Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı Celal YILDIRIM

LUKATA - YİTİK MAL. 2

Yitik Mal Neler Olabilir?. 2

Rastladığı Yitiği Alan Kimse Zamm Olur Mu?. 2

Rastlanılan Yitik Malı Alıp Kullanmak : 3

Yitik Mal Bulunduğu Yerden Alındıktan Sonra Ne Yapılır?. 3

Yitiği Aldıktan Sonra Eceli Yaklaşırsa : 3

Hangi Yitik Mallar Devlet Hazinesine Kalır?. 3

Yitiğe Sarfedilen Meblâğ : 4

Yitiğe Sarfedilen Emek Karşılığı Ücret : 4

Yitik Mala Sarf Edilen O Malının Bedelini Kapsarsa : 4

Yitiğini Bulabilmek Îçin Bir Ücret Va'dederse : 4

Yitiğin Sahibi Ortaya Çıkınca Hemen Onu  Ona Vermek Gerekir Mi?. 4

İlân Süresi Dolduktan Sonra Tasadduk Edilen Yitik : 4

Çocukların Buldukları Yitikler : 4


LUKATA - YİTİK MAL

 

îslâm Dini, insan haklarını korumuş; mala, cana, ırz ve namusa tecavüzü yasaklamıştır. Yolda, kırda, mahalle ve sokakta veya boş bir arsa veya arazide raslanan yitik bir malın sahibine ulaşması ve ulaşıncaya kadar korunması hakkında bir takım hükümler koy­muştur.

Nelerin helâl, nelerin de haram olduğunu iyice bilmek ve anlamak için ciddi bir eğitime ihtiyaç var. Yolda raslanan yitik bir malı, para ya da canlı bir hayvanı alıp yemek doğru mudur, değil midir? Bu­nu insan mantığına göre çözmek zordur. Çünkü bazı kişilerin man­tığına göre, alınıp yenilmesi veya zimmete geçirilmesi haramdır, ba­zısının mantığına göre, düşürülmüş, kaybedilmiş bir maldır, sahibi ondan umudunu kesmiştir, «ben almıyacak olursam, bir başkası alıp yer» o halde alıp yememde bir sakınca yoktur.

îslâm Fıkhında sahibi veya yakım tarafından terkedilmiş bir ço­cuğa Lakît denildiği gibi, yitirilmiş, sahibi tarafından düşürülüp kaybedilmiş bir mala da lukata denilir. Bu iki terim aynı kökten türetilmedir, aralarında görüldüğü gibi nüans farkı vardır. [1]

 

Yitik Mal Neler Olabilir?

 

Para, giyim eşyası, el aletleri, süs eşyası, altın, mücevherat, gı­da maddesi ve canlı hayvan bu cümledendir. Bu duruma göre, rast­lanılan bir yitiği bulunduğu yerden almanın hükümleri farklıdır :

a) Alınması mubahtır.

b) Alınması menduptur,

c) Alınması vâcibdir.      

d) Alınması haramdır.        

Birincisi : Rastlanılan bir yitiği almayıp terlettiği takdirde da­ha güvenilir kişiler tarafından alınıp korunacağı biliniyorsa, onu alıp korumak mubahtır. Terkettiği takdirde bir günah ve vebal yok­tur.

İkincisi : Terkedildiği takdirde zayolacağrndan endişe edilirse, o takdirde alınıp korunması menduptur. Böylece sahibinin aradığı yi­tik malın helâl-haram sınırlarını bilmiyen bir kimsenin eline geçme­si önlenmiş olur.

Üçüncüsü : Rastlanıldığı yerde terkedildiği takdirde zayolacağı kesinlikle bilinen bir yitiği -alıp sahibini buluncaya kadar alıp koru­mak vâcibdir.

Dördüncüsü : Tarla ve bahçede bilinerek yerde bırakılan tahıl ve meyva gibi bir nesne değil de sahibi tarafından ya unutularak, ya da düşürülerek yitirilen bir mal ise, bunu alıp yararlanmayı dü­şünmek haramdır.

O halde kendine güveni olmayan, diğer bir tabirle itikadı zayıf bulunan kişilerin rastladıkları yitikleri almasındansa almamaları dalıa hayırlı olur. Çünkü alıp kendi zimmetine geçirir ve yararlanıp sahibini araştırmazsa, haram girmiş olur. Ama kendinden emin ve itıkadı yerinde bir kişinin rastladığı yitiği alıp koruması herhalde hayırlı olur. Demek ki, alman yitiğin mubah ve Harana olması ala­nın niyetine göredir.

Bazen de rastlanılan yitikleri, rastlayan kişinin eminliğine ba­kılmaksızın haline terkedilmesi daha uygun olur. Meselâ : Köylerin civarında yalnız başına dolaşan bir koyun veya keçi ya da sığır bu cümledendir. Çünkü sahibi mutlaka onu aramaya çıkar ihtimali da­ha kuvvetlidir. İnşaat yakınlarında rastlanılan demir, çivi, tahta ve benzeri malzeme de böyledir. Bunlar yitik diye alınmaz. Çünkü sa­hibi bunları er-geç toplamaya gelir, kanaati hâkimdir.

îmam Şafiî'ye göre : Zayolmasmdan korkulan bir yitiği alıp ko­rumak vâcibdir. Böyle bir endişe yoksa, kişi de kendinden eminse o takdirde alınıp korunması müstehabdır. [2]Kendisine güveni yok­sa, alması mekruh ve bazen de haramdır.

Ahmed bin Hanbel'e göre : Rastlanılan bir yitiği almaktansa kendi haline terketmek daha uygundur. Çünkü nefs kötülüğü çokça emredendir. Mal tatlı gelir de onu harama itebilir. Nitekim azçok Hanbelî mezhebiyle birleşen Suudi Arabistan'da yitikleri almak ya­saklanmıştır. [3]

 

Rastladığı Yitiği Alan Kimse Zamm Olur Mu?

 

Rastladığı yitiği, sahibini bulup vermek ve zayolmasmı önlemek için alan kimse, onu mislinin korunduğu yerde koruduğu halde zay­olursa, buna zamın olmaz. Çünkü bu hususta ihmal ve kasıt yoktur.

Ama gerektiği şekilde korumaz veya kendisine ayırmayı karar­laştırır ve sonra da zayolursa bu iki takdirde de ona zamm olur. Şöy-leki : Yitik malın asıl sahibi çıkagelir ve malının kasıtlı zayediîdiğim iddia ederse, durum hâkime intikal ettirilir. Yitiği bulup alan kimse onun kendi nefsine ayırmadığı gibi, lüzumlu şekilde koruduğunu bu­na rağmen zayolduğunu ya şahid ile isbat eder, değilse İmam Ebû Yusuf ile îmam Muhammed'e göre, yemin ettirilir. Yemin ettiği tak­dirde zamm olmaz. Kaçındığı takdirde zamm olur.

Rastladığı yitik malı önce kendi nefsi için alır,-sonra da pişman olup götürerek aldığı yere bırakır ve o mal orada zayolursa, adam zamm olur. Ama asıl sahibini bulup vermek niyetiyle alır, sonra da pişman olup götürerek yerine bırakır ve o mal da orada zayolursa adam zamm olmaz. Fukahadan bir kısmına göre, bu durumda da za­mm olması gerekir.

İmam Şafii'ye göre : Hangi niyetle alırsa alsın, aldıktan sonra gö­türüp eski yerine bırakır ve oradan ayrılmadan veya ayrıldıktan sonra o mal zayolursa, adam zamm olur. [4]

 

Rastlanılan Yitik Malı Alıp Kullanmak :

 

Mal başkasına ait olduğundan kullanılması doğru değildir. Bu­rada sırf Allah rızası için bir kimseye yardımcı olma durumu sözko-nusudur. O takdirde yitiği alıp kullanırsa, meselâ rastladığı at'ı alıp ona bir süre biner, bulduğu öküzü götürüp tarlasında çift sürer ve sonra da götürüp yerine bırakır ve mal orada zayolusa zamm olur.

 

Yitik Mal Bulunduğu Yerden Alındıktan Sonra Ne Yapılır?

 

Yitik mal alındıktan sonra onu sahibine vermek veya sahibini bulmak için bazı yollara başvurulur. Önce o malı sahipsiz bulup al­dığına dair şâhid tutmalıdır : «Falan yerde bir mal buldum, sahibi­ne rastlarsanız kendisine haber veriniz..» şeklinde duyurması hem şahid tutma anlamına gelir, hem bir bakıma ilân mânasını taşır.

Ne var ki bu kadar yetinmek kâfi değildir. Cami, okul ve ben­zeri umuma açık yerlerin dış duvarlarına yazıp ilân etmek gerekir. Ayrıca yitiğin bulunduğu yere de bu husus yazılarak konulur. Bu ilânın süresi bir yıldır. Yani yerine göre ya haftada, ya da ayda bir defa bu ilân yenilenir.

Fukahadan bir kısmına göre, bunun belli bir süresi yoktur. Bel­denin ve yörenin örfüne göre, hareket edilir. Artık sahibinin çıkmı-yacağı kanaati doğunca ilân terkedilir. Bu ikincilerin görüşü fetva­ya daha uygun görülmüştür.

Bulunan yitiği bir sene, hatta bir ay ya da bir hafta korumak mümkün değilse, artık uzun süre ilân sözkonusu değildir. Henüz bo­zulmadan, özelliğini ve değerini kaybetmeden ne yapılacaksa o ya­pılır.

Ancak îmam Ebû Hanîfe'den yapılan sahih bir rivayete göre, bu­lunan yitik hakkında şöyle bir ilân süresi uygulanır :

a) Bulunan mal ve eşya yüz dirhem gümüş (320 gr.) veya o de­ğerde bir eşya ise bir yıl ilâna devam edilir.

b) On dhıhem (32 gr) gümüş veya o kıymette bir eşya ise bor ay süreyle ilân edilir.

c) Üç dirhem  (9.6 gr) gümüş veya o değerde bir eşya ise bir hafta ilân yapılır.

d) Bir dirhem veya o nisbette bir şey ise üç gün ilân yapılır. Daha az bir şey ise ilân yapılmaz. [5]

 

Yitiği Aldıktan Sonra Eceli Yaklaşırsa :

 

Yitik malı bulduktan sonra henüz ilân yapmadan veya yaptık­tan hemen sonra hastalanır ve ölüm belirtileri görülürse, o takdirde onun ilânına devam edilmesini vârislerine vasiyyet etmesi gerekir. Aksi halde günahkâT olur. Vârisler de murislerinin vefatından sonra yine örfe ve yörenin âdetane ve imkânlarına göre, ilân yaparlar. İh­mal ettikleri takdirde hepsi birden günahkâr olur. Aynı zamanda yi­tik onların yanında zayolursa ona zanıın olurlar. Ama ilân yapar, ve gerektiği gibi korurlar, buna rağmen zayolursa, bir şey gerekmez. [6]

 

Hangi Yitik Mallar Devlet Hazinesine Kalır?

 

Gayr-i Müslim vatandaşlara ait bulunan mallar Beytü'1-Mal = Devlet hazinesine teslim edilir. Sahibi çıktığı takdirde aynen kendisine verilir. Zayolmuşsa, zayolduğu günün rayicine göre bedeli ödenir.

Müslümanlara ait bir yitik mal ise, sahibi belirtilen süre içinde çıkmadığı takdirde ya devlet hazînesine bırakılır, ya da onu bulan kişi tarafından muhtaçlara tasadduk edilir. Kendi ihtiyacı bulundu­ğu takdirde bir kısmını ayırabilir. Ama tamamını tasadduk etmesi evlâdır.

Kâsânî'nin tesbitine göre, Ebu Said bu konuda şöyle anlatmış­tır ; «Efendim benimle akd-i kitabet yapmıştı, yani belli bir meblağ getirdiğim takdirde beni hürriyetime kavuşturacağını akde bağla­mış ve aramızda gereken mukavele yazılmıştı. Derken Hirre'de te­sadüfen beşyüz dirhem buldum. Onu harcamadım, ilk iş olarak Ha­lîfe Ömer'e (R.A.) başvurup durumu arzettim. Bana, «Bu parayla bir iş gör ve bulduğuna dair de gereken ilânı yapmayı ihmal etme» diye emretti. Ben de onun emrine uyarak sözü edilen parayla alım-satımda bulundum ve elde ettiğim kârla kitabet bedelini efendime ödiyerek hürriyetimi sağladım. Sonra gidip durumu tekrar halîfeye arzettiğimde buyurdular ki : «İşini gördüğüne ve sahibi de çıkmadı­ğına göre, onu devlet hazinesine teslim et..»

Bu anlatılanlar, devletin böyle yitik mallarla meşru olan bir müessesesi bulunmadığı haldedir. Şayet böyle bir müessese varsa, yitiği bulan kimse isterse kendisi muhafaza ve ilân eder, isterse o müesseseye götürüp teslim eder. [7]

 

Yitiğe Sarfedilen Meblâğ :

 

Sahibi tarafından düşürülmüş ya da kaybedilmiş bir yitik canlı hayvan cinsinden ise, onu besleme konusu ortaya çıkar. Bulan kimse' bu hallerde ilk iş olarak hâkime başvurup durumu bildirir. Hâkim onu beslemeyi emrederse, bulan kimse kendi malından harcayarak onu besler, sahibi ortaya çıkınca sarf ettiği meblâğı ondan alır. Ha­kime başvurmadan besleyip masraf yaparsa, sahibinden böyle bir hak talebinde bulunamaz.[8]

 

Yitiğe Sarfedilen Emek Karşılığı Ücret :

 

Yitiğe sarfedilen emek için bir ücret taleb edilmez. Ancak mal sahibi harcanan emeği dikkate alarak malı koruyanı memnun, eder­se sevap kazanır. Yani iyiliğe karşı iyilikte bulunmak mü'minin şia­rıdır.[9]

 

Yitik Mala Sarf Edilen O Malının Bedelini Kapsarsa :

 

Yitiği bulan kimse -mal canlı bir hayvan olduğu takdirde- ona sahibi bulununcaya kadar hakimin emriyle harcamada bulunur ve sahibi ortaya çıkıncaya kadar sarfedilen meblâğ yitiğin bedelini kap­sayacak seviyeye gelirse, mal sahibi muhayyerdir : Dilerse nafakayı ödeyip malını alır, dilerse o malı bulan kimseve sarfettiği nafaka karşılığı olarak bırakır. [10]

 

Yitiğini Bulabilmek Îçin Bir Ücret Va'dederse :

 

Malını kaybeden kimse onu bulup getirene bir ücret va'dederse o takdirde bulan kimse va'dedilen ücreti almakta serbesttir. Böyle bir va'd belli bir şahsa yapıldığı halde başkası bulup getirirse o üc­rete müstaMk olmaz. Mal sahibi muhayyerdir : Dilerse va'dettiği üc­reti verir, dilerse vermez. Çünkü onunla bu hususta hiçbir anlasma-ve va'detleşmesi yoktur.

Ancak denizde veya bir İrmakta parçalanan bir mavna veya bir gemideki eşyayı kurtaranlara bir ücret vermek gerekir. îmam Şa­fiî'ye göre, onlara bir ücret verilmez.  [11]                       

 

Yitiğin Sahibi Ortaya Çıkınca Hemen Onu  Ona Vermek Gerekir Mi?

 

Yitiğin sahibi olduğunu iddia ederek ortaya çıkan kimseden bu hususta beyyine = şahit veya yazılı belge istenir. Beyyine göstere­bilirse, malı kendisine şahit huzurunda teslim edilir. Beyyine göstere-nıezse, malın vasıfları sorulur, bütün vasıflan sayacak olsa bile malı bulan kimse muhayyerdir : Dilerse malı ona teslim eder, dilerse et­mez. Çünkü sadece yitik malın vasıflarını bilmek yeterli delil sayıl­maz. Bir yerden onun vasıflarını duyma ihtimali her zaman müm­kündür. Verecek olursa, ondan bir kefîl istemesi gerekir. Kefil geti­remediği takdirde malı muhafazaya devam eder.

Sadece verilen vasıfları yeterli bulup yitiği ortaya çıkan ve sahi­bi bulunduğunu iddia eden kimseye teslim ettikten sonra bir başka kişi beyyineyle ortaya çıkıp yitiğin kendisine ait olduğunu isbat eder­se, o takdirde ilk verilen adama rücu' edilir. Mal duruyorsa aynen alınıp teslim edilir, zayedilmişse bedeli takdir edilip sahibine verilir.

Hakim'in izniyle satılan yitik malın sahibi bir süre sonra ortaya çıkarsa, sadece satıştan elde edilen meblâğı alabilir, malın aynını ta-leb edemez. Çünkü hâkimin krariyle bu gerçekleşmiştir. [12]

 

İlân Süresi Dolduktan Sonra Tasadduk Edilen Yitik :

 

Yitiği bulan kimse usûlüne göre ilân yapar ve belli süresini dol­durduktan sonra onu fakir ve muhtaçlara tasadduk ederse, sünnete uygun olanı yapmış sayılır. Ancak tasadduktan sonra o malın sahibi çıkar da beyyine göstermek suretiyle kendisine ait olduğunu isbat ederse, mal sahibi bu durumda muhayyerdir : Dilerse yapılan tasad-duku aynen, kabul eder, sevabına nail olur; dilerse malını geri ister. Fakirlerin elinde duruyorsa alınıp iade edilir. Harcanmışsa, onu bu­lan kişiye rücu' edilir. [13]

 

Çocukların Buldukları Yitikler :

 

Yitiği bulan kimsenin herhalde ergen, hür ve Müslüman olması şart değildir. Çünkü bunlar da kaybolmuş bir mala rastlıyabilir ve zayolmaktan kurtarabilir. Ancak çocuğun bulduğu malı onun ve­lisi ilân eder ve onu korumaya çalışır. Yitik mallar hakındaki hü­kümler bunların bulduğu mallar hakkında da aynen câridir.

Açıktan günah işliyenlerin ve bir de gayr-i müslimlerin ilânları muteber sayılmamıştır. Âdil bir kişi bu ilân konusunu onlar adına idare eder.

Ehlileştirilen hayvanlar yitik mallar kapsamına girer. Yani ehli hayvanlardan birini sahipsiz bir vaziyyette bulan kimse, onu alıp sa­hibi çıkıncaya kadar koruyabilir ve yukarıda geçen hükümler aynen o havan hakkında da geçerlidir. [14]

 



[1] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/371.

[2] Fazla bilgi için bak: EI-Mebsut - EI-Eedayi' - El-Minhac - El-Menhec - Sira-cü'1-Vehhac.

[3] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/371-373.

[4] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/373.

[5] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/373-374.

[6] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/374.

[7] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/374-375.

[8] El-Mebsut - El-Bedayi' – Bahrirâik.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/375.

[9] Fetâvâ-yi Hindiyye - El-Bedayi' - Kâsanî – Bahrirâik.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/375.

[10] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/376.

[11] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/376.

[12] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/376.

[13] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/377.

[14] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/377.

Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.34 saniye 14,864,631 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024