Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı Celal YILDIRIM

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM.. 2

GUSÜL (BOY ABDESTÎ) 2

A) İlgili Âyet : 2

B) İlgili Hadisler : 2

1  — Gusül Ne Zaman Farz Kılınmıştır?. 2

2  — Guslün Sağhğımızdaki Yeri : 2

3 — Güslün Ruh Sağlığı Üzerindeki Olumlu Te'sirleri : 2

4 — Guslün Beden Sağlığı Üzerindeki Olumlu Etkileri : 2

I. GUSLÜN  (BOY ABDESTÎN)  FARZLARI : 3

1. Ağıza Su Verip Çalkalamak, 3

2. Buruna Su Çekip Yıkanmasını Sağlamak, 3

3. Bedenin Her Tarafım Kuru Yer Kalnııyacak Biçimde Yıkamak.. 3

A) Deriye Yapışıp Suyun Alta Geçmesine Engel Olan Maddeler : 3

B) Kadının Örgülü Saçları : 4

C) Göbek Çukuru : 4

II. GUSLÜN SÜNNETLERİ : 4

1. Elleri Üç Defa Bileklere Kadar Yıkamak, 4

2. Tenasül Organım Ve Çevresini, Pisliği Giderecek Biçimde Yıkayıp Temizlemek, 4

3. Namaz Abdesti Gibi Abdest Almak, 4

4. Önce Başına Üç Defa Su Döküp Bedeni Ovmak, 4

5. Sonra Sağ Tarafa Ve Sonra Da Sol Tarafa Üçer Defa Su Döküp Her Defasında Kuru Yer Kalmıyacak Biçimde Bedeni Ovmak. 4

6. Sonra Yıkandığı Yerden Biraz Uzaklaşıp Ayakları Yıkamak, 4

III. GUSLÜN ÂDABI : 5

IV. GUSLÜ GEREKTİREN ŞEYLER : 5

1. Cenabet Olmak, 5

2. Cinsel Yaklaşmada Bulunmak, 5

3. Aybaşı Hali Ya Da Lohusa Olmak. 5

Cenabet Olmak : 5

A) Uyandığında Uyluğunda Ya Da Yatağında Islaklık Gören : 6

2 — Cinsel Yaklaşmada Bulunmak : 6

A) Cinsel Yaklaşmanın Ölçü Ve Sının Nedir?. 6

B) Tenasül Organın Baş Kısmı Kesik Olan : 6

C) Cinlerle Temasta Bulunan Kadın : 7

D) Henüz Erginlik Çağma Girmeyen Erkek  Çocuk Evlenecek Olursa : 7

E) Hunsâ'nin Cinsel Yaklaşmada Bulunması . 7

F) Tenasül Aletine Geçirilen Kaput Ve Benzeri Şeyler : 7

3 — Aybaşı Hali Ve Lohusalık : 7

V. GUSLÜN ÇEŞİTLERİ : 7

1 — Gusül Konusuyla İlgili Meseleler : 8

Vi. Cünüp Kimseye Haram Olan Şeyler : 8

1. Namaz Kılmak, 8

2. Kabe'ye Tavaf Etmek, 8

3. Mushafa El Sürmek Veya Taşımak, 8

4. Kur'ân Okumak, 8

5. Cami'de Durmak, 8

A) Bu Konuda Bazı Hatırlatmalar : 9


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

 

GUSÜL (BOY ABDESTÎ)

 

A) İlgili Âyet :                                                              

 

«Eğer cünüp iseniz iyice yıkanıp temizlenin.»[1]

«Sana kadınların aybaşı halinden sorarlar, de ki : O bir ezadır. Aybaşı halinde iken kadınlardan uzak durun 'cinsel yaklaşmada bulunmayın); temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Temiz­lendikleri zaman, Allah'ın size emrettiği şekilde yaklaşın.»[2]

Müctehid imamların çoğu, burada kadınların temizlenmesinden maksad, kan kesilip iyice yıkanmaları (boy abdesti almaları) dır, di­yerek yorumda bulunmuşlardır. [3]

 

B) İlgili Hadisler :

 

«Sudan dolayı su gerekir.»   (Yani meninin şehvetle dışarı çık­masından boy abdesti gerekir.)[4]

Ümmü Süleym (R.A.), Resûlüllah (A.S.) Efendimize gelerek de­ldi ki :

  Ey Allah'ın Peyagmberi! Allah hakkı söylemekten çekinmez. Kadına, ihtilâm olduğunda gusül gerekir mi?                           

Peygamber (A.S.) ona şu cevabı verdi :                            

  Evet, su (yaşlık, ıslaklık) gördüğünde...».[5]              

 

1  — Gusül Ne Zaman Farz Kılınmıştır?

 

Bu konuda kesin bir tarih tesbit etmek mümkün değildir. Ancak gusülle ilgili âyet Mâide sûresinde yer aldığına bakılarak Medine'­de farz kılındığını iddia edenler olmuşsa da, hicretten bir buçuk yıl önce Mi'rac gecesi namazın farz kılınmasıyla birlikte abdest ve gus-lün de farz kılındığı anlaşılmaktadır. İlim adamlarından çoğu bu görüş ve kanaattedir. Allah (C.C.) daha iyisini bilir. [6]

 

2  — Guslün Sağhğımızdaki Yeri :

 

Allah ve Resulünün emrettiği veya tavsiyede bulunduğu  ibâdet­lerin bir ucu dünyaya, diğer ucu   âhirete uzanır. Bir yönüyle ruha gıda verip onu arındırır, bir yönüyle de beden sağlığını korur. Bütün bu özellikleriyle birlikte ibâdet sırf emredildiği için yapılır. Sadece dünyevi maksadlar, ya da beden sağlığı dikkate alınarak yapılan ibâdet, ibâdet olmaktan çıkar bir âdet halini alır. O halde ibâdetin sayılmıyacak yararları olmakla beraber, biz onu Allah (C.C.)  em­rettiği, Resûlüllah (S.A.V.) sünnet kıldığı için yerine getirmeye gay­ret edeceğiz. [7]

 

3 — Güslün Ruh Sağlığı Üzerindeki Olumlu Te'sirleri :

 

a) Allah'tan tertemiz olarak gelip beden denilen elbiseye bü­rünen ruh, beden şeklini'alarak bu elbiseyi eskitinceye kadar bekler. Tabii bu süre içinde onu geldiği gibi temiz tutmak bizim asıl görevi­mizdir. İbâdet onun değişmiyen gıdası, abdest, gusül ve kalbimizin Allah ile meşgul bulunması onun tek cilâsıdır.

b) Gusül abdesti bedenimizi temizleyip huzura kavuşturduğu gibi, ruhumuza bulaşan bazı günah kirlerini de temizler ve böylece onu huzura kavuşturur.

c) Gusül bize, yerine getirildiğinde daha çok Allah'ı, Onun em­rini, Resûlüllah'ı ve Onun Sünnetini hatırlattığı için, ruh ile beden arasındaki dengesizliği giderir. Onun Melekût ve Mâna âleminden feyiz ve nur almasını sağlar. [8]

 

4 — Guslün Beden Sağlığı Üzerindeki Olumlu Etkileri :

 

a) Haftada bir iki defa bütün bedeni   yıkama imkânını hazır lar. İbâdet kasdiyle yapıldığı için :

b) Sinir  sistemini düzeltir. Asab bozukluğunu hafifletip kalbe huzur havası estirir.

c) Yorgunluğu giderir. Vücudun dinlenmesini sağlar.

d) Derideki   gözeneklerin açılmasını, vücudun rahat hava al­masını kolaylaştırır.

Kur'ân'da : «Eğer cünüp iseniz iyice yıkanıp temizlenin.» mea­lindeki âyete dikkat ettiğimizde, iyice yıkanıp temizlenmemiz emre­diliyor. Demek gusülden maksad sadece vücudun her tarafına su do­kundurmak değildir, gerçi böyle yapmakla cünüplüğü kaldırmış olu­ruz, ama âyette «iyice temizlenin» emrinden asıl maksadı tama­men yerine getirmiş sayılmayız.

Nitekim Resûlüllah (A.S.) Efendimizin bu konudaki fiilinden de bu husus anlaşılmaktadır. Bize kadar gelen sahih rivayetlerde Re-sûlüllah'ın şöyle guslettiği belirtiliyor :

«önce iki elini iyice ylkar ve bunu üç defa tekrarladıktan sonra avret yerini iyice yıkar, eliyle ovup iyice temizlenmesini sağlar. Son­ra namaz için aldığı abdest gibi tastamam bir abdest alır, ancak ayaklarını yıkamayı en sona bırakırdı. Bu da kullanılıp kirlenen su­yun dokunması dikkate alınarak geciktirilirdi. Tabii bu, büyükçe bir kap içinde veya hamamda yüksekçe bir yer üzerinde durulmıyarak ayaklar yerde olduğu halde gusledüdiğinde uygulamıştır.

Sonra başına üç defa su döker, saçlarını iyice ovup suyun nüfuz etmesini sağlardı. Sonra bedeninin her tarafını iyice yıkamak için önce sağ tarafına üç defa su döker ve eliyle o kısmı ovardı. Sonra sol tarafını ayni biçimde yıkar ve sonunda ayaklarını yıkıyarak guslü-nü tamamlamış olurdu. Tabii ağız ve burnuna su verip gerekli te­mizliği yapmayı hiç ihmal etmez, bu arada kulak deliklerine, göbek çukuruna ve koltuk altlarına çok dikkat eder, parmaklarıyla imkân ölçüsünde temizliği yerine getirmeye çalışırdı.»

Bütün bunları bize Hazreti Âişe Validemiz nakletmektedir. Al­an (C.C.) ondan razı olsun! [9]

 

I. GUSLÜN  (BOY ABDESTÎN)  FARZLARI :

 

Hanefî mezhebine göre guslün farzı üçtür :

 

1. Ağıza Su Verip Çalkalamak,

 

2. Buruna Su Çekip Yıkanmasını Sağlamak,

 

3. Bedenin Her Tarafım Kuru Yer Kalnııyacak Biçimde Yıkamak..

 

Ağız ve burunu yıkamanın ölçü ve sınırı, abdest konusunda belirtildiği gibi, ağıza bol su verip çalkalamak, buruna bol su verip genize kadar çıkmasını sağlamaktır.

Belirtilen şekil, yıkayıp temizlemenin sünnete uygun olanıdır. Bunun dışında konuyu inceliyecek olursak, cünüp kimsenin sadece ağzına su alıp çalkalamadan onu içse bile yine de ağzını yıkamış sa­yılır. Böylece farz olan guslü yerine gelmiş olur. Yeter ki ağıza alı­nan su ağzın her tarafını ıslatmış olsun. O halde suyun çok az bulun­duğu veya havanın tazla soğuk olduğu veya olağanüstü bir durum meydana geldiği vakitlerde ağıza bir yudum su alıp onunla yetin­mek caizdir. Normal vakit ve şartlarda Sünnete uygun ideal şeklini yapmak çok daha faziletlidir.

Ayni meseleye Fetâvâ-yi Hindiyye, Bedâyi' ve Bahrirâik'de yer

verilmiştir. Dişler arasındaki ufak kırıntılar suyun dibe nüfuz et­mesine engel bile olsa yine de farz yerine gelmiş sayılır. Ne var ki ihtiyata uygun olanı, dişler arasındaki kırıntıları çıkarıp ağzı öylece yıkamaktır. Fethulkadîr'de özellikle bu husus üzerinde durulmuş ve ihtiyata uygun olduğu belirtilmiştir. Bunun için burun deliklerinde kuruyup kalan sümük bol su ile temizlenmelidir. Aksi halde guslün yerine gelmesine engel sayılır. [10]

 

A) Deriye Yapışıp Suyun Alta Geçmesine Engel Olan Maddeler :

 

Abdest konusunda olduğu gibi, gusülde de suyun deriye geçme­sine engel olan maddeler önceden giderilmelidir. Aksi halde yapılan guslü yerine gelmemiş olur. Örneğin tırnak üzerinde kuruyup kalan hamur, sürülen oje ve benzeri maddeler suyun alta geçmesine engel teşkil eder. Gusûlden önce bunların giderilmesi gerekir. Yağlı boya niteliğinde olmayan normal kir suyun geçmesini engellemez. Sabun­suz su ile yıkanan bir organda hâlâ kirin izine raslanıyorsa, bu guslün yerine gelmesine engel sayılmamıştır. Çünkü su deriye nüfuz et­miştir. Ancak Sünnete uygun olanı, bu tür kirleri iyice yıkadıktan sonra gusletmektir. Bu konuda şehirli ile köylü aynıdır.

Tırnak aralarına giren çamur, toprak da böyledir. Derici ve bo­yacının tırnaklarına ve tırnak altlarına bulaşan boya ve benzeri şeyler, suyun geçmesini engellerse de ilim adamlarının çoğu bunda zorluk bulunduğunu dikkate alarak cevaz vermişlerdir. O halde bu konuda da zaruri (kaçınılması çok zor) halleri genel hükmün dı­şında tutmak gerekir. Çünkü Şer'î kaideler de bu kapıyı açık tut­muştur.

Ama deriye yapışan balık pulu, çiğnenmiş ekmek parçası kuru­yup suyun geçmesini engelliyorsa, o takdirde bunları gidermek lâ­zımdır. Çünkü bunlardan kaçınmak mümkündür, zarurî bir durum mevcut değildir.

Bunun dışında pire ve sinek pisliğinden genellikle kurtulmak mümkün olmdığı için deri üzerinde yapışıp kalmaları gusle engel sayılmamıştır. Bununla beraber iyice yıkanıp temizlenmesi Sün­net gereğiridir. El-Muhit ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de bu konuya yer verilmiştir.

Çiçek ve ekzema gibi bir hastalıktan dolayı deri üzerinde mey­dana gelen kabuklar kabarık bir vaziyette olup kenarları deriye bi-tişikse gusle mâni' sayılmaz. Yıkandıktan sonra bu kabuklar kalkar ya da dökülürse guslü yeniden yapmayı gerektirmez.

Abdestte olduğu gibi gusülde de suyu gözlerin içine ulaştırmaya lüzum yoktur. Serahsî'nin Muhitinde ve" Fetâvâ-yi Hindiyye'de buna cevaz verilmiştir. [11]

 

B) Kadının Örgülü Saçları :

 

Kadın guslederken kullandığı su saçlarının altına nüfuz ediyor­sa, örgülerini çözmeye ve suyu ona tam nüfuz ettirmeye gerek yok­tur. Hattâ örgülü bulunan saçlarının uçlarını olduğu gibi yıkanma­dık bırakmasına cevaz verilmiştir. Ne var ki guslederken saçları iyi­ce yıkamak guslün adabına daha uygundur. Sahih olan görüş budur. Hidâye, Muhit, Bahrirâik ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de de bu husus açık­lanmıştır.

Ama kadının saçları çözük vaziyette ise suyun arasına girdirü-mesi vâcibdir. Erkeklerin de suyu saç ve sakal   arasına girdirmesi vâcibdir. Kadınlara özenip saçlarım örgüleyen erkekler, gusleder­ken bu örgüyü çözüp suyu saçlarının arasına girdirmesi vâcibdir. Çünkü örgü kadınlara mahsus bir süstür.

Kulaktaki küpeleri, parmaktaki yüzüğü guslederken oynatmak ve böylece suyun alta nüfuz etmesini sağlamak vâcibdir. Delik bulu­nan kulakta küpe takılı olmadığı takdirde, suyun deliğin ön kısmına girmesini sağlayacak biçimde kulağı yıkamak gerekir. Bu hususta fazla bir külfete gerek yoktur. Bahrirâik, Bedayi' ve Fetâvâ-yi Hin-diyye'de de ayni husus açıklanmıştır. [12]

 

C) Göbek Çukuru :

 

Guslederken göbek çukuruna suyun girmesini sağlamak, bunun için parmağı kullanmak vâcibdir. Tabii bu konuda da fazla bir kül­fete katlanmaya gerek yoktur. Serahsî'nin Muhit'inde ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de buna açıklık getirilmiştir.

Sünnet edilmedik kalan derinin altına su girmiyecek olursa, Serahsi'nin El-Muhit'inde guslün sıhhatini bozmayacağı belirtilmiş; Tatarhaniyye'de bu görüşün muhtar olduğu kaydedilmiştir. Ancak ne var ki guslederken bu derinin altına su geçirmek müstehabdır. Fethulkadîr'de de ayni mesele anlatılmış ve böyle yapmanın müs-tehab olduğu açıklanmıştır. [13]

 

II. GUSLÜN SÜNNETLERİ :

 

1. Elleri Üç Defa Bileklere Kadar Yıkamak,

 

2. Tenasül Organım Ve Çevresini, Pisliği Giderecek Biçimde Yıka­yıp Temizlemek,

 

3. Namaz Abdesti Gibi Abdest Almak,

 

Abdest alındığında başın tamamını meshetmek sünnet değildir diyenler ve bunun müstehab olduğunu söyliyenler vardır. Kadıhan. Fetâvâsın'da ayni husus belirtilmiştir. O halde abdest alırken başı meshetmek daha uygun olur[14].

 

4. Önce Başına Üç Defa Su Döküp Bedeni Ovmak,

 

5. Sonra Sağ Tarafa Ve Sonra Da Sol Tarafa Üçer Defa Su Döküp Her Defasında Kuru Yer Kalmıyacak Biçimde Bedeni Ovmak.

 

Ne var ki başa ve sağ ile sol tarafa birer defa su döküp kuru yer kalmıyacak biçimde ovmak farzdır. İkinci üçüncü defa sünnet­tir. Sahih olan da budur. Siracülvehhac, Bahrirâik ve Fetâvâ-yi Hin­diyye'de de bu husus açıklanmıştır. [15]

 

6. Sonra Yıkandığı Yerden Biraz Uzaklaşıp Ayakları Yıkamak,

 

Hamamda yüksekçe bir şey üzerinde oturmuş, ayakları da akan kirli suya bulaşmamışsa, o takdirde guslün sonunda ayakları yıka­maya gerek yoktur. Durduğu yer bu özellikte değilse, yıkamak sün­nettir. El-Muhit ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de bu konuya yer verilmiştir. [16]

 

III. GUSLÜN ÂDABI :

 

Aşağıda sıralıyacağımız hususlardan bir kısmının sünnet oldu­ğunu söyleyenler de var, ama biz hepsini bu bölüme almayı ve sün­net olduğu söylenen hususu parantez içinde belirtmeyi uygun bul­duk :

a) Kalb ile niyet getirmekve diliyle de «cünüplüğü kaldırmak için gusletmeye niyet ettim» demek,  (sünnet).

b) Elleri yıkarken Besmele getirmek,  (sünnet).

c) Lüzumundan fazla su kullanmamak, (bu, israfı akışkanlık haline getirmemek için konulmuş bir önlemdir. Hani nehir kenarın­da da olsan suyu israf etme, uyarısı bu maksatla yapılmıştır.)

d) Gereği gibi temizlik yapılmıyacak kadar suyu az kullanma­mak, (çünkü gusülden maksad, bir bakıma beden temizliğidir).

e) Kıbleye yönelmemek,

Guslederken kıbleye yönelmemek âdabdandır. Maddi ve mânevi kirler temizlenirken İlâhi rahmet ve inayetin en çok tecelli ettiği mukaddes Kâ'be'ye yönelmek saygısızlık olur.

f) Bedenin ilk su dökmede her    tarafını elle    ovmak sünnet, ikinci ve üçüncü defa dökmede ovmak âdabdandır.

g) Mümkün olduğu nisbette kapalı bir yerde yıkanmak,

ğ) Konuşmamak ve böylece ibâdeti âdetten ayırmak. [17]

 

IV. GUSLÜ GEREKTİREN ŞEYLER :

 

Guslü gerektiren şeyler üçtür :

 

1. Cenabet Olmak,

 

2. Cinsel Yaklaşmada Bulunmak,

 

3. Aybaşı Hali Ya Da Lohusa Olmak.

 

Cenabet Olmak :

 

Cenabet olmak şu iki sebepten biriyle gerçekleşir : Meninin şehvetle fışkmp dışarı çıkması; cinsel yaklaşmada bulunmak.

Birincisi, cinsel yaklaşmada bulunmaksızın kadını okşamak, şehveti tahrik eden bir yerine bakmak, uyurken düş azıtmak ve bir de istimnada bulunmakla olur. Belirtilen bu haller ister uyanık bir vaziyette, ister uyku halinde meydana gelsin kadın erkek hakkın­da ayni anlam ve hükmü taşır. Hidâye, Muhit ve Fetâvâ-yi Hindiy­ye'de de du mesele belirtilmiştir.

Şehvet ile gelmesi, meninin ilk yerinttan ayrılış haliyle itibar edilir, dışarı çıkışıyla değil. Yani kişi şehvete gelir ve az sonra meni fışkırarak çıkarsa, çıktığı an fazla bir şehvet hissedilmese bile yine de çıkan meni guslü gerektirir. El-Tebyîn'de buna yer verilmiştir.

îhtilâm olacağı sırada şehveti harekete geçerken tenasül orga­nının başım tutup meninin çıkmasına engel olur ve sonra şehveti sa­kin olunca meniyi akıtırsa, îmam Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'e göre guslü gerekir. îmam Ebû Yusuf'a göre gerekmez. Çünkü ona göre meninin şehvetle fışkınp çıkması gerekir. Müfta bih, İmamey-nin kavlidir. El-Hulasa ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de de bu husus açık­lanmıştır.

Cenabetlikten yıkandıktan sonra idrarını yapmadan veya uyu­madan önce namaz kılar ve bu arada meninin geriye kalan kısmı dışan çıkarsa, ne lâzım gelir? Yine iki imâma göre gusletmesi gere­kir. Ebû Yusuf'a göre gerekmez. Sadece namazı iade eder. Ancak meni namaz kılındıktan sonra çıkarsa her üçüne göre de o namazı iade etmesi gerekmez. Bahrirâik, Bedayi', Fethulkadîr ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de bu konuya yer verilmiş ve gereken açıklama yapılmıştır.

Kişi ihtilâm olur da meni yerinden ayrılır ama tenasül organı­nın başında bir şey meydana çıkmazsa, gusül gerekmez. Çünkü me­ninin çıkması şarttır. Fetâvâ-yi Kadıhan, İbn Abidîn ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de de ayni husus belirtilmiştir.

Adam idrarını yaptıktan sonra tenasül organından meni boşalırsa, bakılır : Aleti intişar halinde ise gusletmesi gerekir.   Değilse, gerekmez.

Karısıyla cinsel yaklaşmada bulunduktan sonra gusleder ve az sonra meni çıkarsa guslü gerekmez .Abdesti bozulmuş olur.

Kadın guslettikten sonra tenasül cihazmdaki kocasına ait meni dışarı çıkarsa, guslünü iade etmesi gerekmez. Sadece abdesti bozul­muş olur. [18]

 

A) Uyandığında Uyluğunda Ya Da Yatağında Islaklık Gören :

 

Bu durumda olan kimse ihtilâm olduğunu hatırlar ve fakat bu ıslaklığın meni ya da mezyi olduğunda şüpheye düşerse, kendisine gusül gerekir. Yine ayni yerlerde ıslaklık görür de ihtilâm olduğunu hatırlamaz ve o ıslaklığın meni değil medyi olduğuna kanaat getirir­se, kendisine guslü gerekmez. Ama meni olduğunda şüphe etmezse, ihtilânu hatırlamasa bile yine de kendisine gusletmek vâcib olur.

Uyandığında tenasül organının ucunda ıslaklık bulur ve fakat ihtilâm olduğunu hatırlamazsa, bakılır : Eğer uyumadan önce aleti intişar halinde bulunmuşsa, kendisine gusül vâcib olmaz. Yok eğer yatmadan önce tenasül aleti intişar halinde bulunmamışsa, o tak­dirde kendisine gusül gerekir. Çünkü meni çıktıktan sonra şehvet yatışır. Bu konuda Şemsü'l-Eimme El-Helvanî diyor ki : Sözü edilen mesele çok önemlidir, fakat halkın çoğu bundan gafil bulunuyor-dur. âl-Muhit'te de ayni husus açıklanmıştır.

Hem ihtilâm olduğunu, hem de lezzet duyduğunu hatırlar ve fa­kat bir ıslaklık bulamazsa, gusül gerekmez. El-Muhit ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de de bu mesele aynen açıklanmıştır. Zahir rivayette bu­nun aksini söyleyen olmamıştır.

Döşekte görülen meninin kan kocadan kime ait olduğu bilin­mez ve her biri diğerine ait olduğunu iddia ederse, ikisinn de gus­letmesi vâcib olur. Tabii bu ihtiyata dayalı bir hükümdür.

Bayılıp ayıklıktan sonra uyluğunda ya da iç çamaşırında mez-yiye rsslarsa kendisine gusül gerekmez. Sarhoşun durumu da böy­ledir. Çünkü bu iki durum da uyku haline benzemez. El-Muhit, Bah­rirâik, Bedayi' ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de de ayni husus belirtilmiştir.

Uyandıktan sonra ihtilâm olduğunu hatırlar, fakat hiçbir ıslak­lık görülmez, sonra kendisinden bir müddet sonra mezyi gelirse, bu takdirde de gusül vâcib,olmaz.

Gece ihtilâm olup uyandıktan sonra bir ıslaklık görmez ve böy-5ce abdest alıp namaz kıldıktan sonra meni akacak olursa, kendisi-.e guslü gerekir. Zahire ve Fetâvâ-yi iHndiyye'de bu konu belirtil-niştir. Ancak ne var ki bu durumda namazı iade etmez. Bunun gibi iamaz kılarken ihtilâm olur, fakat namaz bitinceye kadar meni ak-naz da sonra akniay başlarsa, namazı iade etmez, sadece gusletme-i gerekir.

Ancak bu konuda namazı iade etmesi takva yönünden tavsiye 3dilir. Çünkü namaz huzur isteyen bir ibâdettir. Kalbin şehevî ko-tıularla meşgul olması, onun faziletini düşürür. Şeklen namaz kıl-tnış sayılır, hepsi o kadar. Fethulkadir'de de bu mesele açıklanmıştır. [19]

 

2 — Cinsel Yaklaşmada Bulunmak :

 

Bu cenabet olmanın ikinci sebebidir. Ön ya da arkadan cinsel yaklaşmada bulunanlara -meni aksın akmasın- gusül vâcib olur.

Burada arka tabirini kullanmamız sadece böyle bir olay mey­dana gelirse gusül gerekir mi, gerekmez mi? Hususunu belirtmek içindir. Yoksa arkadan yani dübürden cinsel yaklaşmada bulunmak büyük günahlardandır. Peygamber (A.S.) Efendimiz öylelerini tel'in itmiştir. [20]

 

A) Cinsel Yaklaşmanın Ölçü Ve Sının Nedir?

 

Tenasül organın baş kısmı tenasül cihazında kaybolacak biçim­de bir yaklaşma, bunun sınırıdır. Yani bu durumda kadın ile erke­ğin ikisine de gusül etmek gerekir. Meninin akması şart değildir. Ha­nefi mezhebinin zahiri bu anlam ve hükmü getirmiştir. El-Muhit ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de de ayni konu açıklanmıştır. Sahih olan da budur[21].

 

B) Tenasül Organın Baş Kısmı Kesik Olan :

 

Organın başı kesik olan kimseye, kesik olan baş kısmı oranında tenasül cihazına bir temasta bulunursa gusül vâcib olur.

Bu konuyu biraz daha açıklayacak olursak, şöyle özetliyebilinz : Başka bir aletin değil, erkeklik aletinin girmesiyle iki tarafa gusül gerekir. Ancak erkeklik aletinin baş kısmı kesik ise, geriye kalan kı­sımdan kesik olan baş oranında bir duhul yapılırsa, her ikisine de gusül gerekir. Siracülvehhac, Bahrirâik ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de bu mesele açıklanmıştır. [22]

 

C) Cinlerle Temasta Bulunan Kadın :

 

Cinlerin kendisine yaklaşıp temasta bulunduğunu ve bu neden­le' normal cinsel yaklaşmadan duyduğu zevki hissettiğini iddia eden kadına gusül gerekmez. Serahsî'nin El-Muhit'inde, Bahrirâik ve Fe­tâvâ-yi Hindiyye'de bu konuya yer verilmiştir. [23]

 

D) Henüz Erginlik Çağma Girmeyen Erkek  Çocuk Evlenecek Olursa :

 

Henüz ergin olmayan erkek çocuk ergin olan kadınla evlenir ve cinsel yaklaşmada bulunursa, kadına gusül gerekir, fakat erkeğe ge­rekmez. Ancak onun da gusletmesi emredilir, alışkanlık haline getir­mesin diye..

Bunun aksine erkek ergin olurda kız ergin değilse, evlilik ne­deniyle cinsel yaklaşmada bulunurlarsa, erkeğe gusül gerekir, kıza gerekmez. Ancak ona da gusletmesi için emredilir. [24]

 

E) Hunsâ'nin Cinsel Yaklaşmada Bulunması .

 

Hem erkeklik, hem dişilik organı bulunan kimse cinsel yaklaş-mada bulunursa, hem kendisine, hem kendisiyle bu yaklaşımı yapa­na gusül gerekir. El-Muhi, Bedayi' ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de ayni konu işlenmiştir. [25]

 

F) Tenasül Aletine Geçirilen Kaput Ve Benzeri Şeyler :

 

Tenasül aletine geçirilen kaput ve oenzeri şeyler mevcut oldu­ğu halde cinsel yaklaşmada bulunursa, bakılır : İnzal vaki olmamış, fakat tenasül cihazının sıcaklığım hissetmişse gusül vâcib olur. His-sedilmiyecek kadar kalınsa, inzal da vaki olmamışsa, o takdirde gu­sül gerekmez. Ama ihtiyaten gusletmesi uygun olur. Çünkü bu me­sele üzerinde farklı ictihadlar yürütülmüştür. Geniş bilgi için bak Fetâvâ-yi Hindiyye'ye.

Müslüman olan gayr-i müslime de gusletmek   vâcibdir. Bu ko-' nuyu az ileride biraz daha açıklıyacağız. [26]

 

3 — Aybaşı Hali Ve Lohusalık :

 

Guslü gerektiren sebeplerden biride aybaşı hali ve lohusalık-tır. Kan gelmesi şarttır. Ancak doğumdan sonra kan gelmiyecek olsa bile, sahih kavle göre kadının gusletmesi gerekir. Bahr-i Râik, Be­dayi' ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de bu mesele belirtilmiştir. [27]

 

V. GUSLÜN ÇEŞİTLERİ :

 

Guslün çeşitlerini fıkıhçılarımız dokuz bölümde toplamışlardır : Üçü farzdır.

1. Cünüplükten dolayı gusletmek,

2. Aybaşı halinden temizlendikten sonra gusletmek,

3. Lohusalık kanı kesildikten sonra gusletmek farzdır,

Birisi vâcibdir : Ölüyü yıkamak.. Müslüman olan cünüp kâfi­rin de gusletmesinin vâcib olduğu zahir rivayete göre kabul edilmiş­tir. Gayr-i müslime bir kadın kanı kesildkten sonra Müslüman olur­sa, bu nedenle ona gusül gerekmez.

Erginlik çağma giren (baliğ olan) kız çocuğu kanı kesilince gus­letmesi gerekir. Erkek çocuk ta ihtilâm olmak suretiyle erginliğe gi­rerse gusletmesi vâcib olur. En sahih olan görüş ve ictihad bu an­lam ve ölçüdedir.

Dördü sünnettir ı

1. Cuma günü cuma namazı için gusletmek,

2. îki bayram günü gusletmek,

3. Arafe günü gusletmek,

4. İhrama girerken gusletmek..

Biri de müstehabdır : Cünüp olmadığı, halde Müslüman olan kâ­firin gusletmesi. Bu konuya El-Muhit, Bedayi', İbn Abidîn ve Fetâ­vâ-yi Hindiyye'de yer verilmiştir.

Cuma günü gusletmek yukarıda da belirtildiği gibi, namaz içindir. Sahih olan görüş te budur. Hidâye'de de bu mesele açıklan­mıştır.

O halde fecir olduktan sonra gusleden ve sonra abdesti bozu­lup yeniden abdest alarak cuma namazını kılan veya cuma nama­zından sonra boy abdesti alan kimse adı geçen sünnet guslü yerine getirmiş sayılmaz. Ama cuma günü bayram gününe denk gelir ve boy abdesti alarak önce bayram namazını, sonra da cuma namazını bu abdestle kılarsa, her ikisi için de sünnet guslü yapmış sayılır.

El-Kâft de deniliyor ki :

«Henüz fecir doğmadan gusleder ve bu guslü abdestiyle cuma namazını kılarsa, îmam Ebû Yusuf ve İmam Ebü Hasen'e göre cu­ma namazı guslünün faziletine erişmiş olur.. Ayni meseleye Fethul-kadir ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de de yer verilmiştir.

Fıkıh bilginlerinin ileri gelenlerinden bir kısmı bu konuda şu yerlerde gusletmenin mendûp olduğunu söylemişlerdir :

a) Mekke'ye girerken,

b) Müzdelife'de vakfe yaparken,

c) Resûlüllah (A.S.) Efendimizin Medinesine girerken,

d) Cinnet getirdikten sonra kendine geldiğinde,

e) Çocuk yaş itibariyle erginlik çağına gelince... [28]

 

1 — Gusül Konusuyla İlgili Meseleler :

 

Cünüp kimse gusletmeyi namaz vaktine kadar geciktirirse gü­nahkâr olmaz. Ama daha önce yıkanması faziletlidir. Nitekim Şeyh Siracüddin el-Hindi (R A.) diyor ki : Abdestsiz olana abdest almak, cünüp olana gusletmek, aybaşı halinden veya lohusalıktan temizle­nen kadına boy abdesti almak, henüz namaz vakti girmeden vâcib değildir.

Bahrirâik ve Fetâvâ-yi Hindiyye'de de bu husus açıklanmıştır. Bunun gibi tilâvet secdesi, Mushafa el sürmek ve benzeri şeyler için de hemen gusletmek veya abdest almak vâcib değildir.

Karı ile kocasının ayni kaptan su alıp yıkanmalarında bir sakın­ca yoktur. Nitekim Resûlüllah (A.S. ) Efendimiz ile Hazreti Âişe Va­lidemiz ayni kaptan su alıp boy abdesti almışlardır.

Cünüp olan erkeğin, yıkanmadan ve abdest almadan önce ka­rısıyla ikinci kez cinsî münasebette bulunmasında bir sakınca yok­tur. Ne var ki abdest alıp öylece cinsel yaklaşmada bulunursa daha iyi olur. Ama bir şey yemek ve içmek isterse, ellerini yıkaması ve ağ­zına bol su alıp çalkalaması gerekir. [29]

 

Vi. Cünüp Kimseye Haram Olan Şeyler :

 

Belirtilen sebeplerden dolayı cenabet olan kimseye aşağıdaki şeyleri yapmak haramdır :

 

1. Namaz Kılmak,

 

2. Kabe'ye Tavaf Etmek,

 

3. Mushafa El Sürmek Veya Taşımak,

 

îbn Hazım müstesna başka hiç bir müctehid imam bu konuda ırkh bir ictihadda bulunmamıştır. Hepsine göre, cünüp kimsenin ffustafa el sürmesi veya onu taşıması haramdır. İbn Hazım ise, bu lonuda Resûlüllah'm (A.S.) Hirakl'e yazdığı mektupta Kur'ân'dan Lyet yazılı bulunuyordu .hususuna dayanmaktadır. Çünkü Resûlül-ah (A.S.) Efendimiz Hıristiyanların cünüp olduğunu kesinlikle bi-Lrdi, buna rağmen içinde âyet yazılı olan bir mektubu onlara gön-İermekte bir sakınca görmemiştir. Cumhur buna cevap vererek şöy-e demiştir : Hirakl'e yazılanın tamamı âyet değildi, içinde başka iözler de bulunuyordu. Tıpkı içinde âyet bulunan kitap ve broşürler gibi... Bu durumda zaten bir sakınca görülmemiştir. [30]

 

4. Kur'ân Okumak,

 

Nitekim Hz. Ali (R.A.) diyor ki : Resûlüllah Efendimizi cünüp-lük hâriç hiç bir şey Kur'ân okumaktan alıkoy m azdı.» Tabii abdestli bulunması şartiyle. Çünkü Hz. Ali'den (R.A.) yapılan ikinci bir riva­yette diyor ki : Peygamber (A.S.) abdest aldı, sonra Kur'ân'dan bir ?ey okudu ve : «İşte cünüp olmayan kimse böyle yapmalıdır» diye buyurdu.[31]

 

5. Cami'de Durmak,

 

Hazreti Âişe Validemiz (R.A.)'dan bu konuda şu sahih rivayet yapılmıştır : Önceleri Ashabın bir kısmının evinin kapısı Mescid'e açılırdı. Resûlüllah (A.SJ Efendimiz bir gün onlara : «Şu evlerini­zin kapılarım Mescid'den başka yana çevirin..» buyurdu. Onlar bel­ki bir ruhsat çıkar diye dokunmadılar. Resûlüllah (A.S.) Efendimiz ikinci kez : «Şu evlerinizin kapılarını Mescid'den başka yana çevi­rin, çünkü ben Mescid'i aybaşı halinde olan kadına, cünüp bulunan kimseye helâl saymıyorum..» buyurdu.[32]

Üramü Seleme  (R.A.) da diyor ki :

Resûlüllah (A.S.) Efendimiz Mescid'in arsa ya da avlusuna gire­rek yüksek sesle şöyle buyurdu :

«Şüphesiz ki Mescid, aybaşı hali ile cünüp olana helâl değildir.»[33]

Cünüp kimsenin cami'de durmayarak bir kapısından girip di­ğer kapısından çıkmasına cevaz verilmiştir. Kur'ân'da bu konuya dokunularak buyuruluyor ki :

«Cünüp iken de -yolcu olarak geçmek müstesna-, cami'a girme­yin namaz kılmayın.»

Ashab'dan Câbir (R.A.)  diyor ki :

-Bizden biri cünüp iken Mescid'in içinden geçip giderdi.»[34]

 

A) Bu Konuda Bazı Hatırlatmalar :

 

  Hem aybaşı hali sona ermiş, hem de cünüp bulunan kadının bu ikisi için bir gusül yapması yeter.

  Boy abdesti aldığında namaz abdesti almıyacak olsa, gusül ab-desti ayni zamanda abdest yerine de geçer. Bununla namaz kılabilir ve diğer daha önce yasak olan şeyleri yapabilir. Nitekim Hz. Aişe Validemiz diyor ki : «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz guslettikten son­ra ayrıca abdest almazdı.» Zaten bu konuda farklı görüş ortaya ko­yan da olmamıştır. İbn Arabî de bu hususu bilhassa belirtmiştir. [35]

 



[1] Mâide : 8.

[2] Bakara : 222.

[3] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/47.

[4] Müslim : Ebû Said (BA.)'den..

[5] Buharî - Müslim : Ümmü Selem (R.A.) 'den..

[6] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/47-48.

[7] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/48.

[8] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/48-49.

[9] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/49-50.

[10] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/50.

[11] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/50-51.

[12] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/51-52.

[13] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/52.

[14] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/52.

[15] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/52-53.

[16] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/52-53.

[17] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/53.

[18] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/53-55.

[19] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/55-56.

[20] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/56.

[21] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/56.

[22] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/56.

[23] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/57.

[24] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/57.

[25] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/57.

[26] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/57.

[27] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/57.

[28] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/58-59.

[29] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/59.

[30] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/59-60.

[31] Ahmed b. Hanbel - Ebû Ya'lâ.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/60.

[32] Ebû Dâvud : Âişe R.A.)'dan.

[33] İbn Mace :Taberâni : Ummu Seleme (R.A.)'den..

[34] îbn Ebi Şeybe ve Sa'd bin Mansur : Sünende.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/60-61.

[35] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/61.

Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 1.13 saniye 14,845,162 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024