Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı Celal YILDIRIM

LAKİT - BİR YERE BIRAKILMIŞ SAHİPSİZ ÇOCUK.. 2

Çocuğu Atıp Terkeden Kimse : 2

Himayesine Aldığı Çocuğu Başkası Ondan Alabilir Mi?. 2

Terkedilen Çocuğun Velisi Kim Olabilir?. 2

Terkedilen Çocuğu Himayesine Alan, Bir Ücret Taleb Edebilir Mi?. 3

Terkedilmiş Çocuk Müslüman Sayılır : 3

Terkedilmiş Çocuğun Nesebi : 3


LAKİT - BİR YERE BIRAKILMIŞ SAHİPSİZ ÇOCUK

 

îslâm insanın unsuruna değer verir ve onun kendi kaderine ter-kedilmesini önler. Bunun için manevî birçok mükâfatlar va'detmek1e beraber yasal olarak da bazı hükümler 'koymuştur.

İslâm Hukukunda bir yere atılmış ölü veya diri çocuğa lakit denilir. Bunun iki sebebi 'düşünülebilir. Ya zinadan doğma olduğu için işlenen günahı örtmek amaciyle, ya da annesi, yoksa bir yakını tarafından besliyemiyecek endişesiyle cami, yol ve benzeri yerlere atılır.

Böyle bir çocuğa rastlıyan kimsede bazı şartlar aranır :

a) Önce âkil ve baliğ olması..

O halde aklî dengesi yerinde olmayan bir kimse ne kadar zengin rölursa olsun, rasladığı sahipsiz-terkedilmiş bir çocuğu alıp besliye-mez. Ergen olmayan kimseler de böyledir.

b) Rasladığı sahipsiz terkedilmiş çocuğu barındıracak normal gıdasını te'min edecek ve koruyacak bir güce sahip bulunması.. Ak­si halde alıp beslemesine cevaz verilmez.

c) Müslüman ve hür olması şart değildir.   Bu   bakımdan   bir gayr-i müslim vatandaş da yukarıda belirtilen iki şartı kendinde ta­şıyorsa, sözü edilen çocuğu alıp besliyebilir. Ancak çocuk temyiz ça­ğma gelince, yani dinler arasında farklı anlayacak çağa gelirse, o gayr-i müslim vatandaştan geri alınıp bir Müslümanın himayesine verilir.[1]

Bu hüküm Hanefîlere göredir. İmam Şâfü ve arkadaşlarına gö­re, çocuğa rasthyan kişinin akıl, baliğ, Müslüman olması ve güve­nilir ve âdil olarak tanınması şarttır. Aksi halde buna ehil değildir.

Gürüldüğü gibi, mezhep imamlarına göre, kimsesiz çocukların veya sokağa atılmış sahipsiz yavruların emin ellere teslim edilmesi şarttır. Çünkü yetişecek bir neslin dinî sınırlan tanımıyan kişilerin elinde yetişmesi cinayettir.

Bu bakımdan durumu, yaşayışı, ahlâkı ve karakteri iyi buinmi-yen veya günah işlediği şayi' olan kimselerin sözü edilen çocukları alıp himaye etmeleri sahih değildir. Alsalar bile, hakim veya devle­tin yetkili organları derhal müdahale edip çotuğu geri alır ve güve­nilir kişilere teslim ederler.

Sokağa terkedilmiş sahipsiz çocuğa rastlayan kimse onu hima­yeye ehil bole olsa, böyle bir çocuk bulduğunu yetkililere haber verip şahadette bulunmalıdır. Çünkü ileride bunu kendi öz evlâdı diye ta­nıtabilir. Bu ise dinimizce doğru değildir. Yani başkasına, ait çocuk sahipsiz bile kalsa, kimse onu kendi evlâdım diye tanıtamaz. Sadece Allah için besler, hali - vakti yerindeyse okutup evlendirir. Kur'ân-ı Kerîm'de «Onları babalarına nisbetle çağırın,» Duyurulmuştur. Diğer bir yerde «Onlar sizin dinde kardeşinizdir,.» denilmektedir.

Sahibi tarafından terkedilmiş bir çocuğa iki veya üç kişi birden rastlarsa, bunlardan ahlâkı daha güzel olup güvenilir ve malî im­kânları daha fazla olan tercih edilir. Hepsi de aynı seviyede kimse­ler ise, bu hâkimin vereceği kararla belirlenir. [2]

 

Çocuğu Atıp Terkeden Kimse :

 

Ne sebebple olursa olsun çocuğunu bir yere getirip terkeden kişi günahkârdır. Bir insanı himayesinden çıkarıp sokağa atmakla ke-bâîre kapı açmıştır. Böyle bir çocuğu alıp himaye etmek ise, fuka-hanın çoğuna göre, farz-i kifâyedir. Bir kısmına göre müstehabdır. Farz-i kifaye diyenlerin görüşünde büyük isabet vardır. Çünkü bir insam kurtarmak, sevapların en büyüklerindendir. Bir insanın zay-oîmasma göz yummak veya ilgisiz kalmak merhametsizliğin en kö-tüsüdür.

Diğer mezheplerde de hüküm böyledir. Hattâ bazısına göre, rast­layan ehil ise bu farzi- ayndir. [3]

 

Himayesine Aldığı Çocuğu Başkası Ondan Alabilir Mi?

 

İslâm Hukukuna göre, terkedüen çocuğa rasthyan kimse ehilse ve gönül rızasiyle çocuğu alıp himaye ediyorsa, o takdirde bir başka­sının «ben daha ehilim» diyerek çocuğu ondan almaya hakkı olmaz. Hâkime bile başvursa, hakim bu konudaki davayı reddeder.

Ancak çocuğu ilk bulan ehil kişi bir süre sbnra kendi rızasiyle onu yine ehil bdr kimseye verir, yani onun himayesine terkederse, ar­tık sonradan pişman bile olsa geri olmaya hak kazanmaz. [4]

 

Terkedilen Çocuğun Velisi Kim Olabilir?

 

Sahibi bilinmiyen ve bir yere terkedilmiş vaziyette bulunan ço­cuğu himayesine alan kimse onun velîsi sayılmaz. îslâm Hukukuna göre, onun velisi veliyyü'l-emr'dir. Yani devlet başkanı veya onun o beldedeki temsilcisidir. O halde çocuğun Sünnet edilmesi, ev­lendirilmesi ve mevcut malı varsa onda tasarruf edilmesi hakkı ve-ıiyyü'l-emr'in veya onun temsücisüıindir. Bu bakımdan çocuğu himaye eden kimse, onun ne malında tasarrufa ehildir, ne de onu sünnet ettirip evlendirmeye yetkilidir. Çünkü en sahih tesbite göre, himayeci çocuğu sünnet ettirir de çocuk bu yüzden ölürse, himaye­ciye ceza gerekir.

Terkedilen çocuk henüz evlenmeden ölürse, geriye bıraktığı mal devlet hazinesine geçer, onu himaye edene kalmaz. İslâm Hukuku burada bir incelik getirilmiştir. : Çocuğun malına gözdikip onu imha-etmek istiyenler çıkabilir. Bu kapıyı kapamak, amaciyle çocuğun ve-lâsını devlet hazinesine bağlamış, onu yetkili kılmıştır. Diğer mezhep sahibi üç imamın içtihadı bu doğrultudadır. [5]

 

Terkedilen Çocuğu Himayesine Alan, Bir Ücret Taleb Edebilir Mi?

 

Aslında dinimiz bunu Müslümanlara uhrevî mükâfat karşılığın­da tavsiye etmiştir. Ancak çocuğa Allah rızası için bakan kimse çık­mazsa, hâkimin tensip edeceği bir kimse onu ücretle besliyebilir. İleride çocuğun babası, anası ortaya çıkarsa, bu ücret onlara tazmin ettirilir. Çıkmazsa, çocuk büyüyüp bir iş sahibi olduktan sonra ken­disine kademeli biçimde ödetilir.

Ama onu hâkimin böyle bir karan ve teklifi olmaksızın alıp hi-maye eden kimse, ileride böyle bir ücret talep edemez. Sahih olan da budur.

Bulduğu çocuğu alıp hâkime götürerek ona teslim etmek isterse, hâkim bu çocuğun sahipsiz olduğuna ve terkedilmiş vaziyette rast­landığına dair beyyine = şahit veya belge ister. Bunu isbat edeme­diği takdirde, hakim çocuğu teslim almaz. Çünkü bu çocuk onu ge­tirip teslim edenin öz evlâdı veya bir yakınının çocuğu olabilir. Onu Devlet Hazinesine bir yük gayesini gütmüş bulunabilir.

Ancak çocuğu himayesine alan kimse bir süre sonra hâkime başvurup çocuğun velâsım almak isterse, hâkim onun durumunu iyice araştırıp amacını tesbit ettikten ve bunda yarar gördükten son­ra böyle bir karar verebilir. O takdirde adam çocuğun velisi olur ve çocuk ileride bir cinayet işlerse, onun diyeti adama ödetilir. Çocu­ğun malı bulunur da ölürse, adam ona vâris olur. [6]

 

Terkedilmiş Çocuk Müslüman Sayılır :

 

Fukahanın bu konuda görüşleri farklıdır. Çocuğuna göre, İslâm ülkesinde rastlanan çocuk Müslüman, gayr-i müslim bir ülkede rast­lanan çocuk da gayr-i müslim sayılır. Zinlmilerin oturduğu mahal­le kilise veya havrasında rastlanılan çocuk, gayr-i müslim kabul edilir.

Bu mesele hakkında en sahih ictibad ve görüşü İmam Muham-med ortaya koymuştur. Ona göre : Rastlanılan çocuğun nerede han­gi yerde veya semtte ve ülkede bulunduğuna bakılmaz, onu bulup himayesine alan kimsenin durumuna bakılır. Bulup himaye eden Müslümansa, çocuk müslüman sayılır. Gayr-i müslim ise çocuk da öyle kabul edilir. Ancak îslâm ülkesinde rastlanıp himayeye alınan çocuk müslüman sayılır, isterse onu himaye eden gayr-i müslim ol­sun. İmam Mâlik de aym görüştedir. İmam Şafiî'ye göre de hüküm böyledir. [7]

 

Terkedilmiş Çocuğun Nesebi :

 

Bu durumda olan çocuğun nesebi bilinmemektedir. Fıkıhta buna meçhulü' n-neseb denilir. Ama bir erkek veya kadın çıkar da-«Bu benim öz evlâdımdır» diye iddiada bulunur ve bu iddiasını bey-yine ile isbat edemeşe bile, iddiasına itibar edilir. Yeter ki fâsik bir kişi olmasın. Çünkü bu durumda çocuğun aleyhine bir sonuç düşü­nülemez. Bilakis soyu belli olup, akranları arasında rahat konuşma­sına ve rahat hareket etmesine vesile teşkil eder.

Netice böyle bir iddianın doğruluğu beyyine yoksa., hâkimin ka­naatiyle sübut bulabilir. îddia eden kimse bir gayr-i müslim vatan­daş olursa, hüküm yine de böyledir. Yani beyyine getirmese bile id­diası sübut bulabilir. Ancak çocuk yine müslüman sayılır, ve öyle ka­bul edilir. Burada nesebin sübutuyla, İslâm oluşunun sübutu ayrı ayrı hususlardır. Biri diğerini hükümsüz bırakmıyor.

Gayr-i müslim vatandaş sözü edilen çocuğun kendi öz evlâdı ol­duğunu beyyine ile isbat ederse, o takdirde çocuk da gayr-i müslim sayılır.[8]

Sözü edilen çocuğun babası veya annesi olduklarını iddia eden birden fazla kişi olursa, beyyine istenilir. Kam beyyi'ne getirirse onun iddiası sabit olur. İkisi de beyyine getirirse, beyyineler düşer, hüküm ifade etmez. Tarih ve bazı alâmetler üzerinde durulur, ona göre hâkim bir kanaat yürüterek sonuca varır. [9]

 



[1] El-Bedayi' - Fetâvâ^yi Hindiyye - El-Mebsut.

[2] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/367-368.

[3] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/368.

[4] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/368.

[5] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/369.

[6] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/369.

[7] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/370.

[8] Fasla bilgi için bak . EI-Mebsut - Şemsü'l-Eimme Serahsi - El-Bedayi' - Kâ-sânî.

[9] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 3/370.

Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.01 saniye 14,870,663 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024