Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Gurer ve Dürer Tercümesi Molla Hüsrev

Kurbâna Mâni Olan Veya Olmayan Haller : 2

Kurbâna Ortak Olanlar Hakkında Meseleler : 2

Boğazlanan Hayvânlar Bölümü. 3

Av   Bölümü. 5


Kurbâna Mâni Olan Veya Olmayan Haller :

 

Boynuzu Olmayan Hayvandan, Hadım (İğdiş) Olandan, Dişisi Deli Olandan, Kurbân Sahih Olur. Kör Ve Bir Gözlü Olandan Sahih Olmaz. Za­yıf Olup Kemiğinde İliği Olmayandan Da Sahih Olmaz. Topal Olup Kesi­leceği Yere Kadar Yürüyemiyenden. De Kurbân Sahîh Olmaz. Ön Veya Arka Ayağı Kesilmiş Olan; Kulağından Veya Kuyruğundan; Gözünden Veya Kuyruğunun Yağının Üçtebirinden Çoğu Gitmiş Olursa Da Sahîh Ol­maz. Bu Hususta, «Üçtebir», «Dörttebir» Diyenler De Vardır. İmâmeyn' (Rh.Aleyhimâ) E Göre, Yansından Çoğu Kalırsa Caizdir. [1]

 

Kurbâna Ortak Olanlar Hakkında Meseleler :

 

Udhiyye (Kurbânı) İçin Bir Sığır Satın Alan Yedi Kişiden Biri Ölse, O Ölenin Vârisleri Geri Kalan Altı Kişiye, Onun Ve Sizin İçin Boğazlayın De­seler, Udhiyye Sahîh Olur. Kıyâsa Göre İse, Sahîh Olmaması Gere­kirdi. Çünkü O, İtlaf Ederek Teberru'dur, Başkasından Caiz Olmaz. Bu, Aynen Ölüden İ'tâk (Azâd Etme) İn Caiz Olmaması Gibidir, Tstihsânm Sebebi İse Şudur: Şüphesiz Kurbet Tasadduk Gibi Bazan Ölüden Vâki Olur. İ'tâk Bunun Aksinedir. Çünkü Onda Ölü Üzerine Velayeti İlzam Var­dır. Bu Şekilde, Söylendiği Gibi Yedi Kişiden, Hepsinin Gayesi Kurbân Ol­mak Şartı İle, Yönleri Çeşitli Olsa Da Caiz Olur. Bir Sığırın Udhiyyeden, M Ut'atlan Ve Kırandan Caiz Olduğu Gibi Onların Yönleri Aynı İken Gaye Ki Kurbândır - Bir Olduğundan Bize Göre Caiz Olur.

Eğer Yedi Kişinin Biri Kâfir Olursa Veya O Ete Ortak Olursa Sahih Olmaz. Çünkü Kâfir Kurbâna Ehil Değildir. Ve Böylece Ete Ortak Olma (Kasdj Da Kurbete Aykırıdır.

Udhiyye (Kurbânı) Nın Etinden, Kurbân Kesen Kimsenin Yemesi Ve Kendinden Başka Zengin Ve Fakir Kimselere Yedirmesi Caizdir. Dilediği Kimselere Hibe Eder. Yasaklandığı İçin Kasabın Ücretini Kurbândan Ver­mez. Kurbânın Üçtebiri Miktarını Tasadduk Etmek Mendûbdur. Çünkü Bu Hususta Üç Yön Vardır : Yemek, Zahire (Yâni Depo Etmek) Ve Yedir­mektir. Çoluk Çocuğu Çok Olan Kimsenin Ailesi İçin Genişlik Olması Kas-Diyle Tasadduku Terk Etmesi Mendûbdur.

Eğer Bir Kimse Hayvanı Güzel Şekilde Boğazlamaya Kadir İse Onu Kendi Eli İle Boğazlaması Daha İyidir. Eğer Güzel Boğazlamaya Kadir De­ğil İse Başkasına Emreder (Kestirir).

Kitabî Olan Kâfirin Boğazlaması Mekruhtur. Çünkü Udhiyye Kur-Bet (İbâdet) Tir. Kitabî İse Kurbetin Ehli Değildir. Eğer Kitabîye Emre­dip De Kitabî Onun Emri İle Boğazlarsa Caizdir. Çünkü Kitabî Boğazlama Ehlindendir. Kurbet Onun İnâbetiyle (Yâni Kendi Yerine Geçirmesiyle) Ve Niyetiyle Hâsıl Olur. Fakat Mecûsî, Kitabînin Aksinedir. Çünkü Me-Cûsî Boğazlama Ehli Değildir.

Kurbânın Derisi De Tasadduk Edilir. Ya Da Etmezse Derisini Dağar­cık Ve Mest Gibi Âlet Yapar. Veya Kendisi İle Faydalanıp Devamlı Kala­cak Bir Şey İle Değiştirebilir. Yiyecek Gibi, Tükenen Şey İle Değiştiremez. Zira, Tükenecek Şey Kurbete Uymaz. Şu Halde Eti Ve Deriyi Tükenecek, Kendisi İle Faydalanılacak Şey İle Satarsa, O Şeyin Parasını Tasadduk Eder.

İki Kişiden Biri Yanlışlık İle Diğerinin Koyununu Boğazla Sal Ar. İs­tihsâli En, Boğazlamaları Cezasız (Tazminsiz) Sahih Olur. Kıyâs İse Sahih Olmamayı Ve Birbirlerine Değerini Ödemeyi Gerektirir. Çünkü Her Biri Emirsiz (Müsadesiz) Başkasının Koyununu Boğazlamıştır. İstihsânın Se­bebi Şudur ; Şüphesiz O Koyun Boğazlanmak İçin Ta'yın Edilmiştir. Hat­tâ O Koyun Udhiyye İçin Ta'yîn Edildiğinden O Kimselerin Üzerine Nahr Günlerinde Ayniyle Onu Kurbân Etmeleri Vâcibdir. Böylece, Mâlik Bo­ğazlamak İçin.Her Ehl Olandan Yardım İsteyerek, Delâleten Ona İzin Vermiş Sayılır. Çünkü Udhiyye (Kurbânı) Nın Vakti Bu Günlerin Geçme­siyle Çıkar. Bir Engelden Dolayı Yerine Getirmekten Âciz Olması Da Muh­temeldir. Öyleyse, Şayet İki Kişi Yanlışlık Etseler Her Biri, Kesilip Yüzül Müş Udhiy Yelerini Alırlar Ve Onlardan Biri Diğerine Bir Şey Ödemez. Çünkü Her Biri Yaptığı İşte Arkadaşının Delâleten Vekilidir.

Eğer O İki Kişi Hatâlarını, Kurbândan Yedikden Sonra Anlasalar, Her Biri Arkadaşına Hakkını Helâl Eder. Eğer Birbirlerine Razı Olmazlar İse, Her Biri Arkadaşına Koyunun Etinin Kıymetini Ödeyip O Kıymeti Tasad-Duk Ederler. Çünkü Bu Tasadduk Etin Bedelidir.

Udhiyye (Kurbânı) Gasb Edilen Koyundan Da Sahîh Olur. Emânet Bırakılan Koyun İle Sahîh Olmaz. Gâsıb, Gasbettiği Koyunu Öder. Gasb-Edilende Sahîh Olmanın Ve Emânet Edilende Sahîh Olmamasının Sebebi Şu­dur : Şüphesiz Gasbda Mülk, Gasb Vaktinden İtibaren Sabit Olur. Emâ­nette İse, O, Başkasının Mülkünde Boğazladığından Gâsıb Olur. Hidâye, Kâfî Ve Diğer Muteber Kitaplarda Böyle Zikredilmiştir.

Sadr'uş-Şerîa (Rh.A.) : O, Yatırmak Ve Ayağını Bağlamak Gibi Bo­ğazlamanın Mukaddemâtı (Öncesi Yapılan Fiiller) İle Gâsıb Olur. Bu Du­rumda O, Boğazlamadan Önce Gâsıb Olur» Demiştir.

Ben Derim Ki: Gasbın Hakikati - Nitekim Yerinde Anlatılmıştır -Haklı Olan Elin (Mâlikiyetin) Yok Edilmesi Ve Haksız Olan Elin İsbâtı (Varlığı) Dır. Yatırıp Ayaklarını Bağlamanın Gayesi Haksız Elin (Mâli­kiyetin) İsbâtıdır. Halbuki Bununla Haklı Olan Elin İzâlesi Sabit Olmaz. Haklı Elin İzâlesi (Yok Edilmesi) Ancak Boğazlamak İle Hâsıl Olur. Nite­kim Cumhûr-U Fukahâ Bunu Kabul Etmişlerdir. [2]

 

 

Boğazlanan Hayvânlar Bölümü

 

Zebâih, Zebîha'nın Çoğuludur. Zebîha, Boğazlanmaya Elverişli Olan Hayvandır. Bu Durumda, Balık Ve Çekirge Bundan Hâriçtir. Çünkü Onlar Boğazlanmaya Elverişli Değildir. Öyleyse, İkisi De Boğazlanmaksızın He­lâl Olur. Buna Mütereddiye Ve Natiha Yâni Yüksek Yerden Düşen, Diğer Hayvanın Fiili İle Ölmüş Olan Ve Bunların Benzeri Dâhildir. Şu Halde, Boğazlama Bulunmadığı İçin Bunlar Helâl Olmaz.

Boğazlamak, Yenmeye Elverişli Olan Hayvanı Helâl Kılar. Çünkü Yüce Allah (C.C.);  «Ancak Boğazladıklarınız

Müstesna» [3] Buyurmuştur. Çünkü Boğazlamak, Temiz Olan Eti Pis Olan Kandan Ayırdığı İçin Helâl Olur. Yine Boğazlamak, Aynı (Zâtı) Pis Olma­yanı Da Temiz Kılar. Şu Halde, Boğazlamak Helâl Olmayı İfâde Ettiği Gibi, Yenmesi Caiz Olanın Ve Caiz Olmayanın Temizlenmesini De İfâde Eder. Çünkü O, Pis Kanı Temiz Etten Ayırmayı İfâde Eder.

Boğazlamak Da İki Çeşittir. Birisi Zarurîdir. Diğeri İhtiyaridir. Bo­ğazlamanın Zarurî Olanı, Bir Uzvu Yaralamaktır. Yakında Bunun Açıkla­ması Gelecektir.

İhtiyarî Olan Boğazlama, Boğazdan Kesmedir. Bu Boğaz, Gerdan İle Çene Arasındadır. Gerdan (Lebbe), Göğüsde Gerdanlık Yeridir. Lıhyeyn İse Çenedir.

Şayet Boğazlama, Boğazın Yukarısında Olan Düğümden Yukarıda Olursa Da Olur. «Düğümün Üstünde Yâni Yukarısında Boğazlama Olmaz» Diyen De Vardır. Câmiu's-Sağîr'de, «Boğazdan Kesmekde Mahzur Yoktur.

«Allah'ın  Size Öğrettiği, Av Edeblerinden Öğreterek Yetiştirdiğiniz Avcı Hayvanların Sizin İçin Tutuverdiklerinden De Yiyin...» [4]

Zira Resûlüllah (S.A.V.)De Sa'lebe' (R.A.) Ye Şöyle Buyurmuştur:

«Üzerine Allah İsmini Zikrederek Tâlim Görmüş Köpeğinle Avladığın Avın Etini Ye! Tâlim Görmemiş Köpeğinle Avladığın Avı (Diri İken) Yeti­şip Besmele İle Boğazlarsan Onu Da Ye!» [5]

Bu Hadîs-İ Şerifi Buhârî Ve Müslim Rivayet Etmişlerdir.

Bu Hususlardan İkincisi: Diş Veya Tırnak Sahibi Bîr Hayvanın Avın Bir Yerini Yaralamasidır. Bu Zahir Rivayettir. Hattâ Köpek Avı Boğup Ya­ralamazsa O Av Yenmez. İmâm A'zam' (Rh.A.) Dan Ve Ebû Yûsuf (Rh.A.) Dan; Yaralamanın Şart Olduğu Rivayet Edilmiştir.

Üçüncüsü : Diş Veya Tırnak Sahibi Hayvanı Bir Müslümanın Ya Da Kitabînin Göndermesidir. Yâni Milleti (Dini), Da'vâ Ve İtikâd Yönünden Tevhîd Olan Müslüman Gibi Biri Veya Da'vâ Yönünden Tevhîd Olup İti­kâd Yönünden Olmayan Kitabî Gibileri. Yakında Bunun «Boğazlanan Hayvanlar Bölümü» Nde Açıklaması Gelecektir. Bu Durumda, Eğer Do­ğan Veya Köpek Avın Ardından, Avcı Onu Göndermeden, Gidip Avı Yaka-Hyarak Öldürse Helâl Olmaz.                                                       

Dördüncüsü: Besmeleyi Söylemektir. Musannif Buna «Müsemmi-Yen» Sözü İle İşaret Etmiştir. Yâni Kasden Besmeleyi Terk Edenden Başka­sı Olduğu Halde Demektir. Bunda Asıl, Resûlüllah* (S.A.V.) İn Adiyy Biri Hatim'  (R.A.) E Söylediği Şu Sözdür:

«Sen Tâlim Görmüş Olan Köpeğini Gönderdiğin Ve Üzerine Allah'ın Adını Andığın Zaman O Avı Ye. Eğer Köpek O Avdan (Az Bir Şey) Yerse Sen Onu Yemeyesin.»

Beşincisi: Avın Kaçınıcı Ve Ürküp Korkan Olmasıdır. Musannif Bu­na, «Eti Yenilen Vahşî Mümteni' (Kaçınan) (Hayvan Üzerine Gönder­mek» Sözü İle İşaret Etmiştir.

Altıncısı : Tâlim Edilmiş Köpeğin Avladığının, Helâl Olmayan Kö­pek İle Müşterek Olmamasıdır. Meselâ : Muallem Olmayan Köpek Gibi, Veya Mecûsînin Köpeği Gibi, Veya Ava Gönderilmeyen Köpek Gibi, Veya Kasden Besmele Okunmadan Gönderilen Köpek Gibi.

Yedincisi: Köpeğin Gönderilmesinden Sonra Durmasının Uzamama­ğıdır. Çünkü Onun O Durması, Gönderilmesinden Sonra Uzarsa, Avlamak Göndermeye İzafe Edilmiş Olmaz. Ancak Eğer Gönderilmiş Olan Bir Pars Gizlenmiş Olursa Olur. Çünkü Avlanmakta Gizlenmek Parsın Hilesidir. Bu Takdirde Durup Beklemesi Göndermeye Muzâf Olur.

İmâm Şemsü'l-Eimme Es-Serahsî (Rh.A.), Şeyhi Şemsü'l-Eimme El-Hulvâiıî' (Rh.A.) Den Nakledip Demiştir Ki: Parsın Birtakım Güzel Huyları (Hasletleri) Vardır. Her Akıllının Parsa Ait O Güzel Huyları Al­maları Gerekir. Biri Şudur: Pars, Avlanırken Avı Elde Edinceye Kadar Gizlenir. Bu Gizlenmek Onun Hîlesidir. Şu Halde Akıllıya Yaraşan, Düş­mandan Gizlenip Fırsat Kollamaktır. Tâki, Kendisini Yormadan Gaye Elde Edilsin.                                   

O Huyun İkincisi Şudur: Pars Dövmek Ve Vurmakla Ta'lim (Terbi­ye) Kabul Etmez. Ancak Onun Yanında, Köpek Avdan Yeyip De Dövüldüğü Zaman O İşi Öğrenir. Bunun Gibi, Akıllıya Yaraşan, Başkasından İbret Alıp Uyanmaktır. Nitekim, «Mes'ud Kimse, Başkasından İbret Alan Kim­sedir.» Denilmiştir.                    

Üçüncüsü Şudur : Pars Pis Yiyeceği Almaz, Sahibinden İyi Et İster. Onun Gibi, Akıllıya Yaraşan Da Pis Ve Kötüyü Almayıp İyiyi Almaktır.

Dördüncüsü Şudur: Avına Üç Veya Beş Kere Hamle Edip Atılır. Eğer Avı Elde Ederse Eder, Edemezse Bırakır Ve Âdeta Başkasının İşi İçin Ben Kendimi Ölüme Atmam, Deı>. Her Akıllı Kişiye Yaraşan Bu Huylar İle Âmil Olmaktır.

Ta'lîm Edilmiş Köpek Üç Defa Avın Etini Yemeyi Terk Etmesiyle, Do­ğan Da Çağrıldığı Zaman Geri Dönmesiyle Bilinir. Bu, İbni Abbâs' (R.A.) Dan Rivayet Edilmiştir. Bir De, Köpeğin Bedeni Dövmeye Tahammül Eder; Bu Durumda, Avı Yemeyi Terk Edinceye Kadar Onu Dövmek Mümkün' Olur. Doğanın Bedeni Dövmeye Tahammül Etmez; Bu Durumda, Ta'lime Delâlet Eden Başka Bir Şey İle Yetinilir. Çünkü Doğanın Yaradılışında Bırakıp Kaçmak Vardır. Bunun Giderilmiş Olması, Çağrıldığında Geri Dönmesi İle Bilinir. Pars Ve Benzeri Hayvanın Ta'lîrni, Avı Yemeyi Terk Etmesi Ve Geri Dönmesi İle Bilinir. Yâni Pars Ve Benzeri Hayvan, Döv­meye Tahammül Edici Olup Âdetleri Avlamak Ve Kaçmaktır. Bu Bakım­dan, Parsda Yemeyi Terk Edip Da'vete İcabet Şart Kılınmıştır. El-İhtiyâr Adlı Kitâbda Böyle Zikredilmiştir.

Parsın Veya Köpeğin Yediği Avdan Yenmez. Zira Malûmdur Ki, Onun Öğrenmesi Avı Yemeyi Terk Etmek İledir. Nitekim, Yakında Şöyle Bir İzah Gelecektir : Pars Şayet Avdan Yerse Bilinir Ki, O Terbiye Edilmemiş­tir. Böylece Onun Avı Haram Olur. Doğan Bunun Aksinedir. Zira Şu Bi­linen Bir Husustur Ki, Şüphesiz Doğanın Öğrenmesi Avı Yemeyi Terk Et­mek İle Değildir. Böyle Olduğu İçin De Aksi Cehline Delil Olmaz.

Zikredildiği Gibi, Köpek Ve Parsın Üç Kereden Sonra Yediği Avdan Ve Yine Üç Kere Yemeyi Terk Edip De Yediğinden Sonra Avladığı Avdan, O Köpek Üç Kere Avı Yemeyi Terki Öğreninceye Kadar Yenilmez. Yine Terk-Den Sonra Yediği Avdan Önce Olan Avdan, Eğer Avcının Mülkünde Bulu­nuyorsa, Yenilmez. Çünkü Kalmayıp Tükettiği Şeyde, Mahalliyet Yok Ol­duğu İçin Hürmet Zahir Olmaz. Yine, Sahrada Olup Da Elde Edilmiş Ol­mayan Avda Hürmet (Harâmlık) İttifâkan Sabittir. Avcının Evinde Elde Edilen (Bulunan), İmânı A'zâm' (Rh.A.) A Göre Haram Olur. İmâmeyn (Rh.Aleyhimâ) Ayrı Görüştedir.

Sadru'şrŞerîa (Rh.A.) Demiştir Ki: Köpek Avı Yese Malûmdur Ki, O Köpek Terbiye Edilmiş Köpek Değildir. Bu Durumda Zikredilen Yeme­den Önce Onun Avladığı Şey Câhil Köpeğin Avı Gibidir. Öyleyse, Avcının Mülkünde Bulunuyorsa Haram Olur.

Silâh Atmak Suretiyle Avlamanın Helâl Olması İçin Besmele Okumak Ve Besmeleyi Kasden Terk Etmemek Şart Kılınmıştır. Ayrıca, Yaralamak Da Şart Kılınmıştır. Çünkü, Resûlüllah (S.A.V.) Adiyy Bin Hatim' (R.A.) E Hitaben :

«Sen Okunu Attığın Zaman Onun Üzerine Allah'ın Adını An. Eğer Avı Ölmüş Bulursan O Avı Ye. Ancak Eğer Onu Su İçine Düşmüş Bulurda, Onu Su Mu, Yoksa Senin Okun Mu Öldürdüğünü, Ayıramazsan Yeme.):

[6] Buyurmuştur.

Eğer Av, Oku Yüklenip Kaybolursa, Avı Aramayı Bırakıp Oturmamak Şart Kılınmıştır. Yâni Bir Avcı Ava Okunu (Mermisini - Fişeğini) Attığı Zaman Onun Okunu (Mermisini - Fişeğini) Yüklenip Avcının Gözünden Kaybolsa, Eğer Avcı O Ava Ölü Olduğu Halde Yetişmiş Ve Okunu Attıkdan Sonra O Avı Aramayı Bırakıp Oturmamış İse, Çaba Harcadığı İçin O Avın Yenmesi Helâl Olur. Şayet Avı Aramak Gücünde Var İken, Oturup Ondan Sonra Aramış İse, Haram Olur. Zira, Resulüllah (S.A.V.) :

«Belki O Avı Yeryüzünün (Arzın) Hevâmmı [7] Öldürmüştür.» Buyur­muştur.

Eğer, Avı Almak İçin Gönderilen Kimse Veya Oku (Mermiyi) Atanın Kendisi O Ava, Henüz Boğazlanmış Hayvanın Canlılığından Daha Kuvvet­li Bir Canhlıkda İken Yetişmiş İse, Boğazlamak Suretiyle Helâl Olur. Eğer Avın Canlılığı Boğazlanmışın Canlılığı (Hayâtı) Gibi İse, Boğazlanması Vâcib Olmaz. Hatta, Boğazlamaksızm Caiz Olur. Böyle Canlılığa İtibâr Yok­tur. Fakat Yüksek Yerden Düşen Av Veya Bir Ağaç İle Vurulan Veya Bo­ğulan Veya Bir Diğer Hayvanın Boynuzu İle Vurulan Veya Kurt Karnını Yarmış Olup Da Onda Hayat Eseri Olan Ve Hastalanmış Bulunan Koyun - Ki Fetva, Onda Hayât, Az Da Olsa, Muteberliği Hususundadır - Az Bir Can­lılık  (Hayât)  Var İken Boğazlansalar Hepsi Helâl Olurlar. Çünkü Yüce Allah (C.C.)   «...Ancak Boğazladıklarınız Müstesna...»  [8] Buyurmuştur.

Avcının Boğazlamaya Gücü Var İken, Boğazlamayı Kasden Terk Edip Av Ölmüş İse Haram Olur. Çünkü Avın, Boğazlanmış Hayvanın Canlılığın­dan Daha Kuvvetli Canlılığa Sahib Olduğu Zaman Boğazlanması Vâcib-Dir. Şayet Avcı Onu Boğazlamayıp Bırakırsa Haram Olur. Eğer Avcı Boğaz-Lamakdan Âciz Olursa, Zahir Rivayette Yine Haram Olur. Çünkü Acz Bu Gibi Şeyde, Haramı Helâl Kılmaz. Ancak, «Helâl Olur,» Diyen De Vardır.

Bu, İmâm A'zam' (Rh.A.) Dan Ve Ebû. Yûsuf (Rh.A.) Dan Rivayet Edil­miştir Ve Aynı Zamanda İmâm Şafiî' (Rh.A.) Nin De Sözüdür.

Ya Da Bir Mecûsî Köpeğini-Ava Gönderip Bir Müslüman Da O Köpeği Teşvik Ettiğinde Köpek İtaat Ederse, Yâni Müslüman, Köpeğe Seslenmek Suretiyle Tahrik Ve Teşvik Edip Köpek Hızlansa, O Av Haram Olur.

Ya Da Mi'râz, Eni İle Vurup Öldürürse, O Av Haram Olur. Mi'râz : Bir Yeleksiz (Tüysüz) Oktur. Bunun Mi'râz Diye Adlandırılmasının Sebebi, Atıldığında Ava Eni İle İsabet Etmesidir. Eğer Onun Ucunda Keskinlik Olup Da Onunla İsabet Ederse, Helâl Olur.

Ya Da Avı, Taşdan, Topraktan Veya Başka Şeyden Yapılmış Keskin­liği Olan Ağır Bunduka (Saçma Veya Mermi) Öldürürse, O Av Haram Olur.

Bunun Haram Olması, Ağırlığı İle Öldürmesi İhtimâlinden Dolayıdır. Hattâ Bunduka Hafif Olup Onda Keskinlik Olursa, Avın Ölmesinin Yarala­makla Olduğu Kesin Olduğu İçin Helâl Olur.

Ya Da Avcı Ava Ok Atıp Av Suya Düşerse, Avı Su Öldürmüş Olmak İh­timâli Olduğu İçin Haram Olur. Nitekim Bu, Hadîs-İ Şerîfde Zikredilmiş­tir. Veya Av Duvar Üzerine Düşüp Veya Dağ Üzerine Düşüp Oradan Yer Üzerine Düşerse Haram Olur. Çünkü Bu Durumda O, Düşüp Yuvarlana­rak Ölmüş Bir Avdır. Eğer Av Önce Yer Üzerine Düşerse, Bunu Önlemek İmkânsız Olduğu İçin Yenir. Yine, Şayet Duvar Üzerine Veya Dağ Üze­rine Ya Da Bir Kaya Üzerine Düşüp Yuvarlanmazsa Yâni Düştüğü Yerde Kalırsa O Av Yenir. Yine, Bir Müslüman, Köpeğini Ava Gönderdiğinde Bir Mecûsî O Köpeğe Seslenerek Tahrik Ve Teşvik Eder, O Müslüman Da O Avı Alırsa Yenir.

Ya Da Köpeği Kimse Gönderin Ey İp Köpek Kendi Giderken Bir Müslü­man O Köpeğe Seslenmekle Tahrik Ve Teşvik Eder, Müslüman Da Avı Alır­sa, Yenmesi Helâl Olur.

Sözün Kısası Şudur Ki: Şayet Göndermek İle Tâhrîk Bir Avda Topla­nırsa, İtibâr Göndermeyedir. Eğer Gönderme Mecûsîden Ve Tahrik Müs-Lümandan Olursa, Göndermek Mecûsîden Olduğu İçin, Av Haram Olur. Eğer Gönderme Müslümandan Ve Tahrik Mecûsîden Olursa Helâl Olur. Şayet Gönderme Bulunmayıp Tahrik Bulunursa; Bu Durumda Tahrik Müslümandari İse Helâl Olur, Mecûsîden İse Haram Olur.

Ya Da Köpek, Avcının Üzerine Gönderdiği Avı Almayıp Başka Avı Alır­sa, Köpeğe, Avcının Ta'ym Ettiğini Almayı Öğretmek İmkânsız Olduğu İçin, O Av Yenir.

Eğer Avcının Köpeği Bir Ava Gönderildiği Zaman, O Avı Öldürdük-Den Sonra Bir Başka Avı Da Öldürürse, Avın İkisi De Yenir. Nitekim Avcı Bir Ava Bir Ok Atıp Ona İsabet Ettikden Sonra Bir Başka Ava Da İsabet Etse, İkisi De Yendiği Gibi. Yine Böylece, Eğer Köpeği Bir Çok Ava Gönderip Bir Kere Besmele Çekse, Ne Kadar Av Yakalansa Hepsi Yenir. İki Koyunun Boğazlanması Bunun Aksinedir. Yâni Her Biri İçin Ayrı Ayn Besmele Çekilir.

Yine, Ok Atılıp  Bir Uzvu  Koparılan  Avın  Kendisi Yenir,  Koparılan Uzuv Yenmez. Çünkü Resûlüııah (S.A.V.) :

(İcanlıdan Koparılan Uzuv Ölüdür.» Buyurmuştur.

Yine Üçtebir Veya Üçtebirden Daha Çoğu Kuyruğu İle Beraber Ke­silen Av Yenilir. Yâni Avın; Başından Tarafı Üçtebir Ve Kuyruğundan Ta­rafı Üçteiki Olursa Veya Avın Başının Yarısı Ya Da Yarısından Daha Çoğu Koparsa Veya İki Parça Olursa, Bu Şekilde Olanların Hepsi Yenir. Çün­kü Bu Surette Boğazlanmış Olanın Hayâtının (Canlılığının) Üstünde Bir Hayât Da Yoktur. Resûlüııah1 (S.A.V.) İn, «Canlıdan Koparılan Uzuv Ölü­dür.» Kavli Şerifi Bunu İçine Almaz. Fakat Üçte İkisi Avın Başı Tarafında Ve Üçtebiri Kuyruğu Tarafında Olur İse Böyle Olmak, Üçteikisinde Boğaz­lanmış Olanın Hayâtı Üstünde Hayâtın İmkânından Dolayı, Zikredilenin Aksinedir. Avın Başının Yarısından Daha Azı Kesilse, Mezkûr İmkândan Dolayı Bu, Zikredilenin Aksidir.

Bir Kimse Bir Ava Ok (Veya Mermi Ya Da Saçma) Attığı Zaman Bir Başka Kimse De O Avı Öldürürse, Eğer Birinci Atıcı Avı Hayyiz-İ İmtina'-

Dan (Kendisini Av Olmaktan Meneder Şekilde Saklandığı Yerden) [9] Çıkarmış İse, O Av O İlk Atan Kimsenindir Ve İkinci Atıcının Öldürmesi Sebebiyle Haram Olur. Îkinci Atıcı, Birincinin Atmasiyle Yaralanmış Olması Hâlinde, O Avın Kıymetini Öder. Eğer Birinci Atıcı Hayyız-İ İmti­nadan Çıkarmamışsa Av İkinci Atıcınındır. Çünkü Onu İkincisi Avlamış­tır. O Av Helâl Olur. Zira O Avın Boğazlanması Mecburîdir. Nitekim Bu Husus İleride Gelecektir.

Eti Yenen Ve Yenmeyen Hayvanın Avlanması Caizdir. Çünkü Eti Yen­meyen, Domuz Ve Kurt Gibi Hayvanların Avlanması, Derisi Veya Kılı Veya Yeleği (Yelesi) İçin Faydalanma Sebebidir; Veya Onun Şerrini Defetmeye Sebebtir. Bunların Hepsi Meşrudur. (Ancak Domuz Ve Kurt Bizatihi Pis Hayvanlardandır.)  Avlamada Bizatihi Pis Olmayan Hayvanın Eti Temiz Olur. Çünkü Avlamak Hükmen Boğazlamaktır. Hattâ Onu Taşıyanın Na­mazı Caiz Olur. Her Ne Kadar (Bizatihi Pis Olmayanların) Eti Yenilmez-Se De, O Av Temiz Olduğundan Ona Pis Denilmez. Eti Gibi Derisi De Av­lanmakla Temiz Olur. Hattâ O'derinin Üzerinde Ve İçinde Namaz Kılmak Bile Caiz Olur. [10]

 

Av   Bölümü

 

Musannifin, Av Bölümünü Buraya Getirmesine Sebeb, Onu Hacc Bölümünde Zikrettiği İçindir.

S A Y D, Lûğat Yönünden Avlamak Ma'nâsındadır. Avlanan Şey (Ma-Sîd)   İn, Av  (Sayd)  Diye Adlandırılmasına Sebeb, Mef'ûlü Masdar İle İsimlendirmek İçindir. Arablar Arasında  (Üarbül Emîri) Yâni «Emfirin Dövdüğü Kimse» Dendiği Gibi.

Yırtıcı Hayvandan Diş (Zînâb), Kuşlardan Mıhleb (Tırnak) Sahibi Olanların Hepsiyle Sayd (Avlanmak) Helâldir. Mıhleb, Kuşun Tırnağıdır.

Mebsût'ta Şöyle Zikredilmiştir: «Zînâb» Ve «Zînııhleb» Den Maksad, Diş Ve Tırnak İle Avlanandır. Yoksa, Zînâb Ve Zîmıhleb'in Hepsi Değil­dir. Çünkü Güvercinin Tırnağı Ve Devenin De Dişi Vardır. Birincisi, Yâni Diş Sahibi Olan? Köpek Ve Pars*Gibi; İkincisi, Yâni Tırnak Sahibi Olan, Do­ğan Ve Yırtıcı Kuşlardan Bunların Benzeri Gibilerdir.

Eti Yenen Av Hayvanlarının Yenmesinin Caiz Olması İçin Bir Takım Hususlar (Umur) Şart Kılınmıştır. Eti Yenmeyen Av Hayvanları Bunun Aksinedir Ki, Onlardan Olan Avın Caiz Olmasında Bîr Şey Şart Değildir.

Yakında Bunun Açıklaması Gelecektir.

Bu Hususlardan Biri, O Dişi Ve Tırnağı Olan Hayvanın Avlamak Şek­lini Bilmesi Di R. Çünkü Yüce Allah (C.C.) Şöyle Buyurmuştur.

Hepsi Yâni, Ortası, Yukarısı Ve Aşağısı Birdir,» Denmiştir.  Bunda Asıl Olan Resûlüllah' (S.A.V.) İn :

«Boğazlama Gerdan İle Çene Arasındadır.» Diye Buyurduğu Kavli Şerifidir. Bu Hadîsi Şerif, Düğümden Önce, Boğazın Yukarısından Kesme­nin Caiz Olmasını Gerektirir. Çünkü Düğümün Yukarısı, Her Ne Kadar Düğümden Önce İse De Gerdan İle Çenenin Arasındadır. Şayet Boğazın Düğümü, Göğsü Tâkib Eden Tarafda Kalırsa, Bu Boğazlama Helâldir, Di­yen Kimse İçin Bu Açık Delildir. Mebsût'un Rivayeti De Ona Müsâade Eder. Fakat «El-Zahîre» Adlı Kitabın «Zebâih» Bölümünde; «Boğazla­ma Boğazın Üst Tarafından Olursa Helâl Olmaz»- Diye Açıklanmıştır. Yine Semerkand Bilginlerinin Fetvalarında Da «Helâl Olmaz; Çünkü Bu Boğazlama, Boğazlama Yerinden Başka Yerden Boğazlamadır» Denmiş­tir. Halbuki Bu, Hadîs-İ Şerifin Zahirine Muhaliftir. Nitekim Bu, Geçen Hadîsde Görülmektedir. Bir De; Gerdan İle Çenenin Arası Damarların Top­lanıp Aktığı Yerdir. Bundan Dolayı, U Arada Kanın Akması En Güzel Şe­kilde Hâsıl Olur. Bu Durumda, Küllün Hükmü Müsâvî Olmuştur. Gırtlak' (Düğüm) A İtibâr Yoktur. El-İnâye'de Böyle Zikredilmiştir.

Hayvanın Damarları; Hulkûm, Merî' Ve Vedecân'dır. Muğribu'1--Ğa'ya Göre Hulkûm; Nefesin Geçtiği Yerdir (Yâni Nefes Borusudur). Meri; Yemeğin Geçtiği Borudur. EI-Hidâye'de Hüküm Bunun Aksinedir. Şöyle Ki: Hayvanın Boğazlanması, Hulkûmun Yâni Nefes Borusunun Ve Me-Rî'in Yâni Yem Borusunun Damarlarını Ve İki Şah Damarım Kesmektir.

Boğazlama Bu Dört Damardan Üç Damarı Kesmekle Helâl Olur. Han­gi Üç Olursa Olsun Çoğu, Tamâmı Yerine Geçirmek Bakımından Helâl Olur.

Evdâc [11] Denilen Damarları Kesip Kan Akıtan Her Âlet İle - Ki Gerek Kamış Kabuğu Olsun Ve Gerekse Keskin Taş Olsun - Kesmek Helâl Olur. Ancak Diş Ve Tırnak İle, Bunlar Yerlerinde Kâim İken Boğazlanırsa, Helâl Olmaz. Çünkü Resûlüllah (S.A.V.) :

(Ma Hadehale'z-Zufri Ves'sinni) «Tırnak İle Dişden Başka» Buyurmuştur. Çünkü Bu İkisi İle Boğazlamak Câhiliyyet Devrinde Câri Ve Habeş Kavmi­nin Âdetleri İdi.

Yerlerinden Çıkarılmış Diş İle Veya Tırnakla Boğazlamak Mekruh-Dur. İmâm Şafiî' (Rh.A.) Ye Göre, Bizim Rivayet Ettiğimiz Hadîs-İ Şerif -Den Dolayı Haram Olur. Biz Onu, Onların Yerlerinde Kâim Olmalarına Hamlederiz. Çünkü Habeş Kavminden Sâdır Olan Budur.

Hayvanı Yatırmazdan (İnce Bıçağı Keskinletmek Mendûbdur. Bıça­ğı, Hayvanı Yatırdıktan Sonra Bilemek Mekruhtur. Çünkü Bu Hususta Sahâbe-İ Kîrâm'ın Kavli Vardır. Bu, Boğazlanan Hayvana Yumuşak Dav­ranmak İçindir.

Hayvanı Ayağından, Kesileceği Yere Çekip Sürümek Mekruhtur. Hayvanı Ensesinden Kesmek De Mekruhtur. Eğer Boğazladıkdan Sonra Diri Kalırsa Damarları Kesilir. Tekrar Boğazlanmakla Ölmüş Olması Se­bebiyle Helâl Ve Mekruh Olur. Çünkü Bu Surette Gereksiz Şekilde Hay­vana Çok Acı Vermek Vardır. Zira, O, Yaralanıp Sonra Damarları Kesil­miş Gibi Olmuştur. Eğer Damarlarını Kesmezden Önce Canlı Değilse, O Boğazlanmış Hayvan Haram Olur. Çünkü O Hayvan Boğazlanmadan Ön­ce Ölmüştür.

Nah'da Mekruhtur. Yâni Onu Murdar İliğe Varıncaya Kadar Şiddetle Kesmektir. Buna Farsçada «Harâm-I Nıagz» Denir.

Hayvanın Acısı Dinmezden Önce Derisini Yüzmek Mekruhtur. Bo­ğazlayan Kimsenin Kıbleye Doğru Yönelmeyi Terk Etmesi De Mekruhtur. Fakat Boğazlanan Hayvan Helâl Olur.

Boğazlanmış Hayvanın Helâl Olması Hususunda, Boğazlayanın Müs­lüman Olması Ve Eğer Boğazlanan Hayvan Av İse, Harem'in Dışında Ol­ması Şart Kılınmıştır. Veya Boğazlayan Kimsenin Kitabi Olması Şart Ki-Hnmiştır. Çünkü Kitabî [12] Tevhîd İddia Eder. Bunda Asi Olan, Yüce Allah1  (C.C.)  İn, : «Ancak Boğazladıklarınız Müstesna» Kavli Şerifidir.

Ve Yine «...Kendilerine Kitap Verilmiş Olanların Yiyeceği Sizin İçin Helâldir...» [13] Âyet-İ Kerîmesidir. Bununla Kasdedilen, Onlar Tarafından Boğazla­nıp Yenen Yiyecektir. Çünkü Yüce Allah (C.C.) Ehm Kitabı Anmak SûRetiyle Ayırmıştır. Balık Ve Diğerleri Gibi, Boğazlanmayan Yiyeceklerde Kitabî Ve Mecûsî Eşittir.

Boğazlayıcı Veya Avcı, Gerek Zîmmî Olsun, Gerek Harbî Olsun; Gerek Kitabîden Ve Kitabîden Başkasından Doğmuş Olsun, Onun Avladığı Ve Bo­ğazladığı Helâl Olur. Çünkü Çocuk, Ana - Babanın Din Yönünden Hayırlı Olanına Tâbidir. Kâfî'de De Böyle Zikredilmiştir.

Boğazlayıcı; Zebîhanın (Boğazlanan Hayvanın) Helâl Olması İçin, Onun Üzerine Allah' (C.C.) İn Adını Anmak Gerektiğini, Boğazlamayı Yâ­ni Damarların Kesilmesini Ve Bunun Benzeri Şartlan Bilmeli Ve Damar* Lan Kesmeye Kadir Olup Boğazlamayı Güzel Yapmalıdır. O Boğazlayıcı Gerek Mecnûn Olsun Ve Gerekse Çocuk Olsun, Caizdir. Çünkü Mecnûn Veya Çocuk Şayet Besmele Çekmeyi Ve Boğazlamayı Bilirlerse Ve Kesme­ye Kadir Olurlarsa, Âkil Ve Bâîiğ Gibi Olurlar. Yine Boğazlayıcı Gerek Ka­dın Olsun, Gerek Sünnetsiz Olsun Ve Gerekse Dilsiz Olsun, Caizdir.

Putperestin, Meclisinin  Ve  Mürtedin  Boğazladığı  Hayvan Haram Olur. Çünkü Mürtedin Dini Yoktur. Zira O Üzerinde Bulunduğu Dini Terk Etmiştir; Geçtiği Dinde İse Bırakılamaz. Kitabî Bunun Aksinedir. Dînin­den Başkasına Geçmiş Olsa, Bizim Nazarımızda O, Geçtiği O Dinin -Liki Kabul Edilir. Boğazlama Sırasında Onun Tâbi Olduğu Dine İtibâr Edilir. Hattâ Bir Yahûdî Ve Bir Nasrânî Mecûsî Olsalar, Onların Avla­dığı Ve Boğazladığı Helâl Olmaz. Çünkü Bu Temelden Mecûsî Gibidir. Eğer Mecûsî, Yahûdî Veya Nasrânî Olsa, Onun Boğazladığı Ve Avladığı Yenir. Temelden, O Yahûdî Veya Nasrânî Gibidir. Kâfide Böyle Zikredil­miştir.

Besmeleyi Kasden Terk Eden Kimsenin Boğazladığı Hayvan Haram Olur. Eğer Unutup Terk Ederse, Boğazladığı Helâl Olur. İmâm Şafiî (Rh.A.), İki Şekilde De Helâl Olur, Demiştir. İmâm Mâlik (Rh.A.) İse, İki Şekilde De Haram Olur, Demiştir.

Eğer Boğazlayan Kimse Allah' (C.C.) İn Adını, Başkasını Atf Ederek Zikrederse, Haram Olur.

(Bismillâhi Ve İsmi İülânin Ev Fülânin Yâni «Allah'ın Adıyla Ve Fülânın Adıyla Veya Fülân İle Başlarım» Demek Gibi. Çünkü O, Boğazlanan Hay­vanı Allah' (C.C.) Dan Başkasının Adıyla Kesmiştir. Binâenaleyh, Bura­da Tecrid [14] Mevcûd Değildir, Tecrîd İse Şarttır.

Boğazlayan Kimse Başkasını Besmeleye Atıfsız Vasi Ederse, Mekruh Olur, Haram Olmaz. (Bismillah!

Muhammedün Resûlüllahi) Demek Gibi. Çünkü Burada Atf Olmadığı İçin Ortaklık Mevcûd Değildir. Bu Durumda, O Boğazlanan Hayvan Mu-Hammed (S.A.V.) İçin Olmamıştır. Fakat Sûreten Yakınlık Bulunduğu İçin Mekruh Olup Haram Suretinde Tasavvur Edilir. Bu Zikredilen, Boğaz­layan Kimse Şayet Muhammed (S.A.V.) Lâfzını «Ötüre» Okursadir. Eğer «Esire» Veya «Üstün» İle Okursa Bu Takdirde Haram Olur. Gâyet'ul-Be-Yân'da Böyle Zikredilmiştir.

Şayet Hayvanı Boğazlayan Kimse, Besmeleyi Çekmeden Ve Hayvanı Yatırmadan Önce, Manen Ve Sûreten Başkasını Allah' (C.C.) İn Adından Ayırırsa, Meselâ Dua Etmek Gibi, Bunda Mahzur Yoktur. Çünkü Rivayete Göre, Resûlüllah (S.A.V.), Birini Kendisi İçin, Diğerini Ümmeti İçin Ol­mak Üzere İki Güzel Koç Boğazlamış Ve İkisini De Keseceği Zaman Kıble­ye Doğru Yöneltip Şöyle Buyurmuştur :

(Veccehtü Vechiye Lillezî F A Taraş 'Semâ Ti Val Arda Hanîfen Vemâ Ene Minel Müşrikine, İnne Salâtî Ve Nüsükî Ve Mahyâye Ve Memâtî Lil-Lâhî Rab Bil Âlemine, Lâ Şerikelehu Ve. Bizâlike Ümirtü Ve Ene Evvelül Müs-Limîn)

«Ben Yüzümü, Gökleri, Yeri Yaratan (Allah) 'A, Doğruya (Hak Di­ne) Yönelerek Çevirdim. Ben Müşriklerden (Puta Tapanlardan) Deği­lim. [15] Namazım, İbâdetlerim (Kurbânım), Hayâtım Ve Ölümüm, Âlem­lerin Rabbi Allah İçindir. O'nun Hiç Bir Ortağı Yoktur. Bana Böyle Erar-Olundu Ve Ben Müslümanların İlkiyim [16]

Ondan Sonra Boğazlayıp Ve Boğazlarken De, ( (Bismillâhi Vallâhu Ekber) Demiştir.

Yine Boğazladıktan Sonra (Allahümme Takabbel Min Fülânin) «Ey Allah'ım Bunu Fülândan Kabul Eyle» Demekde De Mahzur Yoktur. Çünkü Nebi* (S.A.V.) İn Boğazladık-Dan Sonra :

(Allâhümnıe Tekabbel Hâzihî An Ümmeti Mu Ha Mm Edin  Mtmmen Şehide Leke Bil Vahdâniyyeti Veliye Bil Belâği)

«Ey Allah'ını Bunu, Sen'in Vahdâniyyetini (Birliğini) Ve Benim Teb­liğimi   (Risâletimi)   Kabul Eden  Ümmet-İ Muhammed'den Kabul Eyle.»

Dediği Rivayet Edilmiştir.

Tesmiyede (Allah Adını Söylemekde) Şart Olan, Duâ Ve Başka Şey Ka­rıştırılmamış Hâlis Zikirdir.

Boğazlayan Kimsenin (Allahümmağiirlî)

«Ey Allah'ım Beni Mağfiret Et.» Diyerek Boğazladığı Hayvan Helâl Ol­maz. Çünkü Bu, Hâlis Duadır. Tesmiye Kasdi İle «El-Hamdü Lillâh Ve Sübhâne'llâh» Demek, «Allahümmağfirlî» Demek Gibi Değildir. Çünkü -Bu Hâlis Zikirdir.

Şayet Hayvanı Boğazlayan Kimse, Boğazlarken Aksırıp «El-Hamdü Lillâh» Dese, Tesmiye Kasdı Olmgdığı İçin Helâl Olmaz. Meşhur Olan, YâNi Dillerde Kullanılan  (Bismillâhi VallâHu Ekber) Demekdir. Bu, İbni Abbâs' (Rh.Anhümâ) Dan Nakledilmiştir. Devenin Nahrı Mendûb, Zebhi İse Mekruhtur. Sığır İle Koyunun Nahrı Mekruh, Zebhi Mendûbdur. [17] Geçen İki Surette Mendûb Olması Tevarüsen (Nakledilegelen) Sünnete Muvafık Bulunması Ve Nahr Yerinde Damarların Toplanmış Olmasından Dolayıdır. Sığır İle Davarda İse Da­marların Toplanması Zebh Yerinde Olduğu İçindir. Kerahet De Sünnete Muhalefeti Sebebiyledir. Bu Kerahet, Bulunan Bir Ma'nâdan Dolayıdır. Binâenaleyh Cevazı Ve Helâl Olmayı Menetmez.Evcilleşmiş Olan Av Boğazlanır. Deve, Sığır Ve Koyun Gibi Dört Ayak­lı Olup Vahşet Hâsıl Eden Veya Bir Kuyuya Düşüp Boğazlanması Müm­kün Olmayan Hayvanı Yaralamak Kifayet Eder. Çünkü Acz Ânında İh­tiyarî Boğazlamadan Iztırârî (Mecburi) Boğazlamaya Geçilir. Nitekim Bu Husus Daha Önce Geçti. Acz İse İkincide Mevcûddur, Birincide Mev-Cud Değildir.

Bir Koyun Şehrin Dışına Kaçtığında Yaralamak Onu Helâl Kılar; Şe­hir İçine Kaçtığında, Yaralamakla Ölürse Helâl Olmaz. Çünkü O Nefsini Müdafaa Edemez. Âdeten Şehir İçine Kaçanın İse Yakalanması Müm­kün Olur. İhtiyarî Boğazlamakdan Acz De Gerçekleşmiş Olmaz. Şehrin Taşrasına Kaçan Bunun Aksinedir. Şehrin İçi, Sığır Ve Deve Hakkında Şehrin Dışı Gibidir. Çünkü Bunlar Kendilerini Müdafaa Ederler. Bu Du­rumda Onların Yakalanmalarına Güç Yetmez. Eğer Onlar Şehir İçine Kaçarlarsa, İhtiyarî Boğazlamaktan Acz Gerçekleşmiş Olur.

Hayvanın İnsana Saldırması, Kaçmak Gibidir. Eğer Bir Kimse Hayva­nı Yakalamaya Kadir Olmaz Ve Üzerine Saldırıp Onu, Boğazlamayı Mu-Râd Ederek Öldürürse, O Hayvanın Yenmesi Helâl Olur.

Anası Boğazlanmakla Karnından Çıkan Yavru Boğazlanmış Olmaz.

Hattâ Bir Deve Veya Bir Sığır Veya Bir Koyun Boğazlandığı Zaman Kar­nından Bir Ölü Yavru Çıksa Yenmez.

Parçalayıcı Dişi Olan Yırtıcı Hayvanın Ve Tırnaklı Olan Kuşların Yen­mesi Helâl Olmaz. Bu İki Cins Hayvandan Maksad : Dişi İle Avlanan Hay­van İle Tırnağı İle Avlanan Hayvandır.

.Haşerât Da Yenmez. Haşerât: Yeryüzü Hayvanlarının Küçükleridir.

Ehlî Olan Eşeklerin De Etinin Yenmesi Helâl Olmaz. Yaban Eşeğinin Yenmesi İse Helâldir. Katırın Ve Atın Yenmesi De Helâl Olmaz. Îmânı Ebû Yûsuf (Rh.A.) İle İmâm Muhammed' (Rh.A.) E Göre, Atın Yenmesi He­lâl Olur. Bir Kavle Göre; İmâm A'zâm' (Rh.A.) Nazarında Atın Keraheti, Kerâhet-İ Tenzîhiyyedir. Çünkü Bunun Ma'nâ Yönünden Keraheti, De­ğerli Olduğu İçindir. Yenmesinin Mubah Olmaması, Cihâd Aracı Azal­masın Diyedîr. Bundan Dolayı Onun Artığı Temizdir. Bu Zahir Rivayettir Ve Sahih Kavil De Budur. Fahru'l-İslâm (Rh.A.) Ve Ebû'1-Muîn (Rh.A.), «Cami'» 1 Erinde Böyle Zikretmişlerdir.

«Atın Yenmesinin Keraheti, Tahrîmiyyedir» Diyenler De Vardır. Ab-D Ur Rahim El-Kirmanı' (Rh.A.) Den (Allah Ona Rahmet Eylesin) Şöyle De­diği Hikâye Edilmiştir : «Ben Bu Mes'elede Tereddüd Ediyordum. Bü'yâda İmâm A'zam (Rh.A.) Hazretlerini (Yüce Allah Ona Rahmet Eylesin) Gör­düm. Bana, Abderrahîm, Onun Keraheti, Kerâhet-İ Tahrîmiyyedir» Dedi. Hidâye Sahibi De Bunu Kabul Etmiştir, Tmâm Hasan (Rh.A.), İmâm A'zam' (Rh.A.) Dan Atın Artığının Kerahetini Rivayet Etmiştir. Nitekim Atın Sütünün Durumu Da Böyledir. Bir Kavle Göre; «Sütünde Mahzur Yoktur» Denmiştir. Çünkü Atın Sütünü İçmekte Cihâd Aracım Azaltmak Yoktur. Kâfide Ve Hidâye'de' De Böyle Zikredilmiştir.

Sırtlan, Tilki Ve Kelerin De Yenilmesi Helâl Olmaz. Bunda İmâm Şa­fiî (Rh.A.) Ayrı Görüştedir. Eşek Arısı, Kaplumbağa Ve Leş Yiyen Beyazlı - Siyahlı Karga Ve Siyah Kuzgun Kargasının Da Yenilmesi Helâl Olmaz. Filin, Köstebeğin Ve Gelinciğin De Yenilmesi Helâl Olmaz. Doğması Ve Yaşaması Suda Olan (Mâî) Hayvanın Da Yenilmesi Helâl Olmaz. Ancak SemekTâf Î Olmayan, Yani: Suda Ölmeyip Su Yüzüne Çıkmayan Balüç Helâldir. ŞemekTâfî: Sebebsiz, Eceli İle Su İçinde Ölüp Sonra Su Üzerin­de Görünen Balıktır. [18] Bizim Ashabımız (Müctehidlerimiz), Mutlak Hayvan-I Mâîyi (Su Hayvanı) Kerih Görmüşlerdir. Ancak «Su İçinde Se­bebsiz Ölmeyen Balık Helâldir» Demişlerdir, Tbn Ebî Leylâ (Rh.A.), İmâm Mâlik (Rh.A.) Ve Îmânı Şafiî (Rh.A.) Hayvân-I Mâî'yi Mubah Görmüş­lerdir. Mâlikiyye'den Bazıları «Su Samurunu, Yunus Balığım Ve Su İnsa­nını İstisna Edip Helâl Olmaz» Demişlerdir. [19] Burada İhtilâf Satmak­ta Ve Yemekde Birdir. Bize Göre, Bahkda Asi Olan Şudur: Bir Sebeble Ölen Balık Helâldir Ve O, Yakalanmış Gibidir. Sebebsiz Ölen Balık İse, SemekTâfî Gibi, Helâl Olmaz.

Eğer Btr Balığa Vurulup Onun Bir Parçası Kopsa, Ondan Kopmuş Olan Ve Geri Kalan Yenir. Çünkü Onun Ölümü Sebeble Olmuştur. Diriden Ko­partılan, Her Ne Kadar Ölü İse De, ,Onun Ölüsü Helâldir. Çünkü Hakkın­da Hadîs-İ Şerif Vardır.

Balığın Karnında Bir Diğer Balık Bulunursa, O Da Helâldir. Çünkü Yerin Darlığı Onun Ölümüne Sebebdir. Yine Su Kuşlarından Biri Balığı Öldürse Veya Bir Su Küpünün İçinde Ölse Veya Suyun İçinde Bir Daracık Yerde Toplanıp Yerden Çıkmaya Kadir Olmasalar, - Halbuki Onlar Avlan­madan Yakalanabilir Durumdadırlar - Ve Orda Ölseler, Yenilir. Çünkü Mekânın Darlığı Onların Ölümüne Sebebdir. Şayet Balıklar, Ağdan Kur­tulmaya Kadir Olmadıkları Halde, Ağda Ölseler Yenir. Ya Da Balıklar Ye­sin Diye Suya Bir Şey Atılıp O Sebeple Balık Ölse Veya Balık Suya Bağla­nıp O Sebebic Ölse Ya Da Su Donup Balık Buzun Aralığında Ölse, Yine Yenir. Eğer Balık Suyun Sıcaklığı Veya Soğukluğu İle Ölse, Bir Rivayette Yenir. Çünkü Ölümüne Sebeb Vardır. Bir Rivayette De Yenmez. Çünkü Su Sıcak Ve Soğuk Olmakla Balığı Öldürmez. Kâfî Ve.Nihâye'de Böyle Zik­redilmiştir.

Kalkan Ve Yılan Balığı, Yenilen Balıklardandır. Musannifin, Bunun İkisini Ayrıca Zikretmesinin Sebebi, İmâm Muhammed' (Rh.A.) Den Muğrib'de Nakledilen Şeyin Zayıflığına İşarettir Ki, Ondan, Kalkan Balı­ğı İle Yılan Balığından Başka Bütün Balıklar Helâldir, Diye Nakledilmiş­tir. Gâyetu'l-Beyân'da Da Denmiştir Ki: Râfizîlerden Bâzısı Ve Ehl-İ Ki-Tâb, Kalkan Balığını Yemeyi Kerih Görürler Ve Derler Ki: Şüphesiz Kal­kan Balığı Deyyus İdi, İnsanları Dişisine Da'vet Ederdi. Bu Sebebden O, Kalkan Balığına Çevrildi.

Çekirge Ve Balığın Çeşitleri, Boğazlamaksızın Helâldir. Fakat İkisi Arasında Fark Vardır: Çekirge Eceli İle Ölürse Yenir. Balık Bunun Aksi­nedir. Nitekim Daha Önce Anlatıldı. Bir Adam, Yerde Dirisi De Ölüsü De Olduğu Halde Yerden Bir Çekirge Alıp, O Hususta Hz. Ali' (R.A.) Ye Sor­duğunda Hz. AH (R.A.) : «Onun Ijepsmi De Ye» Dedi. Bu Söz Onun Fesa­hat  Ve  Belagatından   Sayılmıştır.  ([20]

Ekin Kargası, Tavşan Ve Saksağan Boğazlamakla Helâl Olur. Yaşadı­ğı Bilinmeyen Bir Koyun, Boğazlanır Da Hareket Ederse Veya Kan Çı­karsa Helâl Olur. Eğer Yaşadığı Bilinmeyen Bir Koyun Boğazlanıp Hare­ket Etmezse Veya Kan Çıkmazsa, Yenilmesi Helâl Olmaz. Eğer Koyunun Diri Olduğu Bilinirse Helâl Olur. İsterse Hareket Etmesin Ve Kan Da Çık­masın. Çünkü Bu İkisinden Maksad Onun Yaşadığını Anlamakdır. Can­lı Olduğu Bilinince İkisine De İhtiyâç Kalmamış Olur. [21]

 



[1] Molla Husrev, Büyük İslam Ansiklopedisi1, Eser Neşriyat: 419.

[2] Molla Husrev, Büyük İslam Ansiklopedisi1, Eser Neşriyat: 419-421.

[3] BL. Mâide Sûresi (5); Âyet: 3.

[4] Mâide Sûresi (5), Âyet: 4.

[5] Buhârî, Müslim, İbnMâce, Ahmed B. Hanbel, Ebû Dâvûd, Nesâî.

[6] Müttefekun Aleyh.

[7] IhnEbî Şeybe, Taberânî (Mu'cem).

Hadîsi Şerifde Geçen Hevâmm Kelimesi Hâmme'nin Çoğuludur. Hâmme; Yılan Gibi Zehirli Olan Hayvan Demektir. Sinek Ve. Böcek Gibi Şeylere De Hâmme Denilir. (Haşerai)

[8] Bb. Mâide Sûresi (5); Âyet: 3.

[9] Hayyiz-İ İmin.. ' V,M Çıkarmak, Onu Ayaklarıyla Kaçıp Yahut Kanatlarıyla Uçup Savuşmak­tan Alıkoymaktır.

[10] Molla Husrev, Büyük İslam Ansiklopedisi1, Eser Neşriyat: 422-429.

[11] Vedec: Boyunda Şah Damarının İki Tarafında Olan Damardır. Tesniyesine (İkisine) Vede-Cân Denilir. Bunların Çoğulu Evdâc'dır.

[12] Kitabî: Tevhîd İnancını Muhafaza Ettiği Takdirde Semavî Kitaplardan Birine İnanan 2üm-Redir Ki, Bugün Bunlar Hıristiyan Ve Yahu Dilerdir. Elım Kitâb Tabiriyle Bunlar Kasdedilir.

Eğer Bunlar Allah' (C.C.). Dan Başka; Bir Şeyin Veya Varlığın İsmini Zikredexlerse Kestikleri Hayvan Yenmez. Meselâ, Hıristiyanlar Hayvanı Boğazlama Esnasında «Bismil-Lâhi» Yahut «Allahû Ekber» Demeyip «Bismi Rabbinel Mesih» (Mesîh Rabbımızın Adiy­le) Deyip De Keserlerse, Kestikleri Bu Hayvan Yenmez. (Nbnet-İ İslâm, (Kilâb-Üz Zebâih), Mehmed Zihni)

[13] Bk. Mâide Sûresi (5); Âyet: 5.

[14] Tecrid: Ayırmak, Hâlîs Kılmak; Allah' (C.C.) Dan Başkasını Çıkarmak, Kabul Etmemek (Sadece Allah (C.C.) Adını Zikretmek) Tir.

[15] Bk. En'âm Sûresi (6); Âyet: 79

[16] Bk. En'am Sûresi (6); Âyet: 162 - 163.

[17] Nahr: Bir Hayvanın Göğsü Üstünden Bıçak Vurup Boğaz Damarlarını Kesmektir. Zebh: Boğazlamak; Hayvanın Boğazına Bıçak Vurup Damarlarını Kesmektir.

[18] Suyun Yüzüne Sırt Üstü Gelen Balık Yenmez. Eğer Sırtı Yukarı İse Yenir. (Diirr-Ül Muhtar)

[19] Mâlikiyye'den Bâzılarının Sözünü Ettikleri; Kelbül-Ma' (Su Köpeği), Hıuzîr'tıl ' (Su Do­muzu) Ve İnsân'iil ' (Su İnsanı) Fıkıh Kitablannda Benat'ül ' (Su Kızları - Dişileri) Tabiriyle   Anlatılmıştır.  Bu  Hayvanlar Memeli  Oldukları  İçin  Diğer  Deniz  Hayvanlarının (Balıklar V.B.) Aksine Doğurarak Çoğalırlar. Bunlar Habis Olduklarından Etleri Yenmeyen Su Hayvanları Sınıfına Girerler.

Ancak, Yukarıda Zikrettiğimiz Bu Hayvanların Arabcadaki İsimlerinin Tam Karşılığı Olan Türkçe İsimler Hususunda Lügat Ve Diğer Kaynak Kitablarda Farklılıklar Görülmek­tedir. Bu Cümleden Olarak; Kelb'ul ' (Su Samuru Veya Kunduz), Hınzir'ul ' (Yunus Balığı Veya Domuz Balığı) Dır.

İnsân'iil ' (Su İnsanı) Denilen Hayvanın Hangi Deniz Hayvanı Olduğu Hususunda Kat'i Bir Tesbite Rastiayamadık. Kanaatimize Göre; İnsân'iil ' Denilen Hayvanın, Yu­karıda Saydığımız Memeli Deniz Hayvanlarının Dışında Kalan Deniz Güzeli Veya Fok Balığı Olması Muhtemeldir.

Ayrıca; Balina, Mors Ve Otari De Bu Sınıfa Giren Memeli Deniz Hayvaiuanndandır,

[20] «Hepsini <3# Ye» Cümlesindeki «Hepsi» İle «Ye» Arabca Aynı Şekilde Jazılır. Fakat Ma'-Nâları Ayrılır, İşte, Hz. Ali' (R.A.) Nin Sorulan Soruya Cevâbı Böyle Lâfızlarla İfâde Etmesi, Arabca Fesahat Ve Belagat San'atına Güzel Bir Örnek Teşkil Etmiştir.

[21] Molla Husrev, Büyük İslam Ansiklopedisi1, Eser Neşriyat: 430-438.

Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.33 saniye 14,855,533 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024