Fetva Konuları
TAHÂRET/TEMİZLİK
KADINLARA ÖZGÜ HÂLLER
108. Âdetli ve lohusa kadın camiye girebilir mi?
İslam âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre; hayızlı ve nifaslı kadınların camiye
girmeleri caiz değildir (Mevsılî, elİhtiyâr, I, 7374; Mevvâk, etTâc, I, 552;
Şirbînî, Muğni’lmuhtâc, I, 119).
Hayız ve nifas hâlleri, dinimizce hükmen kirlilik sayılmakta ve ibadetlere engel
kabul edilmektedir. Camiler de ibadet mekânıdırlar. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Ben
hayızlı ve cünüp kimsenin mescide girmesini/ mescidde bulunmasını helal
görmüyorum.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 94; İbn Huzeyme, Sahîh, 11, 284); “Mescid,
hayızlı ve cünübe helal değildir.” (İbn Mâce, Tahâra, 126) buyurmuştur. Bazı
âlimler ise ihtiyaç hâlinde örneğin camideki bir eşyayı almak için, âdetli
kadının camiye girmesini veya camiden geçen yolun daha yakın olması gibi bir
sebeple caminin içinden geçmesini caiz görmüşlerdir (İbn Kudame, elMuğnî, I,
166; Şirbînî, Muğni’lmuhtâc, I, 119). Hanefîler de ihtiyaç olması hâlinde cünüp
kişinin, teyemmüm yapmak şartıyla mescidden geçebileceğini ve orada ihtiyaç
oranında kalabileceğini caiz görmüşlerdir (Kâsânî, elBedâî’, I, 38). Bu
görüşlerin dayanaklarından birisi, Hz. Peygamber’in(s.a.s.) bir defasında, âdet
gününde olan Hz. Âişe’den mescide bir örtü uzatmasını istemesidir (Müslim,
Hayız, 11; Ebû Dâvûd, Tahâret, 105). Hanbelîlerden bir görüşe göre cünüp, âdetli
ve lohusa kimseler bu durumda iken namaz abdesti almaları şartıyla mescidde
bulunabilirler (Merdâvî, elİnsâf, I, 347). Zâhirilere göre ise âdetli kadın
camiye girebilir ve orada durabilir (İbn Hazm, elMuhallâ, V, 196). İhtiyaç
hâlinde bu görüşlerle de amel edilebilir.
Âdetli ve lohusa olan kişiler hakkındaki bu hükümler, duvar veya başka bir şeyle
çevrilip mescid olarak inşa edilmiş ve içerisinde îtikâfın yapılmasının sahih
olduğu yerler için geçerlidir. Bu nedenle mescidlerin avlusu ve müştemilatında
bulunup da duruma göre imama uyulabilen yerler mescidden farklı
değerlendirilmiştir. Bu yerler Hanefî, Mâlikî ve Hanbelîlerden gelen sahih
görüşe göre bu konuda mescidin hükümlerine tabi değildir (Bkz.
elMevsûatü’lFıkhiyye, V, 224).
|