NAMAZ
Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle anlatır:
Müslümanlar (muhacir olarak) Medine'ye geldikleri zaman toplanırlar ve
namazların vakitlerini gözetlerlerdi. Namaz vakitlerini hiçbir kimse ilan
etmezdi. Bir gün bu hususta konuştular. bazıları Hıristiyanların çanı gibi bir
çan edinin; diğer bazıları da Yahudilerin borusu gibi bir boru olsun dediler.
Ömer (Halkı) namaza çağırmak için niye bir adam göndermiyorsunuz? dedi. Allah
Resulü (a.s.): "Ey Bilâl! kalk namaz için çağrıda bulun" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 568
Enes (r.a.) şöyle anlattı:
Bilâl'e Ezan lafızlarını ikişer ikişer, kamet lafızlarını da birer birer
söylemesi emredildi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 569
İbn Ömer (r.a.) şöyle anlattı:
Allah Resulü'nün (a.s.) iki müezzini vardı. Birisi Bilâl, Birisi de a'ma olan
İbn Ümmü Mektum idi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 573
Ebu Saîd Hudrî'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Müezzinin çağrısını işittiğiniz zaman siz de
onun dediği gibi deyiniz."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 576
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: "Namaza çağrıldığını işittiği vakit şeytan
müezzin sesini duymamak için yellenerek hızla kaçar, müezzin susunca döner
vesvese verir. Kameti işittiği zaman, sesini duymamak için yine kaçar. Müezzin
susunca tekrar döner ve vesvese vermeye çalışır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 582
Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle anlattı:
Allah Resulü'nün (a.s.) namaz kılışını gördüm. Allah Resulü, namaza başladığı
zaman rükuya gitmeden evvel ve bir rükudan doğrulduğu zaman ellerini omuzları
hizasına getirinceye kadar kaldırırdı. Secdelerde ise ellerini kaldırmazdı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 586
Ebu Kılâbe (r.a.)
Malik b. Huveyris'i şu şekilde namaz kılarken gördüğünü haber vermiştir: O,
namaza durduğu zaman tekbir alır, sonra ellerini kaldırırdı. Rükuya varmak
istediği zaman ellerini yine kaldırır, rükudan başını kaldırınca da ellerini
tekrar yükseltirdi. Hem de Malik b. Huveyris Allah Resulü işte böyle yapardı
diye anlattı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 588
Ebu Seleme b. Abdurrahman'ın (r.a.) göre:
Ebu Hureyre insanlara namaz kıldırırdı da her eğilip kalktıkça "Allah'ü Ekber"
der idi. Namazdan çıktığı zaman Ebu Hureyre: "Allah'a yemin ederim ki, şüphesiz
içinizde namazı Allah Resulü'nün namazına en çok benzeyeni benim" derdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 590
Imran b. Husayn'in (r.a.) Mutarrıf b. Abdullah'tan rivayetinde Mutarrıf şöyle
anlattı:
Ben Imran b. Husayn'la beraber Ali b. Ebu Talib'in ardında namaz kıldım. Ali,
secde ettiği zaman, başını kaldırdığı zaman, iki rekâtın sonunda kalktığı zaman,
her defasında "Allah'ü Ekber" demişti. Namazdan çıktığımız vakit Imran elimi
tuttu, sonra: Vallahi bu zat bize Muhammed'in (a.s.) kıldırdığı namazı kıldırdı,
dedi. Yahut da: bu zat bana Muhammed'in namaz kıldırışını hatırlattı, dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 594
Ubade b. Samit'in (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: " (Namazda) Fatihatu'l-Kitab'ı
okumayanın namazı olmaz."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 595
Ebu Hureyre'den (r.a.) nakledildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kıraatsız hiç bir namaz yoktur"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 599
Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Allah Resulü (a.s.) Mescide girdi. Derken biri de girip namaz kıldı. Sonra Allah
Resulü'ne gelip selam verdi. Allah Resulü selamı aldıktan sonra: "Dön de yeniden
kıl. Çünkü sen namaz kılmış olmadın," buyurdu. O kimse dönüp evvelce kıldığı
gibi namazı tekrar kıldı. Sonra Peygamber'e gelip selam verdi. "Sana da selam
olsun," dedikten sonra: "Dön de yeni baştan kıl. Çünkü sen namaz kılmış
olmadın," buyurdu. Ta ki Allah Resulü bunu üç kere yaptı. Nihayet o kimse: seni
hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki bundan daha iyisini bilmiyorum. Bana
(doğrusunu) öğret dedi. Allah Resulü (a.s.) buyurdu ki: "Namaza durduğun vakit
başlangıç tekbirini al, sonrada Kur'an'dan kolayına geleni oku. Sonra rükuya
varıp ta beden azaların yerleşmiş oluncaya kadar dur. Sonra başını kaldırıp
ayakta (büsbütün) doğruluncaya kadar dur. Sonra secdeye var ve azaların
yerleşinceye kadar kal. Sonra başını kaldırıp ta azaların yerleşinceye kadar
otur. Sonra namazının bütününde de (aynen böyle) yap."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 602
Enes (r.a.) şöyle anlattı:
Ben Allah Resulü, Ebu Bekr, Ömer ve Osman ile namaz kıldım. Fakat onların
hiçbirisinden Besmeleyi açıktan okuduğunu işitmedim.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 605
Enes b. Malik (r.a.) şöyle anlattı:
Bir gün Allah Resulü (a.s.) aramızda bulunduğu sırada birden hafifçe uykuya
dalmıştı. Sonra gülümseyerek başını kaldırdı. Biz: Seni güldüren nedir? Ey
Allah'ın Resulü! dedik. "Hemen az önce bana bir sure indirildi" buyurdu ve: Biz
sana gerçekten kevseri verdik, bunun için Rabbine ibadet et ve kurban kes; Asıl
soyu kesik olan, o seni kötüleyendirayetlerini okudu. Bitirdikten sonra: "Kevser
nedir bilir misiniz?" diye sordu. Allah ve Resulü en iyi bilendir dedik. Buyurdu
ki: "O, bir nehirdir. Şanı yüce olan Rabbim onu bana vaat etti. Onun üzerinde
pek çok hayır vardır. O bir havuzdur ki ümmetim Kıyamet günü onun başına
gelecek. Onun kapları yıldızlar sayısıncadır. Derken içlerinden bir kul hızla
çekilir, atılır. Ey Rabbim! O benim ümmetimdendir, derim. Hak Teala buyurur ki:
Bilmezsin o (ümmet veya nefis) senden sonra neler neler uydurdu."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 607
Abdullah b. Mesûd (r.a.) şöyle anlattı:
Allah Resulü'nün (a.s.) ardında namaz (oturuşun) da: Allah'a selam olsun, falana
selam olsun der idik. Allah Resulü bir gün bize şöyle buyurdu: "Selam Allah'ın
kendisidir. Herhangi biriniz namazda oturduğunda: Her türlü övgüler Allah'a
döner ve ona aittir. Dualar Allah'adır. Güzellikler de ona aittir. Ey Peygamber,
Allah'ın rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsun. Bize ve Allah'ın salih
kullarına selam olsun desin. Zira bu "Allah'ın salih kullarına" sözünü söylediği
vakit göklerde ve yerde olan her salih kulu kapsamış olur. (Bundan sonra da:)
Şahadet ederim ki Allah'tan başka mabud yoktur. Yine şahadet ederim ki Muhammed
onun kulu ve elçisidir. Bundan sonra istemekten (duadan) dilediğini seçer,
yapar."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 609
Kaab b. Ucra'nın Abdullah b. Ebu Leyla'dan rivayetinde, Abdullah b. Ebu Leyla:
Bir kere Kaab b. Ucra benimle karşılaşınca şöyle dedi: Ey İbn Ebu Leyla!
Peygamber'den işittiğim bir selat-u selamı sana hediye edeyim mi? (Bir gün)
Allah Resulü (a.s.) yanımıza geldi. Bunun üzerine Ey Allah'ın Resulü! Sana nasıl
selam vereceğimizi öğrendik. Fakat sana nasıl dua edeceğiz? diye sorduk. O bize
şöyle deyiniz buyurdu: "Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed. Kema
sallayte ala ali İbrahim. İnneke hamîdun mecîd. Allahümme barik ala Muhammedin
ve ala ali Muhammed. Kema barekte ala ali İbrahim. İnneke hamîdun mecîd."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 614
Ebu Humeyd Saidî (r.a.) şöyle haber verdi:
Kendileri: Ey Allah'ın Resulü! Sana nasıl salat getirip dua edelim diye
sormuşlardı. Allah Resulü: Şu duayı okuyunuz buyurdu: Ey Rabbim! Muhammed'e
(şerîatını ve şefaatini) kutlu kıl, ailesine ve bütün ümmetine de rahmet eyle!
nasıl İbrahim ailesine kutlu kıldın, rahmet ettinse! Muhammed üzerine şeref ve
saadeti daim ve mübarek kıl. Kadınlarının ve bütün ümmetinin üzerinde de sabit
ve mübarek kıl. Nasıl İbrahim ailesi üzerinde sabit ve mübarek kıldınsa. Ey
Rabbim! Sen Hamîd'sin mecîd'sin!.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 615
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "İmam, Semiallahu limen hamideh dediği zaman
sizler, Allahümme Rabbena leke'l hamd, deyiniz. Çünkü her kimin (böyle) demesi
meleklerin (böyle) demesi ile aynı anda olursa geçmiş günahları bağışlanır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 617
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "İmam, amin dediği zaman arkasından siz de
amin deyiniz. Çünkü her kimin amin demesi meleklerin amin demesine uyarsa geçmiş
günahları bağışlanır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 618
Enes b. Malik (r.a.) şöyle anlatır:
Hz. Peygamber bir attan düştü de sağ yanı sıyrıldı. Biz hasta ziyareti yapmak
için huzuruna girdik. Derken namaz vakti geldi. Pegamber (a.s.) bize oturarak
namaz kıldırdı. Biz de onun arkasında oturarak namaz kıldık. Namazı bitirdiği
vakit şöyle buyurdu: "İmam ancak kendisine uyulsun diye imam yapılmıştır. Öyle
olunca o tekbir aldığı zaman siz de tekbir alınız, o secdeye gittiği zaman siz
de secdeye gidiniz, o kalktığında siz de kalkınız, o semiallahu limen hamideh
dediği zaman sizler, Rabbena ve leke'l-hamd deyiniz. O, oturduğu halde namaz
kıldığı vakit hepiniz oturarak kılınız."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 622
Hz. Aişe (r.ah.) şöyle anlatır:
Allah Resulü (a.s.) hastalandı. Sahabelerinden bir kısım halk ziyaret için
yanına girdi, arkasından Allah Resulü (a.s.) oturduğu halde namaz kıldı. Hasta
ziyaretine gelenler de ayakta dikilerek onun namazına uyup namaz kıldılar. Allah
Resulü onlara: Oturunuz diye işaret etti. Onlar da oturdular. Namazı
bitirdiğinde: "İmam ancak kendisine uyulsun diye imam yapılmıştır. Öyle olunca
o, rükuya gittiği zaman siz de rükuya varınız, başını kaldırdığı zaman siz de
başınızı kaldırınız. Oturduğu halde kıldığı vakit siz de oturarak kılınız"
buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 623
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "İmam ancak kendisine uyulmak içindir. Öyle
ise imama muhalif hareket etmeyiniz. O, tekbir aldığı zaman siz de tekbir
alınız. O rükuya vardığı zaman siz de rükuya varınız. Semiallahu limen hamideh
dediği zaman siz: Allahümme! Rabbena leke'l-hamd deyiniz. Secde ettiği zaman,
secde ediniz. Oturduğu halde kıldığı zaman hepiniz oturarak kılınız."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 625
Aişe'nin (r.ah.) Ubeydullah b. Utbe'den (r.a.) rivayet ettiğine göre, Ubeydullah
b. Utbe şöyle anlattı:
Aişe'nin huzuruna girdim ve ona: Allah Resulü'nün (a.s.) hastalığından bahseder
misiniz? dedim. Evet diyerek şöyle anlattı: Peygamber'in hastalığı ağırlaştığı
zaman, "İnsanlar namazı kıldılar mı?" diye sordu. Hayır, seni bekliyorlar ey
Allah'ın Resulü! dedik." (Öyle ise) benim için leğene su koyunuz" diye emretti.
Su koyduk, o yıkandı. Sonra kalkmağa davranırken bayıldı. Sonra ayıldı. Yine:
"İnsanlar namazı kıldılar mı?" diye sordu. Hayır, seni bekliyorlar Ey Allah'ın
Resulü! dedik. Yine: "Benim için leğene su koyunuz," buyurdu. Biz suyu koyduk,
(oturup) yıkandı. Sonra kalkmağa davranırken yine bayıldı. Sonra ayıldı. Yine:
"İnsanlar namazı kıldılar mı?" diye sordu. Hayır, seni bekliyorlar Ey Allah'ın
Resulü! dedik. Yine: "Benim için leğene su koyunuz" buyurdu. Biz suyu koyduk, o
yıkandı. Sonra kalkmağa davranırken tekrar bayıldı. Sonra ayıldı ve: "İnsanlar
namazı kıldılar mı?" diye sordu. Hayır, onlar seni bekliyorlar Ey Allah'ın
Resulü! dedik. O sırada halk mescitte Allah Resulü'nü yatsı namazına bekleyip
duruyorlardı. Bunun üzerine Allah Resulü, halka namaz kıldırması için Ebu Bekr'e
(haber) gönderdi. Haberci Ebu Bekr'e gidip Allah Resulü sana insanlara namaz
kıldırmanı emrediyor dedi. Ebu Bekr (ki yüreği yufka bir zat idi): Ey Ömer!
İnsanlara sen kıldır, dedi. Ömer ona: Sen bunu yapmaya daha layıksın cevabını
verdi. (Allah Resulü'nün hasta olduğu) O günlerde halka namazı Ebu Bekr
kıldırdı. Sonra Allah Resulü vücudunda hafiflik hissedip birisi Abbas olan iki
kişi arasında öğle namazını kılmak için çıktı. Ebu Bekr halka namaz
kıldırıyordu. Ebu Bekr Peygamber'i görünce geriye çekilmek için davrandı.
Peygamber ona: Geriye çekilme, diye işaret etti. Peygamber kendisini götüren iki
kişiye: "Beni onun yanına oturtunuz," dedi. Onlar Peygamber'i Ebu Bekr'in yanına
oturttular. Ebu Bekr ayakta olduğu halde Peygamber'in namazına uyarak namaz
kıldırıyordu. Cemaat da Ebu Bekr'in namazına uyarak namaz kılıyorlardı. Halbuki
Peygamber oturduğu yerde namaz kılıyordu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 629
Enes b. Malik (r.a.) şöyle haber verdi:
Hz. Peygamber'in vefatı ile neticelenen hastalığı günlerinde Ebu Bekr
kendilerine namazı kıldırıyordu. Nihayet (vefatının tesadüf ettiği) pazartesi
günü oldu. Ashap(sabah) namazı içinde saf saf durmuşlardı. Allah Resulü Aişe'nin
odasının kapı perdesini açtı ve ayakta durarak bizlere baktı. Yüzü Mushaf
yaprağı gibi bembeyazdı. Sonra (onların namazda saf bağlayarak durduklarını
görüp çok sevindi ve) tebessüm ederek güldü. Enes der ki: Biz namazda olduğumuz
halde Allah Resulü'nün çıkışı ile sevincimizden şaşırdık. Ebu Bekr, Allah
Resulü'nün namaz kılmak arzusu ile çıktığını sanarak topukları üzerinde geri ilk
safa ulaşmak için çekildi. Allah Resulü onlara eliyle: Namazınızı tamamlayınız
diye işaret etti. Sonra (Aişe'nin odasına) girdi ve kapı perdesini indirdi. Enes
der ki: İşte Allah Resulü göründüğü bu pazartesi günü vefat etti.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 636
Ebu Musa (r.a.) şöyle anlattı:
Allah Resulü (a.s.) hasta oldu. Hastalığı şiddetlenince, "Ebu Bekr'e söyleyin de
halka namazı kıldırsın" buyurdu. Aişe Ey Allah'ın Resulü! Ebu Bekr pek yufka
yürekli bir kimsedir. Ne vakit senin makamında durursa halka namaz kıldıramaz,
dedi. Bunun üzerine (tekrar): "Ebu Bekr'e söyle namazı o kıldırsın! Şüphesiz ki
siz Yusuf'un (a.s.) Sahibelerisiniz (yani onun günündeki kadınlar gibisiniz) "
buyurdu. Böylece Allah Resulü hayatta iken Ebu Bekr halka namaz kıldırdı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 638
Sehl b. Sa'd Saidî'nin, anlattığına göre:
Allah Resulü (a.s.) aralarını düzeltmek için (bir kere) Amr b. Avf oğullarının
yurduna gitmişti. Namaz vakti geldi. Müezzin (Bilâl) Ebu Bekr'e gelip: Halka
namaz kıldırır mısın, ikamet edeyim mi? diye sordu. O da, evet, dedi. Arkasından
Ebu Bekr namaza başladı. Halk namazda iken Allah Resulü çıkageldi. Safları yara
yara birinci safa vardı. Onu gören cemaat el çırptılar. Ebu Bekr namazı kılarken
başını çevirmezdi. Arkasındaki cemaat el çırpmayı çoğaltınca başını çevirdi ve
Allah Resulü'nü gördü. Allah Resulü: "Yerinde dur!" diye kendisine işaret etti.
Ebu Bekr ellerini kaldırıp Allah Resulü'nün kendisine olan bu emrinden dolayı
Aziz ve Celil Allah'a hamd etti. Sonra Ebu Bekr birinci safa girinceye kadar
geri gitti. Allah Resulü de ileriye geçip namazı kıldırdı. Sonra namazdan çıktı
ve: "Ey Ebu Bekr! Sana emrettiğim vakit yerinde kalmaktan seni engelleyen ne
idi?" diye sordu. Ebu Bekr de: Ebu Kuhafe'nin oğlu için Allah Resulü'nün önünde
(durup) namaz kılmak layık olmaz, dedi. Allah Resulü cemaate dönüp: "Size ne
oluyordu? El çırpmayı neden bu kadar çoğalttınız? Namazda iken her kim farklı
birşey olduğunu görürse sübhanallah desin. Tesbih ettiği vakit elbette kendisine
(imam tarafından) iltifat ve dikkat olunur. El çırpmak kadınlara mahsustur"
buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 639
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Sübhanallah demek erkeklere, el çırpmak kadınlara
mahsustur" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 641
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlattı:
Bir gün Allah Resulü (a.s.) bize namaz kıldırdı. Sonra namazdan çıkınca şunları
söyledi: "Ey falanca! namazını niye güzel kılmazsın? Namaz kılan kimse, namaz
kıldığı zaman nasıl namaz kıldığına bakmaz mı? Çünkü namaz kılan, ancak kendisi
için namaz kılar. Vallahi ben önümden gördüğüm gibi muhakkak arkamdan da görürüm
(yahut: Önümdekini gördüğüm gibi arkamdakini de muhakkak görürüm)."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 642
Enes b. Malik'in (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: "Rükuyu ve sücudu dosdoğru yapınız. Vallahi
ben sizi rüku ettiğiniz ve secdeye vardığınız zaman arkamda iken de (yahut:
sırtımın arkasından da) muhakkak görüyorum."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 644
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Muhammed (a.s.) şöyle buyurdu: "Namazda başını imamdan evvel kaldıran kimse,
Allah'ın onun başını eşek başına dönüştürmeyeceğinden emin olamaz" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 647
Enes b. Malik'in (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Saflarınızı doğru tutunuz, çünkü safların
doğru tutulması namazın kemalindendir" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 656
Enes b. Malik'in (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Namazda saflarınızı tamamlayınız. Çünkü ben
sizi arkamda iken görmekteyim" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 657
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) buyurdu ki: "Namazda safları doğrultunuz. Çünkü saf
doğrultmak namazın güzelliğindendir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 658
Numan b. Beşir (r.a.) şöyle dedi:
Allah Resulü'nden (a.s.) işittiğime göre şöyle buyurdu: "Ya saflarınızı
düzeltiniz, ya da Allah Teala'nın yüzlerinizi ayrı ayrı taraflara çevireceğini
muhakkak bilesiniz."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 659
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Ezan okumakta ve birinci safta ne (bereket
ve) hayırlar olduğunu bilseler de (onlara nail olmak için) kura atmaktan başka
çare bulmasalar, muhakkak kura atarlar, (her namazın) ilk vaktinde olan fazileti
bilseler (ona yetişmek için) muhakkak yarış ederler ve yatsı ile sabah
(cemaatlerin) daki ilahî lütufları bilseler emekliyerek de olsa onlara
giderlerdi."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 661
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Eğer öndeki safta olan (hayır) ları
bilseydiniz (yahut bilselerdi) mutlaka kura atmak gerekirdi" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 663
Sehl b. Sa'd (r.a.) şöyle anlattı:
Vallahi ben (bazı) kimseleri bellerindeki fûtaları dar oldukları için çocuklar
gibi boyunlarına bağlamış olarak Peygamber'in arkasında namaz kılarlarken
gördüm. Bir sözcü (kalkarak cemaate gelen kadınlara): Ey kadınlar topluluğu!
Erkekler doğrulup kalkmadıkça başlarınızı secdeden kaldırmayınız, dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 665
Abdullah b. Ömer (r.a.)
Hz. Peygamber'in (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletti: "Herhangi birinizden hanımı
mescide gitmek için izin isterse sakın onu engellemesin."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 666
Hz. Peygamber'in eşi Aişe (r.ah.) şöyle anlatır:
Allah Resulü (a.s.), şimdiki kadınların yaptıklarını bir görseydi, mutlaka
İsrail oğullarının kadınlarının engellendiği gibi, onların mescide gitmesini de
engellerdi. Ravi der ki: Ben Amre'ye, İsrail oğulları kadınları mescitlerden
menolunmuşlar mıdır? diye sordum, Amre: Evet, dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 676
İbn Abbas (r.a.)
Namazını kılarken sesini yükseltme, o kadar da kısma, ikisinin ortasında bir yol
tut!ayeti hakkında şöyle dedi: Bu ayet indiği sıralarda Allah Resulü (a.s.)
Mekke'de gizli yaşıyordu. Fakat ashabıyle namaz kıldığı zaman Kur'an okurken
sesini yükseltiyordu. Müşrikler ise, Kur'an'ı duyunca hem Kur'an'a, hem onu
gönderene, hem de kendisine Kur'an gelene küfrediyorlardı. Bunun üzerine Yüce
Allah Peygambere: Namazda kıraatını yüksek sesle okuma,sonra müşrikler kıraatını
işitirler. Kıraatını ashabından tamamen de gizleme.Kur'an'ı onlara işittir,
fakat bunu bağırmak derecesine de vardırma. Bunun ikisi arası bir yol
tut,bağırmakla gizlemek arası, buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 677
Hz. Aişe (r.ah.)
Namazını kılarken sesini yükseltme, o kadar da kısma, ikisinin ortası bir yol
tut!ayeti hakkında şöyle dedi: Bu ayet, dua hakkında indirilmiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 678
İbn Abbas (r.a.)
Onu tekrarlayıp dilini kımıldatmaayeti hakkında şöyle dedi: Peygamber (a.s.),
Cebrail vahyi getirdiği zaman, onları ezberleyip zaptetmek kendisine güç gelir
ve bundan dolayı çok kereler dilini ve dudaklarını oynatırdı. Vahy'in geldiği,
durumundaki değişikliklerden anlaşılırdı. Bunun üzerine Allah Teala ona meâlen
şöyle dedi: Onu acele kavrayıp ezberlemek için dilini onunla kımıldatma!Çünkü
onu toplamak ve okutmak şüphesiz bizim işimizdir.Şüphesiz onu göğsünde toplamak
ve dilinde akıtıp okutmak bizim işimizdir. Sen onu okuyacaksın. Öyle ise biz onu
okuduğumuz vakit, sen onun okunuşuna uy!Dedi ki: Onu indirdiğimiz vakit onu
dinle. Sonra onu açıklamak da şüphesiz bizim işimizdir.Onu senin dilinle beyan
etmek bizim işimizdir. İşte bundan sonra Cebrail ona geldiğinde susardı. Cebrail
gittiği zaman ise Allah'ın ona vadettiği gibi gelen vahyi okur idi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 679
İbn Abbas (r.a.) şöyle dedi:
Allah Resulü (a.s.), ne cinne Kur'an okudu ne de onları gördü. Allah Resulü
(a.s.) ashabından birkaç kişi ile birlikte Ukaz çarşısına doğru yürüyorlardı ki
o tarihte şeytanlar, semadan haber almaları yasaklanmış, (haber almaya çıktıkça)
üzerlerine yıldızlar atılmaya başlanmış bulunuyordu. (Semaya doğru çıkıp da
kovulan) şeytanlar kavimleri yanına döndüklerinde kendilerine: Ne oluyorsunuz?
(neden hiç bir haber getirmiyorsunuz) dediler. Onlar da: (Ne yapalım?) gökten
haber almamız yasaklandı. Üzerimize yıldızlar döktüler, dediler. (Bunun üzerine)
Onlar da: Sizin haber almanıza engel olan her halde yeni meydana gelmiş bir
şeydir. Yeryüzünün doğusu ve batısını dolaşın da gökten haber almanıza engel
olan (bu yeni şey) ne imiş öğreniniz denildi. Daha sonra bunlar yerin doğu
taraflarını ve batı taraflarını dolaşmaya gittiler. İşte bunların içinden Tihame
yönünü (araştırmayı üzerine) almış olan takım, Ukaz panayırına gitmek üzere
Nahle'de bulunan Hz. Peygamber'in bulunduğu yere uğradılar. O sırada Peygamber
ashabına sabah namazı kıldırıyordu. (Namazda okuduğu) Kur'an'ı işitince bunlar
kulak verdiler ve birbirine: Gökten haber almaktan sizi alıkoyan Vallahi işte
budur, dediler. İşte o zaman bu haberciler kendi kavimlerine döndüklerinde: Ey
kavmimiz! Gerçekten biz hayranlık uyandıran, doğru yolu gösteren bir Kur'an
dinledik ve ona iman ettik; Artık Rabbimize kimseyi ortak koşmayacağızdediler.
Yüce Allah da Peygamber'i Muhammed'e (a.s.) De ki: Bana, cinlerden bir zümrenin
Kur'an okuyuşumu dinleyip şöyle dedikleri vahyolundu...şeklinde başlayan Cin
suresi indirildi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 681
Ebu Katâde (r.a.) şöyle dedi:
Allah Resulü (a.s.) bize namaz kıldırdı (Namaz kıldırırken) öğlen ve ikindi
namazlarındaki ilk iki rekâtlarda Fatihatu'l-Kitap ile birer sure okurdu. Bazen
bize (sessiz okuduğu) ayeti de duyururdu. Öğlen namazının ilk rekâtını uzatır,
ikinciyi kısaltırdı. Sabah namazında da böyle (yapardı).
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 685
Ebu Berze (r.a.) şöyle anlatır:
Allah Resulü (a.s.) sabah namazında altmıştan yüz ayete kadar okurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 702
Berâe b. Azib (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Allah Resulü bir seferde idi, (günün son namazı olan) yatsı namazını kıldırdı.
İki rekâtın birinde "ve't-tîni ve'z-zeytûni" suresini okudu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 706
Cabir b. Abdullah (r.a.) şöyle anlattı:
Muaz b. Cebel her defa Peygamber'in arkasında (yatsı) namazını kılar sonra
kavmine (yani Seleme oğullarına) gelir, onlara imamlık yapardı. Bir gece yine
Peygamber'le beraber yatsıyı kıldı. Sonra kavmine gelip, onlara imam oldu.
Bakara suresini okumaya başladı. Bunun üzerine cemaatten bir kimse selam verip
ayrıldı, sonra namazı yalnız başına kılıp çıktı. Namazdan sonra o kimseye: Ey
Falanca! Sen münafık mı oldun? dediler. O da: Hayır, münafık değilim. (Hele
sabah olsun) vallahi, Allah Resulü'nün (a.s.) huzuruna muhakkak gideceğim ve ona
mutlaka haber vereceğim, dedi. Ertesi gün Allah Resulü'ne gelerek şunları
söyledi: Ey Allah'ın Resulü! Biz su çeker develer sahibiyiz. Bütün gün işimizin
başında didiniriz, (akşam olunca gelip namaz kılarız). Muaz sizinle birlikte
yatsıyı kıldı sonra geldi ve Bakara suresinden başlayıp okumaya kalktı. Bunun
üzerine Allah Resulü (a.s.) Muaz'a dönüp: "Ey Muaz! Sen dinden nefret ettirici
misin? Falanca sureyi oku, falanca sureyi oku!" buyurdu. Sufyan der ki: Amr'a
Ebu Zubeyr'in Cabir'den naklen kendilerine Hz. Peygamber (a.s.): "ve'ş-şemsi ve
duhaha" yı, "ve'd-duha" yı, "ve'l-leyli iza yağşa" yı, "ve sebbih isme
rabbike'l-a'la" yı oku buyurmuştur, dedim. Bunun üzerine Amr İşte bunlar gibi
sureler, cevabını verdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 709
Ebu Mesûd Ensari (r.a.) şöyle dedi:
Allah Resulü'ne biri gelip: Falanca bize (namaz kıldırırken) o kadar uzatıyor
ki, sabah namazına gitmekten (adeta) geri kalıyorum, dedi. Allah Resulü'nü
(a.s.) hiçbir konuda o günkü kadar kızgın görmedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! İçinizde bazı kimselerde cemaatı nefret ettirme hasleti vardır.
Herhangi biriniz insanlara imam olursa hafif tutsun. Çünkü arkasındaki cemaatte
yaşlı olanı, zayıf olanı ve iş güç sahibi olanı var."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 713
Ebu Hureyre'den (r.a.) nakledildiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: "Herhangi biriniz halka imamlık yapacak
olursa hafif tutsun. Çünkü içlerinde küçük olanı var, yaşlı olanı var, zayıf
olanı var, hasta olanı vardır. Yalnız başına namaz kıldığında ise namazını nasıl
isterse öyle kılsın."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 714
Enes (r.a.) şöyle anlatır:
Hz. Peygamber (a.s.) namazı hem kısa, hem de tamam surette kıldırırdı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 719
Enes (r.a.) şöyle dedi:
Allah Resulü (a.s.) kendisi namaz kıldırırken saflarda annesiyle beraber bulunan
çocuğun ağlamasını işitirdi de hemen hafif bir sure okur, yahut kısa bir sure
okur idi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 722
Berâe b. Azib (r.a.) şöyle dedi:
Muhammed (a.s.) ile birlikte kılınan namazı gözetleyip dikkat ettim. Kıyamını,
rükuunu, rükudan sonraki ayakta bekleyişini, secdelerini, iki secde arasındaki
oturuşunu, tekrar secdesini, selam vermekle kalkıp gitmesi arasındaki oturuşunu,
(ve bunları vakit olarak) birbirine denk buldum.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 724
Enes (r.a.) şöyle dedi:
Allah Resulü'nü (a.s.) bize nasıl namaz kıldırırken gördüysem size de öylece
namaz kıldırmaktan vazgeçmeyeceğim. Enes'in namazını tarif eden ravi Sabit b.
Eslem Bünani şöyle dedi: Enes (r.a.), sizde görmediğim bir şey yapardı: Başını
rükudan kaldırdığı zaman, gören secde etmeği unuttu diyecek kadar ayakta
dikilirdi. Başını secdeden kaldırdığı zaman iki secde arasında da yine gören
unuttu diyecek kadar dururdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 726
Bera'nın (r.a.) anlattığına göre:
Kendileri Allah Resulü'nün arkasında şöyle namaz kılıyorlardı: Allah Resulü
(a.s.) başını rükudan kaldırdığı zaman, o alnını yere koymadıkça hiç bir kimseyi
(secdeye varmak için) belini büker görmedim. Sonra Allah Resulü'nün
arkasındakiler secdeye vararak yere kapanırlardı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 728
Aişe (r.ah.) şöyle dedi:
Allah Resulü (a.s.) rükuunda ve sucudunda: "Ey Allahım! Seni tesbîh ederim. Ey
Rabbim seni, senin övgünle överiz. Ey Allahım! Beni mağfiret eyle! tesbih ve
istiğfarını çokça söylerdi. Allah Resulü bunu demekle Kur'an'ı imtisal
ediyordu."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 746
İbn Abbas (r.a.) şöyle nakletti:
Hz. Peygamber'e (a.s.) yedi aza üzerine secde etmesi emredildi, saçlarını ve
elbisesini eliyle gidermesi (toplaması) de yasaklandı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 755
Enes'in (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Secdede itidal üzere bulununuz. Hiç biriniz de kolunu
(secde esnasında) köpeğin ayaklarını yaydığı gibi yaymasın" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 762
Abdullah b. Malik b. Buhayne'nin (r.a.) anlattığına göre:
Allah Resulü (a.s.) namazı kılarken koltuklarının aklığı görünecek derecede
pazılarının arasını açardı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 764
Abdullah b. Ömer'in (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) bayram günü (namaza) gideceği zaman bir mızrak getirilmesini
emreder ve derhal bir mızrak önüne dikilirdi, arkasındaki cemaatle birlikte ona
doğru namaz kılardı. Seferi iken de aynı şeyi yapardı. Emîrlerin (bayram
namazlarında) önlerine mızrak dikmeleri bundan dolayıdır.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 773
İbn Ömer'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) binek devesini kendisiyle kıble arasına alır ve ona doğru
namaz kılardı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 775
Ebu Cuhayfe (r.a.) şöyle dedi:
(Bir seferde) Mekke'de iken Peygamber'e geldim. Kendisi (Mina'ya yakın) Ebtah
denilen yerde kızıl sahtiyandan bir kubbe içinde idi. Bilâl, Allah Resulü'nün
abdest suyunu dışarı çıkardı. İnsanlardan kimisi o sudan ele geçirdi, kimisi de
ele geçirenlerin serpintilerine ve ıslaklığına ulaşabildi. Akabinde Peygamber
kırmızı bir cübbe giymiş olarak çıktı. Bacaklarının aklığı hâlâ gözümün
önündedir. Abdest aldı, Bilâl de ezan okudu. Ben onun ağzına şuraya buraya
dönerek takip ettim (sağa ve sola yönelerek) "hayye ale's-salati, hayye
ale'l-felahi" diyordu. Sonra Allah Resulü için bir mızrak dikildi. Allah Resulü
ileri geçip öğleni iki rekât kıldırdı. Önünden eşek, köpek geçerdi de engel
olunmazdı. Sonra ikindiyi iki rekât kıldırdı. Sonra da Medine'ye dönünceye kadar
hep ikişer rekât kıldırdı durdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 777
İbn Abbas (r.a.) şöyle dedi:
Allah Resulü (a.s.) Mina'da insanlara namaz kıldırdıği sırada dişi bir merkebe
binerek karşıdan geldim. Ben o zaman bulûğ yaşına yaklaşmıştım. Safın önünden
geçtim. Merkebi otlasın diye salıverdim, ondan sonra safa girdim. Bu yaptığıma
kimse ses çıkarmadı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 780
Ebu Saîd Hudrî'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "İçinizden biri namaza durduğu zaman, önünden
geçecek olan hiçbir kimseyi bırakmasın. Gücü yettiği nisbette onun geçmesine
engel olsun. Eğer dinlemezse onunla döğüşsün. Çünkü o ancak bir şeytandır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 782
Ebu Cuheym'in naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) "Namaz kılanın önünden geçen kimse, ne kadar günah
işlediğini bilse, önünden geçmektense kırk (...) durması daha hayırlıdır."
buyurmuştur. Hadisin ravilerinden Ebu'n Nadr kırk rakamıyla kastedilen gün mü,
ay mı, yıl mı bilmiyorum demektedir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 785
Sehl b. Sa'd Saidî (r.a.) şöyle anlattı:
Allah Resulü'nün (a.s.) namazgâhı ile (kıble cihetindeki) duvar arasında bir
davar geçebilecek kadar yer vardı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 786
Seleme b. Ekva'dan (r.a.) nakledildiğine göre:
Kendisi Mushaf sandığının konduğu yeri araştırır orada nafile namaz kılardı. Ve
zikretti ki Allah Resulü de (a.s.) bu yerde namaz kılmayı tercih ederdi. Kıble
duvarı ile minber arasında bir davar geçebilecek kadar uzaklık vardı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 787
Aişe (r.ah.)
Hz. Peygamber (a.s.) geceleyin, kendisi ile kıblesi arasında ben, cenazenin
uzanması gibi karşısında uzanmış olduğum halde namaz kılardı, demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 791
Hz. Peygamber'in zevcesi Meymune (r.ah.) şöyle dedi:
Ben karşısında iken hayızlı olduğum halde Allah Resulü (a.s.) namaz kılardı.
Bazen da giydiği elbise, secdeye vardığı zaman, (ben hayızlı iken) bana
dokunurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 797
Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Bir kimse Allah Resulü'ne (a.s.) bir tek elbise ile kılınan namazı sordu. Allah
Resulü de: "Her birinizin ikişer elbisesi var mı ki?" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 799
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Hiç biriniz, üzerinde bir tek elbise varken
onun bir miktarını omuzlarının üstüne dolamaksızın namaz kılmasın."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 801
Ömer b. Ebu Seleme (r.a.) şöyle dedi:
Ben Allah Resulü'nü (a.s.) Ümmü Seleme'nin evinde bir tek elbise ile, ona
sarılmış ve iki tarafını omuzları üzerine koymuş olarak namaz kılarken gördüm.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 802
Cabir (r.a.) şöyle dedi:
Ben Peygamber'i (a.s.) bir kısmını omuzuna dolayıp bağladığı bir tek elbise ile
namaz kılarken gördüm.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 805
|