E
eâmm: pek umumi, en genel.
eâzım:
büyükler.
eb: baba.
ebâbil: bir kuş türü.
ebâd:
boyutlar, uzaklıklar.
ebâtıl: boş inanışlar.
ebced: Arap
harflerinin diziliş sırası, bu harflerin rakam olarak değerlerinden yola
çıkılarak yapılan hesap.
ebcedî: ebcedle ilgili.
ebdâ: en
güzel, en bedi.
ebed: sonsuz gelecek zaman.
ebeden: sonsuza
dek.
ebedî: sonsuzla ilgili.
ebediyet:
sonsuzluk.
ebediyyen: sonsuza kadar.
ebedperest: sonsuzluğu
sevip arzulayan.
ebedülâbâd: sonsuzlar sonsuzu.
ebeveyn: ana
ile baba.
ebkem: dilsiz.
eblağ: yerinde adamına göre güzel
söz söylemenin en üstünü.
ebleh: alık, budala.
eblehâne:
alıkça, budalaca.
ebnâ: oğullar.
ebnâyıcins: aynı türden
olanlar.
ebrâr: hayırlılar, iyiler.
Ebrehe: Kâbeyi yıkmak
isteyen kumandan.
ebrû: kaş, dalga dalga kırmızı yanak, bir süsleme
sanatı.
ebsâr: gözler.
ebter: güdük, kesik.
ebû:
baba, ata.
ebulâşey: hiçbir şeyi olmayan.
ebvâb: kapılar,
bölümler.
ebyât: beyitler.
ebyâz: en beyaz,
parlak.
ecânib: yabancılar.
ecdâd: atalar,
dedeler.
ecel: ömrün sonu, vade.
ecell: en
büyük.
echel: en cahil.
echeliyet: aşırı
bilgisizlik.
ecinnî: tek cin.
ecir: ücret,
karşılık.
ecîr: ücretle çalışan.
ecirnâ: bizi
koru.
ecirnî: beni koru.
eclâ: en parlak.
ecliyet:
sebeplik.
ecmâ: en toplu.
ecmâin: hepsi,
cümlesi.
ecmel: en güzel.
ecnâs: cinsler,
türler.
ecnebî: yabancı.
ecr: ücret,
karşılık.
ecrâm: cansız varlıklar.
ecsâd:
cesetler.
ecsâm: cisimler.
ecvibe: cevaplar.
eczâ:
cüzler, parçalar, kimyevi madde.
eczâhâne: ilaç yapılıp satılan
işyeri.
edâ: yapma, ödeme, davranış, anlatım yolu.
edat:
"hem, için" gibi kendi başına mânâsı olmayan yardımcı kelime.
eddâî:
belli bir duacı, duacınız.
edeb: terbiye, güzel ahlak,
haya.
edebî: edeple ilgili, güzel söz ve yazı.
edebiyat:
güzel ve etkili biçimde konuşma ve yazma sanatı.
edebiyyûn:
edebiyatçılar.
edevât: âletler.
edîb: edebiyatçı, edepli,
terbiyeli.
edîbâne: edebiyatçı gibi, edeplice,
terbiyelice.
edille: deliller, kanıtlar.
ednâ: pek
aşağı.
edvâr: devirler, dönemler.
edviye: devalar,
ilaçlar.
edyân: dinler.
efâdıl: üstün nitelikli
kimseler.
efâl: fiiller, işler.
efdal: daha
üstün.
efendi: sahip, saygın, terbiyeli.
efgan: figanlar,
inlemeler.
efhâm: anlamalar, en iyi anlayan.
efkâr:
fikirler.
efkârıâmme: umumun fikirleri, halkın
düşünceleri.
eflâk: gökler.
Eflâtun: eski bir
filozof
efrâd: bireyler, insan tekleri.
efsah: daha düzgün
anlatım.
efsâne: uydurulmuş hikâye, mitoloji.
efsûn: sihir,
büyü.
efşan: "saçan" mânâsında son ek.
efzâ: "artıran"
mânâsında son ek.
efzûn: fazla, çok.
ego: ben,
ene.
eğerçi: gerçi.
eğlenceperest: eğlenceye pek
düşkün.
Ehad: "bir, tek, benzersiz" olan Allah.
ehâdîs:
Peygamberimizin sözleri.
ehadiyet: Allahın her bir eserindeki birlik
tecellisi.
ehaff: pek hafif.
ehak: en hak, daha
gerçek.
ehass: en has.
ehbâr: âlimler.
ehemm: en
önemli.
ehemmiyet: önem.
ehemmiyetkârâne: önem
verircesine.
ehevât: kardeşler.
ehibbâ: ahbaplar,
sevilenler.
ehil: dost, sahip, usta.
ehlen-sehlen: hoş
geldiniz.
ehlî: alışık olan, evcil.
Ehlibeyt:
Peygamberimizin neslinden olan.
ehlibidâ: dine aykırı olanı dine
sokanlar.
ehlidalalet: islâmdan sapanlar,
sapkınlar.
ehlidünyâ: dünya adamı, âhireti
düşünmeyen.
ehlifelsefe: felsefeciler, felsefeye önem veren
kimseler.
ehlifen: fen ilimleriyle uğraşanlar.
ehligaflet:
gaflette olanlar, kul olduğunu hatırlamadan yaşayanlar.
ehlihak: hak
yolda olan.
ehlihakîkat: hakikatı bulan kimseler.
ehlihâl:
inandıkları mânâları hâlleriyle yaşayanlar.
ehlihidâyet: îman yoluna
erenler, müminler.
ehliîman: îmanlılar.
ehliinsaf:
insaflılar.
ehliislâm: müslümanlar.
ehlikalb: kalben ileri
gidenler.
ehlikeşif: perdeli olanı bilen velî.
ehlikitab:
ilâhî kitaplardan birine inanan.
ehlikubûr: kabirdeki
ölüler.
ehliküfür: kâfirler.
ehlinecat:
kurtulanlar.
ehlisefâhet: günahlara dalanlar.
ehlisuffa:
Peygamberimizin mescidinde kalan sahabeler.
ehlisünnet:
Peygamberimizin hak yolunda yürüyenler.
ehlişirk: Allaha ortak
koşanlar.
ehlitakva: Allahtan korkup günahtan sakınan
kimseler.
ehlitarik: tarikat adamı.
ehlitarikat: tarikata
bağlı olan.
ehlitevhid: Allahın birliğine
inananlar.
ehlivelâyet: velîler, erenler, kalbi nurlanmış
müminler.
ehlivukuf: iyi bilenler, bilirkişiler.
ehliyyet:
yeterlik, ustalık, yetki.
ehlullah: Allah adamı, evliya,
ermiş.
ehram: firavun mezarı.
Ehriman: ateşe tapanların
kötülük tanrısı.
ehülacâib: acayip şeylerin kardeşi.
ehva:
nefis arzuları, boş istekler.
ehvâl: korkular.
ehven: en
zararsız, pek ucuz.
ehvenüşşerreyn: iki şerden daha az zararlı
olanı.
ehya: ucuzluk, bolluk.
eimme: imamlar,
öncüler.
ejder: büyük yılan.
ejderha: iri
yılan.
ekâbir: büyükler.
ekall: en az.
ekalliyet:
azlık, azınlık.
ekânim: asıllar, rükünler.
ekber: en
büyük.
ekdâr: kederler, üzüntüler.
ekl:
yeme.
ekmel: en mükemmel.
ekol: bir fikir üzerine kurulu
okul, meslek.
Ekrad: Kürtler.
ekrem: daha kerim, en
iyi.
ekser: daha çok.
ekserî:
çoğunlukla.
ekseriya: ekseriyetle, çoğunlukla.
ekseriyet:
çoğunluk.
ekseriyetle: çoğunlukla.
ekva: daha
kuvvetli.
ekvan: yaratılanlar.
ekvanî: yaratılanlarla
ilgili.
ekvator: dünyayı ikiye ayıran hayâlî çizgi.
el-amân:
aman diliyorum!
elân: şimdi, hâlâ.
elâstik:
esnek.
elbette: kesinlikle.
elcevab: cevabı
şu.
elem: acı.
eleman: bir bütünün
parçaları.
elemkârâne: acılı bir biçimde.
elemnâk: acı
verici, acılı.
elf: bin sayısı.
elfâtiha: Fatiha
sûresi.
elfaz: lafızlar, sözler.
elhak: hakikaten,
doğrusu.
elhamdülillâh: Allaha hamdolsun.
elhannas: sinsice
aldatan şeytan.
elhâsıl: kısacası, özetle.
elhubbulillâh:
sevgi Allah içindir.
elhükmülilekser: hüküm eksere göre
verilir.
elîf: alışan, alışkın.
elîm: acı veren,
acılı.
elîmâne: acılı biçimde.
elîme: acılı
hâl.
elîyâzübillâh: Allaha sığınırız.
elkab:
lâkaplar.
elmas: değerli bir taş.
elsine: lisanlar,
diller.
eltâf: lütuflar, en latîf, en hoş.
elvah: levhalar,
tablolar.
elvan: renkler.
elvanıseba: yedi
renk.
elvedâ: şu ayrılık!
elyak: daha
lâyık.
elyevm: bugün.
elzem: daha
gerekli.
elzemiyet: daha gereklilik.
emam: ön
taraf.
eman: güven, güvenlik.
emânât:
emanetler.
emânet: sonra alınmak üzere verilen
şey.
emâneten: emanet olarak.
emâni:
güvenlik.
emârât: emareler, belirtiler.
emâre: iz, belirti,
bellik.
emâret: beylik.
emel: ümit,
arzu.
Emevîler: bir islâm devleti.
emîn:
güvenilir.
emîr: bey, başkan.
emirber: emir
dinleyen.
emirnâme: emir yazısı.
emlâk: taşınmaz
mallar.
emmâbâdü: bundan sonra.
emmâre: emreden,
zorlayan.
emn: eminlik, güvenlik.
emniyet: güven,
güvenlik.
emperyalizm: bir ülkenin sınırlarını genişletme
politikası.
emr: emir, buyruk.
emrâz: marazlar,
hastalıklar.
emsâl: misaller, eşler, benzerler.
emsile:
misaller, örnekler.
emşac: nutfe, dağınık.
emtar:
yağmurlar.
emvâc: dalgalar.
emvâl: mallar.
emvât:
ölüler.
emzice: mizaçlar, huylar.
enam: yaratıklar,
varlıklar.
enâniyet: benlik, gurur.
enbiyâ: nebîler,
peygamberler.
encam: son.
encümen: meclis,
komisyon.
endad: benzerler, misiller.
endâm: beden,
boy.
endaz: "atan, atıcı" mânâsında son ek.
ender:
içinde.
ender: pek az bulunan.
endîşe:
kaygı.
Endülüs: bir islâm devleti.
ene: ben,
benlik.
enerji: güç.
enfâ: daha faydalı.
enfâs:
nefesler.
enfes: pek nefis, çok hoş.
enfûs: nefisler,
ruhlar.
enfüsî: nefisle ilgili, insanlarının kendi iç âlemlerine
ait.
engiz: "koparan, veren" mânâsında son ek.
engizisyon:
kiliselerin işkenceci mahkemeleri.
enhâr: nehirler,
ırmaklar.
enîn: inilti.
enîndâr: inleyen.
enîs:
dost, arkadaş.
enkaz: yıkıntı.
enmûzec: nümune, örnek,
model.
ensâb: soylar, nesepler.
ensac:
dokumalar.
ensâf: yarımlar.
ensâl: nesiller,
kuşaklar.
ensâr: yardımcılar, Medineli sahabeler.
enseb: en
uygun.
ente: sen.
entrika: hile, düzen.
envâ:
neviler, türler.
envâen: türler olarak.
envâr:
nurlar.
enver: pek nurlu.
enzâr: nazarlar,
bakışlar.
erâcif: uydurma sözler.
erakk: pek
ince.
erbaa: dört.
erbâb: sahipler, becerikliler,
terbiyeciler.
erbâin: kırk.
erbâiyyet: dört
olmak.
Ercûze: Hazreti Alinin meşhur bir kasidesi.
erhâm:
döl yatakları, rahimler.
erham: en
merhametli.
Erhamürrahimîn: merhamet edenlerin en merhametlisi olan
Allah.
erîke: koltuk, taht.
erkân: esaslar,
rükünler.
ervâh: ruhlar, canlar.
erzâil: reziller,
alçaklar.
erzâk: rızıklar, yiyecekler.
erzan: pek
ucuz.
erzâl: reziller.
erzel: daha rezil.
esâbi:
parmaklar.
esâd: daha mutlu.
esâdekümullah: Allah saadet
versin.
esahh: daha doğru.
esâlib: üslûplar,
tarzlar.
esamî: isimler.
esâret: esirlik,
tutsaklık.
esas: temel, kök.
esasât: temeller,
esaslar.
esâtir: uydurulmuş hikâyeler, mitoloji.
esbâb:
sebepler, vasıtalar, vesileler, araçlar.
esbâbperest: sebepleri
yaratıcı sanan.
esbak: daha önceki.
esbât:
torunlar.
esdâf: sadefler, inci kabukları.
esdikâ:
sadıklar.
esed: aslan.
Esedullah: Allahın
aslanı.
esef: tasa, üzüntü, gam.
esefâ:
yazık!
eser: yapı, iz, kitap.
esfel: en
aşağı.
esfelisâfilîn: aşağıların en aşağısı.
eshâb:
sahipler.
esham: hisseler, paylar.
eshel: daha
kolay.
esîle: sorular, sualler.
esîr: alemi kaplayan incecik
madde.
esir: savaşta teslim alınan kimse.
Eski Said:
Bediüzaman Hazretlerinin hayatında birinci dönem ismi.
eslâf:
selefler, öncekiler.
eslâh: en iyi, en sâlih.
eslem: en
sağlam, en emin.
esliha: silahlar.
esmâ:
isimler.
esmaî: isimlerle ilgili.
Esmaülhüsnâ: Allahın güzel
isimleri.
esmar: meyveler.
esmer: rengi karaya
çalan.
esnâ: ara, vakit, sıra.
esnâf: sınıflar, alım
satımcı.
esnam: sanemler, putlar.
esrâ: pek
çabuk.
esrâr: sırlar, gizli mânâlar.
esrârengiz: gizli ve
sırlı olan.
esrarkeş: esrar çeken.
essebebükelfâil: sebep
olan yapan gibidir.
estağfirullah: Allah kusurumu
affetsin.
ester: katır.
esvâb: giyecekler.
esvât:
sesler.
esved: siyah, kara.
eşâr: şiirler.
Eşârî:
itikadî bir hak mezhep kuran âlimin namı.
eşbah:
benzeyenler.
eşcâ: daha yiğit.
eşcâr:
ağaçlar.
eşedd: pek şiddetli.
eşeff: en
saydam.
eşekk: pek şüpheci.
eşfa: en çok şefaat
eden.
eşfâ: pek şifalı.
eşfak: çok
şefkatli.
eşgal: işler, meşguliyetler.
eşhas: şahıslar,
kişiler.
eşhûr: aylar.
eşirrâ: şerliler,
kötüler.
Eşîya: bir peygamber.
eşk:
gözyaşı.
eşkâl: şekiller.
eşkıyâ: yol
kesenler.
eşmel: çok kaplayıcı.
eşnê: en
kötü.
eşrâf: şerefliler, ileri gelenler.
eşrâr: şerliler,
kötüler.
eşrât: şartlar, belirtiler.
eşrâtısaat: kıyamet
alâmetleri.
eşref: en şerefli.
eşrefimahlûkât:
yaratılanların en şereflisi.
eşşehîr: meşhur, ünlü,
tanınmış.
eşşükrülillah: şükür Allahadır.
eşvâk: şevkler,
aşırı istekler.
eşya: nesneler, şeyler.
etbâ: tâbî olanlar,
bağlılar.
etemm: en tam, noksansız.
etfâl: tıfıllar,
çocuklar.
etıbbâ: tabipler, doktorlar.
etîme:
yemekler.
etka: günah işlemekten çok çekinen.
etkıyâ: çok
takvalılar.
etrâf: yanlar, taraflar.
Etrâk:
Türkler.
etvâr: tavırlar, davranışlar.
evâhir: âhirler,
sonlar.
evâil: başlangıçlar.
evâmir:
emirler.
evânî: kaplar.
evâsıt: vasatlar, orta hâlli
olanlar.
evc: doruk, yüce.
evfak: en uygun.
evhâm:
vehimler, kuruntular.
evkaf: vakıflar.
evkat:
vakitler.
evkemâkal: söylendiği gibi.
evlâ: daha
iyi.
evlâd: veledler, çocuklar.
evleviyet:
öncelik.
evliyâ: kalbi nurlu müminler, erenler,
velîler.
evliyâullah: Allahın velîleri, sevgili
kulları.
evrâd: devamlı okunan dualar, zikirler.
evrak:
yapraklar, kağıtlar, belgeler.
evride: toplardamar.
evsâf:
vasıflar, özellikler.
evsat: orta, orta hâl.
evtâd:
direkler, kazıklar.
evtâr: tek, eşsiz.
evvâbin: tevbe edip
günahtan dönenler.
Evvel: herşeyden önce var olan ve yaratıkların
önceki hâllerine de hükmeden Allah.
evvel: ilk, önce,
birinci.
evvelâ: birincisi, önce.
evvelbaba: ilk baba, her
türün bir anda yaratılan ilk ferdi.
evvelen: ilk
olarak.
evvelîn: öncekiler.
evzâh: daha açık.
ey:
hitap sözü.
eyâdi: eller.
eyne: nereye,
nerede?
eynelmefer: nereye kaçmalı?
eynesserâminessüreyya:
yer nerede, Süreyya nerede?
eytam: yetimler, babaları ölmüş
çocuklar.
eyvallah: peki, öyle olsun.
eyvan: köşk,
saray.
eyyâm: günler.
Eyyûb: hastalığına sabretmesiyle
meşhur bir peygamber.
eyyü: "ya, ey" mânâsında hitap
edatı.
eyyühelmünâfık: ey münafık, ey mümin görünen
kâfir!
eyzan: önceki gibi.
ez: "den, dan" mânâsında ön
ek.
ezâ: üzme, incitme.
ezahir: çiçekler.
ezan:
namaza davet için edilen nida.
ezber: zihinde
tutma.
ezcümle: meselâ, bunun gibi.
ezdâd:
zıtlar.
ezel: başlangıcı olmama, öncesizlik.
ezelî:
başlangıcı olmayan.
ezeliyet: varlığının başlangıcı
olmama.
ezhân: zihinler.
ezhâr: çiçekler.
Ezher:
Mısırda bulunan büyük bir üniversite.
ezher: pek
parlak.
eziyet: büyük sıkıntı, incinme.
ezkâr: zikirler,
Allahı anmalar.
ezkaza: kaza olarak.
ezkiyâ: temiz ve iyi
insanlar.
ezkiya: zekiler.
ezlem: en zâlim.
ezman:
zamanlar.
ezmine: zamanlar.
ezost: ondan.
ezvâc:
eşler.
ezvâcıtâhirât: Peygamberimizin iffetli
hanımları.
ezvak: zevkler.
ezyâl: zeyiller,
ekler.