Fetva Konuları
MİRAS ve VASİYET
VASİYET
888. Vasiyet ve hükmü nedir?
Vasiyet ölümden sonraya bağlı olmak üzere teberru yoluyla bir malı bir şahsa
temlik etmek, bırakmaktır. Bir kişi, mal ve haklarının en fazla üçte biri
üzerinde ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir, geriye kalan üçte iki varisler
namına korunmuş hissedir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.), malının yarısını vasiyet
etmek isteyen bir sahâbîye üçte birini vasiyet etmesini söylemiş, hatta bunun
bile çok olacağını beyan etmiştir (Buhârî, Vesâyâ 3). Malın üçte birinden azının
vasiyet edilmesi müstehaptır. Varisler fakir ise vasiyet etmemek daha
faziletlidir. Terekenin üçte birinden daha fazla olan veya varislerden herhangi
biri lehine yapılacak vasiyet ise, diğer varislerin iznine bağlı olarak
geçerlidir (Mevsıiî, eilhtiyâr, İV, 376377). Zira vârise vasiyet caiz değildir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadislerinde; “Allah Teâla her hak sahibine hakkını
vermiştir. Bu sebeple, vârise (vârislerden biri lehine) vasiyet yoktur.” (Tirmizî,
Vesâyâ, 5; Ebû Dâvud, Vesâyâ, 6) buyurmuşlardır.
Bu genel hükümlere bağlı olarak;
Kul hakkı olan borçların ve Allah hakkı kapsamında ele alınan oruç fidyesi,
zekat, keffaret gibi malî yükümlülüklerin ödenmesini vasiyet etmek vaciptir.
Mirastan pay alamayan fakir akrabalara vasiyette bulunmak müstehaptır.
Yabancılardan ve akrabalardan zengin olanlara vasiyette bulunmak mübahtır.
Masiyet ve günah ile meşgul olan kişiye vasiyet ise mekruhtur (İbn Abidin,
Reddü’lmuhtâr, X, 336).
|