Fetva Konuları
TIP VE SAĞLIK
997. Organ bağışı caiz midir?
Kur’anı Kerim ve hadisi şeriflerde, organ ve doku nakli konusunda sarih bir
hüküm bulunmamaktadır. İlk müçtehit ve fakihler de kendi devirlerinde böyle bir
mesele söz konusu olmadığı için, bu bağışın hükmüne temas etmemişlerdir. Ancak
dinimizde, Kitap ve Sünnet’in delaletlerinden çıkarılmış genel hükümler ve
kaideler de vardır. Kitap ve Sünnet’te açık hükmü bulunmayan ve her devirde
karşılaşılan yeni meselelerin hükümleri, fakihler tarafından bu genel kaideler
ile hükmü bilinen benzer meselelere kıyas edilerek (tahriç yoluyla)
çıkarılmıştır. Organ ve doku nakli konusundaki hükmün tayininde de aynı yola
başvurulması uygun olacaktır.
Bilindiği üzere, insan mükerrem bir varlıktır. Yaratıklar içinde Allah onu
mümtaz kılmıştır. Bu itibarla, normal durumlarda ölü ve diri kimselerden alınan
parça ve organlardan faydalanılması, insanın saygınlık ve kerametine aykırı
olduğu için, caiz görülmemiştir (Buhârî, Libâs, 8387; Müslim, Libâs, 33; Kâsânî,
Bedâi’, V,125; İbn Kudâme, elMuğnî, I, 107; İbn Nüceym, elBahr, VI, 133). Ancak
zaruret durumunda, zaruretin mahiyet ve miktarına göre bu hüküm değişmektedir
(Mecelle, md. 22).
İslam âlimleri, karnında canlı hâlde bulunan çocuğun kurtarılması için ölü
annenin karnının yarılmasına, başka yoldan tedavileri mümkün olmayan kimselerin
kırılmış kemiklerinin yerine başka kemiklerin nakline, bilinmeyen hastalıkların
teşhis ve tedavilerinin sağlanabilmesi için, yakınlarının rızası alınmak
suretiyle, ölüler üzerinde otopsi yapılmasının caiz olacağına fetva vermişler;
canlı bir kimseyi kurtarmak için, ölünün vücut bütünlüğüne müdahale etmeyi caiz
görmüşlerdir (Nevevî, elMecmû‘, III, 145; Fetâvâ’l Hindiye, V, 440).
Aynı şekilde açlık ve susuzluk gibi, hastalığı da haramı mübah kılan bir zaruret
saymışlar, başka yoldan tedavileri mümkün olmayan hastaların haram ilaç ve
maddelerle tedavilerini caiz görmüşlerdir. Günümüzde kan, doku ve organ nakli,
tedavi yolları arasına girmiş bulunmaktadır.
O hâlde, bazı şartlara uyulmak kaydıyla, hayatı veya hayatî bir uzvu kurtarmak
için başka çare olmadığında, bazı şartlara uyularak kan, doku ve organ nakli
yolu ile de tedavinin caiz olması gerekir. “Her kim bir hayatı kurtarırsa bütün
insanları kurtarmış gibi olur. ” (Mâide, 5/32) ayeti de buna ışık tutmaktadır.
Bu bağlamda, aşağıdaki hususlara dikkat edilmek kaydıyla, organ nakli caiz olur.
Nitekim İslam Konferansına bağlı, uluslararası bir fetva kuruluşu olan
Mecmeu’lFıkhi’lİslâmî de bu istikamette karar almıştır. Buna göre;
a) Zaruret hâlinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayatî bir
uzvunu kurtarmak için, bundan başka çaresi olmadığının, meslekî ehliyet ve
dürüstlüğüne güvenilen uzman doktorlar tarafından tespit edilmesi,
b) Hastalığın bu yoldan tedavi edilebileceğine zannı galibinin
bulunması,
c) Organ veya dokusu alınan kişinin, bu işlemin yapıldığı esnada ölmüş
olması; eğer organ canlı bir insandan alınacaksa, bu organın, alınan kişide (donör)
temel bir hayatî fonksiyonu devre dışı bırakmaması,
d) Toplumun huzur ve düzeninin bozulmaması bakımından, organ veya dokusu
alınacak kişinin sağlığında (ölmeden önce) buna izin vermiş olması veya hayatta
iken aksine bir beyanı olmamak şartıyla, yakınlarının rızasının sağlanması,
e) Alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir şekilde ücret
alınmaması,
f) Tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak bu nakle razı
olması gerekir.
g) Devlet kontrolü altında yapılmalıdır.
|