MUKİLLÛN
Binden az hadis rivayet eden sahabîler.
Sahabe, Hadis ve Sünnet bilgisi yönünden farklı
olduğu gibi, kendilerinden rivayet edilen hadislerin azlığı ve çokluğu
bakımından da aralarında fark vardır. Daha sonraki asırlarda, takriben beş
ve altıncı asırlarda Sahabilerden nakledilen hadislerin yekünü tesbit
edilmeye çalışılmış, rivayetleri binden çok olanlara "Müksirûn*"; rivayeti
binden az olanlara da
"Mükillûn" (az rivayet edenler) denilmiştir.
Fakat böyle bir tasnif ve tesbit, sahabenin hadis bilgisini tam olarak
yansıtmada kesin bir ölçü değildir. Toplam sayıları tahminen yüz binin
üzerinde olan sahabeden ancak bin - binbeşyüz kadarından hadis rivayet
edilmiştir. Hadis rivayeti Hz. Peygamber (s.a.s)'in vefatından sonra
başladığı, zamanla arttığı ve her sahabinin, çok çetin bir iş olan sağlam
bir hadis bilgisi, kuvvetli bir hafıza, bilinen hadisleri ifade, güç ve
yeteneği... gibi rivayet şartlarını taşıyamaması, bazılarının Rasûlullah
(s.a.s)'ı bir-iki defa görüp memleketlerine dönmüş olması, bazılarının
O'ndan (s.a.s) önce vefat etmiş bulunması gibi sebeplerle, hadis rivayet
edenlerin toplam sayısı bin civarında kalmıştır.
Bu sahabilerin yedisinden rivayet edilen
hadisler binin üzerinde, bunların dışında kalanlardan rivayet edilenler ise,
binin altındadır. Mukillûndan olan dokuz yüz civarındaki sahabiden rivayet
edilen hadis, kişi başına 25 veya daha az sayıdadır. Mukillûnden savılan
bazı sahabiler ve rivayet ettikleri hadis sayıları şöyledir: Abdullah İbn
Mesud: Sekizyüz kırk sekiz hadis; Abdullah b. Amr, yediyüz hadis; Hz. Ömer
ve Hz. Ali, beşyüzer hadis; Ümmü Seleme, üçyüz yetmiş sekiz hadis; Hz.
Osman, yüz kırkaltı hadis; Hz. Ebu Bekir, yüzkırk iki hadis...
Rasûlullah (s.a.s) ile çok daha uıun süre sohbet
ve beraberliği olan pek çok Sahabe, hatta Sahabenin en ileri gelenleri; Hz.
Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali başta olmak üzere, Cennet'le
müjdelenmiş on sahabi Abdullah İbn Mesud, Abdullah İbn Amr, Hz. Aişe
dışındaki zevcât-ı tâhirat... vb. mukillûn arasında sayılmaktadır. Sünnet
bilgisi hayli zengin olan bu sahabilerden daha fazla hadis rivayet
edilememesinin sebepleri şunlar olabilir: Yanlış veya hatalı rivayet ederek
Rasûlullah (s.a.s)'a iftira etme durumuna düşebilirim endişesiyle pek çok
sahabi, kesin olarak bilmedikleri hadisleri rivayet etmemişler veya ancak
çok mecbur olduklarında ihtiyaç duyulan kadar rivayet etmişlerdir. Bazı
sahabiler Hz. Peygamber (s.a.s) hayattayken veya O'ndan az bir zaman sonra
vefat ettikleri için rivayetleri hiç olmamış (meselâ Hz. Hatice) veya az
olmuştur. Rasûlullah (s.a.s)'dan sonra bazı Sahabiler devlet idaresi ve
cihadla daha fazla ilgilendiği için rivayete fazla zaman ayıramamışlardır.
Hz. Peygamber (s.a.s)'den sonra bazıları, Mekke, Medine... gibi ilim
merkezlerinde kalırken, bazıları daha ücra yerlere yerleşmişler, böylece
buralarda bulunan sahabilerden yapılan rivayetler azalmıştır. Ashab içinde
en çok hadis rivayet eden Ebu Hüreyre'nin, kendisinden daha fazla hadis
bildiğini ikrar ettiği tek sahabi olan Abdullah b. Amr, Mısır'a yerleştiği
için kendisinden daha fazla rivayet edilememiştir. Her sahabinin hadisleri
belleme ve rivayet etmede fıtrî kabiliyeti aynı değildi. Bu farklılık da
rivayete etki etmiştir. Sahabeden rivayet edilen hadislerin hepsi güvenilir
hadis kaynaklarına ulaşmamıştır (Ayrıca bk. Muksirûn maddesi).
Akif KÖTEN