İSLAM ANSİKLOPEDİSİ



CİFR HESABI

Harflere verilen sayı değerleri ile geleceğe veya mazideki olaylara tarih düşürmek yahut isme dair işaretler çıkarmak ilmi. Ebced* hesabına yakın bir ilmin adıdır. Kelime olarak; sütten kesilmiş oğlak veya kuzu derisi anlamında olan "çefr"den gelmektedir.

Şiîler arasında çıkmış, daha sonra bu kültürün etkisiyle tasavvufa yakın veya mutasavvıf bazı Sünnî âlimlerin de itibar ettiği bir hesap olmuştur. Şiîler, Kur'an'ın batınına dair Hz. Ali' nin bir tefsirinin bulunduğunu, bu tefsirin gizli ilimler ihtiva ettiğini ve içinde Ehl-i Beyt'ten olanlar için, kıyamete kadar gelecekte vukû bulacak dinî ve siyasî bütün olayların yazılı olduğuna inanırlar. Bazıları ise; Hz. Ali' nin değil de, Ca'fer es-Sadık'ın böyle bir kitabının bulunduğunu söylerler. Kitap, sütten kesilmiş oğlak ya da kuzu derisine yazılı olduğu için ona "cefr" denilmiştir. İbn Haldun, bu kitapla ilgili rivayetlerin asılsız olduğunu söyler (İbn Hâldun, Mukaddime, Beyrut (t.y) 334). Gerçekten, bu ilmin İslâm'da aslı yoktur. İmâmiyye, Ehl-i Beyt'in kazanılmış ilimler yanında Hz. Peygamber'den intikal eden Allah vergisi ilimlere de vakıf olduğuna "Peygamber (s.a.s.)'ın bu ilmi Ali'ye verdiğine; Ali'den de Hz. Hüseyin'e, ondan, oğlu Ali Zeynelâbidîn'e ondan Muhammed Bâkır'a, ondan da Ca'fer-i Sadık'a geçtiğine inanır. Bu ilme cifr ilmi diyorlar. Ca'fer-i Sadık'ın, cifri; "o, deriden bir kaptır; onda peygamberlerin ve İsrâiloğulları bilginlerinin bilgisi vardır" şeklinde tarif ettiği söylenir" (Süleyman Ateş, İşarî Tefsir Okulu, Ankara 1974, 47).

Zamanla bu kitapta ayrı ayrı harfler rumuz gibi kullanılarak, bunlardan ahkâm çıkarma itikadı doğdu ve bu sûretle "İlmu'l-cefr" tabiri "İlmu'l-Hurûf" manasına kullanılır oldu. Dolayısıyla cifr, sadece istikbale ait bir keşif iken, sonraları harflerin rumuz ve sayılarına dayanarak geleceğe dair hüküm çıkarmak demek olan. Hurufiliğe dönüşmüştür. Bu da harflere sayısal değerler atfetmek suretiyle istikbalden haber vermek usûlüdür. Ebced hesabı* diye isimlendirilen bu ilme göre "ebced, hevvez, huttî, kelemen.." kelimelerinde ilk harfin değeri bir, ikinci harfin değeri iki... şeklinde onuncuya kadar harflerin değeri birer birer artırılır. Onuncu harften itibaren sırasıyla harfler onar onar arttırılır. Yüz değerini taşıyan harften itibaren de her harfin değeri yüzer yüzer artırılır. Böylece son harf bin değerindedir. Cifre ve gaybı bilmeye dair sahih bir dayanak yoktur.

Eğer buna dair ilmî bir dayanak olsaydı elbette gelişir ve herkes bunu öğrenirdi. Allah hiç kimseye gaybdan haber verme hususunda bir ilim ve yetenek vermemiştir. Yalnız, bazı peygamberlere ahiret, melekler ve cinlerle ilgili bilgiler bahşetmiştir ki bunlar vahiy ile sabittir, inanmak gerekir.

Araştırmacı ve titiz âlimler "Cümmel esâbı" diye de isimlendirilen cifr hesabına şiddetle karşı çıkmışlardır. İbn Hacer el-Askalânî, buna itimat etmenin caiz olmadığını söyler. İbn Abbâs'ın da, bu hesabı sihir cümlesinden saydığı nakledilmektedir (Subhi es-Salih, Kur'an İlimleri Çev. M. Sait Şimşek, Konya (t.y.) s. 188-189).

M. Sait ŞİMŞEK