SULAR.. 2
Suların Kısımları 2
Temiz ve Temizleyici Olan Su. 2
Necis Olan Su. 3
Suyun Dört Kısmından Temizliğe Elverişli Olanı 3
Sular.dört kısma
ayrılır:
1. Temiz ve temizleyici olan sular.
2. Temiz ve temizleyici olmakla beraber
kullanılması mekruh olan sular.
3. Temiz olduğu halde temizleyici olmayan sular.
4. Necis olan sular.
Bu su mutlak (tabii)
sudur kî Allah'ın yaratmış olduğu vasıf üzerindedir. Bu suyun, uzun zaman
beklemesinden, topraktan veya uzun zaman durgun olarak durmasından ötürü
oluşan yosundan dolayı değişmesi^ onu mutlak (tabii) su olmaktan çıkarmaz.
Bulunduğu yerden veya aktığı mecradan dolayı değişmesi de onu mutlak (tabii) su
olmaktan çıkarmaz. Suyun kükürtlü bir araziden çıkması veya yatağında kükürtlü
toprak bulunması suyun değişmesine sebep olur. Fakat bu değişmeden ötürü mutlak
(tabii) su olmaktan çıkmaz. Çünkü suyu bunlardan korumak mümkün değildir.
Mutlak (tabii) suyun
hem temiz, hem de temizleyici olduğuna şu hadîs delildir: Bir bedevî kalkıp
mescide bevletti. Halk onu engellemek (veya dövmek)
için kalktıklarında Hz. Peygamber onlara şöyle
buyurdu:
Onun yakasını bırakın,
o işini tamamladıktan sonra bir kova su dökün. Çünkü siz, zorlaştırıcı olarak
değil, kolaylaştırıcı olarak gönde-rildiniz.
Hz. Peygamber'in, sidik üzerine su dökülmesini
emretmesi, suyun temizleyici olduğuna delâlet eder.
Temiz ve Temizleyici Olmakla
Beraber Kullanılması Mekruh Olan
Su
Güneş altında ısınan
su temiz ve temizleyici olduğu halde kullanılması mekruhtur. Ancak bu suyun mekruh olması şu üç şarta
bağlıdır:
1. Arabistan
gibi sıcak bir memlekette olması.
2. Altın ve gümüşün dışında demirden, bakırdan veya
çekiçle dövü-lebilen bir
madenden olup suya etki eden bir kapta bulunması.
3. Ölü veya diri insan bedeninde kullanılması
veya at gibi alaca hastalığına maruz kalan bir hayvanın bedeninde kullanılmış
olması.
İmam Şafii, Hz. Ömer'in bu tür bir su ile yıkanmayı mekruh görüp şöyle
dediğini rivayet ediyor: 'Ben güneşte ısınmış suyun kullanılmasını tıp
açısından mahzurlu buluyorum. Çünkü güneşte ısınan su, alaca hastalığına sebep
olur'.
Bunun sebebi şudur:
Şiddetli güneş, kapta yağımsı bir madde meydana getirir ve bu madde çözülüp su
yüzüne çıkar. Eğer o madde ısındıktan sonra bedene değerse, zarar vermesi ve
alaca hastalığına sebep olması mümkündür, (Bu, deride görülen bir hastalıktır).
Temiz Olduğu
Halde Temizleyici Olmayan Su Bu
su iki kısma ayrılır:
1. Az olup abdest ve gusüî gibi farz olan
taharette kullanılmış olan sudur. Bu tür suyun temiz olduğuna şu hadîs
delildir. Cabir b. Abdullah şöyle anlatıyor:
Şiddetli hasta olmuş
baygınlık geçiriyordum. Hz. Peygamber yanıma gelerek abdest aldığı suyunu üzerime döktü.
Eğer abdestte kullanılan su temiz olmasaydı, Hz.
Peygamber o suyu Cabir'in üzerine dökmezdi. Hz. Peygamber'in böyle yapması, bu tür suyun temiz
olduğuna delâlet eder. Bu suyun temizleyici olmamasının delili Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiği şu
hadîstir:
Cünup olan kimse, akmayan durgun suda gusletmesin.
Bu hadîsi Ebu Hüreyre'den dinleyenler 'Ey Ebu Hüreyre! O halde biz ne
yapacağız?' dediler. Ebu Hüreyre
şöyle dedi: 'Suyu avuçlarınızla alarak abdest alır
veya gusledersiniz'.
Burada abdestin hükmü de guslün hükmü gibidir. Çünkü amaç ikisinde
de abdestsizliğin giderilmesidir. Bu hadîs, durgun
suda yıkanmanın, o suyu temizleyici olmaktan çıkardığına delâlet eder. Eğer
böyle olmasaydı, Hz. Peygamber bunu yasaklamazdı.
Fakat bu yasak, az olan durgun sulara hamledilir. Çünkü bu konuda başka
deliller vardır.
2. Mutlak
(tabii) su olmakla beraber kendisine çay gibi temiz birşey
katılırsa, o katılan şeyle su arasında bir münasebet de yoksa, sudan ayrılması
da mümkün değilse ve artık o su kendisine mutlak (tabii) su demenin mümkün
olamayacağı bir şekilde değişmişse, böyle bir su temizleyici olmaz. Eğer suya
katılan temiz şey, suyun sıfatlarında (tadında, kokusunda, renginde) bir
değişiklik meydana getirmiyorsa ve su ile arasında uygunluk da varsa, o zaman
takdir edilir; eğer suyun tadı nar suyu gibi, rengi üzüm şırası gibi, kokusu lazen denilen madde gibi olursa bozulduğuna hükmedilir. Bu
tür su temizdir, fakat temizleyici değildir.
Temizleyici olmamasının nedeni,
bu durumda ona
su denilememesidir. Zira Şârî temizliği suya
bağlamıştır.
Necis Olan Su
Necis olan su, içine necaset düşen sudur. Bu da iki kısma
ayrılır.
Birinci kısım, az olan
sudur. Bu da iki kulle'den az olan sudur. Bu su
necasetin düşmesiyle necis sayılır. Düşen necaset az
olup suyun renginde, kokusunda, tadında hiçbir değişiklik yapmasa dahi yine de
necis olur. İki külle, Bağdad
batmanıyla 500 batman sudur. Bugünkü ölçülerle 192,857 kilograma eşittir.
Bugünkü metre ölçüsüyle uzunluğu, eni ve derinliği tam 1 zira ve 1 zira'nın 1/4'i kadardır. Hz.
Peygamber'e, çölde bulunan, yırtıcı ve diğer hayvanların da ihtiyacını
giderdiği su hakkında sorulduğunda şöyle demiştir:
Su iki külle kadar
olursa pislik taşımaz.
Diğer bir rivayette
ibare 'necis olmaz' şeklinde gelmiştir. Hadîsin mefhumundan,
iki kulle'den az olan suyun hayvanların içmesiyle necis olacağı anlaşılır. İsterse hayvanların içmesiyle
bozulmasın. Bunun doğruluğu Hz. Peygamber'in şu
hadîsiyle sabittir.
Biriniz uykudan
uyandığında, sakın elini üç kez yıkamadan önce su
kabına
daldırmasın. Çünkü uyurken elinin nerede gecelediğini
bilmez.
Görüldüğü gibi Hz. Peygamber, uykudan uyanan bir kimsenin elini yıkamadan
önce su kabına sokmasını yasaklamıştır. Çünkü elin, görülmeyen bir necasetle
pislenmiş olması mümkündür. Görülmeyen' necasetin suyun vasıflarını
değiştirmediği malumdur. Eğer su, mücerred necasetle necis olmasaydı, Hz. Peygamber
bunu yasaklamazdı.
İkinci kısım, iki
külle veya daha fazla olan sudur. Bu su, sadece necasetin düşmesiyle necis olmaz. Ancak suya düşen necaset, suyun renginden,
kokusundan ve tadından birini değiştirirse necis
olur. Bunun delili İcma'dır. İbn
Münzir söyle der: 'Suyun içine az veya çok necaset
düşüp de tadından, kokusundan ve renginden birini bozarsa, bu tür suyun necis olduğunda âlimler icma
etmiştir'.
Bilindiği gibi bu dört
kısım suyun tamamı abdest almaya, necaseti gidermeye
elverişli değildir. Taharete elverişli olan sadece birinci kısmıdır. İkinci
kısım da bedende kullanıldığı takdirde temizliğe elverişlidir. Üçüncü kısım her
ne kadar temiz ise de ancak yemekte ve içmekte kul-
Dördüncü kısım ise