Dünya hayatı yaratıldığından beri, düzen ve intizam içinde hareket etmesi ve insanların huzur ve saadet içinde yaşaması, akıl tutulmaları, zihin bulanıklıkları ortadan kaldırılması ve sapkınlıkların, fesatlıkların son bulması, yol ve yön tayini, hak ve batılın birbirinden ayrılması için alemleri ve dünyamızı şenlendiren ve güzelleştiren Peygamberler gönderilmiştir.
Rab makamından merhametin tezahürü için insana verdiği değer ve yüklediği misyona binaen Hz. Adem (A.S.) ile başlayan kutsala, kutsal yolculuk alemlere rahmet olarak ve insanlığa rehber olarak gönderilen son peygamber Hz. Muhammed (S.A.V) ile son bulmuştur.
Dünyamızda hak ve batıl mücadelesinin son peygamberi âlemlere ve insanlığımıza merhametin zirve noktasını yaşantısı ile göstererek batılın daima yok olacağını ve merhametin(hakkın) baki olacağını yaşantısı ile ayrım yapmadan tüm insanlığın gözü önünde Efendimiz (S.A.V.)ortaya koymuştur.
Günümüz dünyasında son derece ihtiyaç duyduğumuz birlikte yaşam hukuku ve ahlakının temellerini Hz. Muhammed sav efendimiz atmış olup bütün insanlığa ve özelde de Müslümanlara göstermiş ve uygulamalarını tayin etmiştir.
Kutlu elçinin yolunu takip edenler, O’nun koymuş olduğu birlikte yaşam ahlakı ve hukuku ilkelerini kutlu elçinin koyduğu temeller üzerine inşa etmek günümüz dünyasına büyük değerler katacak, insanlık huzur ve saadet için yaşam alanı oluşturmuş olacaktır.
Hz. Muhammed (S.A.V.) birlikte yaşam ahlakı ve hukuku için nasıl temel attığını birkaç örnekle izah edelim. Öncelikle dünya tarihine damga vuran Medine sözleşmesinin birlikte yaşam maddelerinin birkaç maddesine göz atalım.
Medine sözleşmesi
"Yahudilerden bize tabi olanlara yardım edilip iyi davranılacaktır. Onlar hiçbir haksızlığa uğramayacak, düşmanlarına yardım edilmeyecektir"(17. Md.).
"Yahudiler müminlerle birlikte tek bir toplulukturlar. Onlar kendi dinlerine, Müslümanlar da kendi dinlerine göre yaşayacaklardır"(25. md).
"Müslümanlarla Yahudiler arasında yardımlaşma, karşılıklı hayırhah ve iyilik bulunacaktır"(36. md)
Neccan’lı Hristiyan’lar muamele
Yahudiler tarafından işkenceye maruz kalan Neccan’lı Hıristiyanlar altmış kişilik bir heyet oluştururlar ve Medine’ye gelirler. Başlarında da Abdülmezid adında bir papaz var. “nereye gidiyorsunuz” diye sorulduğunda, “Medine’de peygamber olduğunu iddia eden bir zat var, onu İsa Mesih’in öğretilerine davet etmeye gidiyoruz.” Altmış kişilik bir heyet Medine’ye girer. Vakit çok sıkışmıştır. Başlarındaki zat Peygamberimiz (S.A.V)’e der ki: “Bizim ibadet vaktimiz, biz sizinle konuşmaya, sizinle tartışmaya, kendi dinimize davet etmeye, size kendi dinimizi anlatmaya geldik. Ama bizim ibadet vaktimiz. Bize topluca ibadet edebileceğimiz, nezih, temiz, güzel mekân gösterebilir misiniz?” Bu teklif karşısında Peygamberimiz bizi şaşırtacak bir teklifte bulunur. Biz bütün Müslümanlar için Kâbe’den sonra mukaddes bildiğimiz, Mecid-i Nebevi’yi onlara tahsis eder, onlar hep birlikte girerler Mescid-i Nebevi’ye ve kendi ibadetlerini icra ederler. Bu bizim kitaplarımızın naklettiği birlikte yaşam için müstesna bir davranıştır.
Mescitde bevl edene yüksek hoşgörü
Rasûlullah (S.A.V), Ashabıyla Mescid'de otururken oraya bir bedevî geldi ve kalkıp Mescid'in bir köşesine idrar yapmaya başladı. Ashâb-ı Kirâm öfkeyle bağrışarak adamı engellemek istediler. Fakat Rasülullah (S.A.V.), derhal Ashâbına müdahale ederek: “Bırakın adamı, görsün işini!” buyurdu ve oraya bir kova su getirilip dökülmesini emretti. Sonra bedevîyi çağırıp burasının Mescid olduğunu, pisletmenin, kirletmenin doğru olmayacağını anlattı. Mescitlerde Allah'ın zikredildiğini, namaz kılındığını, Kur'an okunduğunu güzel bir lisanla ve tatlılıkla ifade edip adamı ikna etti.(Buhari vudu 61)
Hakkın tecellisi
Medine’de malını satan bir Yahudi'ye, hoşuna gitmeyen bir fiyat önerilince, “Musa’yı insanlık üzerine seçene yemin olsun ki, olmaz” dedi. Ensar’dan bir adam bunu duyunca, “Nebi aramızda iken sen nasıl Musa’yı insanlık üzerine seçene yemin olsun, dersin” diyerek Yahudi'ye bir tokat attı. Yahudi Hz. Peygambere giderek “Ey Ebu’l-Kasım! Benim zimmetim ve ahdim (korunma garantim ve anlaşmam) varken falancaya ne oluyor da bana tokat atıyor” dedi. Allah Resulü adama, niçin vurduğunu sordu. O da olayı anlattı. Nebi(s.a.v) kızgınlığı yüzünde belli olacak şekilde öfkelendi ve şöyle buyurdu: “Allah’ın Peygamberleri arasında üstünlük yarışı yapmayınız.”(Buhari Enbiya 36)
Yaratılana Yaratandan ötürü hürmet: Yahudi cenazesi
Hz. Peygamber Müslüman olsun olmasın insanlar arasında bir ayrım da yapmamıştır. Örneğin bir defasında Medine’de Müslümanlarla birlikte otururken önlerinden geçen bir cenaze önünde ayağa kalkmıştır. Onun bu tutumu karşısında “Ey Allah’ın Resulü! o ölen bir Müslüman değildi,” denilmesi üzere “o da bir can taşımıyor muydu?” diyerek insanlar arasındaki en temel asgari müşterek olan insan olma niteliğinin önemini vurgulamıştır. Kaynaklar sözü edilen bu cenazenin Yahudi olduğunu, saygı için ayağa kalktığını ve bunu da ashabına tavsiye ettiğini belirtmektedir.(Buhârî, Cenâiz, 50)
Sonuç olarak yaşamımıza her yönü ile muhteşem yön veren Kutlu Nebiyi çağımızda iyi anlayamaz ve anlaşılmasına çalışılmazsa dünyamız kargaşadan(kaos), zulümden ve güçlülerin hâkimiyetinden kurtulamaz ve mazlumların, gariplerin ve kimsesizlerin şuan ağladığı gibi ağlamaya devam edecektir. Gelin hep birlikte Kutlu Elçinin yolunu tutalım ve hep birlikte ayağa kalkıp dünyamızı yaşanılır hale çevirmeye ve birlikte yaşam ahlakını ve hukukunu oluşturmaya gayret gösterelim.
Emin YAVUZYİĞİT Uzman İmam Hatip
|