ONUNCU BÖLÜM.. 2
NECİS (MURDAR) ŞEYLER VE İLGİLİ HÜKÜMLER.. 2
1. Su Veya Temizleyici Özelliği Olan Sıvı : 2
2 — Silmek
Suretiyle Temizlemek : 4
3 — Çiteleyip Ovmak Suretiyle Temizlemek : 4
Ayakkabıya Dokunan Necaset : 4
4 — Güneş, Ateş, Rüzgar Ve Gölgede Kurumak Suretiyle
Temizlenmek : 4
5 — Tezek Yakılıp Kül Haline Geldiğinde Temiz Olur Mu?. 5
6 — Kimyasal Değişime Uğrayan Necis Bir Maddenin Bu
Suretle Temizlenmesi : 5
Tuzlaya Düşüp Ölen Domuz Veya Eşek : 6
İslâm Şeriatının necis
(murdar) kabul ettiği bir takım şeyler vardır ki bedene veya elbiseye ya da
namaz kılınacak yere dokunduğunda -belli ve belirli mikan bulduğu ya da aştığı
takdirde- yıkanıp temizlenmesi gerekir. Aksi halde ibâdetin sıhhatına engel
olur. Bu da hafif ve galiz olmak üzere ikiye ayrılır. Az ileride necasetin bu
iki kısmını açıklayacağız.
İslâm Dini, ibâdeti,
günlük hayatımızın her yönünde ve ânında olduğu gibi temizlik esasına
dayamıştır. Bu nedenle fıkıh kitaplarımızda konuya ağırlık verilmiş, her türlü
şüphe ve tereddüdü giderecek ölçü ve anlamda açıklamalar yapılmıştır. Kur'ân-ı
Kerim'de temizliğin önemine ve dindeki yerine dokunularak şöyle buyurul-muştur :
.Ey örtüye bürünen
Muhammedi Kalk da Cyanlış yolda yürüyenleri) uyar, Rabblni yücelterek büyük
tanıt, elbiseni (bundan.böyle de) tertemiz tut, murdar ve kötü şeyleri terke
devam et. Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.»
«Şüphesiz ki Allah
çokça tevbe edenleri ve İyice temizlenip arınanları sever.»
Resûlüllah (A.S.)
Efendimiz de :
«Temizlik imânın yarısıdır.» buyurmuştur.
İslâm Şeriatında necis
(murdar) sayılan şeylerin temizlenmesinde hem titizlik, hem kolaylık
gösterilmiştir. Hadîslerin ışığı altında aşağıda belirtilen şeylerle necasetin
temizlenmesinin caiz olduğu tesbit edilmiştir :
1. Su veya
temizleyici olan herhangi bir sıvı, ile yıkamak,
2. Bir bez ve
benzeri şeyle silmek,
3. Uvalamak
ve çitelenıekle temizlemek,
4. Güneşte
iyice kuruyup izinin kalmaması
suretiyle temizlemek,
5. Yakmak
suretiyle temizlemek,
6. Değişime,
kimyasal bir değişikliğe uğratarak temizlemek...
Necis bulunan şeyi hem
su ile, hem de temiz olup temizleyici, özelliği bulunan sirke, gülsuyu, benzin
ve benzeri maddelerle temizlemek caizdir. Ancak suyun dışındaki temiz ve
temizleyici özelliği olan sıvıların sıkıldığında dokunduğu yerden su gibi çıkıp
akıcılığının olması gerekir. Bulaştığı yerden sıkılsa bile pek çıkmayan yağ,
pekmez ve benzeri maddelerle temizlik yapmak caiz değildir. Çünkü amaç
gerçekleşmemektedir. Süt, ayran, üzüm suyu ve benzeri maddeler de bu
cümledendir.
Kullanılmış suya
gelince, bu konuda farklı görüş ve ictihad bulunmasına rağmen İmam Ebû Hanîfe
ile İmam Muhammed'e göre bununla da temizlik yapmak caiz değildir. Fetva buna
göredir.
Bedene ya da eşyaya
dokunan necaset gözle görülen türden ise izi kalmaymcaya kadar yıkanır. Ancak
dokunduğu yerde leke bırakan ve giderilmesi çok zor olan murdar maddelerin izini bıraktığı lekeyi
mutlaka gidermek şart değildir. Hem bu hususta şu kadar defa yıkamak diye bir
sayı da gerekli görülmemiştir. Hatta
bir tek yıkamada necasetin eseri gideriliyorsa, onunla da yetinilebilir. Ne var
ki üç defa yıkamakta yarar vardır. Üç kez yıkandığı halde hâlâ temizlenmiyen bir
necaset temizleninceye kadar yıkanır.
Ancak sabun, deterjan
ve benzeri temizleyici maddelerle gide-rilebüen necaseti mutlaka bu maddelerle
yıkayıp temizlemek şart değildir. Sadece temiz bir su ile iyice yıkanması da
yeterlidir.
îslâm Şeriatı sabun ve
benzeri temizleyici özelliği bulunan maddeleri tavsiye eder, fakat mutlaka
bunlarla yıkayıp temizlik yapmayı emretmez. Çünkü böyle bir emirde kamu kesimi
için meşakkat vardır. Din ise meşakkati getirmez, onunla emretmez. Hem
herkesin sabun ve benzeri bir madde te'min etmesi mümkün değildir.
Burun gibi sıcak ya da
kaynar su ile yıkamayı vâcib kılmamıştır. Çakü her yerde ve her zaman suyu
ısıtmak, ya da kaynatarak kullanmak mümkün değildir. Bu bakımdan sıcak su ile
yıkamayı ve gereken temizliğin yapılmasını tavsiye etmekle yetinir. Kamu kesimi
üzerine içinde güçlük ve sıkıntı bulunan bir sorumluluk yük^ lemez.
Buna bir örnek verelim
îçinde necaset bulunduğu bilinen bir boya ya da kına ile elbise ya da vücudunun
bir yerini boyayan kimse, berrak su akmcaya kadar o yerleri yıkar. Kına yada
boyanın rengi kalsa bile bunu gidermeye kendini zorlamaz; yani bu konuda rengi
giderici nitelikte bir madde kullanmaya gerek görülmemiştir.
Bu nedenle, elbise ya da
bedene dokunan necis bir yağ sabun ve benzeri bir madde kullanılmadan su ile
yıkanır, fakat yağın eseri dokunduğu yerde kalırsa, necaset temizlenmiş sayılır.
Ne var ki bu durumlarda sabun ve benzeri bir madde kullanmak her zaman tavsiye
edilmiştir. Fakih Ebulleys bu görüşte katılmış ve en sahih olarak kabul
edilmiştir.
a — Dokunan
necis gözle görülmeyen türden ise, üç defa yıka makla yetinilir.
Necis olan eşyayı yıkarken
her defasında sıkmak gerekir. Özel-kle üçüncü defasında daha iyice sıkılmalı ve
gözeneklerdeki suyun ıkmasını -imkân oranında- sağlanmalıdır. Tabii sıkma işi ve
niseti her şahsın gücüne göre değişebilir. Bir tek defa sıkmayı yeterli jörenler
de var. El-Kâfî sahibi bunu daha uygun kabul etmiştir. Fet-/â da buna göredir. Ama
birinci görüş ihtiyata daha uygun-lur. EI-Muhit sahibi Muhammed Rediyüddin de
ayni görüştedir.
b — Elbiseyi
hırpalar, ya da zayıflatır ölçüde sıkmak sünnete aygun değildir. Çünkü eşyayı
korumak, onun çabuk yıpranmasını önlemek İslâm Şeriatına daha uygundur.
c — Necaset
dokunmuş bir elbiseyi üç defa yıkadıktan ve her defasında sıktıktan sonra bir
iki damla damlayıp bir yere dokunacak olursa, bakılır : Üçüncü kez yıkadıktan
sonra kendi bilek gücü nisbetinde iyice sıkmış ve artık damlayacak kadar içinde
su kalmamışsa, son olarak bir iki damlanın kendiliğinden meydana gelmesiyle ne
elbise, ne eller, ne de damlanın dokunduğu yer necis sayılır. Üçüncü defa iyice
sıkmamış ve bir kez daha sıkıldığı takdirde birkaç damla daha suyun çıkması
mümkün görülüyorsa, o takdirde son olarak çıkan bir iki damla hem dokunduğu
yeri, hem elleri, hem de elbiseyi necis yapmış sayılır.
Ancak bu konuda şu
hususu dikkate almak gerekir : Üç defa ayrı ayrı iyice yıkanan ve bu arada
sabun ve benzeri temizleyici madde de kullanılan bir elbiseden üçüncü yıkama ve
sıkmadan sonra akan bir iki damlanın temiz olduğuna hükmedebilir. El-Muhit
sahibi Muhammed Radiyüddin bu meseleyi sadece su ile yıkandığı duruma göre
değerlendirmiştir.
Sıkılması mümkün
olmayan bir eşya üç defa ayn ayrı yıkanmak ve her defasında üzerindeki suyun
iyice akıp giderilmesiyle temizlenmiş sayılır. Suyun giderilmesi, damlamıyacak
kadar suyun kalmamasıyla takdir olunur. Bu da, yıkanan eşyanın suyu bolca
emiştiğinde dikkate alınır. Bakır, porselen ve benzeri suyu emmiyen, yani
gözenekleri bulunmayan maddelerde ise böyle bir takdire gerek yoktur.
d — Alkollü
bir madde içinde pişirilen et ve benzeri bir madde temizlenebilir mi?
Kadın su bulamadığı veya
düşünemediği için et ya da buğday gibi bir maddeyi alkollü bir sıvı içinde
pişirecek olursa, Ebû Yusuf a göre, o maddenin temizlenebilmesi onu üç defa ayrı
ayn temiz su ile pişirip her defasında kaynayan suyu dökmek suretiyle
mümkündür. İmam Ebû Hanîfe'ye göre, o madde artık hiç bir suretle
temiz-lenemez. Fetva da buna göredir.
îmal edilen bıçak ve
benzeri bir alet, tuğla, kiremit ve benzeri bir madde necis suya batırüır, yani
ocaktan çıkarılıp kavlamak için necis suya batırılıp çıkarılırsa, İmam Ebû
Yusufa göre bunlar üç defa temiz suya sokularak yıkanırsa temizlenmiş olur. Ne
var ki her defasında üzerinde damlayacak kadar suyun kalmamasına dikkat
edilmelidir.
e — İçine
necaset kansan bal :
îçine necaset karışan
bal'ın üzerine su dökülerek eski miktarına- gelinceye kadar kaynatılır ve bu
anıelye üç defa tekrar edilirse temizlenmiş sayılır. Pekmezi de buna kıyas
etmişlerdir.
f — Murdar
olan yağ :
îçine necis karışan bir yağı
temizlemek için altı delik ya da musluklu bir kaba konur, üzerine o nisbette ya
da daha fazla su dökülür ve karıştırılır, yağ tamamen üste çıkınca musluk açılıp
su akıtılır ve bu ameliye üç defa tekrar edilir.
g — İdrar
dokunmuş bir toprak nasıl temizlenir?
Üzerine idrar edilen
bir toprak sert ve katı biçimde değilse üzerine üç defa bolca su dökülmek
suretiyle temizlenmiş olur. Katı ise her defasında bir bez ile silinerek
temizlenmesi sağlanır.
h — Hasır ve
benzeri bir yaygıya dokunan necaset :
Hasır ve benzeri bir
yaygıya dokunan necaset iyice kurumusşa Önce bir çubuk ya da benzeri bir aletle
kazınır, sonra da mümkünse yıkanır. Dokunan necaset yaş ise üç defa iyice
yıkamakla temizlenir.
Necaset dokunan bir
halı ya da kilim bir akara konulur ve tam bir gece üzerinden su akıp giderse
temizlenmiş sayılır. Sahih olan da budur. Bunun
dışmda onu bol su ile her defasında sıkmak, mümkün değilse başka bir bezle
suyunu almak suretiyle üç defa yıkamakla da temizlenmiş olur. Sabun ve
günümüzdeki mevcut deterjanla yıkanması daha iyi temizlenmesini sağlar. Bu
bakımdan tavsiye edilmesi uygundur.
i — İçinde
şarap bulundurulan bir küp, şarap boşaltıldıktan sonra temizlenebilmesi için,
küp yeni ise her defasında
birer saat bekletilmek
şartiyle üç defa su doldurulup
boşaltılarak temizliği sağlanır. Küp çok eski
ise birer saat bekletmeye gerek yoktur
üç defa bol su ile yıkanır.
j — Dibağat
edilmiş deriye necaset dokunursa bakılır :
Deri dokunan necaseti
emiyor, ıslaklığı siniyorsa, yıkarken sıkmak mümkünse sıkılır ve bu ameliye üç
defa tekrar edilir. Necaseti emmiyor, ıslaklık içine sinmiyorsa o takdirde
sadece üzerine su döküp necaseti giderecek biçimde temizlenir. Ebû Yusuf'a göre
her yıkayıştan sonra biraz beklenir, dokunan suyun akıntısı kesilinceye kadar
ara verilir.
k — Necis
kalan elbiseyle namaz kılmak :
Elbisenin bir ucuna
necaset dokunur da, başka tarafı necis oldu zannedilerek yıkanır, asıl necis
olan taraf olduğu gibi kalır ve bu. elbiseyle birkaç vakit namazı kılmırsa,
kılman bu namazların iadesi vâcib olur. O halde elbisenin hangi kısmına necaset
dokunduğu kesin olarak bilinmiyor veya bu konuda şüphe ediliyorsa, elbisenin
tamamını yıkamak daha uygvın olur. İhtiyata muvafık olan da budur.
Konunun başlangıcında
da belirttiğimiz gibi, necaseti temizlemenin vasıtalarından biri de silmektir.
Buna bir örnek verecek olursak, ayna, madeni eşyalar, bıçak ve benzeri şeyleri
gösterebiliriz,
O halde bu gibi
maddelerden birine necaset dokunduğunda, bunu yıkamak suretiyle temizlemek
mümkün olduğu gibi ıslak bir bezle de tekrar sümek suretiyle temizlemek
mümkündür.
Bu konuda dokunan
necasetin sıvı ya da kuru, gözle görülebilen ya da görülemiyen olması arasında
pek fark yoktur.
Necaset dokunan madeni
eşya pürüzlü ya da motifli olursa, yine de onu silmek suretiyle temizlemek
caizdir. Ancak dokunan necaset ıslak bezin ulaşamıyacağı kadar girintilerde
kalırsa, o takdirde onu su ve benzeri bir sıvı ile yıkamak gerekir.
Temizleme yollarından
biri de çiteleyip ovmaktır. Bazı necis sayılan şeyler var ki dokunduktan bir
müddet sonra kuruyup elbisede bir sertlik meydana getirir. Bunu çitelemek, ya da
ovmak suretiyle temizlemek mümkünse öyle yapılır. İnsan menisi buna bir örnek
olarak gösterilebilir : Çamaşırına meni dokunan kimse isterse bunu yı-kamayıp
çitelemez-, ovmak suretiyle temizliyebilir. Ancak dokunan meni henüz ıslak
bulunuyorsa, o takdirde yıkanması vâcib olur. îyice kurumuşsa istihsanen
çitelenerek temizlenmesi caizdir.
Kadınla erkek menisi
arasında bu konuda bir fark yoktur. Sahih olan görüş te budur. Çitelendikten
sonra elbisede kalan menin izi zarar vermez. Nitekim yıkandıktan sonra da böyle
bir iz kalırsc, yine de temizlenmiş sayılır.
Elbiseye değil de
bedene dokunan meni, ister yaş, ister kurumuş olsun, herhalde su ile yıkanması
gerekir. Şafiî Mezhebine göre meni neris değildir; bu bakımdan yıkanması vâcib
sayılmamış, ancak sünnet ya da müstehab kabul edilmiştir.
Elbiseye dokunan meni
astara kadar geçmiş bile olsa, şayet kurumuşsa çitelemekle temizlenir.
Yıkanması şart değildir.
Sokak ve caddelerdeki
necasetle zaman zaman temas halinde olan ayakkabı, yürürken temiz toprağa
sürtüne sürtüne temizlenmiş sayılır. Ancak dokunan necaset ıslak bir vaziyette
bulunuyor ve toprak ile tam temas halinde değilse, onu herhalde yıkamak
gerekir.
Toprağa dokunan
necaseti yıkamak suretiyle temizlemek mümkün olduğu gibi, necis olan kısmı bir
kürekle izi kalmayacak biçimde kaldırıp atmakla da temizlemek mümkündür. Bunun
dışında bir de bir süre güneşin dokunması veya üzerinde ateş yanmasıyla eseri
kalmıyacak şekilde toprağın temizlendiğine hükmedilebilir. Ayrıca rüzgarın bir
süre dokunması veya uzun müddet gölgede kalıp iyice özelliğini kaybetmesi sonucu
necis toprağın temizlendiğine keza cevaz verilebilir.
Tabiatiyle bu konuda
sadece yeryüzü söz konusu değildir; duvar, ağaç, ot, kamış ve benzeri şeyler de
bu cinstendir. Ancak ağaç, ot, kamış ve benzeri şeyler kesilmedik bulundukları
sürece bu hükme girerler. Kesilip koparıldıklan takdirde, dokunan necasetten
bunları ancak yıkamak suretiyle temizlemek mümkündür.
Tuğla ve kiremit yere
döşeli olduğu takdirde toprak hükmünde sayılır, yani bu konuda onun gibidir;
sözü edilen sebeplerden biriyle temizlenebilir. Bir yapı ya da döşemede
kullanılmadık bir halde bulunuyorsa, o takdirde dokunan necaseti yıkamak
gerekir.
Yere dokunan necaset
güneş ya da ateş vasıtasiyle temizlendikten sonra o yere su dökülecek olursa,
tekrar necis olur mu? Sahih görüşe göre, necis olmaz ve bu bakımdan ikinci kez
temizlemeye gerek yoktur.
Tezek ve benzeri necis
sayılan şeyler ateşe atılıp yakılarak kül haline gelirse, temizlenmiş sayılır.
İmam Muhammed'in görüşü bu doğrultudadır ve fetva da ona göredir.
Boğazlanan hayvan
kellesi, üzerindeki kan ile birlikte ateşe tutulup üzerindeki kılları yakılınca
bu arada mevcut kan da yanarak özelliğini kaybediyorsa, o takdirde kelle
temizlenmiş sayılır.
Bunun gibi içine
necaset karışmış bulunan bir çamurdan imal edilen küp, testi, çanak ve benzeri
toprak kaplar, pişirilince temizlenmiş sayılır.
Tandır necis bir ıslak
bezle silinirse, pişirilen ekmek necis olur mu? Bu konuda sahih görüş şudur :
Islak bez necis olduğu halde kızgın olan tandır bununla silindiğinde ıslaklık
derhal kuruyorsa O takdirde ekmek pişirmek caiz olur. Yok eğer tandır ıslaklığı
kurut-mıyacak kadar kızgın değilse, o yere yapıştırılan hamur necis olur.
Tezek ve benzeri necis
sayılan maddelerle tandır ya da fırın kızdırılacak olursa, ekmek pişirilecek
kısmı önce ıslak ayni zamanda temiz bir bezle siliniyorsa, o takdirde kerahet
bile yoktur.
Yeni bir küp ya da
benzeri bir kaptaki şarap sirkeleşirse, müc-tehid imamların ittifakıyle
temizlenmiş olur. Çünkü burada kimyasal anlamda, bir değişim vardır. Şarap ile
yuğrulan hamur, yıkamakla temizlenmez, ama üzerine sirke dökmek suretiyle
şarabın eseri giderilirse, temizlenmiş olur.
Şarap içine ekmek
konulduktan sonra o şarap sirkeye dönüşürse, sahih kavle göre şarap ta, ekmek
te temiz olur; şu şartla ki, ekmekte şarap kokusu kalmamış olacak. Şaraba
konulan soğan ve benzeri maddelerin durumu da hükümde böyledir.
Şarap suya, ya da su
şaraba karıştıktan sonra sirkeye dönüşürse, sahih kavle göre temiz olur.
Şaraba düşen fare,
şişip dağılmadan çıkarıldıktan sonra o şarap sirkeye dönüşürse, o sirkeyi
yemekte bir sakınca görülmemişse de sirkeye karışan veba ya da bulaşıcı hastalık
yapan herhangi "bir mikrobun sirkeyle yok olup olmadığını dikkate almak gerekir.
Çünkü müctehid imamlar devrinde ne laboratuvar, ne de kimyevî tahliller vardı.
İçtihadın bu konudaki temel dayanağı, şarabın sirkeye dönüşmesiyle bütün
özelliklerini kaybettiği ve içine düşen fareden ona bulaşan şeylerin de bu
nedenle yok olduğudur.
O halde içtihadın bu
konudaki ana kaidesinin ışığı altında şaraba bulaşan mikrop ve benzeri zararlı
şeylerin, sirkeye dönüşmesiy-le yok olup olmadığını araştırmak gerekir. Şayet
fareden bir veba mikrobu şaraba bulaşmışsa, sirkeye dönüşmesiyle bu mikrobun
imhaya uğrayacağını sanmıyorum. Bu bakımdan bu tür maddeleri kullanmadan önce
gerekli tahlili yaptırmak hem dinimizin ana kaidesine, hem de müctehid
imamların ictihad esaslarına uymamızı sağlar.
Ama şaraba düşen fare
şişip dağılmaya yüz tuttuktan sonra çıkarılır ve o ş.arap sirkeye dönüşürse,
sözü edilen sirkenin yenilmesi helâl olmaz.
Bunun gibi köek dilini
şaraba dokundurarak salyasını kabın içine akıtırsa, o şarap bilahare sirkeye
dönüşse bile yenmesi haramdır. Çünkü köpek salyası sirkeleşmez.
Gerçi köpek salyasının
şarapla birlikte sirkeleşip sirkeleşmeme-si kanaatimce bir laboratuvar
konusudur. Ancak ne var ki kuduz virüsünün bulaşma tehlikesi her zaman
mevcuttur. Bu nedenle müc-tehidin içtihadını bu açıdan değerlendirip sözü edilen
sirkenin yenilmesinin kesin olarak haram olduğunu söylemek en isabetli yoldur.
Şaraba karışan idrar da
böyledir. Yani o şarap sirkeye dönüşse yine de helâl olmaz.
Necis olan bir sirkeyi
şaraba kanşırdıktan sonra o şarap ta sir-keleşirse yine helâl olmaz. Çünkü
içindeki necis yok olmaz.
însan vücudu için çok
önemli ve yararlı olan Sodyum - klorür -Mutfak tuzu, yemek tuzu, sofra tuzu
adiyle anılan bu madde daha çok tuzlalarda elde edilir. Gerçi Hidrojen klorür
kadar çürütücü kuvvetli bir asit taşımıyorsa da genellikle dokunduğu yumuşak
sulu maddeleri zamanla çürütüp kendine çevirir.
O halde tuzlaya düşüp
ölen domuz, eşek ve benzeri bir hayvan zamanla tuzun etkisiyle çürüyüp
tuzlaşınca, İmam Ebû Hanîfe ile. İmam Muhammed'e göre hem bulunduğu yerin tuzu,
hem onların kendisi temizdir. Ebû Yusuf bu görüşe muhalefet etmiştir.
Bu konuda da farklı iki
ictihaddan hangisiyle amel etmenin daha doğru olduğunu tesbit için kimyasal bir
tahlile ve yetkili bir kimyacının görüşüne ihtiyaç vardır.
Necis bir yağı sabun
bileşiminde kullanmak :
Necis bir yağı sabun
imalinde kullanmak caiz midir? Genellikle bunun caiz olduğuna fetva verilmiş ve
neden olarak da necis maddenin değişimine uğrayarak özelliğini kaybetmesi
gösterilmiştir. Kimya bakımından, sabun, yağ asitlerinin ya sodyum, ya da
potas-yum tuzlarından meydana gelen bileşiklerdir. Demir kazanlarda ısıtma
buharla olur. Bu durumda yağda bulunan serbest asitler kolayca sabunlaşarak
bütün kütle içinde dağılırlar. Bazende yağ asitleri özel kaplarda kaynatılan
soda içine katılarak sabunlaştırıhr.
Ayrıca içine antiseptik
bir ilaç katılan sabunlar mikrop öldürücü bir özellik taşır.
Durum bu olunca, yüksek
derecede buharla kaynamada ve yağdaki asitlerin sabunlaşmasıyla yağ eski
özelliğini kaybetmiş sayılır. Elde edilen sabun sadece temiz ve temizleyici
olmakla kalmaz, aynı zamanda necaseti de iyice temizliyen bir madde olarak
bilinir. Hele içine antiseptik bir ilaç katılmışsa, mikroplan da öldürücü bir
özellik taşır.