Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Akrabalık İlişkileri ve Sıla-i Rahim

يَآاَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذِى خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَآءً وَاتَّقُوا اللهَ الَّذِى تَسَآءَ لُونَ بِهِ وَاْلاَرْحَامَ اِنَّ اللهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا

        “Akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir.”( Nisa, 4/1)

            Müslümanlar arasında birbirinden farklı derecelerde bir soy, bir neseb, bir hısımlık ve akrabalık vardır. Bu bakımdan da aralarında birtakım görevler haklar ve hükümler bulunur. Bunların gözetilmesi dinimizin emridir.

           Kan bağı, hısımlık, süt bağı veya manevi (psiko-sosyal, kültürel) sebeplerle sahip olunan akrabalar ile münasebetler, toplumdaki diğer fertler ile olan münasebetlerimize göre bir ayrıcalık gösterir.    

          Akraba, bir kimsenin kan bağıyla bağlı olduğu biyolojik yakınları anlamına gelir. Amca, hala, dayı, teyze ve bunların çocukları akrabaya en güzel örnektir. Toplum hayatında aileden sonra en yakını, akrabasıdır. Sosyal hayatta dikkat edilmesi gereken ilişkilerin başında akraba ilişkileri gelmektedir. Kur’an-ı Kerim ve hadislerde akrabalık bağlarının karşılıklı ziyaret, haberleşme, maddi ve manevi yardımlaşma gibi çeşitli yollarla korunması ve güçlendirilmesi üzerinde hassasiyetle durulur. Akraba arasındaki bu ilişkiye “Sıla-i Rahim” denmektedir. Bu sebeple Efendimiz Hz. Muhammed (sas) :

تَعَلَّمُوا مِنْ أَنْسَابِكُمْ مَا تَصِلُونَ بِهِ أَرْحَامَكُمْ فَإِنَّ صِلَةَ الرَّحِمِ مَحَبَّةٌ فِي ا‘َهْلِ، مَثْرَاةٌ فِي الْمَالِ، مَنْسَأةٌ فِي ا‘َثَرِ

“Nesebinizden sıla-i rahm yapacaklarınızı öğrenin. Zira sıla-i rahim akrabalarda sevgi, malda bolluk, ömürde uzamadır.”[1] buyurmuşlardır.

           Akrabalarla olan ilişkilerin kuvvetlendirilmesi, insanın, yalnızlık psikolojisinden kurtularak manevi anlamda kendisini her zaman bir güven atmosferinde hissetmesine zemin hazırlar. Akrabalarla kurulacak iyi ilişkiler, hem manevi anlamda ve hem de maddi anlamda sosyal yardımlaşma ve dayanışma şeklinde de ortaya çıkabilir.

           Hiç kuşkusuz, birbirini arayıp soran insanların yaşadığı bir cemiyette sosyal ve manevi bağlar kuvvetlenmekle kalmaz, sevgi ve gönülden kurulacak bu ilişkiler, geçmişten geleceğe kalıcı köprüler oluşturur. Akrabalık ilişkileri, birey ve toplumda mensubiyet duygusunu ve yalnız olmadığı hissiyatını canlı tutar.  Bu sebeple İslâmiyet, akraba ilişkilerine büyük önem vermiştir.  Kur’an’da birçok âyette, sosyal yardımlaşma konusunda önceliğin akrabalara verilmesine teşvik vardır:

….لاَ تَعْبُدُونَ اِلاَّ اللهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَذِى الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ ….

 “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin. Anne-babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilik edin.” [2]

اِنَّ اللهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَاْلاِحْسَانِ وَاِيتَائِ ذِى الْقُرْبَى

“Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder.”[3]

وَاَتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا

“Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver. ve israfta ileri giderek boş yere, haksız yere malını saçıp savurma”[4]

            Akrabalık ilişkilerini sürdürmek farz, bu ilişkileri koparmak ise haramdır. Akrabasını unutmayan, onlar ile ilişkisini sürdüren kimse sevap, aksi davranan kimse ise günah kazanmış olur.[5]

  Dinimiz, akrabalar arasındaki ilişkilerin sağlam, sıcak ve devamlı olmasına, akrabaların birbirine maddeten ve mânen destek olmalarına çok önem vermektedir. Hısımlık hakkını gözetmek, Allah ve Resulü'nün ısrarla emrettiği şeylerdendir. Kur'an-ı Kerim' de Cenâb-ı Allah şöyle buyurur:

يَآاَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذِى خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَآءً وَاتَّقُوا اللهَ الَّذِى تَسَآءَ لُونَ بِهِ وَاْلاَرْحَامَ اِنَّ اللهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا

        “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir.”[6]

           Sevgili Peygamberimizin (sas) ‘in Akraba ilişkileri ve ziyaretleriyle ilgili hadis-i şerifleri şöyledir.

لَيْسَ الْواصِلُ بِالمُكافئ وَلكِنَّ الواصِلَ الَّذي إِذا قَطَعتْ رَحِمُهُ وصلَهَا

         “Akrabasının yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten adam, kendisiyle ilgiyi kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir.”[7]

مَنْ سَرَّهُ أَنْ يَبْسُطَ اللّهَ تَعَالَى لَهُ فِي رِزْقِهِ، وَأَنْ يَنْسَأ لَهُ فِي أَثَرِهِ فَلْيَصِلْ رَحِمَهُ

          “Kim, rızkının Allah tarafından genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahim yapsın.”[8]

لا يَدْخُلُ الجَنَّةَ قَاطِعٌ

          "Akrabalık bağını koparan (cezasını çekmeden) cennete giremez"[9];

           Akrabalık bağında en öncelik ana-babaya aittir. Bu sebeple Rabbimizin emri ve Sevgili Peygamberimizin tavsiyeleri olan ana-babaya iyilik en temel davranış şeklimiz olmalıdır. Çünkü ana-babaya itaat farz, onlara isyan ise büyük günahlar arasında zikredilmiştir.

           Akrabayı koruyup gözetmek, arada bulunan sıla-i rahim dinin temel esaslarındandır. Cennete girebilmenin ve cehennemden kurtulmanın yollarından biridir.

           Akrabalık ne kadar uzak olursa olsun (ister ana ister baba tarafından) akrabalık bağı korunmalı ve akrabalarımıza karşı iyi davranmalıyız.

            Yüce Allah CC sevdiklerimizle beraber güzel bir hayat geçirmemizi, akrabalık bağlarımızı koparmamayı, birbirimizle olan diyaloglarımızı kesmemeyi nasip etsin. İyilikte ve kötülüğü engelleme adıyla bir araya gelmeyi bizlere ihsan etsin.

Muhterem Kardeşlerim  

Bize kötülük eden, bizimle ilişkisini kesen akrabamıza karşı nasıl davranmalıyız? Böyle bir akrabamıza karşı da sıla-i rahimle yükümlü müyüz?  Diye sorduğunuzu işitir gibiyim.

Evet Kardeşlerim Peygamber Efendimiz (sav) kötülüğe karşı iyiliği emretmiştir.

قَالَ رَسُولُ اللّهِ: َ يَكُنْ أحَدُكُمْ إمَّعَةً، يَقُولُ أنَا مَعَ النَّاسِ إنْ أحْسَنَ النَّاسُ أحْسَنْتُ وَإنْ أسَاءُوا أسَأتُ، ولكِنْ وَطِّنُوا أنْفُسَكُمْ إنْ أحْسَنَ النَّاسُ أنْ تُحْسِنُوا وَإنْ أسَاءُوا أنْ تَجْتَنِبُوا إسَاءَتَهُمْ

“Sakın sizden kimse kararsız olup da: "Ben insanlarla beraberim, eğer insanlar iyilik yaparsa ben de iyilik yaparım, kötülük yaparsa ben de kötülük yaparım" demesin. Aksine, nefsinizi sabit tutun, halka iyilik yaptı mı siz de iyilik yapın, kötülük yaparsa zulme yer vermeyin.”[10]

“Ebu Zer (ra) şöyle demiştir:

“Dostum (Hz. Peygamber) bana, kendisi benden uzaklaşıp arkasını çevirse bile sıla-i rahmi kesmememi tavsiye etti. Ayrıca acıda olsa hakkı söylememi emretti.”[11]

“Ebu Zer (ra) der ki:

“Dostum Allah’ın Rasulü (sav) bana:

“Benden (mevki ve servet) bakımından üstün olan kimseye bakmamamı, daha çok benden aşağı olanlara bakıp halime şükretmemi, fakirleri sevmemi, onlarla yakınlık kurmamı (onları gözetmemi) öğütledi. Yine onlar, yüz çevirseler de akraba ve yakınlarımla ilişkimi sürdürmemi, Allah’a bağlılığım hususunda hiçbir kınayıcıdan çekinmememi, acı da olsa gerçeği söylememi vurguladı.”[12]

Sıla-i Rahim karşılık beklenerek yapılmamalıdır.

“Sıla-i rahmin mutlaka karşılık gözeterek yapılmaması gerektiği ve sadece bize iyilik edenlere mukabele etmenin yeterli olmadığı ifade edilmektedir. Sıla bir fazilet olmakla birlikte sadece yapılana karşılık vermekten ibaret değildir. Asıl sıla ilgi ve alaka kesildiği halde münasebeti devam ettirebilmektir. En kâmil manada sıla da budur.”[13]

“Karşılık olsun diye yakınlarını ziyaret eden kimse gerçekten görüp gözeten değildir. Asıl ziyaretçi, kendisinden ilişki kesildiği halde ilişkisini kesmeyip sürdüren kimsedir”[14]

Hakiki sıla-i rahim akrabanın ziyaretine karşılık vermek değildir.

“Rahm (akrabalık haklarına riayet), arşa asılmıştır. Ona erişmek, akrabaların ziyaretine karşılık vermekle değil; ancak kendisiyle ilgisini kesen akrabalara sıla-i rahim yapmakla, yani onlarla ilgiyi kesmemekle mümkündür.”[15]

“Misliyle bilmukabele birr-ü ihsan eden kişi, akrabaya hakiki sıla-i rahmetmiş değildir. Lâkin hakiki sılacı, kendisinden akrabalık sıla ve ihsanı kesildiği halde sıla ve ihsanda bulunan kimsedir.”[16]

Kötülük eden akrabaya yumuşak davranana Allah’ın (cc) yardımını celp eder.

وعنه رضي اللَّه عنه أَن رجلاً قال : يا رسول اللَّه إِنَّ لي قَرابَةً أَصِلُهُمْ وَيَقْطَعُوني ، وَأُحسِنُ إِلَيْهِمِ وَيُسيئُونَ إِليَّ ، وأَحْلُمُ عنهُمْ وَيجْهلُونَ علَيَّ ، فقال : « لَئِنْ كُنْت كما قُلْتَ ، فَكَأَنَّمَا تُسِفُّهُمُ المَلَّ ، ولا يَزَالُ معكَ مِنَ اللَّهِ ظهِيرٌ عَلَيْهِمْ ما دمْتَ عَلَى ذَلكَ » 

Bir adam:

- Yâ Resûlallah! Benim akrabam var. Ben kendilerini ziyaret ediyorum, onlar bana gelip gitmiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlarsa bana kaba davranıyorlar, dedi.

Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

- “Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandıkça, Allah’ın yardımı seninledir.”  [17]

 Faziletlerin en üstünü ilgisini kesen akrabaya sıla-i rahim yapmaktır.

“Faziletlerin en üstünü, seninle ilgisini kesene sıla-i rahim yapman, seni mahrum edene vermen ve sana zulmedeni affetmendir.” [18]

Sadakaların en değerlisi kin tutan akrabaya verilendir.

“Sadakanın en değerlisi, içinden kin tutan yakınlara verilen sadakadır.”[19]

Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

“Sadakanın en faziletlisi, kişinin, kendisine buğz eden yakın akrabasına verdiği sadakadır.”[20]

Huyların en güzeli yardımını esirgeyene yardım etmektir.

“Dünyada ve ahirette geçerli olan huyların en güzelini haber vereyim mi? Seninle ilişkini kesenle ilişkini sürdürmen, senden yardımını esirgeyene yardım etmen ve sana zulmedeni bağışlamandır.”[21]

“Güzel huy ve davranışların en değerlisi, seninle ilişkisini koparanla ilişki kurman, senden yardımını esirgeyene yardım etmen ve sana kötülük edeni bağışlamandır.”[22]

Kötülük edeni bağışlamak kişinin Allah (cc) katında derecesini arttırır.

“Size Allah’ın kendisiyle üstünlük ve dereceyi arttırdığı şeyleri bildireyim mi?” Ashap:

“Evet, Ya Resulallah” dediler.

“Size cahilce davranana yumuşak davranır, kötülük edeni bağışlar, yardımını esirgeyene yardım eder ve sizinle ilişkisini koparan kimseyle ilişki kurarsınız.”[23]

Zulüm edeni bağışlamak cennete girmeye vesiledir.

“Üç şey kimde bulunursa, Allah (ahiret gününde) onun hesabını kolaylaştırır ve rahmetiyle onu cennete koyar.” Bunu işitenler:

“Anamız babamız sana feda olsun, onlar nedir ya Resulallah? Diye sorunca Hz. Peygamber (sav):

“Size yardımını esirgeyene yardım etmeniz, sizinle ilişkisini kesen kimseyle ilişki kurmanız ve size zulmedeni bağışlamanızdır. İşte bunları yaparsanız Allah sizi cennete koyar”[24]

Muhterem Kardeşlerim

Sıla-i rahimi terk eden kimselerin dünya ve ahirette alacakları cezalara gelince

Akrabalarla ilişkiyi kesmek günahın en kötüsüdür.

“Sevap yönünden hayrın en değerlisi, iyilik yapmak ve yakınlarla ilişki kurmaktır. Ceza yönünden şerrin en kötüsü de zulüm yapmak ve akrabalarla ilişkiyi kesmektir.”[25]

Sıla-i rahmi terk edenler gerçekten zarara uğrayanlardır.

اَلَّذِينَ يَنْقُضُونَ ‏عَهْدَ اللهِ مِنْ بَعْدِ مِيثَاقِهِ وَيَقْطَعُونَ مَآ اَمَرَ اللهُ بِهِ اَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فىِ اْلاَرْضِ اُولَئِكَ ‏هُمُ الْخَاسِرُونَ 

“O kimseler (o fasıklardır ) ki, Allah’a verdikleri sözü katiyen kabul ettikten sonra bozarlar, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (akrabalar ve müminler arasındaki irtibatı) keserler ve yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte onlar, gerçekten zarara uğrayanlardır.”[26]

Sıla-i rahimi kesen Allah’ın (cc) rahmetinden mahrum kalır.Ve

Sıla-i rahimi terk edene Allah (cc) lanet eder.

قال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « إِنَّ اللَّه تَعَالى خَلَقَ الخَلْقَ حَتَّى إِذَا فَرَغَ مِنْهُمْ قَامَتِ الرَّحِمُ ، فَقَالَتْ : هذا مُقَامُ الْعَائِذِ بِكَ مِنَ الْقَطِيعةِ ، قال : نَعَمْ أَمَا تَرْضينَ أَنْ أَصِلَ مَنْ وَصَلَكِ ، وَأَقْطَعَ مَنْ قَطَعَكِ ؟ قالت : بَلَى ، قال فذلِكَ ، ثم قال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : اقرءوا إِنْ شِئتُمْ :  { فهَلِ عَسَيْتمْ إِن تَولَّيتُم أَنْ تُفسِدُوا في الأَرْضِ وتُقطِّعُوا أَرْحامكُمْ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أُولَئِكَ الذين لَعنَهُم اللَّهُ فأَصَمَّهُمْ وَأَعْمَى أَبْصَارَهُمْ }

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah Teâlâ varlıkları yaratma işini tamamlayınca, akrabalık bağı (rahim) ayağa kalkarak:

- (Huzurunda) bu duruş, akrabalık bağını koparan kimseden sana sığınanın duruşudur, dedi.

Allah Teâlâ:

- Pekâlâ, seni koruyup gözeteni gözetmeme, seninle ilgisini kesenden rahmetimi kesmeme râzı değil misin? diye sordu.

Akrabalık bağı:

- Evet, râzıyım, dedi.

Bunun üzerine Allah Teâlâ:

- Sana bu hak verilmiştir, buyurdu.

Bunları anlattıktan sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

- İsterseniz (bunu doğrulayan) şu âyeti okuyunuz, buyurdu:

فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِى اْلاَرْضِ وَتُقَطِّعُوآ اَرْحَامَكُمْ

اُولَئِكَ الَّذِينَ لَعَنَهُمُ اللهُ فَاَصَمَّهُمْ وَاَعْمَى اَبْصَارَهُمْ

“Ey münâfıklar! Siz iş başına geçecek olursanız, yeryüzünde fesat çıkarır, akrabalarla ilginizi kesersiniz, değil mi? İşte Allah’ın lânete uğrattığı, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimseler bunlardır”[27]

  وفي رواية للبخاري : فقال اللَّه تعالى : « منْ وَصلَكِ ، وَصلْتُهُ ، ومنْ قَطَعكِ قطعتُهُ »

Buhârî’nin bir rivayetine göre Cenâb-ı Hak şöyle buyurdu:

“Ey akrabalık bağı! Seni gözeteni gözetirim. Seninle ilgiyi kesenden ben de ilgimi keserim.”[28]

وَالَّذِينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللهِ مِنْ بَعْدِ مِيثَاقِهِ وَيَقْطَعُونَ مَا اَمَرَ اللهُ بِهِ اَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِى اْلاَرْضِ اُولَئِكَ لَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ

“Hâlbuki Allah’ın ahdini (Ona) kati olarak verdikleri sözden sonra bozanlar, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (akrabalar ve müminler arasında olması gereken irtibatı) kesenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlara gelince, işte onlar yok mu, lanet onlaradır; yurdun kötüsü (cehennem) de onlar içindir!”[29]

 

Sıla-i rahimi terk edenin ameli kabul olmaz.

"Âdemoğullarının amelleri her cuma gecesi olan perşembe günü akşamı sunulur. Akrabadan ilgisini kesenin ameli ise kabul olunmaz."

“Her Cuma gecesi insanoğlunun amelleri Allah'a arz olunur: Yalnız sıla-i rahimde bulunmayanların amelleri kabul olunmaz.”[30]

Akrabalarıyla ilişkisini kesene rahmet kapıları kapalıdır.

وَعَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ رضِي اللَّه عنْهُ أَنَّ رسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ : « مَا عَلى الأَرْضِ مُسْلِمٌ يَدْعُو اللَّه تَعالى بِدَعْوَةٍ إِلاَّ آتَاهُ اللَّه إِيَّاهَا ، أَوْ صَرَف عنْهُ مِنَ السُّوءِ مِثْلَهَا . ما لَم يدْعُ بإِثْم ، أَوْ قَطِيعَةِ رحِمٍ »

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Yeryüzünde bir müslüman Allah’tan bir şey dilerse, günah bir şeyi istemediği veya akrabası ile ilgisini kesmeyi arzu etmediği sürece Allah onun dileğini mutlaka yerine getirir veya ona vereceği şey kadar bir kötülüğü kendisinden giderir.”[31]

 Sıla-i rahimi terk edenin yüzüne Cenab-ı Hak (cc) asla bakmaz.

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki

“Cebrail (as) bana gelerek:

“Bu gece Şaban ayının yarı gecesidir. Vallahi bu gece içinde Kelp kabilesi koyunlarının tüyleri sayısınca insan, cehennemden kurtulur. Fakat Allah, bu gece kendisine şirk koşanın, bozuşarak birbirine düşman olanların, akrabalarla ilişkisini kesenin, eteklerini, elbisesini kibirlenerek sürüyenin, ana babasına asi olanın ve içki tiryakisinin yüzüne asla bakmaz. Onu terk eder.”[32]

Akraba ile ilişkiyi kesen cennetin kokusunu alamaz.

“Ey Müslümanlar! Allah’tan korkun, yakınlarınızla ilgilenin, en çok sevap yakınlarla ilişkiyi sürdürmekle kazanılır. Zulüm ve taşkınlıktan da sakının. Çünkü zulüm taşkınlıktan da sakının. Çünkü zulüm ve taşkınlıktan kazanılan günah ve suç, günahların en ağırıdır. Anaya babaya asi olmaktan da sakının. Zira cennetin kokusu bin senelik mesafeden alınır. Vallahi anaya babaya asi olan, akrabalarla ilişkisini kesen ve eteklerini (elbisesini) kibirlenerek yerde sürüyen kimse bu kokuyu alamaz (cennetten bu kadar uzak kalır). Büyüklenmek ise ancak âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.”[33]

Sıla-i rahimi terk eden cennete giremez.

لا يَدْخُلُ الجَنَّةَ قَاطِعٌ

"Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse cennete giremez"[34]

“Üç kişi cennete giremez: İçki tiryakisi, yakınlarla ilişkisi kesen ve sihire inanan onu yapan.” [35]

Şerrin en kötüsü akrabalarla ilişkiyi kesmektir.

“Sevap yönünden hayrın en değerlisi, iyilik yapmak ve yakınlarla ilişki kurmaktır. Ceza yönünden şerrin en kötüsü de zulüm yapmak ve akrabalarla ilişkiyi kesmektir.”[36]

Cenab-ı Hak’kı (cc) en çok kızdıran amel sıla-i rahimi terk etmektir.

Has’am kabilesinden bir adam anlatır:

“Ashabıyla birlikte bulunan Rasulullah’ın (sav) yanına gelerek:

“Ya Resulullah! Hangi iş ve davranış Allah’ı daha çok gazaplandırır”

“Allah’a şirk koşmak”

“Sonra hangisi?”

“Yakınlarla olan ilişkiyi kesmek”

“Daha sonra hangisi ey Allah’ın Rasulü!”

“Kötülüğü söylemek, yaymak ve iyiliğe engel olmak, iyilikten uzaklaştırmak” buyurdu.  

Sıla-i rahimi terk eden topluma rahmet inmez.

“İyi bilin ki, toplum içinde yakınlarıyla ilişkisini kesen kimseler bulundukça o topluma rahmet inmez.” (Esbehânî)

“Toplum içinde yakınlarıyla ilişkisini koparanlar bulundukça o topluma melekler inmez.”[37]

Abdullah İbn-i Ebi Evfâ (ra) der ki:

“Birlikte otururken Resulullah (sav):

“Bugün yakınlarıyla ilişkisini kesen bizimle oturmasın” dedi.

“Bunun üzerine bir delikanlı kalkarak, aralarında meydana gelen bir meseleden dolayı teyzesine gitti ve ondan kendisini bağışlamasını istedi. Teyzesi de aynı şeyi ondan istedi. Daha sonra aramıza dönünce Nebi (sav):

“İyi bilin ki, toplum içinde yakınlarıyla ilişkisini kesen kimseler bulundukça o topluma rahmet inmez” buyurdu.”[38]

Sıla-i rahimi terk etmenin ahirette baki bir cezası vardır.

"Ahiretteki cezası baki kalmak üzere kişiye hemen ceza verdiren şey; dille tecavüz ve akra-badan alakayı kesmektir."[39]

Cenab-ı Hak (cc) sıla-i rahimi terk edeni cezalandırmakta acele eder.

“Zulüm yapmak ve yakınlarla ilişkiyi kesmenin dışında, Allah’ın dünyada ve ahirette bunları yapanı cezalandırmak için acele ettiği başka bir günah yoktur.”[40]

“İşleyene daha dünyada cezası çarçabuk gelmeye en layık günah zulüm ve sıla-ı rahim’in koparılmasıdır, bu cezanın gelmesi, Ahiretteki cezaya kefaret değildir.”[41]

Sıla-i rahimi terk edenler muhtaç olurlar.

“Yakınlarıyla ilişkisini kesenler (başkalarına) muhtaç olurlar.”[42]

Kadir Hatipoğlu
Kazım Karabekir Camii İmam Hatibi/ Bağcılar /İstanbul
Bu Vaaz Çeşitli Makale ve Yazılardan İstifade Edilerek Hazırlanmıştır.

[1] Buharî, Edeb: 12; Tirmizî, Birr: 49, (1980); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/58.

[2] Bakara, 2/83

[3] Nahl, 16/90

[4] İsra, 17/26

[5] Dini Kavramlar Sözlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı yay. “Sıla-i Rahim” md

[6] Nisa, 4/1

[7] Riyazü’s Salihin Hadis No: 324

[8] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/58.

[9] Riyazü’s Salihin Hadis No: 341

[10] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 16/335.

[11] Taberânî, Beyhâkî

[12] Taberani, İbn-i Hıbban

[13] Cami’ül Usul

[14] Buhari, Ebu Davud, Tirmizî

[15] Beyhâkî, Tebarânî

[16]  Abdullah Bin Amr Bin As

[17] Riyazü’s Salihin Hadis No: 320

[18] Müslim

[19] Taberânî, Hâkim

[20] Ahmet, Taberânî

[21] Taberânî

[22] Taberânî

[23] Bezzar, Tebarânî

[24] Bezzar, Taberânî, Hâkim

[25] İbn-i Mace

[26] Bakara, 2/27

[27] Muhammed sûresi (47), 22-23

[28] Riyazü’s Salihin Hadis No: 317

[29] Rad, 13/25

[30] Ahmed b. Hanbel, Müsned

[31] Riyazü’s Salihin Hadis No: 1504

[32] Beyhâkî

[33] Buhari, Müslim, Tirmizî

[34] Riyazü’s Salihin Hadis No: 341

[35] Ebu Musa

[36] İbn-i Mace

[37] Taberani

[38] Esbahânî

[39] Tirmizî ve Davud

[40] İbn-i Mace, Tirmizi, Hakim

[41] Ebu Davud, Tirmizi

[42] İbn-i Hibban

YAZAR: Kadir Hatipoglu - Temmuz 23 2015 17:11:21 · Adobe Reader Belgesi · Microsoft Word Belgesi · Yazdır
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.02 saniye 14,865,159 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024