NESEB. 2
Neseb'in Sabit
Olması 2
Nesebin îsbatı 2
İkrar'ın
Sahih Olmasının Şartları 2
Rıdâ'mn (Emzirmenin) Sabit Olması 3
Neseble İlgili
Hükümler 3
Neseb'in Sabit Olması
Neseb akrabalık demektir. Miras, nikâh, helâllik, haramlık,
velayet, vasiyet ve benzeri hususlar nesebe bağlıdır. Bu nedenle nesebin
kendileriyle sabit olduğu
delilleri, şüpheye meydan
vermemek, neseb
bağlarındaki sarsıntıyı önlemek için izah edip düzenlemek gerekir.
'
Neseb, şu hususlardan biriyle sabit olun
A. İki şahit
Şahitlerin gerekli
niteliklere sahip olması gerekir ki bu nitelikleri Nikâh bahsinde beyan
etmiştik. Bu bakımdan kadınların şahitliğiyle neseb
sabit olmadığı gibi, bir erkek ile iki kadının şehadetiyle
de sabit olmaz. Çünkü neseb, nikâhın bir
dalı sayılır. Nikâhın ve nesebin subûtiyeti hususunda kadınların şehadeti
kabul edilmez.
B. İkrar
Bu da kişinin Zeyd'in babası olduğunu söylemesiyle veya Zeyd'in o kişinin babası olduğunu ikrar etmesiyle olur.
Babalık iddiasında
veya oğulluk iddiasında bulunan kişinin ikrarının sahih olması için şu
şartların bulunması gerekir:
a. Yapılan ikrarı görünüş yalanlamama! ıdır.
Babalık veya oğulluk
iddia eden kişiyle diğerinin yaşlan, baba-oğul olacak şekilde olmalıdır.
Baba-oğul olmaları* mümkün olmayacak bir yaşta olurlarsa, meselâ ikisi de aynı
yaşta olurlarsa, ikrar sahih olmaz, ikrar sahih olmayınca neseb
de sabit olmaz.
b. Yapılan ikrarı şeriat tekzip etmemelidir.
Şeriatın tekzip
etmesinden maksat, oğulluk iddia edilen çocuğun nesebinin belli olması ve
iddia eden kişiden başkasının oğlu olmamasıdır. Çünkü nesebi sabit olan kişi,
iddia ile başka birisinin nesebine intikal etmez, İsterse istilhak
edilen kişi kabul etsin.
c. İstilhak edilen
çocuk, mükellef olduğu takdirde babalık iddia eden kişinin
iddiasını tasdik etmelidir. Çünkü
çocuğun, nesebinin tesbitinde hakkı vardır ve bunu söylemeye başkasından daha
evladır.
d. Yapılan ikrar kişiye menfaat sağlamamalı veya
herhangibir zararı defetmemelidir.
Bir menfaati celbetmek veya bir zararı defetmek için yapılan ikrar sahih
kabul edilmez. Çünkü bu bir iddiadır, iddia ise şahitlerle veya birtakım
karinelerle ve delillerle sabit olur.
Meselâ servet sahibi
bir genç ölür de birisi çıkıp 'O benim oğlumdu' derse, bu iddia kabul edilmez.
Çünkü birşeyi iddia ve ikrar, kişinin zararına olduğu
hale * yapılırsa makbul olur. Şehadet de şahitlikten
menfaat olmadan yapıldığında makbul olur. Şahit, şehadetiyle
bir menfaat elde ediyorsa veya bir zararı kendisinden defediyorsa, onun
şahitliğine itibar edilmez. Nitekim Hz. Peygamber,
şahitliğinden kendisine menfaat sağlayan veya şahitliğiyle kendisinden bir
zararı defeden kişinin şahitliğini kabul etmemiştir.
e. Babalık veya oğulluk iddia eden kişinin
iddiasını, iki adil şahit tasdik etmelidir.
Ancak bir kişi
kendisini, bir şahsa veya bir kabileye nisbet eder de
'Ben falanın oğluyum' veya 'Ben falan kabiledenim' derse, o memleketin halkı da
bu iddiayı tasdik ederse ve bu kısa bir zaman diliminde değil de uzun zamandır
kabul edilen birşey ise, bu istifaze
(kendini bir şahsa veya kabileye "nisbet etme),
şahitlik yerine geçerek şahitlere gerek bırakmaz ve nisbet sahih kabul edilir. Ancak bu nisbeti
doğrulayan kişilerin sayısı, onların yalan üzerinde ittifak etmeyecekleri
miktarda olmalıdır; yani akıl, onların bir yalan üzerinde ittifak etmelerini
imkânsız görmelidir.
İstifaze ile nesebin sabit olup şahitlere gerek bırakmamasının
sebebi şudur: Neseb, sabit olan hususlardan
olduğundan ve nesiller boyu devam ettiğinden, onun başlangıcına şahit getirmek
zordur. İnsanlar ne-seblerini isbat etmek
için istifaze usûlüne
başvurmak zorunda kalmışlardır.
Sahabîler de kendilerini kabilelerine, babalarına nisbet ediyorlar, Hz. Peygamber
de onlardan bu hususta şahit getirmelerini -nikâh akdinde olduğu gibi- talep
etmiyordu. Onlar, istifaze yoluyla o kabilenin, o babanın
mensubu ve evlatları olduklannı isbat
etmiş kabul ediliyorlardı.
Halkın istifaze usûlüne başvurmalarına, muhalif kişiler
bulunmadığı takdirde itibar edilir, hükümler de bunun üzerine bina edilir.
Rıdâ'mn (Emzirmenin) Sabit Olması
Haramlık hususunda rıdâ'nm da neseb hükmünde
olduğunu belirtmiştik. Nesebin sabit olmasının şartlan, ndâ'nın
sabit olmasında da geçerlidir. Bu şartlar şehadet,
ikrar ve istifaze'dir.
Fakat ndâ'nın sabit olması için şahitlerin erkek olması şart
değildir. Rıdâ'da sadece kadınların şahitliği de
kabul edilir. Çünkü rıdâ (emzirme), genellikle kadınların
muttali oldukları bir durumdur. Buna
binaen ndâ'nm> sabit olmasında makbul olan
şahitler ve nitelikleri şunlardır:
a. İki adil
erkek
b. Adil bir
erkek ile adil iki kadın
c. Dört adil kadın.
Neseble İlgili Hükümler
Sabit olan nesebin
üzerine terettüb eden hükümleri şöyle sıralayabiliriz:
1. Helâl ve haram yönünden evlenme hükümleri
2. Nafaka hükümleri ve nafaka ile ilgili olan
mesuliyetlerin düzenlenmesi
3. Velilik
ve veliliğin dereceleri
4. Miras ve miras paylarının düzenlenmesi,
varislerin derecelerinin tensik edilmesi
5. Vasiyet ve vasiyetin sahih olup olmadığının
belirlenmesiyle ilgili hükümler.
Bu meselelerin tümü neseble ve ayrıca vasiyet edilen kişinin varis olup
olmamasıyla ilgilidir. Bu hükümler, ancak özel bir fasıl altında izah
edilebilir. Bunların bir kısmını beyan etmiştik, bir kısmını da ileride beyan
edeceğiz.
En doğrusunu Allah
bilir.