Teyemmümün sahih
olması, sekiz şartın yerine getirilmesine bağlıdır ki bunların:
Birincisi;
niyet etmektir. Niyet, aslında kalbi
(yapılacak) işe bağlamak olup, teyemmüm edilecek şeye el vururken yapılır.
Niyetin doğru
olabilmesi için üç şart vardır ki bunlar:
(1) Müslüman olmak;
(2) (söylediği şeyin ne ifade ettiğini) ayırd edecek
halde bulunmak;
(3)
neye niyet ettiğinin farkında olmak.
Namaz için teyemmüme,
aşağıdaki üç şeyden biriyle niyet edilmesi halinde doğru olur: Ya temizliğe
niyet edilmeli, yahut namaz kalmak için, yahut da temizlenmeden yapılması
doğru olmayan bir ibâdeti yapmak için niyet etmelidir. Çünkü sadece teyemmüme
niyet edildiğinde, yahut da cünüp olmayan kimsenin Kur'an okumak kasdıyla
yaptığı teyemmümle namaz kılınmaz.
İkincisi;
şehirde de olsa suyun bir mil
uzaklıkta bulunması gibi teyemmümü meşru kılacak bir mazeretin bulunması; hastalık,
zarar vereceğinden ve hastalığa sebeb olacağından korkulan soğuk, düşman
korkusu, susuzluk, hamur yoğurmak için ihtiyaç duyulması, [çorba pişirmek için
değil], su çıkaracak âletin bulunmaması;
başladığını devam ettirmek için dahi olsa,cenaze
ve bayram namazlarım kaçırmamak için teyemmüm edilmesi. [Cuma ve vakit namazlarını
kaçırma endişesi mazeret sayılmaz.]
Üçüncüsü;
teyemmümün odun, gümüş ve altınla değil de toprak, taş ve kum gibi yeryüzü
cinsinden temiz şeylerle yapılması.
Dördüncüsü;
meshedilecek yerlerin her tarafinı meshetmek.
Beşincisi;
meshi, elin tamamı yahut çoğuyla yapmak; Öyle ki meshi iki parmakla tekrarlayarak
(herhangi bir uzuvda) meshedilmedik yer bırakmasa dahi böyle bir uygulama doğru
olmaz. Ama başa meshetmek bu hükmün dışındadır.
Altıncısı;
elin iç kısmıyla, aynı yere de olsa iki kere vurmak, vücuduna toprak temas eden
kimsenin teyemmüm niyetiyle azalarını meshetmesi iki kere vurmak yerine geçer.
Yedincisi;
hayızlı ve lohusa olmamak ve abdest bozucu hallerin bulunmaması.
Sekizincisi;
mum ve yağ gibi meshe engel olucu şeyleri gidermektir.
Teyemmümün sebebi ve
farz oluşunun şartları tıpkı abdestin sebebi ve farz oluşunun şartları
gibidir.1
Teyemmümün rükünleri
iki olup, bu da elleri ve yüzü mes-hetmekten ibarettir.
Teyemmümün sünnetleri
yedidir:
1) Başlangıçta
besmele çekmek,
2) sırayı
takib etmek,
1 Sebebi, namaz gibi
ancak temiz iken icra edilebilecek bir şeyi yapmak istemektir. Farz oluşunun
şartları da aynen abdestin farz oluşunun şartları gibidir, (bknzs. 27)
3) meshi peşpeşe yapmak,
4) toprağa koyduktan sonra elleri ileri sürüp
5) geri çekmek,
6) elleri (birbirine vurarak) silkmek,
7) parmak aralarını açmak.
Vakit çıkmadan evvel
su (bulmayı) ümit eden kimsenin teyemmümü tehir etmesi mendubdur. Namazın
kazaya kalacağından korksa bile (kendisine) su vaad edilen kimsenin teyemmümü
tehir etmesi gerekir. Namazın kazaya kalacağından korkmuyorsa, kendisine elbise
veya su vaad edilen kimse teyemmümü tehir etmelidir.
Yakınlarda bulunacağı
ümid ediliyorsa ve korkulacak bir durum da yoksa, suyu dört yüz adımlık bir
mesafeye kadar aramaldır; aksi halde aramaya gerek yoktur.
Eğer cimri değillerse
suyu yanındakilerden istemelidir. Suyu ücretsiz vermedikleri takdirde, (abdest
alacak) kimsenin yanında ihtiyacından fazla (para)sı varsa bu suyu satm
almalıdır.
Bir teyemmümle, farz
olsun nafile olsun, her türlü namaz hnır.
Vakit girmeden evvel
teyemmüm etmenin bir sakıncası yoktur.
Vücudun çoğunun veya
yarısının yaralı olması halinde teyemmüm edilir. Çoğunun sağlıklı olması
durumunda ise (sağlıklı kısım) yıkanır, yaralı (kısma) meshedilir.
Teyemmüm edip ayrıca su ile de yıkamamalıdır.
Abdesti bozan şeyler
teyemmümü de bozar. Yeterli miktardaki suyu kullanabilecek hale gelmek de aynı
şekilde teyemmümü bozar.
Elleri ve ayakları
kesik olan kimsenin yüzünde eğer yara varsa, temizlenmeden (o vaziyette)
namazını kılar. Kıldığı bu namazın sonradan iadesi lâzım elmez.
| Teyemmümün lügat ve ıstılah manası nedir?
Ab d esi veya gusül
yerine toprakla teyemmüm edilebileceği hakkında delil nedir?
Teyemmüm, İslâm'dan
önce herhangi bir dinde emredilmiş midir? Niçin? Teyemmümün sıhhatinin şartları
nelerdir? Niyet ne demektir, zamanı nedir?
Niyet, abdestin
sıhhati için şart değilken, niçin teyemmümün sıhhati için şart olmuştur.
(Teyemmüme) niyetin
sıhhatinin şartı genel manada nedir? Özellikle namaz kılmak için teyemmüme
niyetin sıhhatinin şartlan nelerdir?
' (Teyemmüm hususunda) özür kabul edilen şey
nedir? Teyemmüm almayı mazur gösterecek üç şey söyleyiniz.
Teyemmümün sebebi
nedir? Vâcib oluşunun şartları nelerdir? Teyemmümün rükünleri ve sünnetleri
nelerdir?
Teyemmümün
sünnetlerinden olan, parmak aralarını açmak ne demektir? Teyemmüm, sırf vaktin
girmesiyle mi farz veya sünnet olur?
Teyemmümün tehiri ne
zaman mendub, ne zaman vacibdir?
Namaz kılmak isteyen
kimsenin suyu araması vacip midir? Suyu aramanın sınırlan nedir ve kimlerden
su istenir?
Namaz kılmak isteyen
kimse, birinin yanında su bulur, fakat bunu parasız alamaz ise suya para
ödemesi gerekir mi? (Gerekirse) parasının ne kadarını vermelidir?
Tek bir teyemmümle
kılınabilecek namazlar nelerdir? Namaz vakti girmeden evvel teyemmüm alınabilir
mi?
Teyemmümü bozan şeyler
nelerdir?
% Elleri ve ayakları kesik olan bir yaralı
ne yapmasi gerekir?
Mestler Üzerine Meshetmek
Abdest almayı
gerektirecek durumlarda erkek ve kadınlar, deriden başka kalın şeylerden
olsalar dahi, mest üzerine meshede-bilirler. Bu kalın mestlerin tabanlarının
deriden olmasıyla olmaması arasında herhangi bir fark yoktur.
Mestler üzerine meshin
uygunluğu, yedi şartın gerçekleşmesine bağlıdır;
1-Abdesti
tamamlamadan (diğer uzuvların tamamını yıka|| madan) önce bile olsa, abdesti
bozacak bir hal meydana gelmeden!, abdestin tamamlanması şartıyla, mestlerin
ayaklar yıkandıktan sonra giyilmesi.
2) Mestin,
topuk (kemik)leri de dahil, ayağı örtmesi.
3) Mestlerle yürümenin mümkün olması.
Dolayısıyla cam| ağaç veya demirden (yapılmış) mestler üzerine meshetmek do|
olmaz.
4) Mest(in
herhangi bir yerin)de en küçük ayak parmağını üçü büyüklüğünde bir yırtığın
bulunmaması.
5)
Bağlamaksızın mestlerin ayağı tutması. |
6) Suyun
vücuda sirayetine engel olması.
7) Ayağın Ön
kısmından, en az, elin en küçük üç parmağı kadar bir bölümün mevcut olması.
Ayağının ön kısmı bulunmayan bir kimse, her ne kadar arka kısmı mevcut da olsa,
mest üzerine meshedemez.
Mukîm olanlar bir gün bir gece, misafir olanlar
ise üç gün üç gece (mest üzerine) meshederler.
Meshin müddeti,
mestlerin giyildiği (ilk) abdestin bozulduğu andan itibaren başlar.
Mukîm bir kimse,
meshetmeye başlar da henüz mesh müddeti bitmeden yolculuğa çıkarsa, yolcular
için izin verilen müddeti tamamlar. Ancak yolcu olan bir kimse, bir gün bir
gece meshettikten sonra mukîm olursa, bu müddetin sonunda mestini çıkarır, ama
bu müddetten daha az meshetmiş ise, müddeti bir gün bir geceye tamamlar.
Meshin farzı, el
parmaklarından en küçük üçünün, ayakların üst ve ön kısmına sürülmesi dir.
Sünnetleri ise,
parmakları, araları açık bir halde, ayak parmaklarının ucundan itibaren
(mestin) koncuna kadar çekmektir.
(Şu) dört şey meshi
bozar:
1) Abdesti
bozan her şey (meshi de bozar).
2) Ayağın
çoğu kısmının, mestin koncuna kadar mestten çıkması.
3) Suyun, mest içerisinde bulunan ayaklardan
birinin çoğu kısmını ıslatmış olması, ki doğrusu da budur.
4) Mesh müddetinin
sona ermesi. Ayağın soğuktan telef olmasından korkulmadığı hallerde (bu hüküm
uygulanır).
Son üç husustan sonra
sadece ayak yıkanır.
Sarık,
(takke ve fes gibi) başa giyilen (şeyler üzerin)e (hanunlann kullandığı) baş
örtülerine ve eldivenler üzerine meshedilmez.
Sargı ve
Benzeri Şeylere Dair
Kan aldıran, yaralanan
yahut (herhangi) bir uzvu kırılan bir J kimse, bir bez parçası yahut sargıyla bağladığı
bu uzuvlarını yıkayamaz veya üzerine meshedemez ise eğer (bu) uzuvların üstüne
i
bağladığı şeylerin
çoğu kısmını meshetmelidir. Kan aldıran (yara-' ilanan veya herhangi bir uzvu
kırılan) kimsenin sargısının arasından görünen yerlerin
üzerlerini meshetmek yeterlidir.
(Sargı üstüne) mesh,
tıpkı yıkama gibidir, herhangi bir müddetle sınırlı değildir.
Sargının, (yara
üzerine) temiz iken (abdestliyken) sarılması şart değildir. Ayaklardan birinin
yıkanıp diğerinin üzerindeki sargıya meshedilmesinde bir sakınca yoktur.
(Yara) iyileşmeden
sargının düşmesiyle mesh bozulmaz.
(Yara üstündeki) sargı
değiştirilebilir, üzerine yemden mesh-4 etmek gerekmez ise de yeniden meshetmek
daha iyidir.
(Bir kimsenin) gözü (hastalıktan dolayı) şişer
(de doktor tarafindan) yıkanmaması tavsiye edilirse veya kırılan tırnağının üzerine
koyduğu ilaç sakız veya safra kesesi derisi (gibi şeyler)in kaldırılması zarar
verirse, üzerlerine mesheder, meshetmek de zarar? verirse onu dahi bırakır.
Mest üzerine, sargıya
ve başa mesh
için niyet etmek gerekmez.
Mest nedir? İslâm
şeriatında mestler üzerine meshetmeye izin verilmesindeki* hikmet ve bununla
ilgili delil nedir?
Hangi durumda ayakları
yıkama yerine mestler üzerine meshedilebilir?
Bu hususta kadın ve
erkek eşit midir? Mestin deriden olması şart mıdır? Mestfer üzerine meshetmenin
caiz olmasının şartları nelerdir?
Mestler üzerine ne
kadar müddetle meshedilebilir? Meshin müddeti ne zamany başlar?
Ayağına mest giyen
kimsenin durumunda bir değişiklik meydana geldiğinde,; yani mukîm iken seferi,
seferî iken mukîm olduğunda ne yapılmalıdır?
Mestlerin ne kadarına
meshetmek farz, ne kadarına sünnettir?
Meshi bozan şeyler
nelerdir? Abdestliyken mest (ayaktan) çıkarsa ne yapılması gerekir?
Üzerine meshetmek caiz
olmayan şeyler nelerdir?
Sarık, fes veya takke
üzerine meshetmek caiz midir?
Sargı nedir? Sargı
üzerine meshetmenin caiz olduğuna delil nedir?
Sargı üzerine
meshetmek, mest üzerine mesh gibi belli bir müddetle sınırdır? Sargının
temizken (cünüp ve lohusa değilken veya abdestliyken) bağlanması şartmıdır?
Ayaklardan biri yıkanırken diğerinin sargısına meshedilir mi?
(Yara) iyileşmeden
(üstündeki) sargının düşmesi halinde verilecek hükür| nedir? Üzerine meshedilen
önceki sargı bir diğeriyle değiştirildiğinde, ikincisinin üzerine* yeniden
meshetmeli midir?
Mestler üzerine veya
sargı üzerine mesh için niyet etmek gerekli midir?
Teyemmüm,
Arapçada (yönelmek) ve niyet etmek demektir. Fıkıh uleması nezdinde ise yüz ve
elleri temiz toprakla meshetmektir ki bu, İslâm dinine has bir davranış olup
daha Önceki dinlerde böyle birşey emredilmemîştir. Teyemmümün meşruluğuna Allah
Teâlâ'nın, "... su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprakla teyemmüm
edin" (Nisa, 43) mealindeki âyet-i eelilesi delildir. Bu da İslâm'ın
kolaylık dini olduğunun açık bir delilidir. Daha önceki dinlerde, ancak halis
niyetle kendini ibâdete verenlerin tahammül edeceği, yerine getirilmesi zor
olan bir hayli emir ve teklifler vardı. İslâmiyet, insanın halkla ve dünyayla
ilişkisini koparmadığı gibi onu başı boş, dizginsiz ve Rabbiyle bağlantısız
olarak da bırakmaz. Allah Teâlâ Kitab-ı Kerîm'inde: "Allah her şahsı,
ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar" (Bakara, 286) ve yine:
"Ey Rabbimiz, bizden öncekihre yüklediğin gibi, bize de ağır bir yük
yükleme; ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme" (Bakara,
286) buyurmaktadır.
Abdeste niyet
ile teyemmüme niyet arasındaki fark şudur: Abdestîn doğru olabilmesi için niyet
şarttır. Abdest (gusül de öyle) su ile alındığı, su tabiatı icabı temizleyici
olduğu için abdest alan yahut gusleden kimse, suyu kullandığı zaman abdest ve
gusülle hedeflediği temizliğe kavuşmuş olur. Teyemmüm ise toprakla yapılır.
Toprak, tabiatı icabı kirlidir. Hak Teâlâ, zaruret için onu temiz addetmiştir.
Bizler yüzümüzü toprakla meshettiğimizde, bunu temizlik için mi, yoksa kirletmek
için mi yaptığımız anlaşılmaz; meğer ki niyet etmiş olalım. Yüz ve ellerin
toprakla meshedilmesinin temizlikten sayılabilmesi için mutlaka niyet
edilmelidir.
Lügat
itibariyle mil; gözün görebildiği en son noktadır. Şer'an ise mil, üçte bir
fersah olup bu da dört bin zirâ'dır.
Meselâ eğer çevrede, kuyudaki sudan başka su yoksa, bu
suyu çıkarmak için kova ve ip gibi bir âlet bulunmuyor ve kuyuya inip çıkmak da
mümkün olmuyorsa, bu durumda kuyu evin içinde de olsa, su yok kabul edilir.
Meselâ cenaze
veya bayram namazında iken abdesti bozulan birinin tekrar abdest aKmaya zaman
ayır)ması halinde namazı kaçırma endişesinden ötürü teyemmüm ederek kıldığı
namaza devam edebilir.
Bunun sebebi şudur: Cenaze namazı kaçırıldığı zaman
onun yerine geçecek bir başka namaz yoktur. Cuma namazı kaçırıldığında yerine
öğle namazı kılmabilir. Aynı şekilde bir vaktin farzı, ancak bir abdeste
yetecek zaman kalıncaya kadar tehir edilmiş olsa, namazı kaçırmamak için
teyemmüm edilemez. Çünkü bu durumda namaz kaçırılsa bile kaza edilebilir. Ama
namazların bu derece tehiri günahtır.
Kasdedilen şudur: Eğer azaların çoğu yaralı ise yahut
yarısı yaralı, yarısı sağlıklı ise teyemmüm edilir.
Alimler abdest yönünden
azaların çokluğunu iki şekilde değerlendiriyorlar: Bazıları: "Çokluk,
azaların sayısına göredir, abdest alınırken bu uzuvları yıkamalıdır. Dört
abdest azasından ikisi yaralıysa azaların yarısı yaralı, bunlardan üçü yaralı
olduğu takdirde ise uzuvların çoğu yaralı kabul edilir; şayet bir tek aza
yaralıysa uzuvların azı yaralı kabul edilir" diyorlar. Bir kısmı da diyor
ki: "Çokluk, her azaya göre ayrı ayrı değerlendirilir. Meselâ bir elde
yara varsa bakılır: Eğer abdest alırken yıkanması farz olan mahallin çoğu
yaralıysa bu uzvun çoğu yaralı kabul edilir."
Ama gusülde uzuv sayısı
değil, vücudun tamamı göz önünde bulundurulur.
Mest, ayakkabı gibi ayağa giyilen şeydir. Bu da
(abdestle) mükellef olanlara gösterilen bir kolaylıktır. Mükellef, mestleri ya
rahatlık için yahut soğuk ülkelerde yaşayanlar gibi bir mazeretten dolayı
giyebilir.
Bir grup âlim mestin,
hicretin dokuzuncu yılında meşru kılındığını söylemişlerdir. Bu konuda birçok
haber ve rivayet mevcut olup bunlardan birisi İbn Huzeyme ve İbn Hibbânın
rivayetleridir. Bunlar, Peygamber (Aleyhissalâtü vesselam)'in, yolcuların üç
gün üç gece, mukîm olanların da bir gün bir gece abdest alıp) temizlendikten
sonra giydikleri mestin üzerine meshetmelerine izin verdiğini söylemişlerdir.
Öte yandan Hasan Basrî
ise, "Bana, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve-sellemy in mestler üzerine
meshettiğini sahabeden yetmiş kişi söylemiştir" diye rivayette
bulunmuştur.
İki Ömer'in (Hz. Ebû
Bekir ve Ömer'in diğer sahabeye) üstünlüğünü kabul etmek, Hasan ve Hüseyin'i
sevmek ve bir de mestler üzerine meshetmeyi uygun görmek bir zamanlar Ehl-i
Sünnet'in ayırıcı bir özelliği (şiarı) idi. Hatta bir grup âlim; (mestler
üzerine meshİ) inkâr edenin küfre düşmesinden korkulur, demişlerdir.
Rivayet olunduğuna göre Rasûlullah (Aleyhissalâtü
vesselam), abdest alan birinin, mestini yıkadığını görünce, ona eliyle dokundu
ve: "Biz meshetmekle şöyle emrolunduk" dedi ve adama mestlerin uç
kısmından arası açık (el) parmaklarıyla bir kerede mestlerin koncuna kadar
meshedileceğmi gösterdi. Binaenaleyh mest üzerine konçlar tarafından başlayarak
yahut uzununa değil de enine doğru meshedilebilir, fakat sünnete aykırı olur.
Son üç husus, mestin çıkması, ayağın çoğu kısmının
ıslanması ve meshetme müddetinin sona ermesidir. Burada kasdediîen şudur:
Abdest almış ve mestler üzerine meshetmiş biri, bu üç husustan biriyle
karşılaştığında sadece ayakları yıkar; ellerini ve yüzünü yıkaması ve başına
meshetmesi gerekmez.
Abdestte, başa
mesh yerine sarık üzerine meshetmek uygun olmaz. Ancak sarığın, yeterli
miktardaki suyun başa sirayetini önlemesi halinde bu böyledir.
Peygamber
(Aleyhissalâtü vesselâmjin, sarığı üzerine meshettiği bazı hadislerde
naklolunmuş ise de bu hâdise, sarığın, Rasûlullah (Sattcdlaku aleyhi
vesellem)'\n mübarek başına ıslaklığı geçirmesiyle irtibatlandırılmaktadır.
Sargı ve
benzerleriyle kâsdedilen şey, kırık uzuvlar üzerine, kırık tahtasıyla, sargı
kâğıdı, pamuklu kumaş ve şâir maddelerden yapılan sargılardır.
Uhud harbinde müşrikler
tarafından yaralanan Rasûlullah (Sattallahu aleyhi ve sellem), yarasının
üzerine meshederdi. Aynı şekilde, Hayber günü Ali b. Ebu Tâlib (Radıyallahu
anh)'in bileği kırıldığında, Rasûlullah (Aleyhisselâm) ona, sargısının üzerine
meshetmesini emretmiştir.
Çoğu kez sargı, yarayı muhafaza için, yaranın
çevresine taşabilir. Yaranın; dışına taşan bu kısmı çözmek yaraya ya zarar
verir ya da vermez. Şayet zarar vermezse, bu takdirde bizzat yaranın üstündeki
sargının çözülmesi; halinde iki durumla karşı karşıya kalınabilir: Yaranın
üstündeki sargi: çözüldüğünde yaraya ya zarar verir ya da vermez. (Netice
olarak) üç hal ile.; karşı karşıya kalınmış olur: Eğer yaranın çevresine taşan
kısmın çözülmesi! yaraya zarar verirse, altını yıkamak için bu kısmı çözmek
gerekmez. Taşan1 kısmı çözmek yaraya zarar vermezse, sadece kaldırıldığı zaman
yaraya; zarar vermeyen sargı altlarını yıkayıp tekrar bağlamalı ve yara
üstündeki; sargının üzerine ise meshetmelidir. Üçüncü durumda ise sargı
çözülür, alti: yıkanır ve yara tekrar sarılır.
'
Sargı, yara iyileşmeden evvel kendiliğinden düşerse
mesh bozulmaz. Çünkü, özürlülük hali devam etmektedir, [ancak mest böyle
değildir. Mest ayaktan; çıkınca mesh bozulur]. Sargı, yara iyileşmeden ister
namaz esnasında düşsün ister namaz dışında düşsün farketmez.
Yara iyileştiği halde
sargı düşmezse, üzerine yapılan mesh bozulmuş olur mu?
(Bazılarınca bu soru)
"evet" diye cevaplandırıldı. en-Nehr müellifi ise iyileşen yaranın
üzerinden sargının düşmesi yaraya zarar veriyorsa meshi: bozulacağı, aksi halde
bozulmayacağı görüşündedir.
Sargı ve başa mesh için niyetin şart olmadığı
hususunda (âlimler) müttefiktir. Mestler üzerine meshe gelince, bazı âlimler niyetin
şart olduğunu söylemişlerse de tercihe şâyân olan görüş niyetin şart
olmadığıdır.