Ağır Pislikler:
Şarap, akmış kan,1 ölü
(hayvan) eti2 ve derisi,3 eti yenmeyen hayvanların sidikleri, köpek pisliği,
yırtıcı hayvanların tersi ve salyaları, tavuk, ördek ve kaz pislikleri ve
benzerleri ile insan bedeninden çıkınca abdesti
bozan şeyler ağır pisliklere birer örnektir.
Hafif pislikler ise at
idrarı,4 eti yenen hayvanların idrarı ve eti yenmeyen kuşların tersleri ve
benzeri pisliklerdir.
Ağır pisliğin bir
dirhem kadarına, hafif pisliğin ise, elbisenin veya vücudun dörtte birinden5 az
bir kısmına yayılmış olanına ve
Akmış kan, çıktığı
yerden dışarıya taşan ve temizlenmesi gereken kana denir. Kur'an-i
Kerim'de:
«De ki: Bana vahyolunanda leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki
pisliğin ta kendisidir- ya da günah işlenerek
Allah'tan başkası adına kesilmiş hayvandan başka, yiyecek kimseye haram
kılınmış birşey bulamıyorum." (En'âm, 145) buyurulmaktadır.
Burada kanı olan
hayvanların ölüleri kasdedilmektedir. Balık ve
çekirge bu hükmün daşındadır. Cırcır böceği ve akrep
de böyle. Çünkü bunların etleri, her ne kadar yenilmeseler de temizdir.
Burada tabaklanmadan
önceki deri kasdolunuyor. Tabaklandıktan sonraki deri
temizdir.
Atın sidiği hafif
pisliklerdendir. Çünkü at eti, her ne kadar mekruh ise de yenilir. Hanefî
mezhebinde fetva bu yönde verilmiştir. İmam Muhammed'e göre ise atm eti temizdir. Atın, eti yenilen hayvanlardan olduğu
halde burada ayrıca belirtilmesi, at eti üzerinde böyle bir ihtilafın mevcut
bulun-masmdandır.
Bizim mezhebimizin
âlimleri, bu ibareden kasdedilen şey üzerinde ihtilaf
| etmişlerdir. En tercihe şayan olan söz, hafif necaset (pislik) bulaşmış her |
türlü elbisenin dörtte birinin kasdolunmuş olmasıdır.
Elbisenin dörtte birine bulaşmış olan hafif pisliğe göz yumulmaz, daha az bir
kısmına bulaşmışsa göz yumulur. Pislik temas eden yerin dörtte biriyle şu
hususun | kasdedildiği söylenilmektedir: Elbisenin
koluna pislik bulaşsa meselâ, bu kısmın dörtte birinden az bir yere temas etmiş
olan pisliğe göz yumulur.
Ayrıca,
"Kendisiyle namaz kılınabilen asgari ölçüdeki elbise, göbekle | diz kapağı
arasında kalan bölgeyi kapatmaya yetecek bir elbisedir. Binaenaleyh, elbiseye
hafif necaset bulaştığında pisliğin, sözünü ettiğimiz asgari ölçüdeki elbisenin
dörtte biri kadar bir yerini mi, yoksa daha fazlasını mı işgal ettiğine
bakılır. Eğer dörtte birinden fazla bir kısmını işgal etmişse bununla namaz
kılınmaz, aksi halde kılınır.
iğne ucu kadar olan
idrar damlacıklarına göz yumulur.
Pis olan yatak veya
toprak, uyuyan birinin teriyle yahut ayakta bulunan yaşlıkla ıslandığında,
vücutta ve ayakta pisliğin eseri görülürse; ikisi de pislenmiş olur, aksi halde
pislenmezler. Aynı şekilde, sıkıldığında dışarıya su vermeyen yaş ve pis bir
elbisenin içine sarılan kuru ve temiz elbise de pislenmiş olmaz. Pis bir yere
serilen elbisenin yaşlığının, serildiği yere geçmesiyle
ve pislik istikametinden esip elbiseye temas eden rüzgârla elbise pislenmez;
ancak elbise üzerinde pislik izine rastlanırsa pislenir.
Görülen herhangi bir
necasetle pislenmiş bir şeyin üzerindeki "pisliğin, bir kerede dahi olsa,
giderilmesiyle o şey temizlenmiş olur, doğrusu da budur. (Temizlenen pisliğin
ardından) çıkarılması güç olan
bir izin kalmasında bir sakınca yoktur.
Görülmeyen bir pislik,
üç kere yıkayıp her defasında sıkmakla temizlenmiş olur.
Elbise ve vücuttaki pislik,
suyla temizlenilebileceği gibi, sirke ve gül suyu gibi arıtma özelliği bulunan
her türlü mayi (sıvı) ile de temizlenilebilir.
Mest ve benzeri şeyler
üzerindeki pislik kütlesi (suyla temizlenebilir, bunun yanında), yaş da olsa
(yere, toprağa) sürtmek (ve firçalamak)la (da) temiz
olur. Kılıç ve benzeri şeyler ise
(bir bez parçasıyla veya toprakla) silerek temizlenir.
Yeryüzündeki pislik,
kurumuş ve herhangi bir izi kalmamışsa üzerinde namaz kılınır, ama toprağıyla
teyemmüm
yapılmaz. Adı geçen yerdeki ağaç ve otların temizliği de (aynı şekilde) kurumalarına
bağlıdır.
Tuza dönüşerek yahut
yanarak başkalaşan, (özelliği değişen) pislik
temiz hale gelmiş olur.
Elbise ve bedende
kurumuş bulunan meni ovalamakla, yaş meni ise yıkamakla temizlenir.
Ölü hayvanların
derileri, (meselâ akasya ağacının meyvesiyle olduğu gibi) hakikî tabaklama ve (onları) topraklamak,
güneşletmek suretiyle hükmî tabaklama yaparak temizlenmiş olur. İnsan derisi
ile domuz postu bu hükmün dışındadır.
Şer'î usûllerle
kesmek, eti
yenilmeyen kayvanların derisini temiz kılar, etini
değil... En doğru görüş bu olup fetva da buna göre verilmiştir.
Kesilmiş kıllar ve tüyler,
boynuz, tırnak, yağsız kemik
gibi içerisine kanın nüfuz etmediği her şey ölüm sonucu pis olmaz. Ama sinirin
pis olduğu doğrudur.
Misk kesesi, tıpkı
misk gibi
temiz olup yenilmesi helâldir. Misk'in, kedisinden elde edildiği misk de
temizdir, bu kokuyu sürünerek namaz kılmanın bir mahzuru yoktur.
Pislik, pisliklerle
ilgili hükümler ve bu hükümlere alt delil nedir? Pislik kaç kısma ayrılır? Ağır
pisliklere beş, hafif pisliklere de üç örnek veriniz.
Mafıf necasetin (pisliğin) ne kadanna
göz yumulur?
Görülen pislik ne ile
temizlenir?
Görülen pislikten
geriye, çıkarılması güç bir iz kalırsa ne yapılmalı? Bu "güçlüğün ölçüsü
nedir?
Elbise ve bedendeki
pislik nasıl temizlenir? Pislenen mest nasıl temizlenir? Bunlarla ilgili delil
nedir?
Başkalaşma nedir? Buna
iki örnek gösteriniz ve başkalaşmayla ilgili hükmü açıklayınız.
Elbisede kuru veya yaş
halde bulunan meni neyle (ve nasıl) temizlenir? Ölü hayvan derisi neyle (ve
nasıl) temizlenir?
Şeri kesim nedir? Eti yenen ve yenmeyen hayvanların
nereleri hangi sebeple temiz olur? Ölü hayvanların (kıl ve) tüyleri, boynuz ve
tırnakları ile ilgili hüküm nedir?
Misk, misk kesesi,
miskin kedisinden temin edilen koku ile ilgili hükümler nedir? Miskin yenmesi
helâl midir?
Ağır pisliğin ne
kadarına göz yumulur? Pislik, neye göre ağır ve hafif diye kısımlara ayrılır?
Görülmeyen pislik
nasıl temizlenir?
Pislik, ağır ve hafif olmak üzere ikiye ayrılır.
Lügavî yönden,
insanın pis kabul ettiği herşey pistir, şer'î yönden
ise idrar ve gaita gibi bizatihi pis olan şeylere pislik denir.
Pisliğin (en azından) göz
yumulamayacak kadarını gidermek farzdır. Necaset (pislik)ten sakınılması ve
temizlenmeye son derece dikkat edilmesi hususunda Efendimiz (Aleyhisselâm) tarafından uyarıcı ve sakindırıcı
bir takım hadis-i şerifler dile getirilmiş olup bazıları şunlardır:
"îdrârdan
sakınınız; çünkü kabir azabı umumiyetle idrar yüzündendir."
Kabir azabının gıybet, koğuculuk ve idrardan sakınmamak olmak üzere üç şey
yüzünden olacağı da yine Peygamberimiz (Aleyhisselâm)'den
rivayet edilmiştir.
Başka bir rivayete göre
Efendimiz (Sallalla.hu aleyhi vesellem)
kabre uğradığında oradaki iki kişi için:
"Bunların ikisi de
kesin bir şekilde azab görüyorlar, ama büyük (günah)
, yüzünden değil.. Birisi idrardan
sakınmıyordu, öbürüyse insanlar arasında laf götürüp getiriyordu," tarzında
söylemiştir.
Ayrıca kabirde kula
sorulacak ilk sualin, temizlikten olacağı da yine rivayet edilenler
arasındadır.
Pisliğin, ağır ve hafif
diye ikiye ayrılması pisliğin temizlenme keyfiyeti yönünden değildir. Çünkü
temizlenmeleri açısından bu iki pislik arasında herhangi bir fark yoktur. Ağır
pisliğin bir dirhem miktarına göz yumu-lurken hafif pisliğin bundan daha fazlasına, yani elbisenin
dörtte birlik bir kısmına kadar bulaşanına ancak göz yumuluyor.
Pislikten kalan izin çıkarılması, sabun vs. gibi sudan
başka şeyleri kullanmaya ihtiyaç gösteriyorsa meselâ, pislenmiş bir boya ile
boyanan bir elbise, (sıkıldığında) duru su gelinceye kadar yıkanırsa, elbiseden
boya çıkmasa dahi temizlenmiş olur.
Bugün giymekte
olduğumuz ayakkabılar da aynı şekilde silmek (ve fırçalamak) ile temiz olur.
Silmek (ve fırçalamak) ile mest ve benzeri şeylerin temizleneceğine Peygamber (Aleyhissalâtü vesselâmhn,
"Herhangi biriniz mestinizle pisliğe bastığınızda onu toprakla
temizleyiniz" mealindeki hadfe-i şerifi ile,
"Sizler camiye geldiğinizde ayağına giydiği şeylere baksın, eğer orada
pislik (ve benzeri şeyler) görürse bunları silsin ve namazını Öyle kılsın"
mealindeki hadis-i şerifi delildir.
Kılıca benzeyenler, ayna, cilalanmış kaplar ve ahşap nev'inden şeyler ile tırnaklardır.
Böyle yerlerde
namazın kılınabileceğine, Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve-seüem)'m, "Herhangi bir yeryüzü
(parçası) kuruduğunda temizlenmiş olur" mealindeki hadis-i şerîfi
delildir. Bu gibi yerlerin toprağıyla teyemmüm edilmez, çünkü teyemmüm edilecek
toprağın hem kendisi temiz, hem de temizleyici özellikte olması gerekir.
Nitekim Allah Teâlâ: "...Temiz toprakla teyemmüm
edin" (Mâide, 6) buyurmaktadır... Bu toprağın
ise sadece kendisi temizdir.
Başkalaşma, birşeyin kendi özelliğini kaybedip başka birşeye dönüşmesidir. Meselâ hayvan pisliklerinin yanıp
küle dönüşmesi, ölü bir hayvanın tuzlaya düşerek tuza dönüşmesi gibi.
Başkalaşma sonucu birşeyin temiz hâle geleceğini îmam
Muhammed, İmam Ebû Hanîfe (Radıyallahu an/t/den rivayet etmiş olup çoğu ulema da bu
görüşü benimsemişlerdir.
îmam Ebu Yûsuf (Radıyallahu anh) ise: "Başkalaşımla birşey
temiz olmaz, çünkü başkalaştıktan sonra da o şey üzerinde pislik izlerine
rastlanabilir" diyor.
Akasya ağacının
meyvesi, mazı, nar kabuğu, şap, tuz; pis kokuyu ve! rutubeti giderici,
sulandığında deriyi bozulmaktan koruyucu her şey
Tabaklandığında ölü
hayvan derilerinin temizleneceğine Peygamber; (Aleyhissalâtü
vesselamım, "Hangi deri olursa olsun tabaklandığında temizlenir"
hadis-i şerifi delildir. Anlatıldığına göre Efendimiz (Sallallahu'
aleyhi uesellem), su tulumundan abdest
almak istediğinde kendisine:
«—Bu su tulumu ölü
hayvan derisindendir» denilince, şöyle buyurmuştur:
«— Tabaklamak, derideki
pisliği giderir.»
i
Kesimin şer'î
usûllere göre yapılmasının şart koşulması; Mecûsîlerin kesimini, ihramlının
hac ve umrede av olarak kestiğini, bir de kasden
besmelesiz yapılan kesimi bu hükmün dışında tutmak içindir. İstisna tutulan
bütün bu kesimlerde temizlik sağlanamaz, çünkü bu nevi kesimler şer'an muteber olmayıp en doğru görüş de budur. Sözkonusu usûllerle kesilenler leş kabul edilir.
Ölü hayvanın yağı pistir. (Öte yandan) kıl, tüy,
boynuz vb, şeylerin temiz olduğu Dârekutnî'nin
zikrettiği bir hadis-i şerifte, "Rasûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem) ölü
hayvanın yalnızca etini haram kıldı, ama hayvanın derisini, kıl ve tüylerini
(kullanmakta) bir beis yoktur" denilmektedir. Hayvanların gagaları ve
tırnakları da bu cümledendir.
Bir cins ceylanın göbeğindeki misk kesesinde oluşan
güzel bir koludur.