ABDEST. 1
Abdestin Farzları 1
Abdestin Alınış Sebebi 1
Abdestin Farz Olmasının Şartları 1
Abdestin Sıhhatinin Şartları 2
Abdestle İlgili Hükümler 2
Abdcstin Sünnetleri 2
Abdestin Âdabı 3
Abdestin Çeşitleri 4
Abdesti Bozan Şeyler 5
Abdesti Bozmayan Şeyler 6
Geçmiş Konularla İlgili Sorular 6
Abdestin Farzları
Abdestin rükünleri (farzları) dörttür:
Birincisi; yüzün,
alnın en üst tarafından başlamak üzere çene altına kadar olan kısmıyla, iki
kulak yumuşakları arasında kalan kısmını yıkamak.
İkincisi; dirsekler de
dahil olmak üzere, elleri yıkamak. Üçüncüsü; ayağı, topuklarla beraber yıkamak.
Dördüncüsü; başın dörtte birini meshetmek.
Abdestin Alınış Sebebi
Ancak abdestli olarak yapılması uygun olan birtakım şeyler f-apılmak istendiğinde abdest
alınır; budur abdestin sebebi ve dünya ile ilgili
değerlendirmesi. Ahiretle ilgili yönü ise sevaba
kavuşmaktır.
Abdestin Farz Olmasının Şartları
Abdestin farz olması için akıllı olmak, bulûğ çağına gelmek, müslüman olmak, abdeste yetecek
kadar suyu kullanabilecek durumda bulunmak, abdestsiz
olmak, hayızlı ve lohusa
olmamak ve bir de vaktin dar olmaması gerekir. |
Abdestin Sıhhatinin Şartları
|
Abdestin doğru olabilmesi için temiz suyun, cildin her yerine
temas etmesi, hayızlı ve lohusa
olunmaması, abdesti bozan şeylerden uzak bulunulması
ve bir de mum ve yağ gibi suyun vücuda sirayetini Önleyici şeylerin giderilmesi
şarttır.
Abdestle İlgili Hükümler
Sık sakalın
(sadece) dışım yıkamak farz olup konuyla ilgili ılarak
verilen en doğru fetva da budur. Sakalın seyrek olması hainde ise, suyun cilde
kadar sirayet ettirilmesi şarttır.
Yüzün çevresinden
aşağıya doğru sarkan saçlar ile dudağın kapatıldığında içeride kalan kısmının
yıkanması farz değildir. Birbirine yapışmış parmak aralarının, uzayarak
parmağı kapatmış olan tırnakların altının ve tırnak altlarındaki su geçirmeyen
hamur gibi şeylerin (giderilerek) yıkanması farzdır. Tırnak içinde (vb.
yerlerde)ki kirler, pire ve benzeri şeylerin pislikleri suyun sirayetine mâni
değildir. Dar olan yüzüğü (ileri geri) oynatmak gerekir. Ayak yarıklarını
yıkamak zarar veriyorsa, suyu yarığa konulan ilacın üzerinden geçirmek
yeterlidir. Saç veya sakalı tıraş ettikten sonra o mahalli yeniden yıkamak ya da meshetmek gerekmez. Tırnak kesilince ve bıyık
kısaltılınca da tekrar yıkamak icab etmez.
Abdcstin Sünnetleri
Abdestin on sekiz sünneti vardır ki bunlar:
(1) Elleri
bileklere kadar
yıkamak,
(2) (elleri yıkamaya/ab-deste) başlarken besmele çekmek,
(3) misvak kullanmak,
(misvak yoksa, yerine parmağı kullanmak),
(4) bir avuç suyla da olsa ağızı
üç kere mazmaza etmek;
(5) buruna üç kere su çekmek (istin-şak);
(6) oruçlu olmayanların ağıza
ve buruna suyu fazla fazla çekmeleri,
(7) bir avuç suyu, sık sakalın arasına alttan yukarı
doğru temas ettirmek
(8) parmak aralarını (diğer parmaklarla) ovuşturmak;
(9) (azaları) üçer kere yıkamak;
(10) başa bir kerede kaplama meshetmek,
(11) başa kullanılan su ile de olsa, kulakları mesbetmek,
(12) (su döktükten sonra azaları) ovmak,
(13) azaları (ara vermeden) peşpeşe
yıkamak,
(14) niyet etmek,
(15)
Allah
Teâlâ'nın Kitâb-ı Kerîm'inde
belirtilen sıra ve tertibe uymak;
(16) (azaları yıkamaya) sağdan ve
(17)
parmak uçlarından başlamak,
(18) başın ön kısmından başlayarak meshetmek, boynu meshetmek,
boğazı değil... Bu son dördünün müstehap olduğu
söylenilmektedir.
Abdestin Âdabı
Abdestin âdabı,
(1) yüksekçe bir yere oturmak,
(2) kıbleye dönmek,
(3) başkasından yardım beklememek,
(4) konuşmamak,
(5) niyeti hem kalp, hem de dil ile yapmak,
(6) (Resul Aleyhis-salâtü vesselam ve onun ashabından intikal eden) dualar
okumak,
(7)
her uzvu yıkarken besmele çekmek;
(8) (kulağı meshederken) küçük parmakları kulak
deliklerine sokmak,
(9)
bol olan yüzüğü oynatmak,
(10) ağıza ve
buruna sağ el ile su vermek,
(11) sol elle sümkürmek,
(12)
özürlü olmayanların namaz
vaktinden önce ab-dest almaları,
(13)
abdestten sonra şahadet kelimelerini söylemeleri,
(14) abdestten arta kalan sudan
ayağa kalkarak içmek ve:
abdestte niyetin farz olduğu görüşündedirler.
"Allahümmec'alnî mine't-tevvâbîne vec'alnî mine'l-müteta-hhirîn=
Allah'ım! Beni, (günahına) tevbe edenlerden ve
temizlenenlerden eyle" diye dua olmak üzere on dörttür.
I
Abdcstin Mekruhları
Abdest alan kimseye altı şey mekruhtur (ki bunlar):
(1) Suyu
israf etmek,
(2) suyu son
derece cimri (mesheder gibi) kullanmak,
(3) suyu
yüze çarpmak,
(4) konuşmak,
(5) bir özrü yok iken başkasından yardım istemek,
(6) her defasında yeni su alarak meshi
üç kez tekrarlamak.
Abdestin Çeşitleri
Abdest üç türlüdür:
Birincisi: Abdestsiz
bir kimsenin, nafile de olsa, namaz için,
cenaze namazı için, tilâvet secdesi için ve bir tek âyet de olsa Kur'ân'ı tutmak için abdest alması farzdır.
İkincisi: Vacip
olup Kabe'yi tavaf için alınan abdesttir.
Üçüncüsü ise
mendubdur ki bu da,
1) uykuya
yatarken,
(2) uykudan
uyanınca,
(3) devamlı abdestli bulunmak için (alman ab-destler ile)
(4) abdestliyken abdest almak,
(5) gıybetten sonra,
(6) yalan söyledikten,
(7) insanlar arasım açmak için laf götürüp getirdikten ve
(8) yapılan
her türlü hatadan sonra,
(9) (çirkin bir) şiir yazdıktan,
(10) namaz
dışında kahkahayla güldükten,
(11) ölü
yıkadıktan ve
(12) cenaze
taşıdıktan sonra,
(13) her namaz vaktinde,
(14) cünüplükten yıkanmadan önce,
(15) cünüp olan kimsenin herhangi bir şey yemesi içmesi,
uyuması ve cima etmesi için, !
(16)
Öfkelenince,
(17) Kur'ân ve hadis okumak ve hadis rivayeti için,
(18) (şer'î)
ilim okumak
(19) ezan, kamet ve
(20) hutbe
okumak için,
(21) Peygamber
Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselâm)'i ziyaret,
(22)
Arafat'ta durmak
(23), Safa
ve Merve arasında say için,
(24) deve
eti yemek için ve -meselâ kadına dokunulması meselesi gibi-
(25) ulemâ
arasındaki ihtilaflı mevzulardan sakınmak için abdest
almaktır.
Abdesti Bozan Şeyler
Şu on iki şey abdesti
bozar:
(1) Ön ve
arkadan çıkan şeyler,
(2) kan
gelmeksizin doğum yapılması;
(3) ön ve
arkadan çıkan şeylere ilâveten kan ve
irin,
(4) ağız
doluşunca
(5 )yemek,
su, kan pıhtısı veya safra kusmuğu gibi
N. tzah,
Forma;
pis (kabul edilen)
mayiler kusmak, [öyle ki kusmuk ağızda güçlükr le tutulacak halde olmalıdır. Öte yandan aynı sebebe dayalı
müte} ferrik kusmukların
toplamı da bu çerçevede değerlendirilir],
(5) tükrükten fazla veya tükrüğe eşit kan gelmesi;
(6) uyku sebebiyle makatın
yerdeki istikrarını kaybetmesi,
(7) yere düşmese dahî uyuklayan kimsenin makatının uyanmadan önce yerden yükselmesi,
(8) bayılma,
(9) delirme ve
(10) sarhoşluk halleri;
(11) nar mazdan çıkmak
maksadıyla da olsa, ergin bir kimsenin uyanıkken rükûlu ve secdeli bir namazda
kahkahayla gülmesi;
(12) erkek teL nasül uzvunun sertleşmiş bir haldeyken engelsiz (ve çıplak)
olarak kadının tenasül uzvuna temas etmesi.
Abdesti Bozmayan Şeyler
Şu on şey abdesti bozmaz:
(1) Çıktığı yerden dışarı akmayan kan;
(2) (vücuttan) kan ak-maksızm,
(cilt sathında beliren ve kendisine) "rüşte" de denilen ırk-ı Medenî
gibi (çıban ve) et parçasının düşüp
ayrılması;
(3) yaradan,
kulak ve burundan kurtçuk çıkması;
(4) erkek tenasül uzvuna dokunmak ya da kadına dokunmak;
(5) ağzı
doldurmayacak şekilde kusmak,
(6) çok da olsa balgam çıkarmak;
(7) uyuklayan kimsenin, makatı
bulunduğu yerden ayrılmadan, sağa sola meyletmesi;
(8) bir
mekânda istikrarlı bir halde, bir şeye dayanarak dahi olsa, (hatta dayanılan
şey çekildiğinde düşecek tarzda bile olsa) uyumak,
(9,10) namaz
kılan kimsenin, isterse rükû ya da secde halinde
bulunsun, sünnete uygun tarzda uyuması.
Başarıya ulaştıran
Allah'tır,
Lügat ve fıkıh
ulemasının ıstılahı açısından abdest nedir? Abdestin meşrûiyye-tinin
hikmetiyle ilgili neler biliyorsunuz?
Abdestin rükünleri
nelerdir ve bunların birer farz olduğuna dair delil nedir?
Niçin başın dörtte
birini meshetmek farzdır? Bu hususta delil nedir?
Yüzün enine ve uzununa
sınırları nedir? Kulaklar yüzden kabul edilir mi?
Dirsekler ellere,
topuklar ayaklara dahil midir?
Abdestin dünyevî ve uhrevî hükmü nedir? Abdestin
vücûbunun ve sıhhatinin şartları nelerdir?
Sık sakal nedir ve abdestte sık ve seyrek sakalla ilgili yapılması gereken
şeyler nelerdir?
Abdestte suyun ulaşması nereye ve ne zaman şart değildir?
Absdestte yapılması sünnet olan şeyler nelerdir? Bilek nedir?
Yüzü yıkamadan evvel elleri bileklere kadar yıkamanın sünnet olduğuna delil
nedir? Bu hüküm sadece (yatak ve) uykudan kalkanlara mı mahsustur?
Misvak nedir? Abdest alan bir kimsenin misvak kullanmasına dair hükümler
ve bununla ilgili delil nedir?
Abdestte el ve ayak parmaklarının aralarını oğmak (hilallamak)la ilgili hüküm
nedir; el parmaklarının arası nasıl, ayak parmaklarının arası nasıl hilali an
ir?
Oğmak nedir, bunun abdestteki
hükmü nedir? (Abdestte) peşpeşe
yıkama nedir?
Lügat ve ıstılah
yönünden niyet nedir? Bunun abdestle ilgili hükmü
nedir?
Sağdan başlamakla kasdedilen şey nedir?
Edeb, lügat ve ıstılah yönünden nedir? Edebin başka istılahî bir manasını biliyor musunuz, biliyorsanız bu
nedir? Abdestin âdabını söyleyiniz.
Mekruh nedir ve mekruh
şer'an kaç kısma ayrılır? Tahrîmen
mekruh ile tenzîhen mekruh arasındaki fark nedir?
Abdestte mekruh olan şeyler nelerdir?
Abdest kaç kısma ayrılır? Bu kısımların meydana gelmesinin
sebepleri nelerdir?
Mekruh ve haram olan abdest var mı? Varsa hangi hallerde?
Bir şeyin abdesti bozmast ne demektir?
Abdesti bozan şeyler nelerdir?
Akan kanın abdesîi bozacağına delil nedir? Ağız dolusu kusmanın abdesti bozacağına delil nedir?
Ağzın kusmukta
dolmasının ölçüsü nedir? Yemek kusmakla balgam kusmak aynı mı kabul edilir?
Eğer bunlar arasında fark varsa tafsilatıyla açıklayınız.
Ayrı ayrı olan kusmuklar birleştirilir mi, bu ne demektir?
Bununla ilgili
yapılması gereken şey nedir? Birbirinden ayrı (kusmukların toplanması için
herhangi bir şart var mı, varsa nedir?
Abdesti bozan şeyler nelerdir?
Abdest kaç kısma ayrılır? Bu kısımların meydana gelmesinin
sebepleri nelerdir?
Abdesti bozmayan şeyler nelerdir?
Abdestin Arapçası
vuzû olup güzellik ve temizlik manasınadır. Fakihlerin ıstılahında ise abdest,
yüzü, elleri, ayakları yıkamak ve başa meshetmekten ibarettir. Bu uzuvlar,
yıkanınca temizlenmelerinin yanı sıra, üzerlerindeki toz toprak gibi şeyler ile
insanların üzerine konan sinek ve benzeri şeyler vasıtasıyla taşınan hastalık
mikropları da giderilmiş olur.
Abdestin farz oluşunda, yukarıda dile getirdiğimiz birtakım
şeylere maruz kalan uzuvların yıkanmasının emredilmesinde, tavsifi mümkün
olmayan nice hikmetler vardır. Bir defa insana son derece zararlı olan
mikroplar bu uzuvların yıkanmasıyla giderileceği gibi, insanın üzerindeki
uyuşukluk gider, yerine canlılık gelir. Abdesti
olmayanlara, her namaz kılmak isteyişlerinde abdest
almalarının emredilişi düşünüldüğünde, bu ibadetin farz oluşunun hikmet ve
esrarı çok daha iyi anlaşılır.
Üç azanın yıkanması ve
başa meshedilmesi, "Ey iman edenler, namaz kılmaya kalktığınız zaman
yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi ve başlarınızı meshedip
topuklarınıza kadar ayaklarınızı yıkayın" mealindeki âyet-i celîle ile sabittir. Başın dörtte birine meshedihnesini ise, Rasûlullah (Aleykissalâtü vesselâm)'m "Abdest
alıp nâsiyesini (başının ön kısmını) meshetmesinden
dolayıdır. Evet, bu kısım, başın dörtte birini oluşturuyor. Çünkü baş, dört
bölümden oluşmaktadır ki, bunlardan ikisi başın önden orta kısmına kadar olan nâsiye bölümü ile buradan itibaren başın enseye kadar olan
kısmı ve ikisi de başın sağ ve sol yanlarıdır.
Meselâ, abdestsiz namaz
kılmak, Kâ'be'yi tavaf etmek, Mushaf ı taşımak
haramdır.
Eğer ibâdet
niyetiyle bu üç aza yıkanır ve başa meshedilirse bu böyledir. Serinlemek veya
temizlik niyetiyle yapılırsa sevaba nail olunmaz. Niyet ederek abdest almak ibâdettir, ibâdetin ise her türlüsüne âhirette sevap vardır.
Yüzün derisi görülmeyecek şekilde sakalın sık olması.
Sık olan sakal, cilt gibi kabul edildiği için sadece dışını yıkamak farzdır.
Bazıları, böyle sık olan sakalın dörtte birinin yıkanması veya meshedilmesi
yeterlidir, bazıları üçte birinin yıkanması ya da
meshedilmesi yeterlidir, diğer bir kısmı ise; sık sakal da tıpkı seyrek sakal
gibidir, demişlerse de musannifin dediği en doğru olanıdır.
Bilek, elle kol
arasında kalan kısım. Elleri yıkamanın sünnet oluşu, "Sislerden biri
uykudan uyanınca elini yıkamadan (su) kabına sokmasın, çünkü (sokan kişi)
elinin gece nerelere temas ettiğini bilmez" mealindeki hadis-i şerifle
sabittir. Elleri yıkamak, sadece uykudan uyananlar için sünnet olmayıp, abdest almak isteyen herkese sünnettir. Hadis-i şerifte
uykudan uyanma şartı, bir âdeti dile getiriyor ki, o da insanın sabah namazının
ab-destini uykudan uyanınca alması meselesidir.
Misvak, "Erak" denilen ağacın dallarından elde edilen ve
dişleri fırçalamak için kullanılan bir dal parçasıdır. Bunu kullanmanın sünnet
oluşu Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselâm)'in,
"Ümmetime zor gelmeyeceğini bilseydim her namazda misvak kullanmalarını
emrederdim" hadîs-i şerifiyle sabittir.
Mazmaza: Çalkalamak
suretiyle ağzın her bölgesine suyun temasını sağlamaktır.
îstinşak: Su ve su yerine geçen şeyleri burun yumuşağına
varacak şekilde çekmektir.
Rasûlullah (Aleyhissalâtü
vesselam), abdest alırken avucuna su alarak, alttan
itibaren sakalının aralarına sürmüş ve: "Bunu bana Rabbim Teâlâ emretti" demiştir.
Parmaklar,
birbiri arasına geçirilerek ovuşturulur. Ayak parmakları ise, sol elin küçük
parmağı, sağ ayağın küçük parmağından başlayıp sol ayağın küçük parmağına kadar
bütün ayak parmaklarının aralarına sokularak ovuşturulur (hilallanır).
Ovmak, suyu
döktükten sonra elin azalar üzerine temasla gezdirilmesidir. Mâliki ve Evzâî, abdest ve gusülde ovmanın
farz olduğu görüşündedirler. Diğerleri bu görüşe katılmıyorlar.
Azaları öyle
yıkamalı ki, son âza yıkandığında ilk yıkanılan âza kurumamış olmalıdır.
Niyet; kalben
bir işi yapmaya azmetmek, yönelmektir, tmam Mâlik ve
Şafiî,
Sol elden Önce
sağ eli, sol ayaktan önce sağ ayağı yıkamalıdır. '
Âdâb, "edeb"in çoğulu
olup bu da birşeyi yerli yerine koymak demektir.
Hanefî fıkıh âlimlerine göre ise edeb; Peygamber (Aleyhissalâtü vesselâmyin devamlı
değil de, bir veya iki kere yaptığı fiil ve davranışlardır. Aynı zamanda bu
davranışlar nafile, müstehab, mendub
ve tatavvu diye de adlandırılır.
Meselâ abdestini tutamamak gibi bir özrü olursa, bu gibilerin her
namaz vaktinde abdest almaları şarttır. Bize göre böylelerinin abdesti, vaktin bitiminde
bozulur. Ancak, namaz vakti girmeden -meselâ öğle vaktinin sonlarına doğru
ikindi namazı için- abdest alan özürlünün abdesti, öğle vaktinin sona ermesiyle bozulmaz, fakat
vakit girmeden evvel özürlünün abdest almasının bir
yararı yoktur.
Mekruh kelimesi
mahbûbun zıddıdır. Sevilmeyen, hoş karşılanmayan demektir.
Istılah olarak ise mekruh, tahrîmî ve tenzîhî olmak
üzere iki türlüdür: Tahrîmî mekruh; vacibin sübûtuna
yarayan delil ile sabit olup terki vaciptir. Bu nevi deliller şüpheli olup
zanna dayanır. Tenzîhî mekruh ise; terkedilmesi
yapılmasından daha iyi olan, terkedilmesine işaret
eden delil kesin olmadığından, yapılması helâla en
yakın olan bir davranıştır.
Abdestin bundan başka birisi mekruh, diğeri haram olmak
üzere iki çeşidi daha vardır.
Mekruh olanı, abdest üzerine abdest almaktır. Abdestli iken yeniden abdest
almanın mekruh olabilmesi için ikinci abdestin,
birinci abdestin alındığı yerde alınması gerekir,
şartlardan birisi bu. İkinci şart da alınan birinci abdestle
ancak abdestli olarak yapılabilen ibadetlerden
herhangi birini yapmamış olmalıdır. Eğer ikinci abdest,
birinci abdestin alındığı yerde alınmaz veya birinci abdestle herhangi bir namaz kılınır ya
da tilâvet secdesi yapılırsa, bu abdestin üzerine
yeniden abdest almak mekruh olmaz.
Haram olanı ise bir
kabileye ait olan yahut içme suyu ve benzeri şeyler için ayrılmış bulunan sudan
abdest almaktır.
Namaz için abdestin farz oluşuna, bu abdest
bahsinin girişinde belirttiğimiz âyet-i celileye
ilâveten Peygamber (Aleyhissalâtü vesselam)'m,
«Allah. Teâlâ, sizlerden hiç kimsenin abdestsiz
kıldığı namazı kabul etmez, meğer ki abdest almış
olsun» mealindeki hadîs-i şerifi de delildir. Namaz kelimesi hem farz, hem de
nafile namazı ifâde eder. Rükû ve secde bulunmasa dahi cenaze namazı da bir
namazdır.
Çünkü Allah Teâlâ: "Ona temiz olandan başkası dokunmasın"
(Vakıa, 79) buyuruyor.
Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)
şöyle buyurmuştur;
«Kabe'yi tavaf etmek
tıpkı namaz gibidir, ne var ki tavaf sırasında konuşabilirsiniz. Tavaf
esnasında konuştuğunuz takdirde hayırlı (ve faydalı) şeyler söyleyiniz»
Aslında tavaf, namaza
her bakımdan benzemez. Meselâ tavaf esnasında bilerek de olsa konuşmak, tavafi bozmadığı halde namazı bozar. Hac bahsinde bu
konuda bilgi verilecektir.
Adest üzerine abdest almanın ne
zaman mendup, ne zaman mekruh olduğu hakkında daha
önce bilgi
verilmişti.
Gıybet: Gerek
arkalarından ve gerekse yüzlerine karşı insanlara doğru da olsa hoş olmayan
şeyler söylemek. Eğer söylenilen şey yalansa, bu takdirde iftira ve bühtan
olur.
Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselam), bu hususta şöyle buyurmuştur:
«Öfke şeytandandır ve
şeytan ateşten yaratılmıştır. Ateş ise ancak sil ile söndürülür. (Binaenaleyh)
sizden biriniz öfkelenince abdest alsın.»
Abdestin bozulması demek,
namaz vs. gibi abdestli olarak yapılmasına izin
verilen şeylerin bu bölümde dile getirilen şeylerden biriyle yapılamaz hale
gelmesidir.
Ebu Hanife, ihtiyaten yıkanmak
gerektiğini söylemiştir. Çünkü doğumda az da olsa mutlaka kan gelir... es-Sadru'ş-Şehid de böyle fetva
vermiş olup diğerleri dahi bunu doğrulamıştır.
Peygamber (Aleyhissalâtü
vesselam): «Akan her türlü kan için abdest alınır»
buyurmuştur. Kanın akması demek, yıkamayı vücûben
gerektirecek kadar kanın çıkış yerinden vücûdun diğer yerlerine yayılması;
yahut da yıkanması mendup olacak şekilde kanın meselâ
ağız içerisine, burun yumuşağına ve kulak içerisine akması demektir.
Peygamber (Aleyhissalâtü vesselâm)'in kustuktan sonra abdest aldığı sabittir. Efendimiz (Aleyhissalâtü
vesselam) şöyle buyurmuşlardır:
«Abdest,
yedi sebepten dolayı iade edilir: Bunlar da idrarın gelmesi, kanın akması,
kusmak, ağız dolusu kusmuk gelmesi, yatarak uyumak, ergin bir kimsenin namazda
kahkahayla gülmesi, kan çıkmasu»
Bir adam, Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselâm)'a gelerek; 'Ya
Rasûlallah' dedi, "Namazda zekerini tutan bir
kimse için ne dersiniz?" Efendimiz (Sallaüahu
aleyhi vesellem) de adama: "O senin sadece bir
parçan değil mi?" yahut: "O sadece sana ait bir et parçası değil
mi?" diye karşılık verdi.
Bu hadis-i şerif, bu
konuda söylenecek en güzel ve en doğru sözdür. Öte yandan Ömer, Ali, Ibn Mes'ûd, tbn
Abbâs (Rıdvanullahi aleyhim
ecmaîn) gibi sahabe de zekere dokunmanın abdesti bozmayacağı görüşündedirler.
Nitekim ashâb-ı kiram (Aleyhimurndvan)
yatsı namazını beklerken (uyku sersemliğiyle) başları (eğilip) düşer, sonra da
kalkıp abdest almadan namazlarını kılarlardı
Rasûlullah (Aleyhissalâtü
vesselam) şöyle buyurmuştur:
"Bir yaranı (yere)
koymadan, oturarak, ayakta yahut secde halinde uyuyan kimsenin abdest alması gerekmez,"