Hacc ve umre ibadetlerinin kendine has
menâsiki vardır.
Bunlardan biri ihramdır. İşte, Mekke dışından hacc için gelenlerin ihram
giymeleri şart olan yerlerden her birine mîkat denir. Mekke'ye gelinen
istikâmete göre mîkat yerleri farklıdır ve toplam beş adet mîkat vardır:
Zülhuleyfe, Zat-ı Irk, Cuhfe, Karn, Yelemlem.
Mekke'de bulunanların hacc için mîkatı
Mekke'dir. Umre için, Mekke'nin Harem bölgesinin dışında ihram giymesi
gerekir. Bu maksadla Mekke'ye en yakın Ten'im mevkii vardır, oraya gidip
ihram giymesi gerekir.
İhram giyme vaktine de mîkat denir. Mîkat
mahallerinden önce de ihrame girilebilir.
İhramla ilgili yasaklar ihramın giyildiği
yerden itibâren başlar. Mecburi ihram giyme yerleri, gelinen istikametlere
göre şöyledir:
1- Zülhuleyfe: Medine istikametinden
gelenlerin mîkatıdır. Mekke' ye en uzak mîkattır. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) Veda haccında burada ihrama girmiştir. Şimdilerde Âbâr-ı Ali veya
Ebyâr-ı Ali denilmektedir. Mekke'ye 450 km uzaklıktadır.
2- Cuhfe: Şam yönünden gelenlerin mîkatıdır.
Mekke'ye 187 km. mesafededir.
3- Zat-ı Irk: Irak istikâmetinden gelenlerin
mîkatıdır.
4- Karn: Necid bölgesi cihetinden gelenlerin
mîkatı olup Mekke'ye 54 km. mesafededir.
5- Yelemlem: Yemen tarafından gelenlerin
mikatıdır. Mekke'ye uzaklığı 54 km'dir, en yakın olanı budur.
Kızıl Deniz'in Süveyş cihetinden gelenler,
Cuhfe yakınındaki Râbiğ hizasında, Cidde tarafından gelenler Cidde'de
ihrama girmektedirler, buralar da mîkat sayılmaktadır.
ـ1ـ عن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]أشْهُرُ الحَجِّ شَوَّالٌ وَذُو
القَعْدَةِ وعَشْرٌ مِنْ ذِي الحِجَّةِ[. أخرجه البخارى ترجمة .
1. (1182)-
İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) dedi ki: "Hacc ayları Şevvâl, Zülkade ve
Zilhicce'den de on gündür." [Buharî, Hacc 33 (Tercüme, yani bâb başlığı
olarak senetsiz kaydetmiştir.)]
AÇIKLAMA:
Haccın menâsikini îfa edebilmek için muayyen
zamanlar vardır. Bu zamanlar dâhilinde yapıldıkları takdirde menâsik muteber
olur. Sadedinde olduğumuz rivayet bu vakitleri bildirmektedir. Bu aylara
eşhür-i hacc veya mevsim-i hacc denir. Bunlar Şevval, Zilkade aylarıyla
Zilhicce'nin ilk on günüdür. Bunlar dışında menâsik îfa edilemez. Bu husus
âyet-i kerime ile de tavzih edilmiştir. (Meâlen): "Hacc bilinen
aylardandır. O aylarda hacca girişen kimse bilmelidir ki, haccda kadına
yaklaşmak, sövüşmek, döğüşmek yoktur..." (Bakara 197).
İbnu Abbâs, İbnu Ömer, İbrahim Nehâî, Şa'bî,
Mücâhid, Hasan Basrî, Ahmed İbnu Hanbel hazerâtı Zilhicce'nin onuncu gününün
de hac mevsimine dahil olduğunu söylemişlerdir. Hanefi mezhebi de bu
görüştedir. Haccın son rüknü olan tavaf-ı ziyâret bu günde yapılır.
İmam Şafiî Zilhicce'nin dokuzunu sayar, onuncu
gününü saymaz.
İmam Mâlik bütün Zilhicce ayını hacc mevsimine
dâhil addeder. Ona göre ayette geçen eşhür şehr'in cem'idir. Arapça'da
cem'in en azı üçtür. Âyette eşhür dendiğine göre bu üç ay tam olarak hacc
aylarıdır. Ancak Şâfiî ve Mâlik hazretlerinin sözleri mütearif malûmata
aykırıdır.
Hacc mevsimi, belirtilen bu vakitlerin dışına
çıkarılamaz. Hanefî ve Mâlikîler haccın şerâit-i mütekaddimesinden olan
ihrama bu aylar dışında da girilebileceğini kabul ederler, ancak sünnete
aykırı olduğu için mekruh addederler. Şafiî hazretler i ise hiç câiz görmez
ve "Bu, hacc değil umre olur" der.
Gerek temettu, gerek kıran ve gerekse ifrad
haccının geri kalan menâsikinin sahih olması için bu sayılan aylar içinde
yapılmasının şart olduğunu söylemekte hepsi ittifak eder.
Buharî'nin kaydettiğine göre, Horasan fâtihi
Abdullah İbnu Âmir, Horasan'ı fethedince, bu lütf-i İlâhi'ye şükür olarak,
Horasan'dan Medine'ye kadar ihramlı gitmeye ahdeder ve Nisâbur'da ihrama
girer. Medine'ye varıp Hz.Osman'ın huzuruna çıkınca, Hz.Osman (radıyallahu
anh) onu bu davranışı sebebiyle ayıplar. Ayıplama sebebini, bazı âlimler
Mekke ile Horasan arasındaki uzaklığın eşhürü'lhacc mesafesinden fazla
olmasıyla yani, hacc mevsimi dışında ihrâma girmiş olmasıyla izah ederler.
Dolayısiyle Hz. Osman bunu hoş karşılamamış ve ayıplamıştır.
ـ2ـ وعن هشام بن عروة ]أنَّ عَبْدَ اللّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ رَضِىَ اللّهُ
عَنْهُما: أقَامَ بِمَكَّةَ تِسْعَ سِنِينَ يُهلُّ بِالْحَجِّ لِهَِلِ ذِى
الْحِجَّةِ، وَعُرْوَةُ مَعَهُ يَفْعَلُ ذلِكَ[ .
2. (1183)-
Hişâm İbnu Urve (merhum) anlatıyor: "Abdullah İbnu Zübeyr (radıyallahu
anhümâ) Mekke'de dokuz yıl ikâmet etti. Bu esnada Zilhicce'nin hilâli ile
yüksek sesle telbiyeye başladı. (Kardeşi) Urve de onunla aynı şeyi yapardı"
[Muvatta, Hacc 50, (1, 339).]
AÇIKLAMA:
Bu rivayet, Abdullah İbnu Zübeyr'in Mekke'de
geçirdiği hilâfet yılları esnasında hacc mevsiminin başlamasıyla, diğer
hacılar gibi bulunduğu yerde telbiyeye başladığını anlatmaktadır. Daha önce
de söylendiği üzere, Mekke'de oturanlar -ister yerli ister dışardan gelen
(âfakî) olsun- hacc mevsimi başlar başlamaz bulundukları yerde ihrâma
girerek telbiyeye başlarlar. (Telbiye: yüksek sesle Lebbeyk Allahümme
lebbeyk... duasını okumaktır.) Mekke'nin dışında olan Mekkeliler hacc
yapmak diledikleri takdirde Mekke'ye dönerken geçtikler yerdeki mîkatta
âfakiler gibi ihrama girerler.
Hacc için Mekke'de ihram giymiş olanlar, Kâbe
tavafını ve Safâ ile Merve arasındaki sa'yi Mina dönüşüne te'hir ederler.
İmam Mâlik, Abdullah İbnu Ömer'in böyle yaptığını belirtir.
ـ3ـ وعن القاسم بن محمد ]أنَّ عُمَرَ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قالَ: يَا أهْلَ
مَكَّةَ مَا شأنُ النَّاسِ يأتُونَ شَعْثاً وأنْتُمْ مُدَّهنُونَ أهِلُّوا إذَا
رَأيْتُمُ الهَِلَ[. أخرجهما مالك.»الشَّعِثُ« البعيد العهد بِتَسْرِيح الشعر
وغسله .
3. (1184)-
Kasım İbnu Muhammed anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh) Mekkelilere şöyle
hitab etti: "Ey Mekkeliler! Ne oluyor da uzak diyardan gelenler saçları
dağınık vaziyette iken sizler yağlanıyorsunuz? (Zilhicce) hilâlini görünce
siz de telbiyede bulunun." [Muvatta, Hacc 49, (1, 339).]
AÇIKLAMA:
Mekke'ye dışardan hacc için gelenler
(âfakiler) ihramları sebebiyle saçlarına yağ sürüp taramadıkları için, Hz.
Ömer (radıyallahu anh) onlara kasden "saçları dağınık" tâbirini
kullanmıştır.
Şa's, bakımsız, taranmamış ve kirli saça
denir. Mekkeliler ihramsız olmaları sebebiyle saçlarını yağlayıp taradıkları
için Hz. Ömer onlara, "Sizler yağlanıyorsunuz" demiştir.
Hz. Ömer sanki şöyle demektedir: "Buraya
uzaktan gelenlerin, tâzimen saçları karışık olunca buranın yerlileri olan
sizlerin bu tâzim vaziyetine girmesi evla ve ensebtir."
Nitekim, bu maksadını daha açık olarak şöyle
dile getirmiştir: "(Zilhicce ayına girip) hilâli görünce siz de ihrama girin
ve telbiyeye başlayın."
Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anh) ise
terviye günü
(yani Zilhicce'nin 8. günü) telbiyede bulunmakla babasına muhalefet
etmiştir. Her iki görüşü de benimseyen fukahâ mevcuttur.
ـ4ـ وعن عطاء ]أنَّهُ سُئِلَ عَنِ المُجَاوِرِ مَتَى يُلَبِّى بِالْحَجِّ.
فقَالَ: كانَ ابْنُ عُمَرَ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما إذَا أتى مُتَمَتِّعاً
يُلَبِّى بِالحَجِّ يَوْمَ التَّرْوِيَةِ إذَا صَلَّى الظُّهْرَ
واسْتَوى عَلى رَاحِلَتِهِ[. أخرجه البخارى ترجمة.»يَوْمُ التَّرّوِيَةِ« هو
الثامن من ذى الحجة، سمى بذلك ‘نهم كانوا يرتوون من الماء فيه .
4. (1185)-
Atâ'ya: "Mücâvir (Mekke'de ikâmet eden) hacc için ne zaman telbiyede
bulunur?" diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi: "İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)
mütemetti olarak gelince, terviye günü, öğleyi kılıp, devesine bindi mi hacc
için telbiyede bulunurdu." [Buharî, Hacc 82, (Tercüme yani bab başlığı
olarak kaydedilmiştir. Senetsizdir.]
AÇIKLAMA:
1- Önceki rivayetin açıklamasında da
kaydettiğimiz üzere İbnu Ömer, Zilhicce'nin sekizinci günü, yevm-i terviyede
ihrama girmektedir. Buharî'nin kaydına göre, kendisine: "Herkes Zilhicce
hilâli görülünce ihrama girdiği halde sen terviye gününe kadar girmiyorsun?"
diye sorulunca: "Ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı bineği yola
çıkarıncaya kadar telbiye yapar görmedim" diye cevap verir.
2- Mütemetti, umre ve haccını ayrı ayrı ihram
giyerek eda eden demektir. Yani önce umre için ihram giyer, umreyi
tamamlayınca ihramdan çıkar. Bir müddet ihramsız, yasaksız yaşadıktan sonra,
hacc için yeniden ihrama girer. Şu halde sadedinde olduğumuz hadis, Adullah
İbnu Ömer (radıyallahu anh)'in, temettu haccı yaptığını, haccetmek üzere
ihrama, Zilhicce'nin sekizinde girdiğini, öğle namazını kıldıktan sonra
Mina'ya gitmek üzere devesine binince telbiye getirmeye başladığını ifade
etmektedir. İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ), Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ı haccı böyle eda ederken gördüğü için bu tarzda hareket etmiştir.
ـ5ـ وعن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]مِنَ السُّنَّةِ أنْ َ يُحْرَمَ
بِالْحَجِّ إَّ في أشْهُر الحَجِّ[. أخرجه البخارى ترجمة أيضاً .
5. (1186)-
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) şunu söylemiştir: "Hacc için, sadece hacc
aylarında ihrama girmek sünnettendir." [Buharî, Hacc 33 (tercüme yani bab
başlığı olarak kaydetmiştir).]
AÇIKLAMA:
1- Hacc ayları (eşhürü'lhacc) Şevvâl, Zilkade
ve Zilhicce'dir. Hacc menâsiki bu aylarda başlatılabilir. 1182 numaralı
hadiste açıklandığı üzere hacc menâsikinden olan ihrama, bu ayların dışında
da girilmesinin câiz olduğu bir kısım ulemâca kabul edilmiş, ancak mekruh
addedilmiştir. Sünnete uygun olanı, İbnu Abbas (radıyallahu anh)
hazretlerinin belirttiği üzere bütün menâsikin mezkur üç ay içerisinde
başlatılmasıdır.
ـ6ـ وعن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]قال رسولُ اللّه #: يُهلُّ أهْلُ
الْمَدِينَةِ مِنْ ذِي الحُلَيْفَةِ، وَيُهِلُّ أهْلُ الشَّامِ مِنْ
الْجُحْفَةِ، وَيُهِلُّ أهْلُ نَجْدٍ مِنْ قَرْنٍ[. أخرجه الستة .
6. (1187)-
İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Medineliler Zülhuleyfe'de, Şamlılar Cuhfe'de, Necidliler
Karn'da ihrama girer, telbiyeye başlar." [Buharî, Hacc 8, 5, 10, İlm 52,
İ'tisam 16; Müslim, Hacc 1347, (1182); Muvatta, Hacc 22, (1,330); Tirmizî,
Hacc 17, (831); Ebû Dâvud, Menâsik 9, (1737); Nesâî, Hacc 17, 18, 21,
(5,122-125).]
ـ7ـ وفي رواية: قال ابن عمر ]وَذكِرَ لى ولَمْ أسْمَعْ أنَّ رسولَ اللّه #
قالَ. وَيُهِلُّ أهْلَ الْيَمَنِ مِنْ يَلَمْلَمَ[ .
7. (1188)-
Bir rivayette İbnu Ömer der ki: "Bizzat işitmemekle beraber, bana
söylendiğine göre, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurmuştur ki:
"Yemenliler de Yelemlem'de ihrâma girerler." [Buharî, Hacc 8, İlm 52,
İ'tisâm 16; Müslim, Hacc 13-18 (1182).]
AÇIKLAMA:
İbnu Ömer, Resûlullah'tan rivayet hususundaki
hassâsiyetinin bir ifadesi olarak, Yahudilerin ihrama girme yeri ile ilgili
haberi "Resûlullah'tan bizzat işitmedim ama, söylendiğine göre Yemenliler'in
de Yelemlem'de ihrama gireceklerini söylemiş" diyerek rivayet etmiştir.
Buharî ve Müslim'de muhtelif vecihlerden kaydedilmiş olan bu haberin,
Buharî' nin Kitâbu'l-İlm'deki vechi hepsinden farklı bir mahiyet taşır:
وَيَزْعُمُونَ اَنَّ رَسُولَ اللّهِ # قَالَ: وَيُهِلُّ اَهْلُ الْيَمَنِ مِنْ
يَلَمْلَمْ وَكَان ابْنُ عُمَرَ يَقُولُ لَمْ اَفْقَهْ هذِهِ مِنْ رَسُولِ
اللّهِ #
"...Bazılarının zu'muna göre Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm): "Yemenliler de Yelemlem'de ihrâma girerler"
buyurmuştur. Ben bunu, Resûlullah'ın nasıl söylediğini anlamadım."
İbnu Ömer dışında pek çok sahâbî,
Yemenliler'in mîkatının Yelemlem olduğunu kesin bir şekilde Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'tan rivayet ederler.
ـ8ـ وفي أخرى للبخارى: ]أنَّ رَجًُ سألَهُ مِنْ أيْنَ يَجُوزُ لِى أنْ
أعْتَمِرَ. فقَالَ: فرَضَهَا رسولُ اللّه #: ‘هْلِ نَجْدٍ قَرْناً، وَ‘هْلِ
المَدِينَةِ ذَا الحُلَيْفَةِ، وَ‘هْلِ الشَّامِ الجُحْفَةَ، وَلَمْ يَزِدْ[ .
8. (1189)-
Buharî'de gelen bir diğer rivayette belirtildiği üzere, bir zât (Abdullah
İbnu Ömer'e) gelerek: "Umre için nerede ihrama girmem câiz olur?" diye
sorunca: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) mîkat yerleri olarak
Necidliler için Karn'ı, Medineliler için Zülhuleyfe'yi, Şamlılar için
Cuhfe'yi belirledi" demiş, başka bir mîkat yeri zikretmemiştir." [Buharî,
Hacc 3.]
ـ9ـ وعن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]وَقَّتَ رسولُ اللّه # ‘هلِ
المَدِينَةِ ذَا الحُلَيْفَةِ، وَ‘هْلِ الشَّامِ الجُحْفَةَ، وَ‘هْلِ نَجْدٍ
قَرْنَ المَنازِلِ، وَ‘هْلِ الْيَمَنِ يَلَمْلَمَ. قال: فَهُنَّ لَهُنَّ
وَلِمَنْ أتَى عَلَيْهِنَّ مِنْ غَيْرِ أهْلِهِنَّ مِمَّنْ أرَادَ الحَجَّ
وَالعُمْرَةَ. وَمَنْ كانَ دُونَهُنَّ فَمُهَلُّهُ مِنْ أهْلِهِ وَكذلِكَ
حَتَّى أهلُ مَكَّةَ يُهِلُّونَ مِنْهَا[. أخرجه الخمسة إ الترمذى .
9. (1190)-
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) demiştir ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm), Medineliler için Zülhuleyfe'yi, Şamlılar için Cuhfe'yi,
Necidliler için Karnu'l-Menâzil'i,
Yemenliler için Yelemlem'i mîkat yerleri olarak ta'yin etmiştir. Bu yerler,
ora ahalileri ve oraya başka yerlerden hacc ve umre yapmak maksadıyla
gelenler için mîkat yerleridir. Bu söylenen mîkat yerlerinin berisinde (yani
mîkatlarla Mekke arasında) bulunanlar için mîkat, bulunduğu yerdir. Daha
yakın yerde olanlar da böyledir. Nitekim Mekkeliler de Mekke'de ihrama
girerler." [Buharî, Hacc 7, 9, 11, 12, Cezâu's-Sayd 18; Müslim, Hacc 11,
(1181); Ebû Dâvud, Menâsik 9, (1737); Nesaî, Hac 20, 23, (5, 123-125).]
AÇIKLAMA:
1- Bu rivayet mîkatlarla ilgili bilinmesi
gereken yer isimlerini belirtmekten başka iki umumî prensibi açıklıyor:
a) Resûlullah tarafından belirlenen mîkatlar,
sadece ora halkı için değil, oradan geçen her bir Müslüman içindir. Söz
gelimi Yemen cihetine bir iş için giden Suriyeli bir Müslüman hac mevsimi
içinde dönüş yapıp haccetmeyi arzu ederse Yelemlem'de ihrama girer.
Suriyelilerin aslî mîkatı olan Cuhfe'ye gitmesi gerekmez.
b) Belirlenen mîkatların iç kısmında kalan
yerlerde ikâmet eden kimseler, bulundukları yerlerde hacc ve umre ihramını
giyebilirler. Harem dahilinde (Mekke'de) bulunan bir kimse (Mekke'nin
yerlisi veya Mekke'de bulunan bir âfâkî) umre için ihrama girecekse
Harem'in dışına çıkması gerekir. Harem'in Mekke'ye en yakın hududu
Ten'im'dir. Günümüzde Ten'im Camiî bu maksadla en güzel şekilde tanzim
edilmiş durumdadır.