Hamd, müminleri cennetle vadeden, kâfirleri ise cehennemle tehdit eden Allah’a mahsustur. Allah Teâlâ, kimi cehennem ateşinden uzaklaştırıp cennetine girdirirse, muhakkak ki o kimse büyük bir kazanç elde etmiş olur.
Yüce Rabbimiz biz inananları ve İslam’a teslim olanları en hayırlı ümmet olarak, vasat, seçkin yani olması gereken en ideal konumda vasf ettiği halde, bizler ümmet olarak bu gün bu vasıflardan ne kadar uzaklaştığımızı görmekteyiz.
Vasat Ümmet; "orta¸ dengeli¸ adaletli¸ hayırlı" anlamlarına gelir. Vasat¸ kenar anlamına gelen tarafın zıddıdır. İki aşırı uç olan ifrât ve tefrît de aynı şekilde vasatın karşıtıdır. Vasat¸ bir şeyin tam ortası ise¸ ifrât bir ucu¸ tefrît ise öteki ucu demektir. Zaten İslâm ümmetinin tanımlayan pek çok âyette onun "hayırlı¸ gündemi belirleyen ve gidişata tanıklık eden¸ adaleti ayakta tutan" bir toplum olduğu sürekli vurgulanmıştır.
Mümin, hatalarına kendisine tecrübe kazandıran birer fırsat olarak bakmalıdır.
Mümin, günahından tevbe eder gibi hatalarını fark edip onları bir daha işlememeye azmetmelidir.
“Mümin bir delikten iki defa ısırılamaz.” Hadisini “Müslüman, işlediği bir günahın cezasını dünyada çekerse, o günahtan ötürü âhirette tekrar cezalandırılmaz.” şeklinde anlamak isteyenler olmuştur. ancak hadisin söylenme sebebi, bu tür yorumlara mahal vermemektedir.
Müslüman her işine “بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ” diye başlayan, yani Allah’ın “Rahman ve Rahim” ism-i şeriflerini her şeyin başına koyarak hayat kuran insan demek.
Şefkat ve merhamet, dinimizin üzerinde durduğu en önemli konulardan biridir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimiz Hz.Muhamed (S.A.V) merhametin en güzel timsali olmuştur.
Rahmet: Rahman ve Rahim kelimelerinin köküdür. İncelik, ihsan, şefkat etme, bağışlama, acıyıp esirgeme. Allah'ın kullarına acıması, onlara sevgi, şefkat ve merhametle muamele etmesi, bol bol ihsanda bulunması anlamında Kur'anî bir tabir.
Azim ve sebatın kaynağı inançlı olmaktır. Allah'a gerçek anlamda iman eden kişi ancak inancını koruma uğruna elinden geleni yapma azmini gösterebilir. İmandaki en küçük bir zayıflık kişinin özgüvenini kaybetmesine, hatta inandığı değerlerde şüpheye düşerek gevşemesine ve hidayeti yitirmesine bile neden olabilir.
Okur-yazar olmayan bir Peygambere inen ilk âyetlerde okumaktan ve kalemle yazmaktan söz ediliyor., "Rabbin insanoğluna kalemle yazmayı öğretmiştir." deniliyor. Kalem, o gün olduğu gibi bu gün de insan hayatında en etkili öğretim aracıdır.
İslamî terminolojide ilim terimi; "bilgi" kelimesini karşılamak için kullanıldığı gibi, herhangi bir bilgi şubesini ifade için de kullanılır. Meselâ; kelâm ilmi, tefsir ilmi gibi. Keza, ilim ve bilgi terimlerinin bazen marifet kelimesiyle karşılanıldığı da bilinir.