KURBAN.. 2
Kurban ve Meşruiyeti 2
Kurbanın
Hükmü. 2
Kurban
Kesmekle Mükellef Olanlar 2
Kurban Edilmesi Meşru
Olan Hayvanlar 2
Kurbanın
Şartları 2
Kurban
Kesmenin Vakti 3
Kurbanla
İlgili Âdab ve Sünnetler 3
Kurban, Allah için
kesilen deve, sığır, koyun ve keçiden olur. Kurban, Allah'a yaklaşmak amacıyla
bayram günü kesilir. Kurbanın meşruiyeti Kur'an ve
Sünnet ile sabittir. Kur'an'dan delili şu ayettir:
Rabbin için namaz kıl
ve kurban kes! (Kevser/2)
Bu ayette geçen ve'nhar emrinden maksat, en sahih görüşe göre kurban kes
demektir.
Hadîsten delili de şu
rivayettir: 'Hz. Peygamber, boynuzlu ve beyaz renkli
iki koçu besmele ve tekbir getirdikten sonra ayağını boyunlarına koyarak kendi
eliyle kurban etti'.
Kurbanın meşruiyetinin
hikmeti şudur: Kurban bir ibadettir ve her ibadette bir hikmet ve fayda vardır
ki bu, taabbudî olarak boyun eğmekten sonra gelir.
Kurbanın hikmetlerinden biri de Hz. İbrahim'in, oğlu
İsmail'i kurban etmekle mükellef kılındığında yerine getirmek istediği kurbanın
mânâsını ihya edip onu canlı olarak gündemde tutmaktır. Hz.
İbrahim ve Hz. İsmail'in Allah'ın emrine boyun
eğmeleri nedeniyle Allah Teâlâ, İsmail yerine kurban
edilmek üzere bir koç indirerek Hz. İbrahim'e o koçu
kurban etmesini emretmiştir. Ayrıca kurban kesmekte fakir ve yoksulları doyurup
sevindirmek sözkonusudur. Bu da fakirlerle zenginler
arasındaki kardeşlik bağlarını daha da güçlendirir, birlik ve beraberlik
tohumları ekerek kalplerine sevgi yerleştirir.
Kurban kesmek, müekked bir sünnettir. Fakat bazen iki sebepten dolayı vacib olur.
1. Kurban edilmeye elverişli olan bir hayvana
işaret edilerek 'Bu benim kurbanımdır' veya 'Bu koyunu gelecek zamanda kurban
edeceğim' denilirse kurban kesilmesi vacib olur.
2. Allah'a yaklaşmak amacıyla 'Allah için kurban
kesmek boynuma borç olsun' diyerek adak adayan kimseye, kurban kesmek -adanan
herhangi bir ibadet gibi- vacib olur.
Aşağıda zikredeceğimiz
şartların kendisinde bulunduğu kişinin kurban kesmesi sünnettir:
1. Müslüman olmak.
' Kâfir, kurban kesmekle mükellef değildir.
2. Âkil ve
baliğ olmak
Çünkü âkil ve baliğ
olmayan kişi mükellef değildir.
3- Kurban kesmeye muktedir olmak.
Muktedir olmak,
kişinin bayram ve bayramı takip eden teşrik günlerinde yemek, elbise, mesken
bakımından kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakasından
hariç, bir kurban kıymetine sahip olması demektir.
Kurban, ancak deve,
sığır, koyun ve keçiden olur. Çünkü Allah Teâlâ şöyle
buyurmuştur:
Biz her ümmet için bir
ibadet yeri (veya kurban kesmeyi meşru) kıldık ki Allah'ın kendilerini rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine (kesim ânında)
Allah'ın adını ansınlar. Hac/34)
Bu ayetteki en'am kelimesi; deve, sığır ve koyun demektir. Çünkü ne Hz. Peygamber'in, ne de sahabîlerin,
bu üç sınıf hayvandan başkasını kurban ettiklerine dair bir rivayet
nakledilmemiştir. Bir deve veya bir sığırın yedi kişi için kurban edilmesi
caizdir.
Cabir şöyle demiştir: 'Hz.
Peygamber ile beraber Hudeybiye senesinde deve ve
sığın yedişer kişi için kurban ettik'.
1. Kurbanın
yaşı müsait olmalıdır.
Kurban edilecek deve
altı yaşına basmış olmalıdır. Sığır ve keçi ise üç yaşına girmiş olmalıdır.
Koyun ise iki yaşına basmış veya ön dişleri düşmüş olmalıdır. Ön dişleri düşmüş
olan koyun bir yaşını doldurmamış olsa bile kurban edilebilir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Ön dişleri düşmüş olan
koyun, ne güzel kurbandır! 2.
Sağlam olmalıdır.
Kurban edilecek deve,
sığır ve koyun; etini, yağını veya başka şeylerini eksiltecek ayıplardan salim
olmalıdır. Bu bakımdan zayıflıktan ötürü kemikler indeki iliğin bertaraf olduğu
hayvanı kurban etmek yeterli olmaz. Apaçık topal, kör veya hasta olan ya da kulağının bir parçası kesilmiş olan hayvanın kurban
edilmesi sahih olmaz.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Şu dört hayvanı kurban
etmek caiz değildir; körlüğü sırasında kör hayvanı, hastalığı esnasında hasta
hayvanı, topallaması devam ettiği sürece topal hayvanı ve iliği kalmayacak
kadar kırılmış hayvanı.
Zayıflık ve et eksikliğine benzer ayıplar da bu dört ayıba kıyas edilmiştir.
Kurban kesmenin vakti,
kurban bayramı gününün güneşi doğup iki rekât namaz ve iki hutbe okuyacak kadar
yükseldikten sonra başlayıp teşrik günlerinin güneşi batıncaya kadar devam
eder. Teşrik günleri, Zilhicce ayının 11, 12 ve 13- günleridir. Kurban kesmek
için en makbul vakit Bayram namazını kıldıktan sonraki vakittir.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kurbanlarda dört şey
yeterli değildir: Bu günümüzde bizim ilk yapacağımız şey, namaz kılmak, ondan
sonra (evlerimize) dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uygun
davranmış olur. Kim namazdan önce boğazlarsa bu, yalnız ailesine takdim ettiği
bir et sayılır, onun kurban ibadetiyle hiçbir ilgisi yoktur.
Teşrik günlerinin
tamamında kurban kesilebilir.
Kurban Kestikten Sonra Kurbanla
îlgili Hususlar
Eğer kişi kesilecek
kurbanı 'Şu koyunumu kurban edeceğim' şeklinde adayarak kendisine vacib kılmışsa, kesilen bu kurbandan hem kesenin, hem de
nafakası kendisine ait olan aile bireylerinin yemesi caiz olmaz. Onlardan biri,
o kurbandan yerse onun bedelini ödemek mecburiyetindedir.
Kesilen kurban sünnet
olarak kesilmişse, sahibi istediği kadar yiyebilir ve çocuklarına da
yedirebilir. İstediği kadarını da sadaka olarak verebilir. Fakat efdal olanı, azını yeyip çoğunu sadaka olarak vermektir.
Örneğin üçte birini yer, üçte birini fakirlere dağıtır, üçte birini de -zengin
olsalar dahi- arkadaşlarına ve komşularına verebilir. Ancak zengine verilen
kurban eti yenmek üzere hediye olarak verilir. Zengin kendisine gelen kurban
etini satamaz. Fakire verilen kurban eti ise onu mülk edinmesi için verilir.
Fakir isterse onu yer, isterse satar, isterse de başkasına hediye edebilir. Bu
hükümlerde asıl olan şu ayettir:
Biz o kurbanlık
develeri de size Allah'ın (dininin) işaretlerinden yaptık. Onlarda sizin için
hayır vardır. O halde onlar ayaklan üzerinde durup kurban edilirken onların
üzerine Allah'ın adını anın. Artık (kesilip) yanları yere düşünce de onlardan
yeyin. Kanaatkar olana da, isteyene de yedirin. İşte böyle onları size müsahhar kıldık. Umulur ki şükredersiniz.
(Hac/36)
Ayette geçen el-Budne kelimesi, ihramda olan kişinin hediye ettiği devedir.
Bu hususta diğer hayvanlar da develere kıyas edilmiştir; yani diğer kurbanlık
hayvanlar da Allah'ın dininin alâmetler indendir. Ayetteki savvaf
kelimesi (bir ayağı bağlı üç ayak üzerinde duran deve' demektir. Ayetteki el-Bâis kelimesi de 'şiddetli ihtiyaç sahibi fakir' demektir.
Kurban kesen kişi,
kurbanın derisini sadaka olarak verebilir veya o deriyi kendisi kullanabilir.
Ancak deriyi satması veya kasap ücreti olarak vermesi caiz değildir. Çünkü böyle
yapmak kurbanda bir eksikliktir, bu da kurbanı ifsad
eder. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kim kurbanının derisini
satarsa, onun kurbanı yoktur.
1. Zilhicce
ayının ilk on gününde kurban kesmeye niyet eden kişinin bu ay başladığında
kurbanını kesinceye kadar kıllarını, tırnaklarını kesmemesi, saçını, sakalını
düzeltmemesi mendub'dur. Hz.
Peygamber şöyle buyurmuştur:
Zilhicce hilâlini
gördüğünüz zaman sizden biriniz kurban kesmek niyetinde bulunursa, kurban
kesinceye kadar vücudundaki saç, kıl ve tırnaklarını kesmekten vazgeçsin.
2. Kişinin,
kurbanını bizzat kesmesi sünnet'tir.
Eğer kişi herhangibir sebepten ötürü kurbanını bizzat kesemiyorsa
kesilişinde hazır bulunmalıdır.
Hz. Peygamber, Hz. Fatıma'ya şöyle dedi:
- Kalk! Senin için kesilen kurbanın yanına git,
onu kendi gözünle gör. Onun akan kanından ötürü Allah Teâlâ
senin bütün günahlarını bağışlar,
- Ey Allah'ın Rasûlü!
Bu durum, sadece biz ehl-i beyt'e
mi mahsus, yoksa tüm müslümanlar için de geçerli mi?
- Hem bizim, hem de
tüm müslümanlar için geçerlidir.
3. Müslümanların devlet başkanının veya
idarecisinin beyt'ul-mal'dan tüm müslümanlar
için kurban kesmesi sünnet'tir.
Hz. Aişe'nin rivayet ettiğine
göre Hz. Peygamber bir koç kurban etmek istediğinde,
koçu yatırıp bıçağı eline alınca 'Bismillah, yâ
Allah! Muhammed'den, Muhamnıed ailesinden ve Muhammed
ümmetinden kabul et!' deyip kesmiştir.
4. Kurbanın, namazgahta (halkın Bayram namazı
kıldığı yerde) kesilmesi sünnet'tir.
İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Hz.
Peygamber, kurbanlarını namazgahta keserdi.