Allah, Dilediğine Bol, Dilediğine Az Rızık Verir
Gönderen Kadir Hatipoglu - Mart 11 2020 18:39:34

                                                                                            Vaaz Resimleri: w.jpg

اَللهُ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ وَفَرِحُوا بِالْحَيَوةِ الدُّنْيَا وَمَا الْحَيَوةُ الدُّنْيَا فِى اْلاَخِرَةِ اِلاَّ مَتَاعٌ

"Allah rızkı dilediğine bol verir, (dilediğine de) kısar. Onlar ise dünya hayatı ile sevinmektedirler. Hâlbuki dünya hayatı, ahiretin yanında çok az bir yararlanmadan ibarettir." (Ra'd, 13/26)

Hepimizi yoktan var eden yüce Allah, hayatımızı devam ettirebilmemiz için ihtiyacımız olan rızkı da yaratmıştır.

وَمَا مِنْ دَآبَّةٍ فِى اْلاَرْضِ اِلاَّ عَلَى اللهِ رِزْقُهَا

 “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın” (Hûd, 11/6) buyuran Rabbimiz rızkı dağıtırken, herhangi bir ayırım yapmamaktadır. Rızıklarını temin edemeyen nice varlıkların rızkını verdiğini söyleyen Rahmân, bizim rızkımızın da kendisine ait olduğu garantisini açık bir şekilde vermektedir

وَكَاَيِّنْ مِنْ دَابَّةٍ لاَ تَحْمِلُ رِزْقَهَا اللهُ يَرْزُقُهَا وَاِيَّاكُمْ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

“Nice canlılar vardır ki, rızıklarını taşımazlar (yiyecek biriktirmezler). Onları da sizi de Allah rızıklandırır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Ankebût, 29/60). Yine

وَلاَ تَقْتُلُوا اَوْلاَدَكُمْ مِنْ اِمْلاَقٍ نَحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَاِيَّاهُمْ

“Rızık endişesiyle çocuklarınızın canına kıymayın, Sizi de onları da biz rızıklandırırız.” (En’âm, 6/151)  uyarısında bulunan Rabbimiz, onların rızkının kendine ait olduğunu hatırlatmaktadır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de rızk konusunda Allah’a mutlaka güvenmemiz gerektiğini şu cümlelerle öğütlemektedir:

لاَ تَيْأَسَا مِنَ الرِّزْقِ مَا تَهَزَّزَتْ رُءُوسُكُمَا فَإِنَّ الإِنْسَانَ تَلِدُهُ أُمُّهُ أَحْمَرَ لَيْسَ عَلَيْهِ قِشْرٌ ثُمَّ يَرْزُقُهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ

 “Başlarınız hareket ettiği müddetçe (yaniyaşadığınız sürece) rızktan ümitsiz olmayınız. Çünkü annesi doğurduğunda, çocuğunun üstünde hiçbir elbisesi yoktur. Sonra Allah onu rızıklandmr. ” (İbn Mâce, “Zühd” 14)

Rezzâk olan Allah bir taraftan rızk konusunda inanan inanmayan herkese teminat verirken, öte yandan bu rızkı kime ne kadar vereceğini ancak kendisinin bildiğini hatırlatmaktadır. Rızkın sahibi dilediğine bol bol vereceğini, dilediğinden de kısacağını söylerken inançlı insanlar için bunda büyük ibretler olduğunu eklemektedir

اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّ اللهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ اِنَّ فِى ذَلِكَ لاَيَاتٍ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

“Allah’ın, rızkı dilediğine bol verdiğini ve (dilediğine) kıstığını görmediler mi? Bunda inanan bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm, 30/37). Ancak bu noktada şu hususa dikkat etmeliyiz. Rızk konusunda Allah’a olan sonsuz güvenimiz, bizi çalışmadan tembel tembel oturmaya sevk etmemelidir. Burada Allah Resûlü’nün bize ışık tutacak bir öğüdünü hatırlatmamız yerinde olacaktır. Şöyle buyuruyor rahmet Peygamberi:

لَوْ أَنَّكُمْ تَوَكَّلْتُمْ عَلَى اللَّهِ حَقَّ تَوَكُّلِهِ ، لَرَزَقَكُمْ كَمَا يَرْزُقُ الطَّيْرَ ، تَغْدُو خِمَاصًا ، وَتَرُوحُ بِطَانًا

“Eğer siz gereği gibi Allah’a güvenip tevekkül etmiş olsaydınız, tıpkı sabahleyin kursakları boş olarak çıkıp akşam dolu olarak dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizleri de rızıklandırırdı. (Tirmizî, “Zühd”, 33)

Allah’ın dilediğine bol dilediğine az rızk vermesinin bizim için ibret verici birçok yönü vardır. Rızkı bol olanlarımızın verilecek daha çok hesabı olduğu gibi, ele aldığımız âyette de ifade buyrulduğu gibi onları bekleyen bir “şımarma” tehlikesi de söz konusudur. Diğer taraftan sabredemeyip Allah’ın rahmetinden ümitlerini kesme ihtimalinden dolayı da fakir olanlarımızı bekleyen bir tehlike vardır. Her iki durumun birer imtihan olmasının anlamı da budur. Hiç kuşkusuz her iki durumun da ilâhî hikmetleri vardır. Diğer yandan rızkın genişliği veya darlığının inançlı veya inançsız olmamızla da doğrudan bir alakası yoktur. Kârun’u hatırlayalım.

فَخَرَجَ عَلَى قَوْمِهِ فِى زِينَتِهِ قَالَ الَّذِينَ يُرِيدُونَ الْحَيَوةَ الدُّنْيَا يَالَيْتَ لَناَ مِثْلَ مَا اُوتِىَ قَارُونُ اِنَّهُ لَذُو حَظٍّ عَظِيمٍ

 “Kârûn, zineti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, “Keşke Kârûn’a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir” dediler.” (Kasas, 28/79) ama aşırı zenginliğin şımarttığı Kârun ilâhî gazaba uğradıktan sonra

وَاَصْبَحَ الَّذِينَ تَمَنَّوْا مَكَانَهُ بِاْلاَمْسِ يَقُولُونَ وَيْكَاَنَّ اللهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ لَوْلاَ اَنْ مَنَّ اللهُ عَلَيْنَا لَخَسَفَ بِنَا وَيْكَاَنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الْكَافِرُونَ

“Daha dün onun yerinde olmayı arzu edenler, “Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve (dilediğine) kısarmış. Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki kâfirler iflah olmayacak” demeye başladılar.” (Kasas, 28/82).

Şu halde mümine de kâfire de rızkı veren Allah olduğuna göre bir kısım inkârcıların aşırı zenginlikleri bizleri aldatmamalıdır.

لاَ يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ الَّذِينَ كَفَرُوا فِى الْبِلاَدِ

“İnkâr edenlerin diyar diyar gezip refah içinde dolaşması sakın seni aldatmasın” (Âl-i İmrân, 3/196) buyuran Rabbimiz, elçisinin şahsında hepimizi, zenginliğin aldatıcı ve aynı zamanda göreceli cazibesi karşısında dimdik durmaya davet etmektedir. Her şeyden önce zenginliğin de fakirliğin de ilâhî imtihanın birer parçası olduğu inancını asla kaybetmemeliyiz. Sahip olduğumuz rızkı ahiret kazancına dönüştürmeye çalışmalı, onun bizi şımartmasına izin vermemeliyiz. Sahip olamadıklarımızdan ötürü de Rabbimize bağlılığımızı ve O’nun Rahmetine olan güvenimizi yitirmemeliyiz.

 

Mahmut DEMİR



islam ve Hayat,Güncel Vaaz ve Hutbeler