BAYRAM NAMAZLARI 2
Bayram
Namazlarının Meşruiyeti ve Delili 2
Bayram
Namazının Hükmü. 2
Bayram
Namazlarının Vakti 2
Bayram Namazlarının
Kılınış Şekli 3
Bayram Hutbesi 3
Bayram
Namazları Nerede Kılınır?. 3
Bayram
Günlerinde Tekbir Getirmek. 3
Bayram
Gününün Âdabı 4
Bayram mânâsına gelen
iyd kelimesi avd kelimesinden alınmıştır. Avd 'tekrar edilmek' anlamına gelir.
Bayram'a, bu isim, her sene tekrar geldiği, insanların sürür ve sevinci
tekrarlandığı veya Allah' Teâlâ'nın, bayramda insanlara çokça lütufta bulunduğu
için verilmiştir.
Hz. Peygamber Ramazan
ve Kurban bayramı namazını ilk olarak hicretin ikinci yılında Medine'de
kildırmıştır. Meşruiyetinin delili ise şu ayettir:
Öyle ise rabbin için
namaz kıl ve kurban kes. (Kevser/2)
ıMüfessirler bu
ayetteki namazın, Kurban bayramının namazı olduğunu söylemişlerdir.
Ebu Said el-Hudrî
şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber, Kurban bayramı ile Fıtır bayramı günlerinde
musalla'ya çıkardı. Orada önce namaza başlardı. Namazı kıldırıp selâm verince,
cemaat -namaz kıldıkları yerde-otururken ayağa kalkar ve insanlara karşı
dönerdi. Eğer bir müfreze göndermek istiyorsa bunu insanlara söyler veya başka
birşey emretmek istiyorsa emrederdi. Ondan sonra musalla'dan avdet ederdi'
Bayram namazı müekked
bir sünnet'tir. Çünkü Bayram namazı meşru kılındıktan sonra, Hz. Peygamber,
vefat edinceye kadar onu terketmemiştir. Hz. Peygamber'den sonra sahabîler de
kılmaya devam etmişlerdir. Bayram namazının cemaatle kılınması meşrudur. Ebu
Said el-Hudrî'nin rivayet ettiği hadîs buna delâlet etmektedir. Ayrıca Bayram
namazı tek başına da kıhnabilir. Fitneye sebep olan veya süslenmiş kadınlar
hariç -onlar namazı evlerinde kılmalıdırlar- Bayram namazına erkek-kadın,
mukim-seferî, hür-köle herkes katılabilir.
Hz. Peygamber'in,
İslâm hakkında soru soran kişiye söylediği sözler Bayram namazının vacib olmadığına
delâlet etmektedir; Hz. Peygamber o kişiye 'Gece ve gündüz içinde beş vakit
namaz (var)' buyurdu. O zat 'Üzerime bu namazlardan başkası da olacak mı?' diye
sorunca, Hz Peygamber 'Hayır, meğerki kendiliğinden kılasın' diye cevap verdi.
Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur:
Allah, kullarına beş
vakit namazı farz kılmıştır. Kim haklarında küçümsemede bulunmadan, haklarını
zayi etmeksizin onları kılarsa, Allah o kimseyi cennete koymaya söz vermiştir.
Kim de onları kılmazsa, Allah'ın o kimseye hiçbir va'd'i yoktur. Dilerse azap
eder, dilerse cennete koyar.
Ümmü Atiyye şöyle
demiştir: 'Her iki bayramda da örtülü hanımlar ve bakire kızlarla beraber
musalla'ya çıkmakla emrolunurduk. Hayızlılar da çıkar cemaatın arka tarafında
bulunurlar ve insanlarla birlikte tekbir getirirlerdi'.
Başka bir rivayette
Ümmü Atiyye 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bazılarımızın cilbabı (örtünecek çarşafı)
bulunmuyor' dedim. '(Din) kardeşi kendi cil-bablarından birini emaneten
giydirsin' buyurdu.
Bayram namazı için
ezan ve kamet okumak sünnet değildir. Bayram namazları için es-saîâtu camiatun
(namaz toplayıcıdır) diye seslenilir.
Rivayet edildiğine
göre İbn Abbas, Abdullah b. Zübeyr'e biat edildiğinde 'Fıtır bayramı günü
Bayram namazı için ezan okumak yoktur. Bu bakımdan sen de o günün namazı için
ezan okutma, ayrıca hutbe de namazdan sonra okunur. Bu Bayram namazı işi
muhakkak surette böyle yapılagelmiştir' diye haber göndermiştir.
İbn Abbas ve Cabir'den
şöyle rivayet edilmiştir: 'Ne Kurban bayramı, ne de Ramazan bayramı namazı için
ezan okumak yoktur'.
Bayram namazlarının
vakti, güneşin doğuşundan itibaren başlar, zeval vaktine kadar devam eder.
Bera b. Âzib'in rivayet ettiği şu hadîs buna delâlet etmektedir: Hz. Peygamber
hutbe okuduktan sonra şöyle dedi: 'Bu günümüzde ilk yaptığımız şey Bayram
namazı kılmaktır1.
Bayram namazlarının,
güneşin -doğuşundan itibaren bir mızrak boyu- yükselişine kadar ertelenmesi
sünnettir.
Bayram namazları iki
rekât olarak kılınır. Namaz tahrim tekbiri ile başlar, iftitah duasından sonra
yedi tekbir alınır. Her tekbirde eller omuz hizasına kadar kaldırılır. İki
tekbir arasında ne uzun ne kısa olmayan bir ayet okunacak kadar bir zaman
durulur. Bu esnada subhanaîlahi veîâ ilahe illâllahu vallahu ekber (Allah'ı her
türlü ortaktan tenzih ederim. Hamd Allah'a mahsustur. Allah'tan başka ilah
yoktur. Allah en büyüktür) demek sünnettir. Sonra eûzu besmele çekilerek Fatiha
okunur. Sonra zammı sûre olarak bir sûre veya bazı ayetler okunur. İkinci
rekâtta intikal tekbirlerinden başka, Fatiha okunmadan önce beş tekbir daha
alınır. Her iki tekbirin arasında -daha önce zikrettiğimiz gibi- fasıla
verilir. Heyet olarak adlandırılan bu tekbirler sünnettir. Unutarak da olsa
tekbir alınmadan kıraate başlanırsa, zaman geçtiği için artık tekbir alınmaz.
Fakat bu durum namazın sıhhatine zarar vermez.
Bunların delili şu
rivayetlerdir. Hz. Ömer'den şöyle rivayet edilmiştir:
Ramazan ve Kurban
bayramının namazları ikişer rekâttır.
Hz. Ömer bunu, Hz. Peygamber'in diliyle
söylemiştir. İcma da bunun üzerine
olmuştur.
Amr b. Avf el-Müzenî
şöyle rivayet etmiştir: 'Hz. Peygamber Bayram namazlarında, birinci rekâtta
kıraatten önce yedi, ikinci rekâtta kıraatten önce beş tekbir aldı1.
Bayram namazı
kılındıktan sonra iki hutbe okumak sünnettir. Bu hutbelerin keyfiyetini kısaca
şöyle sıralayabiliriz:
1. Hutbeler,
Bayram namazının hemen arkasından okunmalıdır.
Bu hutbeler, Cuma'nın
aksine namazdan sonra okunur. Çünkü Hz. Peygamber Cuma namazının hutbesini
namazdan önce, Bayram namazlarının hutbelerini ise namazdan sonra okumuştur.
İbn Ömer şöyle
demiştir: 'Hz. Peygamber, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer, Bayram namazlarını hutbeden
önce kılarlardı'.
İbn Abbas şöyle
rivayet etmiştir: 'Hz. Peygamber ile beraber Ramazan ve Kurban bayramı
günlerinde musalla'ya çıktık. Hz. Peygamber önce namazı kıldı, sonra hutbe
okudu'.
Hutbe Bayram namazından
önce okunursa, hiç okunmamış sayılır.
2. Cuma
hutbesindeki rükün ve sünnetler, bayram hutbeleri için de geçerlidir.
İmam Şafii, Ubeydullah
b. Abdullah b, Utbe b. Mes'ud'dan şöyle rivayet etmiştir: 'Sünnet, imam'ın
Bayram namazlarında iki hutbe okuması ve aralarında fasıla yapmasıdır'.
3. Birinci
hutbeyi dokuz, ikinci hutbeyi yedi tekbirle okumak sünnettir.
Ubeydullah b. Abdullah
b. Utbe b. Mes'ud'dan şöyle rivayet edilmiştir: 'Birinci hutbeye, peşpeşe
dokuz tekbirle, ikinci hutbeye ise peşpeşe yedi tekbirle başlamak sünnettir'.
Bayram namazları,
mescid veya sahrada kılınır. Neresi daha fazla insan alırsa orada kılmak daha
faziletlidir. Her iki yer de eşit derecede insan alıyorsa, şerefinden ötürü
mescidde kılmak daha faziletlidir. Zira müslüman mescidde kıldığı namazdan
dolayı hem icabet ecri alır, hem de mescidde durmanın ecrini alır. Hz.
Peygamber'in mescidi bütün halkı almadığı için, Hz. Peygamber Bayram
namazlarını sahrada kıldırmıştır. Daha önce Bayram namazlarını erkek, kadın
herkesin cemaatle kılmasının meşru olduğunu belirtmiştik. Mescid, namaz
kılanları alıyorsa, sahranın tercih edilmesine gerek yoktur.
Hacı olmayanların,
Ramazan ve Kurban
bayramı gecelerinde güneşin
batışından itibaren evlerde, mescidlerde, çarşılarda yüksek sesle -imam Bayram
namazının tahrim tekbirini alıncaya kadar-
tekbir getirmeleri sünnettir.
Bu kolaylığı dilemesi,
sayıyı tamamlamanız ve sizi (bu kolaylığa) ilettiğinden dolayı Allah'ı tekbir
etmeniz içindir. (Bakara/185)
Müfessirler, buradaki
tekbifden maksadın, Ramazan bayramında getirilen tekbir olduğunu
söylemişlerdir. Kurban bayramı da Ramazan bayramına kıyas edilir. Ayrıca hacı
olan ve olmayan herkes için Kurban bayramında namazlardan sonra; Arefe gününün
sabah namazından başlayarak, teşrik günlerinin son gününün ikindi namazına
kadar tekbir getirmek sünnettir. Teşrik günleri, Kurban bayramını takip eden
üç gündür. Fakat Ramazan bayramında namazlardan sonra tekbir getirmek sünnet
değildir.
Bütün bunların delili,
Hz. Peygamber'in fiilidir. Hz. Peygamber ve ashabı böyle yapmışlardır.
Hz. Ali'den ve Ammar
b. Yasir'den şöyle rivayet edilmiştir: 'Hz. Peygamber, Arefe günü sabah
namazından sonra tekbir getirirdi. Teşrik günlerinin son günü ikindi namazından
sonra bırakırdı'.
Rivayet edildiğine
göre İbn Ömer, Mina'da tekbir getirirdi. Mescid-deki, çarşı-pazardaki insanlar
onun sesini işitir ve onunla beraber tekbir getirirlerdi. Öyle ki tekbir
sesinden heryer inlerdi. İbn Ömer, Mina'da bütün günlerde, namazların
arkasında, yatağında, çadırında ve yürürken tekbir getirirdi.
Tekbirin en üstün
lafzı şöyledir:
Allahu ekber, Allahu
ekber, Allahu ekber, lâ ilahe illalîahu vallahu ekber, Allahu ekber ve
lillahi'1-hamd
Allah en büyüktür,
Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah yoktur. Allah en
büyüktür, Hamd, Allah'a mahsustur.
1. Gusletmek, güzel koku sürünmek, yeni elbise
giymek. Bunların nedenleri Cuma bahsinde geçmişti.
2. Bayram sabahı mescide erken gitmek.
3. Ramazan bayramında namaza gitmeden önce
birşey yemek. Kurban bayramında ise namazdan dönünceye kadar birşey yememek.
4. Mescide veya namazgaha yürüyerek gitmek,
dönerken başka bir yoldan gelmek.
Cabir şöyle demiştir:
'Hz. Peygamber, Bayram namazına giderken başka bir yoldan gidiyor, dönerken
başka bir yoldan geliyordu'.
5. İmam'ın,
güneş doğduktan sonra nafile namaz kılması mekruhtur. Başkaları içinse mekruh
değildir.
İbn Abbas şöyle
rivayet etmiştir: 'Hz. Peygamber Ramazan bayramı günü çıktı, iki rekât (bayram)
namazı kıldı. Ondan önce ve sonra başka namaz kılmadı'.