KAZF'IN CEZASI 2
Kazf'ın Hükmü. 2
Hazfın Cezası ve Delili 2
Kazf Haddinin
Uygulanması İçin Gerekli
Olan Şartlar 2
• İftira Atan
Kişide Bulunması Gereken Beş Şart 2
Kendisine
Zina İftirası Atılan Kişide Bulunması
Gereken Şartlar 3
Sözkonusu
Şartlar Kamilen Mevcut
Olmadığında Tâzir Cezası Vacİb
Olur 3
Kazf'ın
Bazı Lafızları 3
Kazfın Cezası 3
Şahitlerde
Bulunması Gereken Şartlar 4
Daha önce İslâm'ın
dini, nefs'i, akl'ı, namus'u ve rnal'ı korumak hususunda ne kadar titiz
olduğunu ifade etmiştik. Bu yüzdendir ki bu beş şeyden birine saldırana, Allah Teâlâ ceza vaz'etmiştir. Namusu muhafaza etmek için şeriat kazf (zina
iftirası atma) cezası getirmiştir. Öyleyse kazf ne demektir ve cezası nedir?
Şimdi bunu izah edelim.
Kazf, lugatta atmak
anlamına gelir. KazPın ıstılahî mânâsı ise, bir kişiye zina isnad etmektir. Ancak
bir doktorun, bir genç kızın zina edip etmediğini tesbit maksadıyla inceleme
yaptıktan sonra 'Bu kızın zina ettiği tesbit edildi' demesi veya şahitlerin
şahitlik gereği konuşmaları bunun dışındadır. Ancak şahitlerin dörtten aşağı
olmaları durumunda -ileride de geleceği üzere- kendilerine kazf cezası tatbik
edilir.
Bir müslümanın, diğer
bir müslümana -ister doğru, ister yalan olsun-zina isnad etmesi haramdır. Bir
müslümana bilerek zina iftirası atmak ise en büyük zulüm, en büyük günahtır,
haramların en çirkini olan yalancılıktır. Bir müslüman, başka bir müslümanın
zina ettiğini bilse bile bunu ilan etmemelidir. Allah onu örtmeyi emretmiştir.
Ayrıca örtülmesi gereken bir perdeyi kaldırarak, kişinin namusunu lekelemiş,
kötü bir sözün toplumda yayılmasına vesile olmuş olur. İşte bu nedenlerden
ötürü şeriat kazf ı büyük günahlardan saymıştır.
Ebu Hüreyre şöyle
rivayet ediyor: Hz Peygamber şöyle buyurdu:
- Helak edici olan
yedi şeyden çekininiz.
- Ey Allah'ın Rasûlü!
Onlar nelerdir?
- Allah'a şirk koşmak,
sihir yapmak, bir hak karşılığı olmak müstesna Allah'ın haram kıldığı bir canı
öldürmek, yetim malı yemek, riba (faiz) kazancı yemek, düşmana hücum sırasında
savaştan kaçmak, zinadan masum olup hatırından bile geçmeyen müslüman kadınlara
zina isnad etmek.
Hadd, şeriatta takdir
ve tayin edilmiş bir cezadır. Hadler, zina haddinde olduğu gibi ya Allah'ın
hakkı olarak vacib olmuş veya kazf haddinde olduğu gibi kullara hak olarak
vacib olmuştur. Kazf m cezası -şartlar mevcut olduğunda- 80 sopa ve kazf
sahibinin şahitliğinin düşmesidir. Ancak kazf sahibi tevbe ederse, tekrar
şahitliği kabul edilir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
Namuslu kadınları
itham ettikleri halde dört şahit getiremeyen kimselere, (iftira cezası olarak)
seksen değnek vurun ve onların şehadetlerini ebediyyen kabul etmeyin. Onlar
fasık kimselerdir. Ancak bundan sonra tevbe edenler ve hallerini düzeltenler
müstesna. Çünkü Allah mağfiret ve merhamet sahibidir. (Nûr/4~5)
Kazf haddinin tatbik
edilebilmesi için şu on şartın mevcut olması gerekir. Bu on şartın beşi iftira
atan kişide, beşi de kendisine iftira atılan kişide bulunmalıdır.
:
1. Baliğ
olmak.
Baliğ olmayan bir
kişiye kazf cezası tatbik edilmez. Çünkü o mükellef değildir. Hz. Peygamber
şöyle buyurmuştur:
Üç kimseden kalem
kaldırılmıştır; Uyanincaya kadar uyuyandan, akillanıncaya kadar deliden, buluğ
çağına gelinceye kadar çocuktan.
Zina iftirası atan
çocuk mümeyyiz olursa tâzir cezasına çarptırılır
. 2. Akıllı
olmak
Zina iftirası atan
deliye ceza verilmez. Çünkü kalem -yukarıdaki hadîste bildirildiği üzere- ondan
kaldırılmıştır. Deli ve çocuğa, iftira cezasının tatbik edilmemesinin sebebi,
onların iftirasının insanları rahatsız etmemesidir. Fakat sarhoş, sarhoş olduğu
halde saldırganlık yaparsa, sorumlu olur, ona hadd tatbik edilir.
3- Zina
iftirası atan kişi, zina iftirası attığı kişinin aslı (babası-dedesi, annesi-ninesi)
olmamalıdır.
Yani zina İftirası
atan kişi, zina iftirası attığı kişinin -ne kadar yukarıya çıkarsa çıksın-
aslı (anası, babası, ninesi, dedesi) olmamalıdır. Çünkü bunlar evlatlarına
yapmış oldukları zina iftirasından ötürü cezalandırılmazlar. Nitekim
-Cinayetler bahsinde belirtmiş olduğumuz üzere-evladmı öldüren asl'a (babaya)
da kısas cezası uygulanmaz. Çünkü kendisi için 'ibLida' sabit değilken,
'intiha' (kısas) nasıl sabit olabilir ki? Eğer kadının başkasından çocuğu
varsa, ondan kazf haddi sakıt olmaz. Aynı şekilde çocuğun, kendisinden başka
mirasta ortağı bulunmayan varisine -tıpkı kendisinden çocuğu olup da ölmüş
karısına zina iftirasında bulunan kimseye ceza tatbik edilemeyeceği gibi- kazf
haddi tatbik edilmez.
Zina iftirası atan ve
kazf cezası uygulanmayan kişiye, mutlaka tâzir cezası uygulanması gerekmez.
Ancak hâkim gerekli görürse tâzir cezası tatbik edebilir.
4. Kişi,
kendi istek ve iradesiyle zina iftirası atmalıdır.
Zina iftirası atması
için zorlanan kişiye, kazf cezası uygulanmaz; zira Hz..Peygamber şöyle
buyurmuştur:
Ümmetimden hataen,
unutarak ve zorlanarak yaptıkları şeylerin günahı (cezası) kaldırılmıştır.
5. Müslüman
olmalı veya âlimlerin bulunmadığı uzak bir memlekette yaşadığı için zina
iftirasının haram olduğunu bilmemelidir.
Böyle bir cahile ceza
tatbik edilmez. Ancak zina iftirası atmanın haram olduğunu bilse, fakat bunun
ceza gerektirdiğini bilmese, bu bilgisizlik onu cezadan kurtarmaz.
1. Müslüman olmak
2. Baliğ olmak
3. Akıllı olmak
4. İffetli olmak; yani daha önce zina ettiği
sabit olmamalıdır.
5. Kendisine zina iftirası atılan kişi, zina
iftirası atan kişiye bu hususta izin vermemiş olmalıdır. <
Eğer ortada böyle bir
izin varsa -bu her ne kadar zina iftirasını mubah kılmazsa da- şüphe
sözkonusudur. Şüphe olduğu zaman ise ceza tatbik edilmez. Çünkü Hz. Peygamber
şöyle buyurmuştur:
Müslümanlardan
cezaları mümkün olduğu kadar önlemeye çalışın. Şayet bir çıkış yolu varsa onu
serbest bırakın; zira imam'ın (devlet başkanının, hâkimin) af hususunda
yanılması, ceza hususunda yanılmasından daha hayırlıdır,
Sözkonusu olan on şart
bulunmadığı zaman veya on şartın biri eksik olduğunda, kazf cezası düşer. Kazf
cezasının düşmesi, ona hiçbir ceza uygulanmayacağı anlamına gelmez. Bu
durumdaki kişiye hâkimin takdir ettiği tâzir cezası tatbik edilir. Bu ceza
hapis, dayak olabilir. Ancak tâzir cezası, asıl cezadan az olmalıdır. Hz.
Peygamber şöyle buyurmuştur:
Her kim hadd olmayan
bir konuda, ceza vermede aşırıya kaçarsa saldırganlardandır.
Bir kişinin, başka bir
kişiye 'Sen zina yaptın' veya 'Ey zinakâr' veya 'Ey muhannes' veya 'Sen lutilik
yaptın1 veya 'Ey kendisine lutilik tatbik edilen' veya 'Ey lutici' veya 'Ey
lutilik yapan' demesi veya bir kadına 'Ey kahbe' demesi veya Zeyd'in oğluna
'Sen Zeyd'den değilsin' demesi ve buna benzer lafızlar kazf lafızlarıdır.
Kazf Cezasını Düşüren
Şeyler Kazf cezası üç şeyle düşer:
1. Zinanın
sabit olduğuna şahit getirmekle veya zina eden kişinin, zina ettiğini itiraf
etmesiyle kazf cezası düşer.
Bir kişiye zina isnad
eden kişi, kendisinden başka şehadetlerî makbul olan üç erkek şahit daha
getirirse, bu dört şahidin hepsi de açık ve net bir şekilde o kişinin zina
yaptığını söylerlerse veya zina isnad edilen kişi zina yaptığını itiraf ederse
kazf cezası düşer. Hadd, ithamda bulunan kişiden dönüp itham edilene veya
itiraf edene tatbik edilir.
Bir kişiye zina isnad
edenler dörtten az olurlarsa zina sabit olmaz ve şahitlerin tümüne kazf cezası
uygulanır.
Rivayet edildiğine
göre Ebu Bekre, Şibl b. Ma'bed ve Nâfi, Muğire b. Şube'ye zina isnad etmişler.
Dördüncü bir şahit getiremedikleri için Hz. Ömer onlara kazf cezası
uygulamıştır. Daha sonra da 'Eğer tevbe ederseniz bundan sonra şahitliğinizi
kabul ederim' demiştir.
2. Kendisine
zina isnad edilen kişi, zina isnad eden kişiyi affederse -öldürülen kişinin
velîsinin kısastan vazgeçtiğinde kısasın düştüğü gibi-kazf cezası düşer.
Çünkü bu hadd,
kulların haklarındandır, dolayısıyla kulun affetmesiyle düşer.
3- Koca,
karısına zina isnad ederse kazf cezası düşer.
Koca, karısına zina
isnad ettiğinde her ikisi de yemin ettiklerinde cezadan kurtulurlar; zira Allah
Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
Eşlerine zina isnad
ettikleri halde kendilerinden başka şahitleri olmayan kimselerden herbirinin
(makbul olacak) şahitliği, Allah adına dört defa yemin ederek kendisinin doğru
söyleyenlerden olduğuna şahitlik etmektir. Beşinci yemini, eğer yalan
söyleyen-lerdense, Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir.
(NÛr/6-7)
Karısına zina isnad
kocadan, yeminle beraber kazf cezasının düşmesinin hikmeti, kişinin eşini zina
ile itham ettiğinde -ki mahkeme önünde kişinin eşini zinayla itham etmesi gibi
durumlar nadirdir- karısının yaptığı zinayı ispat etmek üzere şahitler
bulundurup onları mahkemeye çıkarmakla mükelleftir ki bu da erkeğin şerefini
zedeler; kişinin ırz ve namusunu koruma amacıyla çelişir. Halbuki eşler
arasında -aynlsalar bile- böyle birşeyi gözardı etmeye müsaade etmeyen bir
ilişki vardır. İşte bütün bu sebeplerden ötürü Allah Teâlâ bu problemi çözmek
için tüm hükümleriyle Han'ı teşrî kılmıştır.
İbn Abbas'tan
şöyle rivayet edilmektedir: 'Hilâl
b. Umeyye Peygamber'in
huzurunda, karısının Şerik b. Sehmâ ile
zina ettiğini söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a) HilâPe şöyle
dedi:
- Beyyineyi (dört şahidi) hazırla, yahut
sırtına hadd vurulur.
- Ey Allah'ın Rasûlü! Bizden biri karısının
üstünde bir erkek görürse şahit aramaya mı gidecek? (O şahidi bulup getirinceye
kadar adam işini görüp savuşmaz mı)?
- Sen beyyineyi hazırla, aksi takdirde arkana
zina iftirası cezası (olarak seksen değnek) vurulur.
- Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki
muhakkak ben kesin olarak doğru söylüyorum. Ve eminim ki Allah muhakkak benim
arkamı hadden kurtaracak bir vahiy indirecektir.
Bu sırada hemen Cibril
indi ve Peygamber'e 'Zevcelerine zina isnad...1 ayetini, 'Eğer doğru
söyleyenlerden ise' kavline kadar okudu. Bunun üzerine Peygamber ayrıldı da
kadına haber gönderdi. Kocası Hilâl de gelip hazır oldu. İlk önce Hilâl
(yukarıda geçtiği gibi dört) şe-hadet ve yemin etti. Peygamber şöyle dedi:
- Şüphesiz ki Allah ikinizden birinin muhakkak
yalancı olduğunu bilmektedir. Şu halde içinizden tevbe edecek ve lanetleşme
yemininden dönecek olan var mıdır?
Sonra HilâTin zevcesi
ayağa kalktı (dört kere) Allah adıyla, Allah'ı şahit kılarak yemin etti.
Beşinci yemine sıra geldiğinde mecliste hazır bulunanlar kadını durdurup şöyle
ikazda bulundular:
- Bak kadın, bu beşinci yemin, azabı vacib
kılar.
Ravi İbn
Abbas olayı anlatmaya şöyle
devam ediyor: Bu ikaz
üzerine kadın biraz ağırlaşıp durakladı. Hatta biz kadını yemin etmekten
vazgeçecek ve geriye dönecek zannetik. Sonra kadın kendini toparladı ve şöyle
dedi:
- Ben (şimdiye kadar şerefle yaşamış olan)
kavim ve kabilemi, bundan sonraki günlerde rezil ve rüsvay etmem.
Sonra yeminini
tamamladı. Bunun ardından Peygamber (s.a) şöyle buyurdu:
- Bu kadına bakınız! Eğer gözleri sürmeli, iki
kıçının iki kıynağı iri, baldırları kalın tipte bir çocuk doğurursa, çocuk
Şerik b. Sehmâ'ya aittir.
Kadın gerçekten de böyle
bir çocuk doğurdu. Bunun üzerine peygamber (s.a) şöyle buyurdu:
- Eğer Allah Kitabı'nm
(lanetleşme) hükmü geçmemiş olsaydı (o hüküm yerine getirilmemiş olsaydı)
benimle bu kadın için elbette bir muamele olacaktı (yani ben bu kadına zina
cezası uygulardım)'.
1. Şahitler erkek olmalıdır.
Zina isnadında bulunan
şahitlerin erkek olması şarttır. Eğer dört kadın, bir kişiye zina isnad etseler
-bu konuda onlann şahitliği geçerli olmadığı için- onlara kazf cezası uygulanır.
2. Şahitler hür olmalıdır.
Dört veya daha fazla
köle, iki kişinin zina ettiğine şehadet etseler onlara kazf cezası uygulanır.
3. Şahitler müslüman olmalıdır.
Kâfirlerin bu
husustaki şahitliği kabul edilmez. Eğer dört veya daha fazla kâfir, iki kişinin
zina ettiğine şehadet etseler, onlara kazf cezası tatbik edilir. Ancak şu
hususu belirtelim ki kölenin haddi, hür bir kimsenin haddinin yarısı kadardır.
Bu bakımdan zina isnadında bulunan köleye kırk sopa vurulur.