FENÂ - BAKA ve
TECELLÎ İLE İLGİLİ MESELELER
- Fenâ fillâh ve bakâ billâh ne
demektir?
- Fena fillah, Allah'ta fanî olmak demektir. Kulun beşerî vasıflardan ve
aşağı arzulardan sıyrılıp ilahî vasıflarla donanmasıdır. Allah'a koşup
sığınmasıdır. (bk.ez-Zariyat,51/50)
Kulun failiyet şuûrunu kaybetmesi, "abd"ın yerine fail olarak Allah'ın
geçmesidir. Kulun fiilini görmemesi diye ifade edebileceğimiz bu halde kulun
yerine Allah kaim olur; Allah görür, Allah duyar ve Allah tutar. Bu suretle:
"Ben onun gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum."
(Buharî, Rikak, 38)
kudsî hadisinin hükmü, gerçekleşmiş olur. Kul, Allah ile o kadar meşgul olur
ki nihayet "benlik" bilincini kaybeder. Bu hale zikirle erişilirse "fena
fi'l-Mezkûr", muhabbetle erişilirse "fena fi'l-Mahbûb" denilir.
Fenanın en yukarı derecesi "fena ender-fena" yani fena haline erme
şuûrundan da fanî olmaktır. Fena halindeki kul, bazı beşerî sıfatlarından
kurtulursa da beşeriyet sıfatından tamamen çıkmaz. Böyle bir iddia yanlış
olur, küfre götürür.
Baka billah, kulda kötü sıfatların yerini iyilerinin alması, kendi
sıfatlarının yerine ilahî sıfatların geçmesidir. Nefsinden fanî olan, Hakk
ile bakî olur. Allah'ta fanî olan da Allah ile bakî olur. Bakada fena haline
göre bir bilinç hali vardır.
- Tecellî-i efal, tecellî-i esma, tecellî-i sıfat ve tecellî-i zat
nedir?
- Tecellî, ortaya çıkmak ve görünmektir. Kudret-i ilahiyye eserlerinin
eşyada görünmesidir. Gaybdan gelen, kalbde zahir olan nurlar için de
kullanılır. Tecellînin nasıl meydana geldiğini Allah'tan başka kimse
bilemez. Alem, tecellînin vukuu anında hadis ve mevcûd, ondan sonra aslına
dönerek fanîdir. Fakat bu tecellîler o kadar sür'atli ve daimîdir ki iki
tecellî arasında hiçbir fasıla hissedilmez. Durum böyle devam ettiğinden biz
mevcudatı daimî sanırız. Tecellîde gaybdan şehadet alemine, karanlıktan
aydınlığa çıkış sözkonusudur.
Tecellî-i efal: Hakk Teala'nın fiillerinden birinin kulun
kalbine açılmasıdır. Bu mertebedeki salik "La fâile illallah" sırrına erip
bütün fiilleri Hak'tan bilir. Tecellî-i esma: Hakk Teala'nın
esma-i hüsnasından bir ismin salikin gönlünde yer etmesidir. Böyle bir
tecellîye mazhar olan kimse, o ismin nurları altında şaşkınlığa düşer.
Tesellî-i sıfat: Hakk'ın sıfatlarından birinin kulun kalbine
açılmasıdır. O sıfatın bazı eserleri Cenab-ı Hakk'ın fazlıyla kulda zahir
olur. Mesela Hakk'ın "Semî" sıfatıyla tecelli ettiği bir kul, cansız
varlıkların bile söz ve tesbihini duyar hale gelir. Tecellî-i zat
ise; İlahi zatın zatı için tecellîsidir. Bu tecellî kulların idrakinin
üstündedir.