Berat Kandili (Amellerin Allah’a Arzı)
Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat 21 2024 02:00:00

                                               Vaaz Resimleri: w.jpg

حم

وَالْكِتَابِ الْمُبٖينِ

اِنَّا اَنْزَلْنَاهُ فٖى لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ اِنَّا كُنَّا مُنْذِرٖينَ

«Apaçık olan Kitab'a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız.»

فٖيهَا يُفْرَقُ كُلُّ اَمْرٍ حَكٖيمٍ

اَمْرًا مِنْ عِنْدِنَا اِنَّا كُنَّا مُرْسِلٖينَرَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ اِنَّهُ هُوَ السَّمٖيعُ الْعَلٖيمُ

رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا اِنْ كُنْتُمْ مُوقِنٖينَ

«Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.» (Duhan suresi 1-7)

BERAET NEDİR?

Sözlükte "bir borçtan, ceza veya sorumluluktan kurtulma; temize çıkmak; uzak olmak; ilişkiyi kesmek" gibi anlamlara gelmektedir. Kur'ân-ı Kerim'de, suçsuzluk, kurtuluş belgesi (Kamer, 54/43) ve müşriklerle her türlü ilişkiyi kesme, onlardan uzak durma (Tevbe, 9/1) anlamlarında iki yerde berâet kelimesi geçmektedir

Hadislerde genellikle, günahtan kurtulma, bir iş veya zümreden uzak durma anlamlarında kullanılmıştır. Dinî bir kavram olarak berâet kelimesi ise; "berâet-i zimmet (berâet-i asliyye)", "berâet gecesi" ve "berâet yemini" ile borçlar hukukunda kullanılan berâet olmak üzere dört anlamda kullanılmaktadır

Berat gecesi, Şaban ayının 15. gecesi için kullanılan bir tabir olup, halk arasında berat gecesi de denmektedir. Berat gecesi, Müslümanlarca kutsal sayılan, rahmet ve mağfiret gecesi, müminlerin dualarının kabul, günahlarının af olduğu bir zaman dilimidir. Hz. Peygamber, "Allah Teâlâ Şaban'ın 15. gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesinin koyunlarının kıllarının sayısından daha fazla kişiyi bağışlar" buyurmuştur (İbn Mâce, İkame, 191).

Fahreddin Râzî şunları kaydetmektedir:

“Denilmiştir ki; Kur'ân'ın, Levh-i Mahfuz'dan indirilmesine Berat gecesinde başlanıp, Kadir gecesinde bitirilmiş ; müteakiben rızıklarla ilgili nüshanın Hz. Mîkail'e; harb, zelzele, yıldırım ve yere geçirmek hadiseleriyle ilgili nüsha, Hz. Cebrail'e; amellerle (yani yapılacak işlerle) ilgili nüsha en yakın göğün vazifelisi olan İsrafil'e musibetlerle (ölümlerle) ilgili nüsha, ölüm meleği (olan Azrail'e) verilmiştir.” (F. Râzî, Tefsîr-i Kebîr, bkz.Duhân sûresinin tefsiri)

Elmalılı Hamdi Yazır ise bu ayetlerin tefsirini yaparken şu izahlarda bulunmuştur:

“Eğer dersen; „Kurân’ın bu gecede indirilmesinin manası nedir?‟ Derim ki; şöyle dediler:

Yedinci semadan dünya semasına bir cümle olarak (toptan) Levh'ten dünya semasına indirildi ve Cebrail (a.s.) sefereye (yazıcı meleklere) imlâ etti, sonra da Peygamber'e yirmi üç senede kısım kısım indiriyordu.

Keşşâf'ın Kur'ân'ın inişi hakkındaki bu son beyanı, bu gecenin Berat gecesi olduğunu söyleyenlerin görüşüne uygun düşmüş oluyor. Çünkü Kadir gecesinde ilk kez Peygamber'e indirilmeye başlanmıştır.

Onun için Kâdî ve Ebu's-Suûd şöyle demişlerdir: "İlk defa o gece indirilmeye başlandı. Veya o gece cümleten (toptan) Levh'ten dünya semasına indirildi ve Cebrail (a.s.) sefereye (yazıcı meleklere) imlâ etti, sonra da Peygamber'e yirmi üç senede kısım kısım indiriyordu."

Fahruddin Razî de şöyle kaydetmiştir: Rivayet olunur ki: Atıyye-i Harûrî, İbn-i Abbâs Hazretlerinden

"Gerçekten biz onu kadir gecesinde indirdik."(el-Kadr, 97/1) ifadesi ile "Gerçekten biz onu mübarek bir gecede indirdik."(ed-Duhân, 44/3) ifadesini şöyle sordu: “Yüce Allah, Kur'ân'ı ayların hepsinde indirmiş iken bu nasıl sahih olur?” İbn-i Abbâs (r.a.) Hazretleri de dedi ki: “Ey İbn-i Esved! Ben helak olsam da (ölsem de) bu nefsinde kalsa, cevabını da bulamazsan helak olacaktın. Kur'ân cümleten (toptan) Levh-i Mahfuz‟dan Beyt-i Ma'mâr‟a indi ki o, dünya semasıdır. Sonra onun arkasından olayların çeşitlerine göre, durumdan duruma nazil oldu.

Demek ki, Kur'ân'ın bir toptan inişi, bir de kısım kısım inişi vardır. Toptan inmesi bir defada olmuştur. Buna daha çok "İnzal" deyimi uygundur. Kısım kısım inmesi de Peygamber'e azar azar yirmi üç senede olmuştur.

Buna da "Tenzil" deyimi uygundur. Bunların aynı manada kullanıldıkları yadırganmadığı gibi, "tenzil"in her necmi (kısım kısım inmesi) ayrıca düşünüldüğü zaman yine "inzal" denilmek uygun olacağından birinin bir gecede birinin de diğer gecede olması iki rivayetin uzlaştırılmasına daha uygun gelecektir.

Şu halde "mübarek gece"nin "Berat gecesi" olması, "Gerçekten biz onu kadir gecesi indirdik."(el-Kadr, 97/1) buyrulmasına aykırı olmayacaktır.(Elmalılı Hamdi Yazır, bkz. Duhân sûresinin tefsiri)

Hz. Aişe Anlatıyor:

Peygamberimiz bir gece kalktı, namaza durdu, secdeyi o kadar uzattı ki ruhunu teslim ettiğini sandım, kendisini bu halde görünce kalktım, baş parmağını hareket ettirdim, parmağı hareket edince döndüm, secdede şöyle dediğini işittim:
“İlahi! Cezandan affına sığındım. Gazabından rızana güvendim. Senden sana sığındım. Senin senan büyüktür. Fakat seni hakkıyla senin kendi nefsini sena ettiğin gibi övmekten acizim.”

Aişe: Ya Rasülellah secdede bazı şeyler söylüyordun.

Ya Aişe! Bu gece, hangi gecedir bilir misin? Buyurdu. Ben de:

- Allah Rasülü bilir, dedim.

Bunun üzerine Peygamberimiz:- Bu gece, Şaban ayının yarısı (Berat) gecesidir. Allah Teâlâ bu gecede kullarının durumuna bakar ve bağışlanmak isteyenleri bağışlar, rahmet isteyenlere rahmetini ihsan eder, ancak kinci olanları geri bırakır” buyurdu. (et Terğib vet Terhib c. 2, s. 119)

                Hz. Aişe Anlatıyor:

                Bir gece kalktım peygamberimiz yoktular onu aramaya başladım. Diğer hanımlara belki gitmiştir diye onlara sordum. Bilmiyorlardı. Hz. Fatımaya gittim hz. Ali kapıyı açtı ona sordum. Bilmiyordu. Belki baki mezarlığına gitmiştir dedi, hep birlikte oraya gittik. Orada bir nur gözüküyordu. Bu nur rasülüLlahın nurudur dedik, yanına vardık. Secde halinde allaha yalvarıyordu, bizim geldiğimizi bile fark etmemişti.    

إِن تُعَذِّبْهُمْ فَإِنَّهُمْ عِبَادُكَ وَإِن تَغْفِرْ لَهُمْ فَإِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

                “Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin“ (MÂİDE suresi 118. ayet) ayetini tekrarlayıp duruyordu.

Bizim geldiğimizi fark edince hz. Fatıma: ey benim babam! Ne oldu sana? Bir düşmandan zarar mı gördün? Gönlünü mü kırdılar? Yoksa vahiy mi nazil oldu? Diye sordu.

                Rasulüllah cevaben: hiç kimseden cefa görmedim, vahiy de nazil olmadı,

                Lakin bu gece berat gecesidir. Bu gece Allahtan ümmetimi istiyorum dedi. (müminlere kaynaklarıyla vaaz ve irşat c.1 s. 510)

Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurmuşlardır :

«Beş gece vardır ki onlarda yapılan dua kabul edilir: Cuma gecesi, kurban ve ramazan bayramı geceleri (arefe gününü bayrama bağlayan geceler), recebin ilk (cuma) gecesi (Regaib kandili), şabanın ortasında bulunan gece (Berat kandili). " Beyhakî, Şuabü'l-İmân,3711)

BERAT GECESİ ALLAH’IN TECELLİSİNE KARŞILIK VEREBİLECEKMİYİZ?

إِذَا كَانَتْ لَيْلَةُ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ فَقُومُوا لَيْلَهَا وَصُومُوا يَوْمَهَا ‏.‏ فَإِنَّ اللَّهَ يَنْزِلُ فِيهَا لِغُرُوبِ الشَّمْسِ إِلَى سَمَاءِ الدُّنْيَا فَيَقُولُ أَلاَ مِنْ مُسْتَغْفِرٍ فَأَغْفِرَ لَهُ أَلاَ مُسْتَرْزِقٌ فَأَرْزُقَهُ أَلاَ مُبْتَلًى فَأُعَافِيَهُ أَلاَ كَذَا أَلاَ كَذَا حَتَّى يَطْلُعَ الْفَجْرُ ‏

“Şaban ayının yarısı (Beraat gecesi) gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Şüphesiz ki Allah, o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve şöyle der:

- Benden Yok mu af dileyen, onu affedeyim.
- Yok mu rızık isteyen ona rızık vereyim.
- Yok mu bir derde mübtela olan ona afiyet vereyim.
- Yok mu şunu isteyen, yok mu bunu isteyen diyerek sabaha kadar devam eder.”  (İbn Mace, İkametü's-Salât, 191; Tirmizî, Savm,38).

"‏ إِنَّ اللَّهَ تَعَالَى يَنْزِلُ لَيْلَةَ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا فَيَغْفِرُ لأَكْثَرَ مِنْ عَدَدِ شَعَرِ غَنَمِ كَلْبٍ ‏"

Hz. Aişe(r.a)’dan Rasülüllah (S.A.V.) şöyle buyurdu:

“Allâh Teâlâ Şaban’ın 15. gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesinin koyunlarının kıllarının sayısından daha fazla kişiyi bağışlar”(Buhârî, et-Tergîb ve't-Terhib, II, 118; Tirmizî, Savm 39).

BERAT GECESİNİN BEŞ AYRI ÖZELLİĞİ BULUNMAKTADIR

1. Bütün hikmetli işlerin ayırımına başlanması.

2. Bu gecede yapılacak ibadetlerin diğer vakitlere nispetle kat kat sevaplı olması.

3. İlahi rahmetin bütün âlemi kuşatması.

4. Allah'ın af ve bağışlamasının coşması.

5. Peygamberimize tam bir şefaat yetkisinin verilmiş olması.

BERAT GECESİNİ DİĞER GECELERDEN AYIRAN ÖZELLİKLERİ

1)HER HİKMETLİ VE ÖNEMLİ İŞ BU GECEDE AYRILIR.

"Her hikmetli iş, katımızdan bir emir ile, o gece ayrılır (belirlenir, ortaya konur, takdir edilir)...

2) BU GECE YAPILAN İBADETLERİN FAZİLETİ BÜYÜKTÜR.

Kaza namazı kılmak, Kuran okumak ve zikirle uğraşmak

«Şaban ayının yarısı (Berat gecesi) olduğunda, gecesinde kalkın ibadet edin, gündüzünde de oruç tutun!...»

3) YÜCE MEVLA BU GECE RAHMETİNİ BOL BOL İHSAN EDER

Nitekim Allah Rasûlü (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: Çünkü Allah Teâlâ Hazretleri, o gün, güneşin batmasıyla, dünya semasına iner ve şöyle buyurur: ‘Bana istiğfar eden yok mu, mağfiret edeyim! Benden rızık isteyen yok mu, rızık vereyim! Belaya maruz kalan yok mu, afiyet vereyim! Şöyle olan yok mu, böyle olan yok mu?...‛(İbn-i Mâce, İkâme 191)

Diğer bir hadîs-i şerifte ise Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Allah Teâla Hazretleri, Nısfu Şaban (Berat) gecesinde dünya semasına iner ve Kelb Kabîlesi’nin koyunlarının tüyünün adedinden daha çok sayıda günahı affeder."(Tirmizî, Savm 39)

4) BU GECE MÜMİNLER İÇİN AFV VE MAĞFİRET GECESİDİR:

Bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: "Allah Teâlâ Hazretleri, Şaban ayının on beşinci gecesi (kullarına rahmetle) nazar eder ve müşrikle, müşâhin (kindar, bencil) hariç herkese mağfiret buyurur."(İbn-i Mâce)

Yine Rasûlullah (s.a.v.) buyurmuştur ki "Yüce Allah bu gece bütün Müslümanlara mağfiret buyurur; ancak kâhin, sihirbaz yahut müşâhin (çok kin güden) veya içkiye düşkün olan yahut ana-babasını inciten veya zinaya ısrarla devam eden müstesna."(Bkz. F. Râzî; Elmalılı Hamdi Yazır)

5)BU GECE PEYGAMBERİMİZE ŞEFAAT HAKKI VERİLMİŞTİR

Rasulullah (S.A.V.) Şaban ayının on üçüncü gecesi ümmetine şefaat etmek için dua edip yalvardı; kendisine, ümmetinin üçte birine şefaat etme izni verildi. On dördüncü gecesi yine dua edip yalvardı; bu sefer üçte ikisine şefaat etme yetkisi verildi. On beşinci gecesi bir daha yalvardı; bu sefer de kaçak develer gibi Allah'tan kaçanlar dışında bütün ümmetine şefaat etme izni verildi.‛(Ebû Dâvûd)

HZ MUHAMMED SAV EFENDİMİZ:

«Allah Teâlâ Hazretleri, Nısf-u Şa'ban (Berat) gecesinde dünya semasına iner ve Kelb Kabilesi’nin koyunlarının tüyünün adedinden daha çok sayıda günahı affeder.» (Tirmizî, Savm 39)

Hz. Ali (r.a.) anlatıyor: Rasulullah (S.A.V.) buyurdular ki:

"Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman gecesinde namaz kılın, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Allah Teâlâ Hazretleri, o gün, güneşin batmasıyla, dünya semasına iner ve şöyle buyurur: ‘Bana istiğfar eden yok mu, mağfiret edeyim! Benden rızık isteyen yok mu, rızık vereyim! Belaya maruz kalan yok mu, afiyet vereyim! Şöyle olan yok mu, böyle olan yok mu?...‛(İbn-i Mâce, İkâme 191)

 Ebu Musa el-Eş'ari (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah (S.A.V.) buyurdular ki:

«Allah Teâlâ Hazretleri, Şaban ayının on beşinci gecesi (kullarına rahmetle) nazar eder ve müşrikle, müşâhin (kindar, bencil) hariç herkese mağfiret buyurur.» (İbn-i Mâce)

EFENDİMİZ (S.A.V.) ŞÖYLE BUYURMAKTADIR:

«Allah Teâlâ Şaban'ın on beşinci geresi (Berâet gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asi olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar.»  (İbn Mace, İkametü's-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38)

Ebû Ümâme (r.a.)’dan Rasûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:

«Beş gece vardır ki onlarda yapılan dua geri çevrilmez: Receb'in ilk gecesi olan Regâib kandili, Şaban'ın on beşinci gecesi olan Berat kandili, Cuma gecesi, Ramazan bayramı gecesi, Kurban bayramı gecesi»(İbn-i Asâkir; Câmiü’s-Sağîr)

 

BERAT GECESİNDE YAPILMASI GEREKLİ OLANLAR

1)Bu gece gök kapılarının açıldığı, bol rızık ve rahmetin kullar üzerine saçıldığı bir gecedir.

2)Bu gece bol bol ibadet ve dua etme gecesidir.

3)Bu gecenin gündüzünde oruç tutulmalıdır.

4)Kaza namazı olanların bu gece kaza kılmaları daha faziletlidir.

 5)Bu geceye mahsus her rekâtta bir Fâtihâ, on İhlâs-ı Şerîfe okumak suretiyle yüz rekat namaz

kılınır. Bu gecede bu namazı kılan bir kimseye Cenâb-ı Hakk yetmiş defa nazar eder ve her nazar ile onun yetmiş ihtiyacını giderir. Bu ihtiyaçların, en azı da af edilmektir.(Beyhaki, Şuabu’l-İman, Kesir b. Mürre’den)

6) BU GECE ÇOK KURAN OKUMALI

7)ÇOKÇA SELATÜ SELAM GETİRİLMELİ

8)ÇOKÇA ZİKİR YAPILMALI

9)BU GECE HAYATIMIZIN MUHASEBESİNİ YAPMALI , AHİRET YURDUNA HAZIR HALE GELMEK İÇİN KENDİMİZLE HESAPLAŞMALIYIZ.

الكَيِّس مَنْ دَانَ نَفْسَهُ ، وَعَمِلَ لِما بَعْدَ الْموْتِ ، وَالْعَاجِزُ مَنْ أَتْبَعَ نَفْسَه هَواهَا ، وتمَنَّى عَلَى اللَّهِ الأماني

Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören) dır” (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 67)

BERAT GECESİNDE TAKDİR OLUNANLAR

Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir.

O yılki hacıların sayısı bile bu gecede takdir olunur.

Mikail(as):Rızıkla alakalı defterler Mikail(as)’e verilir.

Cebrail(as): Savaşlarla ilgili defterler Cebrail (as)’a verilir.

İsrafil(as):Ameller nüshası dünya semasında görevli melek olan İsrafil'e verilir

Azrail(as):Ölüm ve musibetlerle ilgili defter de Azrail (as) teslim edilir.

                Melekler semavatı kaplamışlar. Her semanın kapısında bir melek nida ediyor:

Kat semada ki melek: “Bu akşam rabbine ruku edenlere ne mutlu”

Kat semada ki melek: “Müjde olsun bu gece rabbine secde edene, ne mutlu O kişiye ki rabbini mutlu etti”

Kat semada ki melek: “Bu gece rabbini zikreden kişiye müjde”

Kat semada ki melek: “Ne mutlu bu gece rabbine dua edene”

Kat semada ki melek: “Müjde bu gece Allah korkusu ile ağlayan göze”

Kat semada ki melek: “Müjdeler olsun bu gece hayırlı amel işleyene”

Kat semada ki melek: “Bu gece kuran okuyan kullara müjdeler olsun” (müminlere vaaz ve irşat C.1 s.506)

BERAT KANDİLİNDE MEYDANA GELEN OLAYLAR

1. Ay’ın yarılması (Şakkı Kamer) mucizesi bu ayda meydana gelmiştir

2. Kıblenin değişimi bu ayda olmuş

3. Berat kandili bu ay içerisindedir

4. Hz. peygamberin En çok oruç tuttuğu ve benim ayımdır dediği aydır.

5. Ramazana hazırlık ayıdır

6. Amellerin Allah’a arz olunduğu aydır.

MÜBAREK GECELERİN MANEVİYATINDAN VE RAHMETİNDEN FAYDALANAMIYACAK OLAN ZÜMRELER:

1-Allah'a şirk koşanlar.

 2-Ana-babalarına isyan eden, onlara asi olanlar.

 3-Alkollü içecekleri içmeye devam edenler.

 4-Büyücülük yapıp gaipten haber verme işiyle meşgul olanlar

 5-Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenler

 6-Adam öldürüp, yaptığı bu büyük günahtan pişmanlık duymayanlar

 7- Gururlu ve kibirli olanlar

 8-Akrabalarla ilişkileri kesenler

MÜBAREK ÜÇ AYLARDA VE MÜBAREK GÜN VE GECELERDE YAPILMASI GEREKEN İBADETLER ÖZETLE:

Mübarek ay, gün ve geceleri nasıl değerlendirmeliyiz?

1)Bu mübarek aylarda ve mübarek gün ve gecelerde kendimizi hesaba çekmeliyiz. Hayatımızın ahirete taalluk eden hesabını iyi yapmalıyız.

Şeddad b. Evs (r.a.)’den nakledildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz kişi de, nefsini hevâsına tâbi kılan ve Allah’tan dilek(ler)de bulunup duran (bunu yeterli gören) kişidir” (2).  Hz. Ömer (r.a.) bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Hesaba çekilmeden önce, kendinizi hesaba çekiniz. Amelleriniz tartılmadan önce, kendi amellerinizi tartınız. Hesaba çekilmek üzere, kıyamet günündeki en büyük arz, huzura alınma için gerekli güzel hazırlıklarınızı yapınız. O gün huzura alınırsınız, öyle ki size ait hiçbir sır gizli kalmayacak, bütün sırlar meydana çıkacak” (3). Çünkü Allah; “Rabb’ine andolsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracağız” (Hicr, 15/92-93) buyurmaktadır.

Ey mümin! Ahiret hesabına hazırlıklı mısın?

2)Kulluk bilincimizi oluşturmalı ve Allah’a kul olma yolunda gayret göstermeliyiz. Allah kulluk bilincinin nasıl olması gerektiğini şöyle buyurmaktadır: “…Allah’a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük mükâfat vardır” (Âl-i İmrân, 3/179). Yine Kur’an-ı Kerim’de: “Rabb’imiz! ‘Rabb’inize iman edin’ diye imana çağıran bir davetçi işittik hemen iman ettik. Rabb’imiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle birlikte al” (Âl-i İmrân, 3/193) buyurulmaktadır.

Ey mümin! Acaba Allah’a kul olma yolunda gayretin nasıldır?

3)Takva bilinci oluşturmalıyız. Allah takva hususunda; “…Allah katında en değerliniz en fazla takva sahibi olanınızdır…” (Hucurat, 49/13), “Allah muttakiler ve iyilik yapanlarla beraberdir” (Nahl, 16/128), “…Allah muttakilerin dostudur” (Casiye, 45/19), “Muhakkak muttakiler için Rableri katında naim cennetleri vardır” (Kalem, 68/34) buyurmaktadır.

Ey mümin! Takva sahibi olmak için neler yapmaktasın?

4) Çokça dua edilmelidir. Allah şöyle buyurmaktadır: “De ki: Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?...” (Furkan, 25/77) ve Allah başka bir ayette dua etmemizi bizden istiyor ve kabul edeceğini bizlere beyan buyuruyor: “…Bana dua edin, kabul edeyim…” (Mü’min, 40/60).

Ey mümin! Acaba her daim duada mısın?

5)Kur’an okumalı veya Kur’an dinlemeliyiz ve bu aylarda daha da artırarak devam etmeliyiz. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir” (4).

Ey mümin!  Kur’an’ı ne kadar okuyorsun?

6)Farzları aksatmamaya özen gösterdiğimiz gibi, varsa kaza namazlarımızı kılmaya gayret etmeli, teheccüd namazına ve nafile ibadetlere de azami gayret sarf etmeliyiz.

Kaza namazı;

Kutsi hadiste Allah şöyle buyurmaktadır: “…Kulum kendisine farz kıldıklarımdan bana göre daha sevimli hiçbir şeyle Zatıma yaklaşmamıştır…” buyuruyor (5).

Teheccüd namazı;

Ebu Hureyre ve Ebu Saîd el-Hudrî (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir: “Kim geceleyin uyanır ve karısını da uyandırarak beraberce iki rekât namaz kılarlarsa, Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlardan yazılırlar” (6). Yine Hz. Âişe validemizin şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Gece namazını terk etme. Çünkü Resulullah (s.a.v.) onu terk etmezdi. Hasta ve yorgun olduğun zaman oturarak kılardı” (7).

Nafile namaz;

Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Kıyamet günü önce namaza bakılır. O tamamsa, diğer hesaplara geçilir. Namazlar bir insanın kurtuluşu için yeterli olmazsa Allah: “Bakın bakalım kulumun nafile namazları var mı?” der eksikler nafilelerle tamamlanır” (8).

Ey mümin! Kaza namazların var mı, teheccüd kılıyor musun, nafile ibadetler ile aran nasıl?

7)Zikir ehli olmamız gerekir ve daima zikir üzere hayat sürmenin gayretinde olmalıyız. Zikir kalbin huzura ermesine ve manevi hazza vesile olur. Allah Kuran-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır: “Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabb’imiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!” (Âl-i İmrân, 3/191). Allah, kalbin tatmininin zikir ile olduğunu bizlere şöyle beyan buyurmaktadır: “Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur” (Ra’d, 13/28).

Ey mümin! Allah’ı acaba ne kadar zikrediyorsun?

8)Anaya babaya ve yakınlarımıza iyilikle muamele etmeli ve Allah’ın emri olan sıla-i rahimi gözetmeliyiz. Allah şöyle buyurmaktadır:  “Rabb’in sadece kendisine ibadet etmenizi, anne-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi sizin yanınızda yaşlanırsa kendilerine “öf” bile deme; onları azarlama ikisine de güzel söz söyle” (İsra, 17/23). Sıla-i Rahimle ilgili Allah şöyle buyurmaktadır: “…Allah akrabaya yardımı emreder…” (Nahl, 16/90).

Ey mümin! Anan-baban ile ilişkilerin nasıl?

9)Fakirlere, yoksullara, yetimlere ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmeli ve bunların derdi ile her zaman dertlenmeliyiz. Allah şöyle buyurmaktadır: “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: "Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir” (Bakara, 2/215).

Ey mümin! Acaba çevrendeki yetimleri, yoksulları ve ihtiyaç sahiplerini ne kadar gözetiyorsun?

10)Kabirleri ziyaret etmeli ve bir gün öleceğimizin farkında olmalı ve kabir ziyaretlerinden ibret almalı ve ahiret yurdunu hatırlamalıyız. Hz. Bureyde (r.a.) şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.v.): ‘Ben kabirleri ziyaretten sizi yasaklamıştım. Artık onları ziyaret edebilirsiniz. Çünkü kabirler sizlere ahireti hatırlatır. Kim kabir ziyareti yapmak istiyorsa yapsın, ancak bâtıl bir söz söylemesin’ buyurdu” (9).

Ey mümin! Kabirleri ziyaret edip ibret alıyor musun?

11)Bu aylarda çokça oruç tutmalı ve bu vesile ile nefsimizi terbiye etmeliyiz.

Recep ayında oruç:

Abdullah İbn Abbas (R.A.) anlatıyor: “Rasulullah s.a.v. bazı yıllar recep ayında öyle oruç tutardı ki biz, ‘Galiba hiç yemeyecek (ayın her gününde tutacak)’ derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz, ‘(Galiba) bu ayda hiç oruç tutmayacak’ derdik” (10).

Şaban ayında oruç:

Efendimiz (s.av.) şöyle buyurmaktadır: “Şaban ayı, recep ile ramazan ayı arasında, insanların kıymetinden gaflete düştükleri bir aydır. Hâlbuki o amellerin Allah’a yükseltildiği bir aydır. Ben de amelimin Allah’a oruçlu olduğum halde yükseltilmesini isterim” (11).

Ey mümin! Oruç tutanlar Reyyan kapısından cennete gireceklerdir. Reyyan kapısından cennete girmeye hazır mısın?

12)Çocuklara hediyeler vermeli ve çocuklarımıza mübarek gün ve gecelerin ehemmiyetini öğretmeliyiz. Çocuklarımızı bu aylarda namaza ve camiye alıştırmalıyız. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Çocuklarınıza gereken ikramı yapın ve terbiyelerini güzel yapın” (12). Yine Efendimiz (s.a.v.) çocuklarımızı şöyle terbiye etmemiz gerektiğini buyurmaktadır: “Çocuklarınızı, peygamberimizi, Ehl-i beyti ve Kur’an okumayı sevmek gibi üç özellikte terbiye ediniz” (13).”

Ey mümin! Çocuklarını ahirete hazırlıyor musun?

13)Küslerin barışmasına vesile olmaya gayret göstermeli ve üç günden fazla kardeşler arasında küslüğün helâl olmadığının farkında olunmasını sağlamalıyız. Allah müminleri kardeş olarak ilan etmiş olup bu husus Kuranda yerini şöyle almaktadır: “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin” (Hucurat, 49/10).

Ey mümin! Acaba kaç küskünü barıştırdın veya gayret gösterdin?

14)Hasta ziyaretlerinde bulunulmalı, hastayı ziyaret etmek cennet meyveleri arasında olmaktır. Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten dönünceye kadar cennet meyveleri arasındadır” (14). Yine Resulullah (s.a.v.): “Kim bir hastayı akşam vakti ziyaret ederse onunla mutlaka yetmiş bin melek çıkar ve sabaha kadar onun için istiğfarda bulunur, Ona cennette bir bahçe hazırlanır. Kim de hastaya sabahleyin giderse, onunla birlikte yetmiş bin melek çıkar, akşam oluncaya kadar ona istiğfarda bulunur, ona cennette bir bahçe hazırlanır” (15) buyurdu.

Ey mümin! Hastaları arayıp sordun mu veya hasta ziyaretlerinde bulunuyor musun?

15)İlim ve sohbet meclislerinde bulunmaya gayret göstermek. Efendiniz (s.a.v.): “Âlimlerin sohbetine katılın, onlara yakın oturun! Çünkü Allah Teâlâ, yağmurla ölü toprağı dirilttiği gibi, ölü kalpleri de, hikmet nuru ile diriltir” buyurmuştur (16). İmam-ı Rabbânî Hazretleri, Mektubat-ı Rabbânî’de “Kırk gün içinde bir ilim sohbetinde bulunmayan kimsenin kalbi kararır. Büyük günah işlemeye başlar; çünkü ilim kalbe hayat verir. İlimsiz ibadet olmaz” demekte ve İmam-ı Gazali de âlimin sohbetinde bulunmayı şöyle tarif etmiştir: “Âlimin sohbetinde bulunmak, bin rekât nafile namazdan üstündür”.

Ey mümin! Acaba ilim ve sohbet meclislerinde bulunup Rahman’ın yolunda olabiliyor musun?

16)Hz Muhammed (s.a.v.) Efendimize çokça salât selâm getirmeliyiz. Allah, Kuran-ı Kerim de şöyle buyurmaktadır:  “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin” (Ahzab, 33/56).

Ey mümin! Efendimiz (s.a.v.) her daim bizleri düşünüyordu acaba sen O’nu ne kadar düşünüyorsun veya ne kadar Salât-ü selâm getiriyorsun?

17)Ağlayarak ve sızlanarak, için için tövbe ve istiğfarda bulunmalıyız. Efendimiz (s.a.v.) günde 100 defa istiğfarda bulunurdu: “Ey insanlar, Allah’a tövbe edin. Zira ben günde yüz kere O’na tövbe ediyorum” (17) buyurmuştur. Allah, Kuran-ı Kerim’de tövbe ile ilgili şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin!...” (Tahrim, 66/8).

Ey mümin!  Günde kaç kez tövbe ve istiğfar ediyorsun?

18) Namazları, vaktinde ve cemaat ile kılmaya azami gayret göstermeliyiz. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:  “Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa sanki gecenin yarısını ihya etmiş gibidir. Kim de sabahı da cemaatle kılmışsa gecenin tamamını ihya etmiş gibidir” (18) ve cemaatle kılınan namazın ferdi kılınan namazdan yirmi yedi derece daha üstün olduğunu Efendimiz (s.a.v.) bizlere haber veriyor.

Ey mümin! Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ümmeti olarak cemaatle namaza ehemmiyet veriyor musun?

19)Cenneti kazanmak için her türlü gayreti sarf etmeliyiz. Allah, cennete hazırlık yapanların mükâfatını şöyle beyan buyurmaktadır: “Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar”. “Rableri katında onların mükâfatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur” (Beyyine, 98/7-8) buyurmaktadır.

Ey mümin! Acaba cenneti hakkıyla istiyor musun ve cennete gitmek için neler yapıyorsun?

Sonuç olarak hayatımızı bizlere Allah emanet olarak vermiştir. Bizler de her anımızı iyi değerlendirmeli ve ahirette hesabı sorulacağının farkında olarak hayat sürmeliyiz. Mübarek gün ve geceleri usulüne uygun değerlendirmeli ve ahirette her şeyin hesabının sorulacağının farkında olarak ölüm gelinceye kadar Rabb’imize kulluk etmeliyiz ki, Allah’ın rızasını kazanalım ve Allah, bizlere cennet kapılarını ardına kadar açsın.

Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır” (Haşr, 59/18).

HER YAŞAMIN ARDI CENNET YOLU OLMALI

MÜBAREK GÜN VE GECELERİN İDRAK EDİLMESİNİN SONUCU; HAK YOLUNU BULMAKTIR VE ALLAH’A DAHADA YAKIN OLMAKTIR

DUAMIZ

EFENDİMİZ (S.A.V.) RABBİMİZE ŞÖYLE DUA EDERDİ:

«Allah’ım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi Hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin.» (et-Tergib ve't-Terhîb, 2:.119, 120)

BERAT KANDİLNİZ MÜBAREK OLSUN

19 MADDENİN DİP NOTLARI

Dipnotlar:

1 Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 259.

2 Tirmizi, Kıyame 25; İbn Mace, Zühd 31.

3 İbn-i Ebi Şeybe, Kitabu’l-Musannef, 7/96, No:34459.

4 Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 993. Müslim, Müsafirin, 252.

5 Riyazus Salihin, 96. Buharî, Rikâk, 38.

6 Ebû Davûd, Vitr, 13 (1451).

7 Ebû Davûd, Salatu`t-Tatavvu`, 18.

8 Tirmizî, Salât, 188; Riyazus  Salihin: 2/398.

9 Müslim, Cenâiz, 977/106; Ebu Davud, Cenâiz, 81 (3235); Nesaî, Cenâiz, 100  (2005).

10Beyhakî, Şuabü’l-İman, nr. 3799.

11Nesaî, Sıyam, 69; Tirmizî, Savm, 37.

12Kütüb-i Sitte, c. 17, s. 473, Hadis No: 7091.

13Kenzü’l-İrfân; 192/441.

14Kütüb-i Sitte, Hadis No: 3401.

15Kütüb-i Sitte, Hadis No: 3400.

16Taberanî.

17Müslim, Zikr, 42.

18Müslim, Mesacid 260, (656).

(19 Madde Emin YAVUZYİĞİT tarafından İRFAN KAPISI dergisine yazdığı makaleden alıntıdır)

Emin YAVUZYİĞİT  UZMAN İMAM HATİP



islam ve Hayat,Güncel Vaaz ve Hutbeler