GELİŞTİRİLMİŞ VE
GENİŞLETİLMİŞ BASKI MÜNASEBETİYLE
ÖNEMLİ
AÇIKLAMALAR
Küçük Lügat, ilk olarak 1990 senesinde neşredildi ve
ümidimizin fevkinde bir hizmete vesile oldu. Geçen beş yıl boyunca, onu daha
faydalı bir hâle nasıl getirebileceğimizi düşündük. Büyük bir dikkat ve itina
ile eksik kelimeleri tesbite çalıştık. Kelimelerin daha uygun karşılıklarını
bulmak ve onları en veciz biçimde ifade edebilmek için araştırmalar yaptık.
Nihayet, kitap şimdiki hâlini kazandı. Elinizdeki "genişletilmiş ve
geliştirilmiş baskı" münasebetiyle aşağıdaki açıklamaları yapmayı uygun
bulduk:
*Bu lügatte, en az kelimeyle en isabetli karşılıkların
verilmesine özellikle dikkat edilmiştir.
*Açıklanan "kelimeler" eski
imlâya göre, karşılıkları ise günümüz imlâsına göre yazılmıştır. "Kelimeler"in
yazılışında uzun, ince ve "ayın"lı heceler "uzatma" işaretiyle
gösterilmiştir.
*Önemli "kavram"lar ve "terim"ler kısaca tarif
edilmiştir.
*Konunun anlaşılabilmesi için tanınması gereken şahıslar, en
önemli özellikleriyle kısaca tanıtılmıştır.
*Kelimenin önünde ve sonunda
yer alan "ek"lerin görevleri belirtilmiştir.
*Bu kitap, sadece
"kelime"lerin anlamını bildirmek için hazırlanmış olmakla beraber, devamlı
birlikte kullanıldıkları için tek kelime hâline gelen "terkip"lere de yer
verilmiştir.
*Metni anlamak için sadece kelimeleri tanımak yetmeyebilir;
terkip çözmeyi de bilmek gerekir.
Terkip nedir?
Terkip, en
az iki kelimeden oluşan kelime grubudur. Günümüz dilbilgisinde buna "tamlama"
denilmektedir. Kelime ikiden fazlaysa "zincirleme tamlama" denilir. "Evin
kapısı" bir tamlamadır. "Evin kapısının rengi" bir zincirleme tamlamadır.
Tamlama, başka bir tabirle terkip Osmanlıca'da da vardır: "Efkâr-ı ulema,
ekmel-ür rüsul, esma-i sitte-i meşhure" gibi. Bunların, bugünkü dildeki
tamlamalardan farkı, "tamlayan"la "tamlanan" kelimelerin yer değiştirmiş
olmasıdır.
Terkip nasıl çözülür?
Önce, terkibi oluşturan
kelimelerin anlamını öğrenmek için lûgate bakılır. Sonra da, sondan başa doğru
gidilerek terkibin mânâsı kavranmaya çalışılır. Zincirleme terkiplerde de yine
aynı yol izlenir.
Meselâ, "efkâr-ı ulema" terkibinde, biri "efkâr" ve
öteki "ulema" olmak üzere iki kelime vardır. Ortadaki "ı" harfi terkip
işaretidir ve kendi başına bir anlamı yoktur. Birinci kelimeden sonra gelen
çizgi, okunan kelime grubunun bir "terkip" olduğunu bildirmek için konulur.
"Efkâr" demek, "düşünceler" demektir. "Ulema"nın mânâsı ise, "âlimler"dir.
Sondan başa gidersek, terkibin, "âlimlerin düşünceleri" demek olduğunu
anlarız.
Keza, "ekmel-ür rüsul" terkibinde de iki kelime bulunmaktadır.
"Ekmel" demek, "en mükemmel" demektir. "Rüsul" ün mânâsı "peygamberler"dir.
Ortadaki "ür" hecesi terkip alâmetidir. Terkibi, yine sondan başa giderek
çözersek, "peygamberlerin en mükemmeli" denilmek istendiğini
farkederiz.
Şimdi de üç kelimeli bir terkip çözelim. Meselâ, "esma-i
sitte-i meşhure" terkibinde üç kelime vardır. "Esma" kelimesinin lügatteki
karşılığı "isimler"dir, "sitte" nin karşılığı "altı"dır ve "meşhure"nin, yani
"meşhur"un anlamı ise "ünlü"dür. Yine sondan başa doğru gidersek, terkibin,
"ünlü altı isimler" veya daha uygun bir ifadeyle "ünlü altı isim" demek olduğunu
anlarız.
Kelimelerin anlamını ve terkibin nasıl çözüldüğünü bilen biri,
karşısına çıkan bütün terkipleri kolayca çözebilir. Bu lûgatte yer alan "on bir
bin" kelimeyle on binlerce terkibi çözmek ve anlamak
mümkündür.
*Risalelerde geçen kelimelerin mânâlarını lügatler vasıtasıyla
tamamen açıklamak mümkün değildir. ilhamen yazılan bu harika kitaplarda,
kelimeler, öyle zengin mânâlar ihtiva etmektedirler ki, onları ancak bütün
hasseleriyle eserlere yönelen ve usanmadan inceleyen müstesna kimseler
kabiliyetleri nisbetinde anlayabilirler. Biz, "bir şey tamamen elde edilemiyorsa
tamamen de terkedilmez" kaidesinden yola çıkarak bu lügati hazırlamayı uygun
bulduk ve bu işi mühim bir hizmet olarak telakki ettik.
*Her insan gibi
biz de acz, fakr ve kusurlarla yoğurulmuşuz. Burada da kusurlarımız olduysa,
sonsuz merhamet sahibi olan Rabbimizden af ve mağfiret diliyor, bu naçiz kitabı
mütalâa edecek nurlu kardeşlerimizden de dualar istirham ediyoruz.