Hicretten önce İslâm'a giren Ensâr'ın kahramanlarından
meşhur sahâbî. Asıl adı Sammak olup, Hazrec'in Saideoğulları kabilesine
mensuptur.
Hz. Peygamber hicretin birinci yılında Muhâcirler ile Ensâr
arasında "kardeşlik" tesis ettiğinde, Ebû Dücâne de Muhâcirlerden Utbe b.
Gazvan ile kardeşlik oluşturmuştur. Ebû Dücâne, Ensâr'ın ve İslâm
askerlerinin en cesur savaşçılarındandır. Uhud savaşında Rasûlullah,
üzerinde "korkaklıkta utanç, ileri gitmekte şeref var, kişi korkaklıkla
kaderden kurtulamaz" yazılı bir kılıcı eline alarak, "bu kılıcın hakkını kim
verir?" diye sormuş, Ebû Dücâne de kılıcı alarak savaşmıştır. Başını kırmızı
bir sargı ile saran Ebû Dücâne, düşman saflarını yararak Ebû Süfyan'ın
karısı Hind'in yanına kadar Ulaşıp, onu yalnız başına yakalamış fakat "Rasûlullah'ın
kılıcı ile yalnız bir kadının başını kesmek bana lâyık değildir" diye tekrar
geriye dönmüştür. Savaşın kızıştığı ve Rasûlullah'ın öldürüldüğü
söylentileri çıkarılarak müslüman ordusunun moralinin bozulduğu sırada
Rasûlullah'ın çevresini, Ebû Bekir, Ömer, Ali, Abdurrahman, Sa'd, Zübeyr,
Talha, Ebû Ubeyde ve Ebû Dücâne kuşatmışlardı. Ebû Dücâne, Rasûlullah
(s.a.s.)'in üzerine kapanarak düşman oklarına ve taşlarına karşı kendisini
siper etmiş, yaralanmıştır. Müşriklerden Asım ve Ma'bed'i öldüren odur
(Vakidi, Meğazî, s.63).
Uhud gazvesinin büyük kahramanlarından biri olarak, Ebû
Dücâne'den bahsedilir. Bu savaşta elinde birkaç tane kılıcın kırıldığı;
savaş meydanında mağrur olarak yürüdüğü sırada ashabdan bazılarının onun bu
hareketine itiraz etmelerine Rasûlullah'ın, "Allah yolunda cihad eden bir
adamın cihadıyla övünmesine karışılmaması''nı söylediği rivâyet edilir (İbnü'l-Esir,
Üsdü'l-Gâbe, V, 148).
Nadiroğulları seferinden sonra ele geçirilen ganimetlerden
Ebû Dücâne de payını almıştır (İbn Sa'd Tabakat, II, 353). Siyer yazarları
Rasûlullah'ın gazvelerinde onun seçkin bir yeri bulunduğundan söz
etmişlerdir. Bütün savaşlarda korkusuzca öne alıp çarpışmasıyla İslâm
ordusuna büyük bir cesaret örneği olmuş, askerleri savaşa teşvik ederek
moral kazanmalarını sağlamıştır. İrtidat edenlere karşı girişilen Yemame
savaşında da yalancı peygamber Müseylime'nin mağlup edilmesinde onun bu
kahramanlığının büyük etkisi olmuş (Üsdü'l-Gâbe, II, 353), nihâyet Ebû
Dücâne Ridde savaşlarında şehid düşmüştür.
Ebû Dücâne Rasûlullah'ın yakın ashâbından birisi olmasına
rağmen kendisinden hiç hadis rivâyet edilmemiştir. Bunun en önemli sebebi,
onun Rasûlullah'tan hemen sonra şehid olmasıdır. Bu sahâbînin (r.a.) Hz.
Peygamber'e itâati ve imanının sağlamlığı onu en yüksek mertebelerden
birine, şehidliğe götürmüştür. Bu sebeple o İslâm'î hareketin büyük
mücâhidleri arasında bir sembol olmuştur. Tarihçiler onun şu mısrasını
nakletmişlerdir:
"Ben, sevgili peygamber ile ahde girmiş bir kimseyim,
Hurma korulukları yakınında tepenin eteğinde olduğumuz
zaman."
(İbn Hişâm, es-Sîre s.563: Taberî, s.1425-1426).
Şamil İA