Diriliş Mutlaka Gerçekleşecektir
Gönderen Kadir Hatipoglu - Aralık 20 2020 09:17:18

                                                        Vaaz Resimleri: w.jpg

Diriliş Mutlaka Gerçekleşecektir

اَوَلَمْ يَرَ اْلاِنْسَانُ اَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ نُطْفَةٍ فَاِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُبِينٌ

"İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.” (Yasin, 36/77)

وَضَرَبَ لَنَا مَثَلاً وَنَسِىَ خَلْقَهُ قَالَ مَنْ يُحْيِ الْعِظَامَ وَهِىَ رَمِيمٌ

“Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi.” (Yasin, 36/78)

قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِى اَنْشَاَهَآ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيمٌ

“Dedi ki: 'Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?' De ki: Onları ilk defa var eden diriltecektir. O her yaratılmışı hakkıyla bilendir." (Yasin, 36/79)

Yaşadığımız hayatın vazgeçilmez bir özelliği de sonlu olması, yani belirli bir süre hayatta kalmamız, daha sonra biyolojik varlığımızın son bulmasıdır. Bu ölüm gerçeğine engel olma, onu geciktirme veya durdurma imkânımız yoktur. Çünkü her canlının belirli bir ömrü vardır; o zaman geldiğinde hiçbir gecikme olmayacak ve her canlı ölümü tadacaktır

كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ الْمَوْتِ

“Her nefis ölümü tadacaktır.” (Âl-i İmran, 3/185)

وَلِكُلِّ اُمَّةٍ اَجَلٌ فَاِذَا جَاءَ اَجَلُهُمْ لاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ

“Her toplumun, yaşayacağı belli bir süre vardır. Süresi dolunca, onların yok edilmeleri ne bir an gecikebilir, ne de öne geçebilir.” (Arâf, 7/34).

Ruhlar âleminde başlayıp anne rahminde devam eden ve nihayet dünyaya gözlerimizi açtığımız bu hayat, öldükten sonra son bulmayacak ve yeniden farklı bir boyutta hayatımız devam edecektir. Zira ölüm, bir yok oluş değildir; bu hayatta yaptığımız iyilik ve kötülüklerin hesabı görülecektir. Nitekim bu gerçekten kaçışın olmayacağı bir ayette şöyle bildirilmektedir:

قُلْ اِنَّ الْمَوْتَ الَّذِى تَفِرُّونَ مِنْهُ فَاِنَّهُ مُلاَقِيكُمْ ثُمَّ تُرَدُّونَ اِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

“De ki, “Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya! O mutlaka size ulaşacaktır. Sonra gaybı da, insan kavrayışı içine girebilen âlemi de bilen Allah’a döndürüleceksiniz de, o size yapmakta olduklarınızı haber verecektir. ” (Cuma, 62/8)

Ölümle, her an iç içe yaşamaktayız. Ancak hayatımızın ne zaman ve nerede son bulacağını bilmemekteyiz. Kim bilir o an, belki de şu andır. Hatta bu satırları okuyup bitirmeye fırsatımız olmayacak.

Şu halde ölüm, korkulacak bir durum olmayıp, her canlının mutlak ve kaçınılmaz sonudur. Nitekim hiçbir insanın ölüme karşı koyduğunu ve bunu başardığını göremeyiz. Hatta Peygamberler için de aynı gerçeğin olacağı ve yeni bir hayata geçileceği şöyle ifade edilmiştir:

وَماَ جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَ اَفَائِنْ مِتَّ فَهُمُ الْخَالِدُونَ

“Biz senden önce de hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen onlar ebedi mi kalacaklar?” (Enbiya, 21/34)

Ayette; كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ الْمَوْتِ “Her canlı ölümü tadacaktır.” (Âl-i İmran, 3/185) buyurulmaktadır. Ölüm gerçeği ne kadar kesin ise, öldükten sonra tekrar dirilmek de aynı şekilde kesindir. Nitekim bu ayetin devamında bu gerçek şöyle ifade edilmektedir:

كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ الْمَوْتِ وَاِنَّمَا تُوَفَّوْنَ اُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيَمَةِ فَمَنْ زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَاُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ وَمَا الْحَيَوةُ الدُّنْيَآ اِلاَّ مَتَاعُ الْغُرُورِ

“...Kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa gerçekten kurtuluşa ermiştir. Zira bu dünya hayatına düşkünlük, aldatıcı bir zevkten başka birşey değildir.” (Âl-i İmran, 3/185)

Kur’an’da, Allah’ın birliği (tevhid) inancından sonra en çok zikredilen konulardan biri de, öldükten sonra dirilmek ve bu dünyada yaşadığımız hayatın hesabını vermektir. Dolayısıyla ahiret inancı, Kur’an’da imanın temel şartları arasında sayılan son derece önemli bir konudur. Daha ilk sure olan Fatiha’nın ilk ayetlerinde yüce Allah kendisini, مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ  “Din gününün maliki” olarak tanıtır. Hatta diyebiliriz ki, Kur’an’da âhiret gününden bahsetmeyen hemen hiçbir sûre yoktur. Ölümden sonra dirilme, kıyamet, cennet, cehennem gibi olaylar, kısaca ahiret hep bu “gayb” konusunun içerisinde yer alır. Âhiret hayatının mahiyeti ve âhiretteki durumlar ile ilgili bilgiler, beş duyumuzla kavrayacağımız konular olmayıp, gayba ait konular olduğu için, gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimlerle ve akılla açıklanamaz. Bu konuda tek bilgi kaynağımız vahiydir. Kur’an’da ve sahih hadislerde nasıl anlatılmışsa onunla yetiniriz. Bunun ötesinde aklî bir yoruma gitmemiz doğru olmaz.

Sağlıklı düşünebilen bir insan; aklı, kendisinde bulunan adalet, sorumluluk, ebedîlik ve sonsuzluk duygusu ile insanın başıboş ve amaçsız yaratılmadığı fikrinden hareketle, âhiret hayatının varlığını tabii bir şekilde kabul eder.

Hepimizde sonsuzluk ve ebedîlik duygusu vardır. İşte öldükten sonra diriltilmemiz ve yeni bir hayat yaşama isteğimiz, âhirete inanmayı gerekli kılmaktadır. Bu sayede, dünya hayatımız daha da bir anlam kazanmakta ve ölüm ile yok olmayacağımızı daha iyi kavramaktayız. Nitekim Kur’an’da, hayatı sadece bu dünya ile sınırlı görenler şiddetle reddedilmiş, ahirette tekrar diriltileceğimiz ve yaşamaya devam edeceğimiz belirtilmiştir. Ayette;

قُلِ اللهُ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ اِلَى يَوْمِ الْقِيَمَةِ لاَ رَيْبَ فِيهِ وَلَكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ

“De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür. Sonra sizi şüphe götürmeyen kıyamet gününde bir araya toplar. Fakat insanların çoğu bilmezler...” (Câsiye, 45/26)

وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَخْسَرُ الْمُبْطِلُونَ

“Göklerin ve yerin saltanatı ve yönetimi Allah’ındır. Kıyametin koptuğu gün, gerçeği kabul etmeyip boş şeylere kapılanlar, zarar ve ziyana uğrayacaklardır.” (Câsiye, 45/27)   buyurulmuştur.

Öldükten ve cesedimiz toprak olduktan sonra tekrar bunların nasıl bir araya getirileceği gibi bir soru aklımıza gelebilir. Şunu bilelim ki, bizi yoktan var eden Rabbimiz için, çürümüş bedene yeniden can verip diriltmek daha kolaydır. Çünkü O;

اِنَّمَآ اَمْرُهُ اِذَآ اَرَادَ شَيْئًا اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

“Bir şeyi yaratmak istediği zaman Onun emri o şeye ancak ‘ol!’ demektir. O da hemen oluverir.” (Yasin, 36/82)

 

Dr. Zafer KOÇ



islam ve Hayat,Güncel Vaaz ve Hutbeler