. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Müslümanın başına gelen bir ağrı, yorgunluk, dert, hastalık, üzüntü, hatta
ufak bir kaygının karşılığında, Allah, onun günahlarından bir kısmını
mutlaka örter, bağışlar."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
263. Dedim ki:
"Ey Allahın Resûlü! insanların içinde en çetin belaya uğrayan kimdir?"
Şöyle buyurdu:
"Peygamberler, sonra sırasıyla derecelerine göre insanlar, sonra sırasına
göre insanlar. Sonra kişi dinine göre sınanır. Eğer dininde sıkı ise, Allah
onu çetin bir bela ile sınar. Eğer dininde gevşekse, Allah onu dini oranında
sınar.
Bela, kuldan hiç ayrılmaz, onun yakasını bıraktığı zaman, kişi günahlarından
arınmış olur."
Musâb radıyallahu anh. Tirmizî.
264. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Rab Sübhanehu ve Teâlâ buyuruyor ki: "izzetim ve Celâlim hakkı için,
affetmek istediğim kulumun, gerek bedeninde bir hastalık, gerekse rızkında
bir eksiklik vererek tüm hatalarını bağışlamadan dünyadan çıkartmam."
Enes radıyallahu anh. Rezîn.
265. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Sabır, felaketle ilk karşılaşma anında olur."
Enes radıyallahu anh. Buhârî.
266. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Herhangi bir müslümanın başına bir musibet geldiğinde, "innâ lillâhi ve
innâ ileyhi râciûn," derse, Allah ona daha hayırlısını verir."
Ümmü Seleme radıyallahu anha. Müslim.
267. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kim musibet anında, "innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn," derse, Allah onun
bu musibetini giderip, sonunu iyi kılar."
İbn Abbas radıyallahu anh. Taberânî.
268. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kul hastalandığı zaman, Allah ona iki melek gönderir:
"Bakın bakalım, ziyaretine gelenlere ne diyor?" der.
Eğer gelen ziyaretçilerine karşı, Allaha hamd ederse, durumu hemen Allaha
bildirirler. Allah da şöyle der:
"Bu kulumun ruhunu alırsam, mutlaka onu cennetime koyacağım. Şifa verip
iyileştirirsem, ona etinden daha iyi bir et, kanından daha iyi bir kan
vereceğim. Üstelik tüm günahlarını da örtüp, bağışlayacağım."
Atâ radıyallahu anh. Mâlik.
269. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kime, gerek malına, gerek canına bir musibet gelir de, sabreder, kimseye
açıp şikâyet etmezse, artık Allahın onu bağışlaması bir hak olur."
İbn Abbas radıyallahu anh. Taberânî.
270. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"insanların arasına karışıp eziyetlerine sabreden müslüman, insanların
arasına karışmayıp, onların eziyetlerine sabretmeyen müslümandan daha
hayırlıdır."
Yahya radıyallahu anh. Tirmizî.
271. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kim bir hastayı, ya da bir müslüman kardeşini Allah için ziyaret ederse,
bir seslenici ona şöyle seslenir:
"Hoş yaşayasın! Gidişin de hoş oldu! Cennette de kendine güzel bir konak
hazırladın!"
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.
272. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Birinizin, elini hastanın alnına, ya da eline koyup, onun nasıl olduğunu
sorması, hasta ziyaretinin tamamındandır.
Aranızdaki selâmlaşmanın tamamı ise, tokalaşmaktır."
Ebû Ümâme radıyallahu anh. Tirmizî.
273. Hasta ziyaretinde, hastanın yanında gürültü etmemek ve az oturmak
sünnettir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, hasta olup da, yanında
sesli konuşup tartıştıklarında, "Haydi, yanımdan kalkıp gidin!" emrini
vermiştir.
İbn Abbas radıyallahu anh. Rezîn.
274. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Bir hastanın yanına varırsanız, size dua etmesini söyleyin, çünkü onun
duası meleklerin duası gibidir."
Ömer radıyallahu anh. İbn Mâce.
275. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Hastalarınızı yemeğe, içmeğe zorlamayın! Şüphesiz, Allah onlara hem
yedirir, hem de içirir."
Ukbe radıyallahu anh. Tirmizî.
276. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Tedavi olun! ihtiyarlık dışında, Allah ilaçsız hiçbir hastalık
yaratmamıştır."
Üsâme radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
277. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Tedaviler arasında, kan aldırmak en faydalı olanıdır!"
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
278. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, boynunun iki tarafındaki ve
omuzunun arasındaki damarlardan kan aldırırdı.
Enes radıyallahu anh. Tirmizî.
279. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kan aldırmak için en uygun günler, Onyedinci, ondokuzuncu ve yirmibirinci
günlerdir."
İbn Abbas radıyallahu anh. Tirmizî.
280. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Karın ağrısından ölen şehîddir. Karın ağrısının devası baldır."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Rezîn.
281. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Çörekotunda, ölüm hariç her türlü hastalık için şifa vardır."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.
282. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Mantar, bir kudret helvasıdır, suyu göze şifadır."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.
283. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, zehir ve benzeri habis şeylerden
ilaç yapılmasını yasakladı.
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.
284. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, sağ elini ağrıyan yere sürer, şu
duayı okurdu:
"Ey insanların Rabbi! Sıkıntıyı gider, şifa ver! Şifa veren sensin. Senden
başka şifa veren yoktur. Hastanın, tüm hastalıklarını gideren bir şifa ver!"
Aişe radıyallahu anha. Buhârî.
285. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Elini, vücudunun ağrıyan yerine koy ve üç kere, "Bismillah," de. Yedi kere
de: "Eûzü billahi ve kudretihi min şerri mâ ecidû ve uhazirû," de!"
Osman radıyallahu anh. Müslim.
286. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Nazar haktır, eğer kaderi bir şey geçseydi, nazar onu geçerdi."
İbn Abbas radıyallahu anh. Müslim.
287. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Akşam olup karanlık basınca, çocuklarınızın dışarı çıkmalarına engel olun!
Çünkü, o saatlerde şeytanlar faaliyete geçerler. Kapların üstünü örtün,
tulumların başını bağlayın, kapıyı kapatın, kandilleri söndürün, besmele
çekin."
Câbir radıyallahu anh. Buhârî.
288. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Hakkında birçok insanın aldandığı iki nimet vardır: Sağlık ve boş vakit."
İbn Abbas radıyallahu anh. Buhârî.