MESTLER ÜZERİNE MESHETMEK.. 2
Mest'in Tarifi 2
Mestler
Üzerine Meshetmenin Hükmü. 2
Mestler Üzerine Meshetmenin Şartları 2
Mest Üzerine
Mesh'in Süresi 2
Mesh'in
Süresinin Başlama Zamanı 2
Mesh'in
Keyfiyeti 2
Mestler Üzerine Meshetmek. 2
Mesh'i
Bozan Şeyler 3
Cebair ve Asaib. 3
Cebair ve
Asaib'in Hükümleri 3
Cebire Üzerine
Mesh'in Meşru Olmasının
Delili 3
Cebire ve Esabe Üzerine Yapılan Meshin Müddeti 3
Mest deriden yapılan,
topukları örten bir ayakkabıdır.
Mestler üzerine
meshetmek bir ruhsattır. Erkekler ve kadınlar için her durumda; yazın, kışın,
seferde, hazerde, hastalıkta, sağlıkta mestler üzerine
meshetmek caizdir. Mestler üzerine meshetmek, abdestte
yıkanan ayakların yerine geçer. Mestler üzerine meshetmenin caiz olduğunun
delili, Hz. Peygamber'in böyle yapmış olmasıdır. Cerir b. Abdullah el-Bücelî şöyle
rivayet ediyor: 'Hz. Peygamber'i, küçük abdestten sonra ab-dest alıp mestleri üzerine meshederken
gördüm'.
Mestler üzerine
meshetmenin caiz olması için beş şartın olması gerekir:
1.
Mestlerin, abdest alındıktan sonra giyilmesi gerekir.
Mugire b. Şube şöyle anlatıyor: Bir seferde Hz. Peygamberle beraberdim. I-Iz.
Peygamber abdest almak istediğinde mestlerini
çıkarmaya davrandım. Fakat Hz. Peygamber şöyle dedi:
Bırak onları! Ben
ayaklarım temizken (abdestli iken) onları giydim.
"... Daha sonra da Hz. Peygamber mestleri
üzerine mesnetti"
2. Mestler,
ayakların yıkanması farz olan yerlerini kapatmalıdır. Çünkü yıkanması farz olan
yerleri kapatmadıkça onlara mest denmez.
3. Yukarısından
hariç, içine su girmeyecek kadar sağlam olmalıdır.
4. Mestler,
mukim için 24 saatlik bir yürüyüşe, yolcu için ise 72 saatlik bir yürüşe dayanacak kadar sağlam olmalıdır.
5. Mestler
temiz olmalıdır. Tabaklanmış deriden yapılan mestlere meshetmek caizdir. Murdar
olan hayvanın derisinin tabaklanmakla temiz olacağı hükmü yukarıda geçmişti.
Mest üzerine mesh'in müddeti, mukim için bir gün bir gece, seferi için
ise üç gün üç gecedir.
Şureyh b. Hâni şöyle rivayet ediyor: "Hz. Aişe'ye giderek mestler
üzerine meshetmeyi sordum, Hz. Aişe
bana 'Ali'ye git, bu hususu o benden daha iyi bilir. Çünkü o, Hz. Peygamber ile beraber daha çok sefere çıkmıştır' dedi. Hz. Ali'ye sorduğumda şöyle dedi:
Rasûlullah, seferî için üç gün üç gece, mukim için ise bir gün
bir gece vakit tayin etti.
Kim mukim iken
mestlerine meshedip sefere çıkarsa bir gün bir gece meshetmeye devam edebilir.
Kim seferde iken mesheder ve sonra mukim olursa, mukim bir kimse gibi bir gün
bir gece meshedebilir. Çünkü asıl olan ikâmet halidir. Mesh
ise ruhsattır. Ruhsatın en kuvvetlisi hangisi ise ona uymak gerekir.
Mesh'in
Süresinin Başlama Zamanı
Meshin süresi abdest tamamen
alındıktan ve mestler giyildikten sonra abdestin
bozulduğu andan başlar. Kişi sabah namazı için abdest
alıp mestlerini giydiğinde ve sonra güneşin doğuş anında abdesti
bozulduğunda süre başlamış olur ve mukim
için ertesi gün güneşin doğuşuna
kadar bu devam eder.
Mesh'in
Keyfiyeti
Farz olan, az bir yer
olsa dahi mestler üzerine meshetmektir.
Parmaklan açarak mestin hem üstünü, hem de altını meshetmek sün-net'tir.. Bu,
sağ elin parmaklan açılarak sağ ayağın parmakları üzerine, sol
Elin parmakları
açılarak sol ayağın topuk altına konularak ve sağ el arkaya, sol el öne doğru
götürülerek yapılır.
Mesh'i
Bozan Şeyler
Mesh'i üç şey bozar:
1. Mestlerden
birinin veya ikisinin çıkarılması, mestlerden birinin veya ikisinin
kendiliğinden ayaktan çıkması.
2. Mesh müddetinin sona ermesi. Mesh
müddeti bittiği zaman, mest üzerindeki mesh bozulur.
Eğer kişi abdestli ise mestleri çıkarıp ayaklarını
yıkar ve tekrar mestleri giyebilir. Eğer abdestsiz
ise abdest alır, isterse mestleri tekrar giyebilir.
3. Guslü
gerektiren bir durum olursa, bu, meshi bozar. Bu
durumda mestler çıkarılmalı, sonra kişi yıkanmalı ve sonra mestler
giyilmelidir. Çünkü mestler üzerindeki
mesh, abdestte
ayakların yıkanmasının
karşılığıdır. Bu nedenle guslederken mestleri çıkarmak gerekir.
Saffan b. Assal şöyle rivayet ediyor:
Yolculukta olduğumuz
zaman Hz. Peygamber bize, mestlerimize üç gün
meshetmeye izin veriyordu. Üç gün boyunca -cünüp olduğumuz zamanlar müstesna-
ne küçük, ne büyük abdest yaparken ve ne de uyurken
mestlerimizi çıkarıyorduk.
Çünkü cünüplük bedenin
tümünü yıkamayı gerektiren bir durumdur. Nitekim bu husus ileride gelecektir.
Cebair ve Asaib
Cebair kelimesi cebire kelimesinin çoğuludur. Cebire, yaralı
bir azanın üzerine sarılan sargı bezi veya bu azanın üzerine konan ilaç demektir.
Asaib kelimesi esabe kelimesinin
çoğulu olup, yara üzerine, iyileşinceye kadar onu kirden ve pislikten koruması
için sarılan sargıdır, islâm kolaylık dini olduğundan
ötürü hayatın bu yönlerini de gözetmiş; ibadetleri eda etmekle, insanın
selametini korumak arasında uygunluk meydana getirecek hükümler koymuştur.
Cebair ve Asaib'in Hükümleri
Bir yeri yaralanan
veya kırılan insan, yara ve kırığı bazen sarmak zorunda kalır, bazen de
kalmaz. Eğer sarmak durumunda kalırsa üç şeyi yapması gerekir:
1. Yaralanan
veya kırılan azanın sağlam olan kısmını yıkamalıdır.
2. Cebire
veya esabe'nin üzerini meshetmelidir.
3. Yaralanan
veya kırılan azanın yıkama sırası geldiğinde, abdest
yerine teyemmüm almalıdır.
Eğer yarayı veya
kırığı sarmaya gerek yoksa, yıkama imkânı da bulunmuyorsa, sağlam olan yeri
yıkamak, yaralı olan yeri de teyemmüm etmek vacibdir.
Abdesti bozulmasa bile kişi her namaz kılacağı zaman
bu teyemmümü tekrarlamalıdır. (Çünkü teyemmümle sadece bir farz namaz
kılınabilir). Abdest bozulmadıkça, yaralı veya kırık
azayı teyemmüm ederken diğer azaların tekrar yıkanması gerekmez.
Cebire Üzerine Mesh'in
Meşru Olmasının Delili
Cabir b. Abdullah'ın şu rivayeti cebireler üzerine
meshetmenin meşruiyetine açıkça delâlet eder: Bir seferde bizden birine taş
isabet etti ve başını yardı. Sonra aynı kişi ihtilam oldu. Arkadaşlarına 'Bu
durumda teyemmüm etmeme ruhsat var mı?' diye sordu. Onlar 'Senin için ruhsat
olduğunu bilmiyoruz. Sen su kullanmaya muktedirsin' dediler. Bunun üzerine o da
yıkandı ve bundan ötürü de öldü. Döndüğümüzde bu durum Hz.
Peygamber'e haber verilince, Hz. Peygamber şöyle
dedi:
Onu öldürdüler, Allah
onları kahretsin! Biliniyorlarsa neden sormuyorlar? Bilgisizliğin ilacı
sormaktır. Onun teyemmüm etmesi, yarasını bir bezle bağlayıp bez üzerine
meshetmesi yeterliydi. Bedenin kalan yerlerini de yıkardı.
Cebire ve Esabe Üzerine Yapılan Meshin Müddeti
Cebire ve esabe üzerine yapılan meshin
belli bir müddeti yoktur. Özür
mevcut olduğu müddetçe
her abdest alışta
onların üzerine meshedilebilir.
Özür ortadan kalktıktan, yara veya kırık iyileştikten sonra onların üzerine
meshedilmez. Yara veya kırığın
üzerindeki sargıyı kaldırıp yerini yıkamak vacib
olur. Kişi abdestliyken yarası iyileşip meshi bozulursa, meshedilen ve ondan sonra gelen abdest azalarını ikinci kez meshetmek veya yıkamak vacibdir. İster küçük, ister büyük hadesten
taharet olsun (abdest veya gusülde) cebireler
üzerindeki hüküm aynıdır. Ancak mesh, büyük hadesten ötürü bozulursa, sadece esabe
veya ce-bire'nin yerini
yıkamak vacib olur. Bedenin diğer kısımlarını yıkamak
şart değildir.
Yara veya kırık
üzerine sargı saran kimsenin üç durumda namazı kaza etmesi vacibdir:
1. Abdestsiz veya cünübken sarılan
ve çözülmesi mümkün olmayan sargılardan ötürü namazı kaza etmek vacibdir.
2. Sargı
teyemmüm azalarında (kollarda ve yüzde) olursa, yine namazı kaza etmek
gerekir.
3. Sargı, yaranın haricinde kalan sağlam kısmı
da kapatıyorsa, namazı kaza etmek gerekir.