KISMET (TAKSİMAT) 2
Kısmet in
Tarifi 2
Taksim'in
(Kısmet'in) Meşruiyeti 2
Taksim'in
Çeşitleri 2
Taksimin
Hükümleri 3
Lugatta kısmet, birşeyi taksim
etmek, parçalara ayırmak anlamına gelir. Kısmetin
şeriat ıstılahındaki mânâsı ise payların bazısını bazısından ayırmaktır ki bu da ortakların maslahatına uygun olarak
özel şartlarına ve keyfiyetlerine mutabık olarak yapılır.
Taksim, Kur'an ve Sünnet'in nassı, İctihad ve nazarın deliliyle meşru kılınmıştır. Taksimin
meşruiyetine dair şu ayeti zikredebiliriz:
Taksimde akraba, yetim
ve fakirler hazır bulunurlarsa,
terekeden onlara da birşeyler verin ve onlara güzel
söz söyleyin.
(Nisa/8)
Bu ayet, miras
taksiminde hazır bulunan akrabalara, yetimlere ve fakirlere ikram edilmesi
hususundadır. Bu da delâlet eder ki taksime mâni bir durum yoksa ve taksim
şer'î kaidelere uygun yapılırsa, taksim meşrudur.
Taksim'in meşruiyetine
delâlet eden hadîse gelince, Cabir şöyle rivayet
etmektedir: 'Rasûlullah (s.a), taksim olunmayan her
ortaklıkta, akarda ve bahçede şufa olduğuna hükmetti'.
Bu bakımdan sınırlar
belirlendikten, yollar açıldıktan sonra şufa hakkı ortadan kalkar. Şufa
hakkının, ortaklık malın taksim edilmemesine bağlanması, taksim'in meşru ve
caiz olduğuna delâlet eder. Nitekim yukarıda zikrettiğimiz ayet de aynı şekilde
taksim'in meşru ve caiz olduğuna delâlet etmekteydi.
Nazar ve ictihad delilinin taksim'in meşruiyetine delâlet etmesine
gelince, şirket (ortak mal) ortaklar arasında caiz bir akid
(ortaklardan biri istediği zaman ortaklığı feshetme yetkisine sahip) olduğu
için, taksim'in meşru olması gerekir; zira ortaklık malın (şirketin) taksim edilememesi
durumunda, ortaklardan birinin şirketi feshetmesinin hiçbir anlamı olmaz.
Taksim edilecek mala
göre taksim'in meşru olan üç çeşidi vardır:
1. Parçalara ayırmak
suretiyle taksim etmektir ki buna aynı zamanda benzerler taksimatı da denir.
Taksim'in bu
çeşidinde, taksim olunan parçaları kıymetlendirmeye, onları müsavi kılmaya
ihtiyaç yoktur. Meselâ danelerin, dirhemlerin,
kumaşların, parçaları ve kıymeti eşit olan arazilerin taksimi bu şekilde
yapılır.
2. Tadil
taksimi
Parçalarının
kıymetleri değişik olan her malın taksimi bu şekilde yapılır. Meselâ
paylaşılacak olan bir arazinin parçaları, verimli olma bakımından değişikse
veya suya yakınsa veya benzeri bir üstünlüğe sahipse, o arazinin 1/3'inin
kıymeti, 2/3'sinin kıymetineı denk sayılır. Bu
durumda o arazi ölçülerek değil, kıymeti dikkate alınarak taksim edilir.
3. Red ile taksim etmek
Bu, malın bazı
parçalarının diğerinden üstün olduğu, bir parçada bulunan üstünlüğün de
diğerinde bulunmadığı ve bu nedenle de tak simin imkânsız olduğu mallarda
yapılan taksim şeklidir. Meselâ paylaşılacak arazinin bir tarafında kuyu veya
ağaçlar bulunursa, diğer tarafında da ona muadil birşey
yoksa, bu durumda hariçten bir mal veya para ekleyerek parçalar muadil hale
getirilir. Bu tür taksimatı diğerlerinden ayıran en
belirgin özellik, taksimatta adaleti sağlamak için hariçten bir mal veya
paranın taksimata dahil edilmesidir.
Bu üç çeşit taksimat
incelendiğinde aralarında müşterek bir nokta olduğu görülür. Bu müşterek nokta
ise, malların taksim edilmeye kabiliyetli olmasıdır. Ancak taksimatın üç
çeşidinde de ortakların zararı sözkonusu değildir.
Fakat taksimat bakımından birbirinden farklıdırlar.
Böylece bu üç çeşit
taksimata girmeyen malların, taksimi kabul etmeyen cinsten olduğu veya taksimattan
dolayı ortakların zarar gördüğü cinsten
olduğu anlaşılmıştır. Meselâ
bir mücevher, bir
elbise, bir değirmen, bir kuyu,
bir araba ve benzeri mallar, meşru olan taksimata girmez. Bu cins bir mala
ortak olan kişi, taksimata zorlanamaz. Çünkü bu tür bir mal taksim edildiğinde
zayi olur veya kıymeti azalır; böylece sahibi zarar görür. Hatta bu tür mallan
taksim etmek haramdır. Ortaklar malın taksimine razı olsalar dahi, hâkim o malı
taksim edemez; zira o malın taksim edilmesinde menfaatin yok olması veya
azalması kaçınılmaz olur, böylece mal israf edilmiş olur. Oysa Allah Teâlâ israfı yasaklamıştır.
Taksimin birtakım
hükümleri vardır ki onları şöyle sıralayabiliriz:
1.
Ortakların velayet verdikleri veya razı oldukları bir kişi veya hakem tayin
ettikleri bir kişi veya hâkimin tensib ettiği bir
kişi taksim etmelidir.
Birinci ve ikinci
durumda, iki tarafın razı olması ve muvafakat etmesinden başka şart aranmaz.
Son iki durumda ise, yani ortakların hakem tayin ettikleri veya hâkimin tensib ettiği kişide şu şartların bulunması gerekir:
a. Erkek
olmalı
b. Müslüman olmalı
c. Âkil-bâliğ olmalı
d. Hür olmalı
e. Adil olmalı
f. Hesap bilmeli
g. Taksim edeceği arazinin yüzölçümünü bilmelidir.
Bu sıfatların taksim
yapacak kişide bulunmasının şart olmasının nedeni şudur: Taksim yapacak olan
kişi, taksimatı yaptığı kişilerin velîsi sayılır; zira onun taksimatı onları
bağlar. Kendisinde bu şartlar bulunmayan bir kişi, müslümanlann
velîsi olamaz.
Hesap ve ölçümü
bilmesine veya taksim edilecek malın cinsine göre gerekli olan aletlerin
kendinde bulunmasına gelince, bunlar kendileriyle taksim yapılacak aletler
olduğundan taksim yapacak kişinin bunlara sahip olması gerekir. Nitekim bir
kadı için şeriatın hükümlerini bilmek de bir alettir. Bu bakımdan ortaklar
tarafından veya kadı tarafından taksim için hakem tayin edilen kişinin,
yukarıda zikrettiğimiz şartlara sahip olması gerekir. .
Ortakların taksim
yapacak birine razı olmaları halinde ise -vekalet şartlarını haiz olmak
şartıyla- o kişi onların vekili sayılır. Ortaklar bu hususta diledikleri kişiyi
kendilerine vekil tayin etme yetkisine sahiptirler.
2. Taksim edilmesi halinde zararı büyük olan malların taksim edilmesini istemeyen ortak, taksime
zorlanamaz.
Ortaklar, aralarında
taksim yapacak bir kişi üzerinde ittifak yaparlarsa, hâkim taraflara icabet
etmez.
Ortaklar, taksimi
bizzat yapmak isterlerse, taksim olunacak malın menfaatini iptal etmedikleri
sürece, taksim yapmaları caizdir. Hâkimin onları taksimden menetme yetkisi
yoktur. Ancak ortakların taksim ettikleri malın menfa'ati
iptal olacaksa, -meselâ bir kılıcı veya bir arabayı taksim etmekte olduğu gibi-
hâkim onları taksimattan menedebilir.
3. Yukarıda zikredilen taksimin meşru olan üç
çeşidinden birine göre taksim edilebilen ve zarar sözkonusu
olmayan mallarda, taksime taraftar olan ortağın isteğine uyulması gerekir.
Bu durumda taksimden
kaçınan ortak, taksime icbar edilir. Çünkü burada herhangibir
zarar sözkonusu değildir. Taksimden imtina edenin'
zorlanmasının nedeni, diğer ortağına zarar vermekte ısrar etmesidir. Oysa Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
İslâm'da ne zarar
vermek, ne de zarara uğramak vardır.
Taksim edilecek mal
birinci çeşitten ise paylar eşit bir şekilde bölünür ve ortaklara verilir.
Taksim edilecek mal ölçülen mallardansa ölçülür, tartılan mallardansa
tartılır. Eğer ortakların hisseleri eşitse, meselâ herbirinin
1/4 veya 1/2 hissesi varsa, bölünen paylar arasında kura çekilerek sahiplerine
verilir.
Taksimat ikinci çeşitten
(tadilatlı taksimat) ise, parçaların arasındaki eşitliğin sağlanması için
parçalar arasında tadilat yapılması vacibdir. Meselâ
taksim edilecek mal bir arazi ise, arazinin kısımlarının kıymeti de birbirinden
farklıysa veya arazinin bir kısmında hurma diğer kısmında üzüm varsa veya
arazinin bir kısmı diğer kısmından daha verimliyse, adaletin sağlanması için
tadilat yapılması vacib olur.
Eğer taksimat üçüncü
çeşittense (red ile taksim ise), yani arazinin bir
tarafında taksim edilmesi mümkün olmayan kuyu veya ev gibi bir mal varsa, kuyu
veya evi payların birinin içinde hesaplamak vacib
olur. Diğerlerinin hisselerini kuyu veya evin kıymetinden vermek gerekir. Eğer arazr-iki kişiye aitse biri kuyuyu alır, onun yan kıymetini
diğer ortağına öder. Arazide bulunan kuyu veya ev gibi şeyler hususunda kura
çekilir, kura kime çıkarsa onu o alır.
4. Sözkonusu sebepler
tahakkuk ettikten ve kura çekildikten sonra ortakların razı olmaları gerekir.
Ortaklar razı olmadıkları takdirde taksim sahih sayılmaz.
5. Birinci çeşitteki taksim (parçaların taksimi)
ifraz kabilendir. Diğer iki çeşidin taksimi ise (tadil ve red
taksimi ise), en sahih görüşe g$se alışveriş
hükmündedir. Zira mal
karşılığı mal almaktadır, Bazıları kendisinde tadil ve red'din olduğu miktarda alışveriş sayılır. Bu, açık bir
alışveriş değil, herhalukârda zımnî bir alışveriştir.
Bu bakımdan sahih olması, icab ve kabul gibi şartlara
bağlı değildir.
6. Red taksimi gibi
parçalar arasında kıymet biçilmesi gereken malların taksiminde, taksimin sahih
olması için iki taksimcinin bulunması vacibdir. Çünkü
bu şekil taksim, şahitliği de içermektedir; zira mal sayılan birşeyin kıymeti tayin edilmektedir. Böyle bir durumda ise
iki kişinin şahitliği gerekir. Kendisi
için kıymet biçilmeyen kısımlarda
ise bir taksimcinin bulunması
yeterlidir. Bu taksimcinin hâkim tarafından veya ortaklar tarafından tayin
edilmiş olması durumu değiştirmez.