Doğumdan sonra gelen kana NİFAS denilmiştir. Resûlüllah (A. S.) Efendimiz loğusa kadınlar kırk günlük bir
süre ayırmıştır. Üm-mü-Seleme
(R.A.) 'dan yapılan sahih rivayete göre : Loğusa kadınlar
Resûlüllah
(A.S.) zamanında kırk gün otururlardı. Bu süre içinde kan kesilmezse namaz
kılmazlardı. Hz. Enes
(R.A.) 'den yapılan rivayette bu husus belirtildikten sonra şöyle deniliyor :
Kırk günden evvel kan kesilir, temizlik görülünce kadınlar yıkanıp namaz
kılarlardı,
1
— Doğum yaptıktan sonra kan
gelmezse, Ebû Yusuf'a göre kadının bu durumda gusletmesi vâcib değildir. Buna benzer bir rivayet te İmam Muhammed'den yapılmıştır. EI-Mtifid
kitabında bu rivayetin sahih olduğu kaydedilmiştir. Ancak kadının sadece
temizlik için yıkanması tavsiye edilir. Abdest alması
ise imamların ittifakıyla vâcibdir. îmam Ebû Hanîfe'ye göre, doğumdan sonra
kan gelmese bile yine de kadının gusletmesi vâcibdir.
Fukahanm ileri gelen lerinin
çoğu îmamın görüşünü benimsemiştir, Sadrüşşehîd de bu
kavle göre fetva vermiştir. Cevherey-i Neyyire'de îmamın kavlinin sahih olduğu belirtilmektedir.
2
— Çocuğun çoğu çıkarsa kadın
loğusa sayılır, yani gelen kandan dolayı namaz kılması,
Kur'an
okuması, Mushafa el sürmesi, tavaf yapması haram
olur. Cenin rahimde parçalanır da çoğu kısmı çıkarsa hüküm yine böyledir.
Düşük yapan kadının doğurduğuna bakılır : Eğer
parmaklan eya tırnaklan ya
da saçları belirgin hale gelmişse, kadın şer'î ölçülere göre loğusa sayılır.
Belirtilen hususlardan hiç biri belirgin değilse, kadın için şer'i loğusalık
süresi yoktur. Gelen kanın ayhali kakı olduğunu tesbit etmek mümkünse ona hükmedilir, değilse istiha-Ee, yani bir damar
çatlaması sonucu gelen kan olarak kabul edilir.
Kadın, biri düşük yapmadan önce, diğeri düşük yaptıktan
sonra iki kan görürse, bakılır : Düşük ceninin yapısı tamamlanmış belirgin hale
gelmişse, önce gördüğü kan ayhali kanı değildir;
düşükten sonra gördüğü kan ile birlikte loğusa sayılır. Düşük ceninin yapısı
belirgin hale gelmemişse, kadının önce gördüğü.kan âdet görme kanıdır, tabii
bunu tesbit etmek mümkünse.
Doğumu zor çocuğu ana karnını yararak almak konusunda
şer'î hüküm nedir? Fıkıh bilginlerimizin çok yönlü çalışması ve fıkh-i farazi diye bir bölüm meydana getirmeleri birçok
konularda bize ışık tutmakta ve zorlukların çözümünü kolaylaştırmaktadır.
Kadının ka-nn nahiyesinde
meydana gelen bir yaradan veya tabii yoldan doğum yapması tıbben mümkün
olmadığında sezaryen ile alman çocuktan dolayı anne loğusa sayılır mı?
Bu iki durumda da kadının
dölyatağmdan
kan gelmediği takdirde loğusa sayılmaz.
A) İkiz Doğuranın Logusalik Hali
Hangisinden Başlar?
ikiz doğuran kadın birincisini doğurduğu andan itibaren
loğusa sayılır. Ne var ki ikizler arasında altı aydan az bir süre bulunması
şarttır. Aksi halde ikizlerin her birinin doğumu ayn
bir gebelik ve ayn bir loğusalıktır. Üçüz doğuran
kadının durumu da buna göre belirlenir : Birincisiyle ikincisi, ikincisiyle de
üçüncüsü arasında yine altı aydan az bir zaman bulunması şarttır. Tabii bu
durumda birincisiyle üçüncüsü arasındaki süre altı ayı
geçmektedir. Sahih görüş ve içtihada göre, bu durumda olan üçüzlerin
hepsi bir gebelik sayılır.
Gerçi dörder beşer ay ara ile doğtfm
yapıp, ikiz ve üçüz dünyaya getiren kadın pek görülmemiştir. Ama buna fıkh-i farazi denir. Ya böyle bir
olay meydana gelirse, şer'i hüküm ne olabilir?
Loğusalık halinin en azı bir ân olsun kan gelmesidir. En çoğu ise kırk gündür.
Bu süreyi aşan kan akıntısı, ilk doğum yapan kadın hakkında aşan süredeki kan istihaze (bir damar çatlama, bir hastalıktan dolayı gelen
kanı sayılır. Birkaç doğum yapıp loğusalık süresi belirlenmiş olan kadın
hakkında ise belirlenmiş süreyi aşarı süredeki kan istihaze
kanı sayılır.
a) Kırk günün başında ve sonunda görülen iki kan arasında meydana gelen
duraklama, yani kanın kesilip temizlik halinin başlaması da belli süre içinde
ve iki kan arasında meydana geldiği için loğusalık hali sayılır. Bu, îmam Ebû Hanîfe'ye göredir, isterse bu
duraklama onbeş gün ya da
fazla bir süre devam etmiş olsun, fark etmez. Fetva buna göredir.
b) Her doğumda değişen loğusalık süresi :
İmam
Ebû Yusuf'a göre, ikinci doğumda değişen loğusalık
süresi, birinci doğumdaki süreyi değiştirmiş sayılır. Örneğin, kadın birinci ya da ikinci doğumunda otuz gün kan gördükten sonra
temizlenirdi. Üçüncü doğumunda otuz beş gün kan görürse, bunun beş günü
loğusalık kanının dışında tutulmayıp ondan sayılır ve böylece kadının bilmen
loğusalık kan süresi otuz beşe yükselmiş olur.