Mekke’nin fethedildiği gündü. Hasret sonra ermiş, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ve güzide ashabı yıllar sonra Mekke’ye kavuşmuşlardı. Müminler sevinçle birbirine sarılıyor, böyle bir ânı lütfettiği için Cenâb-ı Allah’a şükrediyorlardı. Peygamberimizin vefakâr arkadaşı Hz. Ebûbekir ise şehre girer girmez doğruca babası Ebû Kuhâfe’nin yanına koşmuştu. Can-ı gönülden İslam’ı kabul etmesini arzuladığı babasını çabucak Resûlüllah’ın huzuruna getirdi. Allah Resûlü (s.a.s), saçı sakalı ağarmış, gözleri görmeyen ihtiyar adamı karşısında görünce büyük bir tevazu ile hicret arkadaşına şöyle dedi: “Yaşlı baban evinde kalsaydı da ben ona gitseydim olmaz mıydı?”