imâ ile (dahi) namaz
kılmaya gücü yetmeyen bir hastanın, (kılamadığı namazlar) az da olsa, Ölürken
vasiyet etmesi gerekmez. Aynı şekilde yolculuk veya hastalık yüzünden orucu
yiyenler, vatanlarına dönmeden veya iyileşmeden öldükleri takdirde (ıskat için)
vasiyet etmeleri gerekmez.
.
;
'..
(Ramazan orucunu
tutmaya) gücü yeten ve (fakat tutmayıp) üzerinde borç olarak kalan kimsenin (bu
orucunun ıskatı için) vasiyet etmesi gerekir. Ölünün vârisi veya vasisi, terkedilen her günün orucu ve -vitir namazı dahil- (kılmamayan) her vaktin 'namazının (ıskatı) için ölünün
geride bıraktığı malının üçte birinden yarım sâ
(2100 gr.) buğdayı veya değerini ayırır.
Eğer vasiyet
etmemişse, ölünün malından vârisinin teberru Larak
vermesi caizdir, ancak onun yerine oruç tutması ve namaz iknası caiz değildir.
Ölünün vasiyet ettiği
(meblağ),1 üzerindeki borcu karşılamara yetmezse, bu
miktar (bir) fakire verilir ve ölünün zimmetinden miktarın karşılayabildiği
kadarı düşürülür. Sonra fakir bu neblağı ölünün
vârisine hibe eder, vârisi de bunu alır, kabul gîder.2 Sonra bu meblağı fakire
yeniden verir ve yine bu miktarın karşılayabildiği kadarı ölünün zimmetinden
düşürülür. Fakir bu meblağı yemden ölünün vârisine hibe eder ve o da bunu alır,
kabul
eder. Sonra bunu
fakire yeniden verir ve bu uygulama, ölünün üzerindeki namaz ve oruç borcu
(tamamen) düşürülünceye kadar sürdürülür.
Namazlara âit fidye
bir kimseye toptan verilebilir, ama yeminin keffâreti
verilemez. (Yine de her şeyin doğrusunu) en iyi Allah sübhanehû
ve teâlâ bilir.
Bilinmelidir ki, hasta
ya ıskat için vasiyet etmiştir, ya
etmemiştir. Eğer vasiyet etmişse, varislerin bu (vasiyet edilen miktarı ölünün
malından) ayırmaları şarttır. Ancak varisler, ölünün
bıraktığı malın üçte birini (bu iş için) ayırmakla
yükümlüdürler sadece.. Çünkü hasta, hastalığı zamanında terekesinin üçte
birinde hak sahibidir. Üçte ikisinde ise varislerin de hakları vardır. Dolayısıyla
varislerin hakkının bulunduğu şey üzerinde onları mağdur edecek bir uygulamaya
gidilemez. Binaenaleyh, malının üçte biri, verilmesi gereken fidyeyi
karşılamaya yeterse yapılacak şey bellidir. Eğer ayrılan mal, verilmesi gereken
fidyeyi karşılamaya yetmezse, varisi, Ölünün malının üçte birini (bu iş için)
mecburen ayırır ve ıskat edilemeyenler ise ölünün
zimmetinde kalır. Vasiyet edilmediği takdirde varislerin, hiç birşey yapmaları gerekmez. Vasiyet edilmiş olur ve (ölenin)
malının üçte birisi kâfi gelmez de vârisler kendiliklerinden üçte birin üstünde
bir miktarı teberru ederlerse yahut da vasiyet edilmediği halde ıskatın
gerektirdiği herşeyi bir teberru olarak yerine
getirirlerse vârislerin bu teberrulan caiz olduğu
gibi üstelik ölü de zimmetindeki borçtan kurtulmuş olur.
Ölünün vârisinin
kendisine hibe edilen şeyi alıp kabul edeceği iki kez ifâde ediliyor. Çünkü bu,
her defasında gereklidir. Bunun, sim şudur: Hibe edilen, bir mala ancak alıp
kabul etmekle sahip olunur. Teslim alınmazsa, bu mali hibe edenin mülkiyetinde
kalmaya devam eder; binâenaleyh bu mal fakire temlik etmek istenince de
kendisinin olmayan bir mal temlik edilmeye kalkılmış olur, daha doğrusu mal
asıl sahibine temlike yeltenilmiş olur îd,| bu bir
çelişki olacağından caiz değildir.
Hasta ne zaman namazı
ayakta kılmayabilir?
Ayakta durmanın
imkânsız hale geldiği veya zorlaştığı nasıl anlaşılır?
Hasta nasıl namaz
kılar, (oturarak namaz kılan) hasta için özel bir oturuş var mıdır?
Rükû ve secde etmek imkânsızlaşınca
ne yapılmalıdır?
Rükû ve secde edemeyen
hasta, üzerine secde etmek için birşey kaldırs olur? Hastanın namazda oturması zorlaştığı takdirde
ne yapar?
Hasta namazı îmâ ile
de kılamazsa ne olur? Bu durumda kıiınamayan namazı
kazası gerekir mi, bu konudaki ihtilâfı açıklayınız.
Namazda iken
hastalananlar, namaza sağlıklı başlayıp namaz içinde iyileşenler hakkında ve
beş-vakit namazlar boyunca veya daha fazla müddetlej
delirmiş veya baygın bir halde kalanlar için ne söylenilebilir?
Namaz ve orucun ıskatı
(borç olmaktan çıkarı İm as ı)nın şerîatta yeri var
mıdır, bunu mükemmel bir şekilde açıklayınız.
Ne zaman oruç ve namaz
için fidye verilmesi hususunda vasiyet edilmez, bt|
hususta vasiyet etmek ne zaman şarttır? İnsan vasiyet etmeden ölünce, onun adınf varisinin kendiliğinden fidye vermesi doğru olur mu?
Ölmüş bir kimsenin
yerine varisinin namaz kılması uygun olur mu?
(Fidye için) vasiyet
edildiğinde, (ölünün) malının ne kadarı bu vasiyetin yerinÖ
getirilmesi için tahsis olunur? Fidyeyle ilgili bu miktarın tamamı yerine getirilmediğind ne olur?
Fidyede gerekli olan
miktar nedir?
Namazla ilgili
fidyenin tamamının bir fakire verilmesi doğru mudur?