Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Büyük Şafii Fıkhı

SELEM   AKDİ 2

Selem'in  Tarifi 2

Selem'in   Meşruiyeti 2

Selem'in   Meşruiyetinin   Hikmeti 2

Selem  Akdinin  Rükün ve  Şartlan. 2

1.   Akdi  Yapacak  İki  Kişinin  Bulunması 2

2.   Siga. 3

3.  Sermaye (Para) 3

4.   Selem Akdi Yapılan Mal 3

İstisna   Akdi 4

Harita   Üzerindeki  Evlerin  ve  Dairelerin   Satılması 5


SELEM   AKDİ

 

Selem'in  Tarifi

 

Selem, lugatta 'takdim etmek' anlamına gelir. Istılahta ise 'zimmetle vasıflandırılmış birşeyi selem veya selef lafzı ile satmak' demektir. Selem bir satış çeşididir. Kişinin olmayan veya yanında bulunmayan birşeyi satması bâtıldır, fakat selem akdi bundan istisna edilmiştir.

 

Selem'in   Meşruiyeti

 

Selem akdinin, 'olmayan birşeyin satılması bâtıldır' kaidesinden is­tisna edildiğini söylemiştik. Çünkü insanlar selem akdi gibi akidlere muh­taçtır.

İbn Abbas'tan  rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a) Medine'­ye geldiğinde Medineliler meyvelerinde bir sene, iki sene vâde ile selem suretiyle alışveriş yapıyorlardı. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu

Kim hurmada selem yoluyla satış yaparsa, ölçüsü ve tartısı malum olarak belli bir vâdeye kadar selem akdi yapsın![1]

Abdullah b. Ebî Evfa şöyle rivayet ediyor: Hz. Peygamber ile bera­ber elde ettiğimiz ganimet mallarını Şam köylülerinden buğday, arpa, zeytinyağı gibi yiyecek maddeleri karşılığında selem akdi yapıyorduk. Abdullah'a 'O malların köylülerde olup olmadığını soruyor muydunuz?' denilince, Abdullah 'Hayır, biz onlara sormuyorduk1 dedi.[2]

İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre 'Şehadet ederim ki Allah tazmi­nat altında olan selem'i helâl kılmış ve selem hakkında en uzun ayeti indirmiştir' dedikten sonra 'Ey iman edenler! Birbirinize belirli bir zaman için borç verdiğiniz de onu yazın' (Bakara/282) ayetini okumuştur.[3]

Ayetin selem akdinin meşruiyetine delâiet etmesi şu açıdandır: Selem de bir tür borçtur. Ayet de borç vermeyi caiz kılmıştır.

 

Selem'in   Meşruiyetinin   Hikmeti

 

Selem'in kıyasen gayr-ı meşru olduğuna işaret etmiştik. Çünkü selem, olmayan birşeyi satmaktır.  Fakat insanlar buna muhtaç olduğu  için meşru kılınmıştır.. Sanatkârlar, esnaflar, arazi sahipleri ve diğerleri selem akdine  ihtiyaç duyarlar.  Bunların  kiminin paraya,  kiminin  de  mala ihtiyacı vardır. Bunlara genellikle borç da verilmez. İşte bu nedenle şeriat selem akdine müsade etmiştir. Böylece selemin meşruiyetinin nedeni anlaşılmıştır. Selem akdi sayesinde mallar kolayca elde edilir, ticaret hayatı canlanır, mallar korunur, insanlar para ve mal ihtiyaçlarını karşılar.

 

Selem  Akdinin  Rükün ve  Şartlan

 

Seiem akdinin dört rüknü vardır:

1.  Akdi yapacak iki kişinin bulunması

2.  Siga

3- Selem malının karşılığı olan para 4. Zamanı geldiğinde verilecek mal Bu rükûnların herbirinin de birtakım şartları vardır.

 

1.   Akdi  Yapacak  İki  Kişinin  Bulunması

 

Taraflardan biri malını bir eşya mukabilinde selem yoluyla veren alı­cıdır ki buna aynı zamanda muslim, yani selem yapan da denir. Diğeri ise malı selef yoluyla alan ve mukabilinde zamanı gelince yetiştirdiği malı verecek o!an kişidir. Buna da musiemuiieyh denir, yani kendisine selem parası verilen kişi demektir. Selem akdi yapan kişilerde de alışveriş akdi yapanlarda bulunması gereken şartlar aranır. Bunlar âkil-bâliğ olmak, temyiz sahibi olmak ve diğer şartlardır. Ancak selem akdinde görmek şart değildir; kör olan kişi de selem akdi yapabilir; Kör olan kişinin alışveriş yapamayacağını belirtmiştik, çünkü alışverişte satılan malın alıcı ve satıcı tarafından görülmesi gerekir. Selem akdinde ise satılan mal zimmetle vasıflandırılmış bir maldır ve işitmek suretiyle satanı tanımak mümkündür. Mal teslim edileceği zaman kör olan kişi bir vekil tutar, vekil malda şart koşulan özelliklerin bulunup bulunmadığına bakar.

2.   Siga

 

Siga icab ve kabul demektir. Meselâ para sahibinin 'Şu 1000 dinarı sana şu vasıflardaki bir elbiseyi üç ay sonra teslim etmek   üzere selef yaptım' demesi, kendisine paranın teslim edildiği kişinin de 'Kabul ettim' veya 'Selef olarak teslim aldım' demesiyle siga tamamlanır. Alışveriş siga -sındaki şartlar burada da geçerlidir. Bunlar icab ve kabul'ün aynı mecliste olması, kabul'ün İcab'a muvafık olması ve diğer şartlardır. Şunu da ilave edelim ki selem akdinin sigası selem veya selef lafzıyla olmalıdır; bu iki lafızdan başka lafızlarla -meselâ sattım ve aldım lafızlarıyla-: olmaz. Ayrıca akid kesin olmalıdır, çünkü akidden cayma, sadece mutlak alışverişler için meşru kılınmıştır. Başka muameleler alışverişe kıyas edilemez. Selem akdinde, parayı akid meclisinde teslim etmek de şarttır. Bunu ileride beyan edeceğiz. Oysa akiclde bulunan hıyar'uş-şart, parayı mecliste vermeye mani olur. Çünkü akidde hıyar'uş-şart bulunması, kendisine selem yapılmış kişinin paradaki mülkiyetinin sabit olmasına mânidir. Kişi ondan malı sureten almaktadır ve akid tamamlanmadan (mal teslim edilmeden) tarafların ayrılmalarına yo! aça­cağından, bu caiz değüdir. Bu bakımdan içinde.hıyar'uş-şart olan selem akdi bâtıldır.

Hıyar'ul-Meclis ise selem akdinde geçerlidir, zira o tarafların ayrıl­masıyla sona erer. Böylece akid yapanların ayrılması, akdin tamam lan-masından sonra olur, hıyar'ul-meclis ile selem akdinin şartlan arasında muaraza olmaz.

 

3.  Sermaye (Para)

 

Bu para alıcının selef yoluyla satıcıya teslim ettiği paradır. Ancak şu şartlar dahilinde verilmelidir:

a.  Paranın miktarı alıcı ve satıcı tarafından bilinmelidir. Meselâ parayı veren   kişi   '1000   dinar   veriyorum'   veya   '1000   dirhem   veriyorum' demelidir. Eğer alacağı mala karşılık para değil de birşey verecekse onun cinsini ve miktarını belirtmelidir. Meselâ 'Şu kadar kg. buğday veriyorum1 veya 'Şu kadar ölçek şeker veriyorum'  demelidir.  Bu malların cinsi, miktarı, kalitesi, ölçeği veya kilosu belirtilmelidir. Bunların belirtilmesi ha­linde malın görülmesi gerekmez, çünkü bunları belirtmek, gözle görme­nin yerine geçer.

b.  Malın parası ve sermaye akid yapılan mecliste teslim edilmelidir, bu  teslim  birbirlerinden ayrılmadan önce yapılmalıdır.   Çünkü teslim işlemi hem selem akdinde asıldır ve hem de selem'in mânâsının aslıdır. Teslim yoksa akid de yoktur. Teslim olmadığında selem akdi, borcu borç ile satmak olur ki bunun yasak olduğunu söylemiştik.

Malda hakiki akdin şart olması, yani aslî akid şarttır. Meselâ selem'in sermayesinin, -selem yapan kişinin kabzetmesi maksadıyla- havale edil­mesi sahih değildir; zira havale (bilfiil) kabz'ın yerini tutmaz.

 

4.   Selem Akdi Yapılan Mal

 

Yani sahibinin, para karşılığı müşteriye vermeyi taahhüd ettiği maldır ve selem akdi de bu mal üzerine yapılmaktadır. Burada bulunması gere­ken şartlar şunlardır: .

a.  Mal tarif edildiğinde tayini mümkün olmalıdır.

Yani mal tarif edildiği zaman cinsi, sıfatları, sayısı anlaşılmalı ve bu hususta ihtilafa yer kalmamalıdır. Ancak bu tarifte küçük farklar olabilir. Bunun delili Abdullah b. Ebî Evfa'dan rivayet edilen şu hadîstir: 'Biz Hz. Peygamber, Ebubekir ve Ömer'in zamanlarında buğday, arpa, hurma ve . kuru üzümde selem akdi yapıyorduk'.[4]

İbn Abbas'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: 'Metre'si ve teslim edilme zamanı belli olan kumaşta selem yapılır'.

Ebu Nadir, Hz. Ömer'e 'Serreka denilen kumaşta selem yapılır mı?' diye sorulduğunu, Hz. Ömer'in ise 'Bunda bir beis yoktur1 dediğini nakletmiştir.

Zikredilmeyen eşyalar da adı geçen eşyalara kıyas edilir. Tarif sure­tiyle durumu anlaşılan malların tümünde selem caizdir. Tarif suretiyle durumu anlaşılmayan mallarda ise selem caiz değildir, çünkü bu, belli olmayan bir mali satmaktır ki ihtilaf ve kavgalara sebep olur. Fakihler buna misal olmak üzere deriyi örnek vermişlerdir. Zira deriler incelik ve kalınlık bakımından değişik olurlar. Kıymetli madenler de bunun gibidir, onların değeri de saflıklarına ve parlaklıklarına göre değişir ve tarifle özelliklerinin bilinmesi mümkün olmaz. Günümüzdeki benzen şeyler de aynı hükümdedir. Tarifle bilinmesi mümkün olmayan maddeleri birtakım işlemlerden geçirmek suretiyle selem akdinde kullanmak caiz değildir. Ancak yağ -ve bal gibi ateşe konup tortu ve mumu ayırılan maddelerde selem caizdir, çünkü ateşin bunlara tesiri pek azdır.

b.  Malın cinsi, çeşidi, miktarı ve sıfatları taraflarca bilinmelidir.

Malın buğday mı arpa mı, yerli mi ithal mi, 1000 sa' mı, 1000 kg. mı olduğu bilinmelidir. Mal sayı ile satılan mallardan ise kaç adet olduğu, metre ile satılan mallardansa kaç metre olduğu bilinmelidir. Aynı şekilde özellikleri de bilinmelidir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Her kim selef yaparsa belli ölçek, belli hacim ve belli tartıda selef yapsın.

c.  Selem yoluyla satılan mal karışık olmamalıdır.

Meselâ arpa ve başka maddelerle karıştırılmış hayvan yemi veya misk anber ve başka kokularla karıştırılmış koku gibi olmamalıdır. Ancak her cinsten ne kadar karıştırıldığı belli ise ve tarif suretiyle bilinmesi mümkünse selem akdi caiz olur. Yünden veya pamuktan yapılan elbise­lerde selem caizdir, çünkü ne kadar yünden veya pamuktan elbise yapıl­dığı bilinmektedir. Ayrıca kendisine maslahat gereği başka maddelerin karıştırıldığı mallarda da selem caizdir.

d.  Hakkında selem icra edilen malda selem borç olmalıdır.

Meselâ Zeyd'in, Amr'a özellikleri belli olan 100 elbise için 1000 dinar vermesi gibi. Eğer Zeyd, Amr'a 'Sana selef olarak şu 1000 dinarı şu 100 elbise karşılığında veriyorum' dese, elbiseler de muayyen ve mevcut ise selem sahih olmaz. Çünkü selem, zimmette özellikleri belirlenmiş bir-şeyin satışı içinde meşru kılınmıştır. Onun lafzı da zaten buna delâlet eder. Bu aynı zamanda bilinen bey' (alışveriş) de değildir, çünkü selem lafzı satılan malın borç olmasını gerektirir. Oysa buna mukabil 'Bu elbiseler' ifadesi, satılacak malın aynen bulunmasını gerektirir ki bu takdirde iki lafız arasında tenakuz meydana gelir ve akid sahih olmaz.

e.  Üzerinde selem akdi yapılan malın teslim edilmesi kudret dahilin­de olmalıdır.

Ancak ithal edilmesi âdet olan mallardan ise ve mevcudiyeti zann-ı galibe göre olursa selem caiz olur. Fakat teslim zamanında yetişmesi ve bulunması zor olan mallardan ise -hurma ve üzüm gibi- selem caiz ol­maz. O memlekette çok nadir bulunan maddelerde de selem caiz olmaz. Çünkü teslim etme zamanı geldiğinde bu tür malları teslim etmek kudret dahilinde değildir. Eğer memlekette çok bulunan bir mal için para verilir de teslim zamanı geldiğinde mal bulunmazsa, para sahibi ister mal çoğa-hncaya kadar bekler, isterse de akdi feshederek parasını alır. Burada bir hususa işaret edelim: Belli bir rnal için verilen para karşılığında, o mal bulunmadığı takdirde başka mal alınmaz. Meselâ buğday.için para veril­mişse, onun yerine yağ veya elbise için para verilmişse, onun yerine peynir alınmaz. Bu durumda para sahibi beklemek istemiyorsa, akdi feshedip parasını alır. Ancak ondan sonra istediği malı o adamdan veya başkasından alabilir.

Burada dikkat edilmesi gereken bir husus daha vardır: Mal sahibi, para sahibi selem akdi yaptığı malı almadan önce o malı başkasına sa­tamaz. Günümüzde ise tüccarların çoğu tam bunun aksine davranmaktadır. Bunlar ithal ettikleri malı, daha memlekete gelmeden ve teslim alma­dan önce satıyorlar. Oysa bunu sözkonusu şartlar dahilinde selem olarak satabilirler. Bu durumda ise satıcı, selem yapılan malı vakti geldiğinde teslim etmek mecburiyetindedir. Üzerinde anlaşılan şartlar mevcut ol­dukça, satıcının ithal ettiği malı vermesi gerekmez, aynı şartlan taşıyan başka bir malı alıp verebilir.

f. Üzerinde selem yapılan malın teslim edilme zamanı belli olma­lıdır.

Meselâ akid yapan kişi 'Şu 1000 dirhemi sana, şu vasıfları taşıyan 10 elbise karşılığında veriyorum. Bu 10 elbiseyi akid tarihinden bir ay sonra bana teslim edeceksin' demelidir. Zaman zikredilmezse veya şartlı ve sı­nırsız bir zaman zikredifirse, meselâ 'Falan adam seferden dönünceye  kadar' veya 'Hasat zamanına kadar' denirse, selem sahih  olmaz, çünkü burada zaman meçhuldür; adamın ne zaman döneceği belli değildir, hasat zamanı  ise bir müddet devam eder. Malın teslim edilme zamanı • -hasadın başlama zamanına kadar mı, hasadın ortasına kadar mı, yoksa hasadın bitimine kadar mı- belli olmadığı için taraflar arasında ihtilafa sebep olur. Zamanın belli olması gerektiğinin delili şu hadîstir:

... bilinen bir süreye kadar...                     '

Burada şu noktaya da işaret edelim: Selem akdinde borçlu olan kişi va'dettiği malı zamanından önce teslim ederse, alıcı onu almak mecburi­yetindedir. Ancak bu mecburiyet malın masraf ve külfetinin bulunma­ması, alıcının malı zamanından önce almamakta bir özrünün bulunması halinde geçerlidir. Eğer malın masraf ve külfeti varsa veya alıcı onu özel bir zaman için ve husus için almışsa veya mallarının güvenlikte olmadığı bir durum sözkonusu ise malı almayabilir, kadı da onu mallan alması için zorlayamaz. Ayrıca alıcının o malı mevsiminde satmak için bir deposu veya emaneten bırakacağı bir yeri yoksa malları almak mecburiyeti yoktur, kadı da onu zorlayamaz.

g. Malın teslim edileceği yer belli olmalıdır,

Akid yapılan yer malın teslim edileceği yerdir. Ancak akdin yapıldığı yer malın teslim edilmesine uygun değilse veya malın orada teslim edil­mesi masrafa neden oluyorsa başka bir yerde teslim edilebilir. Eğer teslim yeri hususunda ittifak edilir de başka bir yer daha uygun olursa orada teslim edilmelidir. Bu hususta bir ihtilaf olduğunda halkın örf ve âdetlerine başvurulmalıdır.

 

İstisna   Akdi

 

İstisna akdi, bir sanatkâra birşey yapması karşılığında para vermektir. Burada yapılacak şeyin maddesi sanatkâra   aittir. Bu akid günümüzde yaygın olarak yapılmaktadır. Bu nedenle de bu akdin mahiyetini izah et­mek gerekir. Bunun hükmünü zikretmeden önce birkaç misal vermek is­tiyoruz:

A.  Bir kunduracıya,  bütün malzemeleri ona ait olarak bir veya birkaç kundura ısmarlayıp parasını ödemek.

B.  Marangozların çalışması da bu akde dahildir.

Yani bir bina sahibinin marangoza ağaç veya alüminyumdan pencere ve kapı siparişi vermesi de istisna akdidir.

C.  Mobilyacıların çalışması da bu akde dahildir.

Yani kişinin mobilyacıya koltuk ve benzeri eşyaları sipariş etmesi de istisna akdine dahildir. Bu hususta daha birçok örnek verilebilir. Fakihler bu akid hususunda ihtilaf etmişlerdir. Biz bu konuda şöyle diyebiliriz: Bu akidde, selem akdinin şartlan bulunduğunda -ki bu şartlar yukarıda zikredilmişti- akid sahih kabul edilir. Her ne kadar bu akid alışveriş ibareleriyle İfade edilirse de yine selem akdidir. Çünkü akidlerde asıl olan lafız ve ibareler değil, mânâlardır.  Günümüzde yaygın olan bu akidlerde selem akdinin şartları bulunmazsa -ki çoğu zaman bulunma­maktadır- bu akidler sahih olmaz. Zira günümüzde sipariş verilen malla­rın parası genellikle aynı mecliste verilmez; bazen bir kısmı verilir, bazen de hiç para verilmez ve taksitle ödenir. Bu şekildeki akid ise selem ol­maz. Selem olmayınca da Şafii mezhebine göre akid sahih olmaz. Fakat Hanefî mezhebine göre bu tür akidler sahihtir. Allah onlardan razı olsun. Bu hususta örf ve teamüle dayanmışlardır, çünkü insanlar bu tür akid-lere muhtaçtır. Ancak akid yapanlar arasında  ihtilafa yol açacak husus­ların izah edilmesi gerekir. Meselâ mobilyanın hangi ağaçtan, hangi ebat­larda yapılacağı (İstanbul veya Ankara mobilyası olacağı) belirtilmelidir. Şunu da belirtelim ki bu hususta Şafii mezhebine bağlı olanların Hanefî mezhebinin görüşünü taklit etmelerinde herhangibir mani yoktur. Şafii mezhebine bağlı olanlar bu tür akidlerin sahih' olduğuna hükmetmelidir, çünkü bu tür akidlere halkın ihtiyacı vardır. Bugün halkın çoğu bu tür akidleri yapmaktadır.

İmamlar ve fakihler hakkın peşindedir ve hakkı bulmak için çaba sarfetmişlerdir. Allah'ın kullarının maslahatını -Allah'ın razı olacağı şekilde ve Rasûlullah'ın (s.a) sünnetine uygun olarak- gözetmişlerdir. Allah en doğrusunu bilir.

 

Harita   Üzerindeki  Evlerin  ve  Dairelerin   Satılması

 

İsLisna akidlerine harita üzerindeki ev ve dairelerin satılmasını da dahil etmek istiyoruz. Eğer bu ev ve dairelerin vasıfları mazbut, sanattaki dahili miktarları malum, çimentosu, demiri taraflarca biliniyorsa ve para da akid esnasında veriliyorsa, bu selem akdi sayılır. Bu alışverişte selem akdinin şartları mevcut değilse -ki günümüzde paranın tümünün akid es­nasında verildiğini görmediğimiz gibi, binalarda ne kadar malzeme kul­lanıldığı da bilinmemektedir- bu sanatkâr ile yapılan akid hükmünde olup halkın bu tür akidlere muhtaç olması nedeniyle sahih kabul edilir. Ancak binanın vasıflan alıcıya izah edilmelidir. Ayrıca şeriata aykırı şartlar bulunmamalıdır. Zira şeriata aykırı şartlar akdi bâtıl kılar.

 



[1] Buharî/2125, Müslim/1604

[2] Buharî/2128

[3] Bkz. İbn Kesir'in bu ayet hakkındaki yorumu.

 

[4] Buharî/2128

 

Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.01 saniye 14,829,129 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024