ـ1ـ عن علي رَضِىَ
اللّهُ عَنْهُ قال: ]أمَرَنا رسولُ اللّه # أنْ نَسْتَشْرِفَ الْعَيْنَ
وَا‘ذُنَ، وَأنْ َ نُضَحِّى بِمقَابَلَةٍ، وََ مُدَابَرَةٍ، وََ شَرْقَاءَ، وََ
خَرْقَاءَ[. أخرجه أصحاب السنن.»المقابلةُ« التي قطِع من مُقَدَّم أذُنُها قطعة
وتُركت مُعَلِّقة فيها كأنها زَنَمة.»وَالمدَابَرة« التي فعل بها ذلك من
مُؤَخِر أذنها. واسم الجلدة فيهما ا“قبالة وا“دبارة.»والشَّرقَاءُ« التي شُقَّت
أُذنها فهي شاة شَرقاء.»وَالخَرقَاءُ« من الغنم: التي في أذنها خَرْق، وهو ثقْب
مُستَدير .
1. (1490)-
Hz.Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm),
(kurbanlık olarak keseceğimiz hayvanın) göz ve kulaklarına dikkat etmemizi,
"Kulağı önden delinmişi veya arkadan delinmişi veya ortadan yarılmışı, veya
yuvarlak delinmişi kurban yapmayın" diye emretti." [Tirmizî, Edâhî 6,
(1498); Ebu Dâvud, Dahâya 6, (2804, 2805, 2806), Nesâî, Edâhî 10, (7, 217);
11, 12, İbnu Mâce, Edâhî 8, (3142).]
AÇIKLAMA:
1- Bu hadis kurban kesmeye mâni, hayvandaki
bazı vasıfları belirtmektedir:
Mukâbele: Kulağının önünden bir parçası
kesilip, kesilen parça sallanır vaziyette bırakılmış olan hayvana
denmektedir.
Müdâbere: Belirtilen şekilde kulağın arka
kısmından bir miktarı kesip, kesilen kısmı sallanmaya terkedilen hayvan.
Şarkâ': Kulağı ortadan boylamasına ikiye
yarılan hayvan.
Harkâ': "Bu da kulağı yuvarlak şekilde
oyularak delik açılan hayvandır.
2- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bu
şekilde enlenmiş olan hayvanların kurbanlık olamayacağını duyurarak, hayvana
eziyet verecek olan bu davranışlardan da onları korumuş olmaktadır.
3- Hadisin bazı vecihlerinde, "Gözünün biri
(veya her ikisi) de kör olanı kurban etmeyin" ziyadesi vardır.
ـ2ـ وعن عبيد بن فيروز
عن البراء رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قال رسول اللّه # َ يَجُوزُ في ا‘ضَاحِى
الْعَوْرَاءُ بَيِّنٌ عَوَرُهَا، وَالْمَرِيضَةُ بَيِّنٌ مَرَضُهَا،
وَالْعَرْجَاءُ بَيِّنٌ عَرَجُهَا، وَالْعَجْفَاءُ الَّتِى َ تُنْقِى[. أخرجه
ا‘ربعة.»الْعَجَفُ« الْهُزال« والضَّعف. والنَّقىُ: المخ .
2. (1491)-
Ubeyd İbnu Fîrûz, Berâ (radıyallahu anh)'dan naklen, Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir:
"Kurbanlıklarda körlüğü belli olan kör,
hastalığı açıkca belli olan hasta, (yürümeye mâni olacak derecede) topallığı
açık olan topal, iliği kurumuş zayıf hayvanın kurban edilmesi caiz
değildir." [Muvatta, Dahâyâ 1, (2, 482); Tirmizî, Edâhî, 5, (1497); Ebu
Dâvud, Dahâya 6, (2802); Nesâî, Dahâyâ 5,6, 7, (7, 214, 215).]
AÇIKLAMA:
1- Hadisin bazı vecihlerinde, Hz. Berâ
(radıyallahu anh)'nın bu açıklamayı, "Kurban için hangi hayvanlar câiz
olmaz?" diye vâki bir sual üzerine yaptığı belirtilir.
2- Rivayetin Ebu Davud'daki vechinde,
"hayvanın (bacağında yürümesine manı olacak derecede) kırık bulunması" da
zikredilir.
3- Hattâbî der ki: "Bu hadiste, kurbanlıklarda
görülecek küçük ve hafif kusurların zarar vermeyeceğine delil vardır. Çünkü
"körlüğü belli olan kör", "açıkça belli olan hasta", "iliği kurumuş zayıf"
şeklinde kayıt konmuştur."
4- Nevevî de şunu söyler: "Hadiste mezkur olan
dört kusurdan birinin hayvanda bulunması halinde kurbanın câiz olmayacağında
ulemâ icma etmiştir. Keza onlar ayarındaki veya onlardan daha kötü kusurlar
da aynı hükme tâbidir. Sözgelimi iki gözün körlüğü, ayağından birinin kopuk
olması gibi..."
ـ3ـ وعن يزيد ذى مِصْر
قال: ]أَتَيْتُ عُتْبَةَ بنَ عَبْدٍ السُّلمىَّ فقلتُ: يَا أبَا الْوَلِيدِ؟
إنِّى خَزَجْتُ ألْتَمِسُ الضَّحَايَا فَلَمْ أجِدْ شَيْئاً يُعْجِبُنِى غَيْرَ
ثَرْمَاءُ فَكَرِهْتُهَا فَمَا تَقُولُ؟ قَالَ: أفََ جِئْتَنِى بِهَا؟ قُلْتُ:
سُبْحَانَ اللّه! تَجُوزُ عَنْكَ وََ تَجُوزُ عَنِّى؟ قال: نَعَمْ أنتَ تَشُكُّ
وَأنَا َ أشُكُّ. إنَّما نَهى رسولُ اللّه #: عَنِ المُصْفَرَّةِ
وَالمُسْتَأصِلَةِ وَالْبَخْقَاءِ وَالمُشَيَّعَةِ
وَالْكَسْرَاءِ[.»فالمُصْفَرَّةُ« التي تُستَأصَلُ أذُنُهَا حتى يبدُوَ
صماخُها.»وَالمُسْتَأصَلَةُ« التي تُستَأصَلُ قَرْنُهَا من
أصله.»وَالْبَخْقَاءُ« التي تُبخقُ عينها.»وَالمُشَيَّعَةَ« التي تتبع الغنم
عجفاً وضعفاً.»وَالْكَسْرَاءُ« الكسيرةُ. أخرجه أبو داود .
3. (1492)-
Yezid Zî-Mısr anlatıyor: "Utbe İbnu Abd es-Sülemî'ye gelip:
"Ey Ebu'l-Velid! Kurbanlık almak için
çıkmıştım, hoşuma giden bir şey bulamadım. Azıları dökülmüş bir şey vardı,
ona da gönlüm razı olmadı. Siz ne dersiniz?" diye sordum.
"Onu bana getirmedin mi?" demesin mi.?
"Sübhanallah, dedim, yani o, senin için câiz
de benim için mi câiz değil?"
"Evet, öyledir, dedi. Sen şüphe ediyorsun, ben
etmiyorum. Bilesin ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şunları
yasakladı: "Kulağı dibinden kesik, boynuzu dibinden çıkmış, gözünün biri
oyulmuş, (zayıflığı, dermansızlığı sebebiyle sürüden kalıp) yatır olmuş,
ayağı kırılmış." [Ebu Dâvud, Dahâya 6, (2803).]